En zor olan, kendimi soymak, toplumun “bakış”ından, toplumun benden beklediğini varsaydığım şeylerden kurtulmak ve sonuçta bu beklentilere ancak onları reddederek, hatta ona karşı çıkarak cevap verebilmek. Yazının kitapla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına aldırmadan o arzuya yönelmek.
Annie Ernaux, Karanlık Atölye’de yazarlığının en mahrem ve çetrefilli yanlarını gün yüzüne çıkarıyor. 1982’den itibaren tuttuğu yazı günlüğü, bir tür içsel atölye olarak, kelimelerle kurduğu sıkı ve zaman zaman çıkmazlarla dolu ilişkiyi gözler önüne sererken, her sayfa bir arayışın, bir tereddüdün, bir vazgeçişin izlerini taşıyor.
Düşünceler, serzenişler, bir kenara bırakılmış projeler ve yeniden doğan fikirlerle örülü bu kitap, Ernaux’nun edebî evrimini anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak olduğu kadar, okura metinlerinin arka planını ve yazarın içsel çatışmalarını derinlemesine keşfetme fırsatı sunan, yazma eyleminin kendisine dair de bir sorgulama.
“Annie Ernaux çağımızın en etkileyici ve sınır tanımayan seslerinden biri.”
The author of some twenty works of fiction and memoir, Annie Ernaux is considered by many to be France’s most important writer. In 2022, she was awarded the Nobel Prize in Literature. She has also won the Prix Renaudot for A Man's Place and the Marguerite Yourcenar Prize for her body of work. More recently she received the International Strega Prize, the Prix Formentor, the French-American Translation Prize, and the Warwick Prize for Women in Translation for The Years, which was also shortlisted for the Man Booker International Prize in 2019. Her other works include Exteriors, A Girl's Story, A Woman's Story, The Possession, Simple Passion, Happening, I Remain in Darkness, Shame, A Frozen Woman, and A Man's Place.
Karanlık Atölye, Nobel Ödüllü yazar Annie Ernaux'nun 1982 ve 2015 yılları arasında tuttuğu notlardan oluşuyor. Bu notlar yazarın yazma sürecine dair izler taşıyor. Kimi zaman okurun anlaması zor olan bu notlarda, Ernaux'nun kişisel ve tarihi kurgu harmanlayan yeni bir yöntem bulma çabasını görmek mümkün. "Tarihsel zaman ve kişisel zaman hissi nasıl verilebilir?" "Gerçekleşmekte olan tarihi metne dahil etmek mümkün mü?" cümleleri de onun neredeyse her zaman ne yapmak istediğini bilen bir yazar olduğunu gösteriyor. Bu notlar bana Ernaux'nun ne kadar çalışkan bir yazar olduğunu da bir kez daha gösterdi. Yazmaya adanmış ömürlerden biri onunki de. Kitapta 1995 yılında şöyle bir cümlesi var "Şöyle matrak bir şey var, günün birinde bu yazı günlüğü-aslında yüzde 99'u araştırma- yayımlanırsa sonuçta biçimi ne kadar çok dert ettiğim de görülmüş olacak. Kısacası, edebiyat dedikleri şeyi."
Daha önce hiç Annie Ernaux okumamış okurlardan ziyade kendisinin kitaplarına hakim okurları tatmin edecek bir okuma deneyimi sunuyor Karanlık Atölye.
Bu kitapta 80'lerin başından itibaren kitapları için tuttuğu günlükleri okuyoruz aslında. O süreç içinde metnin Annie Ernaux için nasıl şekillendiğini, yazarın ne kadar uzun uzadıya düşündüğünü görebiliyoruz. Nobel almasında da etkili olan yazım tekniği ve anlatım tarzını sürekli oturtmaya çalışması da sayfalardan anlaşılıyor. Seneler'i yazmayı nasıl düşündüğünü, hatta 80'lerin başından beri kendisinin 58 yazındaki geçmişini kağıda dökmeye çalışıp nihayet 2015'te bitirebilmesini okumak ilgi çekiciydi.
