Toplumsal olaylara dönük ilgi insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak, “toplumu doğrudan bir inceleme nesnesi sayarak inceleme yapmanın yaygınlaşması”na 19. yüzyılda rastlıyoruz. Bu çağda, toplumu kendisine inceleme nesnesi olarak alan ve bilimsellik iddiasında bulunan bir bilimin adı ilk kez telaffuz edilmektedir: Sosyoloji. Terimi ilk kullanan kişi Auguste Comte’dur. Comte’un çalışmalarında sosyoloji, doğa yasaları hakkındaki bilgilerimizle eşdeğerde bir toplumsal dünya yasaları bilgisi üreterek, bilimin en üstün başarısı haline gelecekti. Toplumsal hayatın ekonomik, bilişsel, kültürel vs. boyutları olmasıyla da alakalı olarak, ister istemez bir bütün olarak toplumsal hayatı bilimsel inceleme nesnesi yapma iddiasındaki sosyolojinin gerek ekonomi, psikoloji, siyaset bilimi, hukuk, ahlak vb. akademik disiplinlerden hangi noktalarda farklılaştığının belirginleştirilmesi gerekir. Aynı şekilde, bilimsel bir araştırma disiplini olarak sosyolojinin gündelik bilgi, Bauman’ın ifadesiyle “sağduyu” arasındaki fark da sosyolojiyle ilk kez karşılaşan, bu disiplinle yeni tanışanlar açısından netleştirilmesi gerekiyor. C. Wright Mills’in ifadesiyle “sosyolojik tahayyül/toplumbilimsel düşün” (sociological imagination), bu hususu açıklayıcı bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Aşağıda, toplumsal olaylarla ilgilenmenin tarihi insanlık tarihi kadar eski olmasına karşın ancak 19. yüzyılda ortaya çıkabilme ve kurumlaşabilme imkanı bulan sosyolojinin ne olduğu, diğer bilimlerden hangi noktalarda ayrıştığı ve neden farklı olduğu, gündelik hayatımızı yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz bilgilerimizden farklı olarak toplumsal olaylara nasıl baktığı gibi hususlar üzerinde durulmaktadır.