« Il y a une chose que je sais par-dessus tout, c'est que je ne peux qu'écrire dangereusement. Hors de là, il n'y a rien pour moi. »
l'essence même de ce que j'aime lire. je recommande vivement d'avoir lu un maximum des oeuvres de Annie Ernaux avant de se plonger dans ces carnets d'écriture, ça permet de bien mieux comprendre les questions qu'elle se pose. avoir la chance de pouvoir être le témoin de toute la réflexion de l'écrivaine et de la progression de l'oeuvre dans ses questions, ses remarques et ses réflexions... c'est tellement précieux, vraiment. il y a beaucoup de moments qui m'ont énormément touché, et d'autres qui m'ont énormément donné envie de ré-écrire des dissertations. merci madame Ernaux pour tout. j'ai presque fini de lire toute son oeuvre mais je retarde ce jour le plus possible.
Notes surprenantes,intéressantes et sombres qui nous plonge dans les pensées multiples d’Annie Ernaux. De plus, multiples références à Perec, femme de goût donc.
Külliyatını okumuş olanların ve yazan çizen yolunu arayan insanların uğraması şart bir kitap. Hem başarının boşa olmadığını anlamak hem de merak etme devam et diyen şefkatli sesi duymak için. Onun/onların da insan olduğunu farketmek için. Seviyoruz seni Annie Ernaux
Bıçak Gibi Yazı (fr. L'écriture comme un couteau) adlı röportaj kitabından iki alıntı nasıl bir kitap okuyacağınıza dair açık bir fikir vereceğine inanıyorum (Şahsen önce bu röportaj kitabının çevrilmesini tercih ederdim).
"Aynı konular üstüne aynı biçimde asla yazmam."
"Aslına bakılırsa ben de Flaubert'in kesinlediği fikir sınırlarında kalıyorum. Ona göre 'her yapıt üretim esnasında peşine düşülen poetikayı zaten kendi bünyesinde barındırır.' Yeterince hızlı erişemezsem bir başkasına geçerim ama hep bıraktığım tasarıya geri dönerim, onu değişikliğe uğratmak pahasına da olsa böyle yaparım."
Karanlık Atölye meraklısı için ilginç bir kitap. Çevrilen kitaplar konusunda yazısal açıdan aydınlatıldığımız kadar henüz Türkçeye çevrilmemiş ve hatta belki de ileride çevrilecek kitaplar konusunda da bilgi sahibi oluyoruz (Örneğin 2026'da çevrilecek olan Işıklara Bak Canım). Ernaux her ne kadar yinelemeleri azaltmak için eksiltmelere başvurduğunu söylese de yazı günlüğü kendini çok tekrar ediyor. Bize kısaca şunu gösteriyor: Yaşamından işlemek istediği konular, yazıya kavuşturmak istediği "olay"lar nasıl da baştan belliymiş, güdülen kaygı içerik değil de biçimin kendisiymiş. Anlatacaklarını nasıl yani hangi biçimde anlatacağı konusundaki kaygılarını öğreniyoruz. Macera yazımına değil yazının macerasına tanık oluyoruz.
Susan Sontag'ın yazmaya dair notlarını, sorgulamalarını ve güncelerini anımsattı bana Ernaux'nun notları. Yazarı tanıyan, seven, kitaplarını okuyan okurları sevindirebilecek yazı notlarını içeriyor Karanlık Atölye. 1980'lerin başından 2015'e kadar olan bir zaman dilimini kapsıyor.
Ernaux'nun en kişisel anlarını yazmaya çalışırken bile kişisellikten arındırıcı bir dil kullanmaya, toplumsal gerçeklerin de bir bütün olduğuna dair inancıyla kolektifle bireyseli birleştirmeye uzun yıllar boyunca kafa yorduğuna tanık oluyoruz Karanlık Atölye'deki notlarını okurken. Yazmaya ve edebiyata dair beklentilerini de satır aralarında görüyoruz. Nutuk çeken yazarlardan, klasik anlatılardan, kendi fikirlerini karakterlerine yedirerek dikte edenlerden, kendi onca tutkusuna ve duygusallığına ters orantılı ucuz duygusallıklardan, eril bakışa hapsolmuş kadın hikayelerinden pek hoşlanmadığını öğreniyoruz. Proust, Perec, Soutat gibi yazarlardan ilham aldığı anlatı biçimlerini de kendisini ve bu yazarları takip edenler burada teyit edeceklerdir.
Kitap, yazarı ilk kez okuyacaklara değil de, Ernaux hayranlarına, yazarların benzer notlarını ve günlüklerini okumayı sevenlere hitap eder daha çok. Ben özellikle Seneler ve Utanç'ın ortaya çıkış yolculuğunu öğrendiğime sevindim en çok.
Yazdığı kitapları okuduktan sonra okunmadı gereken bir “yazma ya da yazamama günlüğü”. Hiçbir kitabın tesadüfen ya da düşünülmeden ya da kolaya kaçarak başına gelenleri kronolojik olarak veya tekrar tekrar farklı yönden anlattığı bir seri olmadığını çok daha iyi anlıyorsunuz. Anlatım dilindeki özneyi seçerken bile neleri düşündüğünü okumak saygı uyandırıyor. Her kitabının bireysel bir hafıza olmaktan öte giderek kolektif bir hafıza olma meselesini, sınıfsallığı ve toplumsal cinsiyeti mutlaka anlatmak istemesi, bazen sıkıştığında bile yazıp kurtulmak yerine asıl yazma arzusunu bulmaya çalışması, 20 yıla yakın zamandır kafasındaki bir metni yıllar sonra nasıl tamamladığını kendi kelimeleriyle okumak çok çarpıcı. Kod adı 58, sen anlattığın konunun zorluğundan da ötesiymişsin meğer.. yüklerinden kurtulmak için bir çırpıda yazıldı diye düşünmüştüm oysa.. annie ernaux’u tanıyıp daha da saygı duymak için müthiş bir fırsat..
Réédition de cet atelier noir augmentée du journal de « Mémoire de fille ». Intéressante plongée dans dans marmite de l’écrivain, parfois un peu obscur quand on ne connaît pas toute l’œuvre comme moi.
Un peu compliqué à lire car ce sont des notes de travail, c’est super intéressant toutefois de voir que Les thèmes abordés dans ses livres sont pensés depuis bien longtemps C’est un livre qui donne une image décomplexée de l’écriture
« Au moins une comparaison atroce: on souffre autant pour un livre qui ne sera pas jugé bon, et qui ne l’est peut-être pas effectivement, que pour un chef-d’œuvre. Et, de la même façon, je souffre pour un homme qui, il l’a tellement prouvé, ne le mérite certainement pas. »
« Je me dis que seule je peux entreprendre cela, cette histoire d’une femme, des habitus, des idéologies, parce que je suis spectatrice de moi-même pour des raisons de déchirure sociale. Que le social et l’historique sont la matière de mon être. »
"Je compare la sortie d'un livre et l'écriture d'un autre livre à un déménagement. Les meubles, les objets sont les mêmes mais l'espace, les repères ont changé, il faut s'habituer à une nouvelle disposition, à une autre vue."
yazarın günlüklerinden yaratım sürecinde yaşadığı kasılmaları, kararsızlıklarını, aldığı kararları tekrar tekrar sorgulamalarını, eserlerin doğum sancılarını okuyoruz. annie ernaux üzerine derin okumalar yapmak isteyenler için güzel bir kaynak olacaktır.
4.5 très intéressant pour en découvrir davantage sur la vie d'Annie Ernaux et découvrir les secrets d'écriture de ses livres, notamment "Mémoire de fille"
Bon, je réessaierai demain.. je salue l’ouverture dans le partage du faire mais je reste très hermétique au “que pensé-je, senté-je, perçois-je ??” la main sur le front. Lyrisme du très ordinaire.
Un journal d'écriture que j'ai abordé sans grande conviction (bien qu'il s'agisse d'Annie Ernaux haha) mais qui m'a littéralement TRANSCENDEE. Annie Ernaux y écrit toutes ses réflexions sur les oeuvres qu'elle est en train d'écrire ou qui sont déjà parues ; elle nous livre ses doutes, ses craintes mais aussi et surtout : son amour pour l'écriture. Nous découvrons, et ce, de façon très intime, ses recherches en terme d'écriture, de projet d'écriture : l'auteure dit chercher un juste milieu entre Proust et Autant emporte le vent, cela m'a fait fort sourire ... De ce journal d'écriture, il émane une passion réelle : celle des mots, de la langue. La nécessité d'écrire chez Annie Ernaux apparait comme évidente. Cette lecture, dont je ne soupçonnais pas l'impact qu'elle pourrait avoir sur moi, m'a fait un bien fou. Annie Ernaux m'a réellement donné l'envie d'écrire !
« Je me demande ce que signifie cette impossibilité d'écrire “pour de vrai” sur une feuille : j'écris en marge, ou sur une petite feuille, brouillon d'un brouillon, l'infini. Peur de l'écriture. »