What do you think?
Rate this book
Kokular Kitabı #1
Kokular Kitabı
"Koku" denince, Türkiye'de akla ilk gelen isim; Vedat Ozan.İlk kitabı ve uzun soluklu çalışmasının ilk cildi Kokular Kitabı'nda meselenin hemen her cephesini kuşatıyor: mitoloji, kültürel tarih, kimya, ekonomi-politik, psikoloji, edebiyat, gündelik hayat...
Bu kitabı okuduktan sonra; bir bebeği severken, doğalgaz faturanızı yatırırken, başınızın üzerinden bir güvercin sürüsü geçerken, alışveriş yaparken, ansızın nostaljiye kapıldığınızda, kendinizi karşı cinsi etkilemeye çalışırken yakaladığınızda, hatta asansöre bindiğinizde, artık başka çağrışımlarla düşünmeye başlayacaksınız.
Kokular Kitabı'nı dönüp dönüp okuyacaksınız; burnunuzda tütecek... Ama hepsi bu değil, merak etmeyin! Daha üç cilt sırasını bekliyor: bunun parfümü var, kültürel tarihi var, lezzet boyutu var. Annemizin karnındayken başlayan koku'yla maceramızın ayrıntılı hikâyesi, yine orada başlayan lezzet'le tamamlanacak. İnsanın gizli pusulası burnun, dolayısıyla koku'nun akla gelen, gelmeyen neredeyse her şeyimize sirayet eden dünyasına hoşgeldiniz…
Bu kitabı okuduktan sonra; bir bebeği severken, doğalgaz faturanızı yatırırken, başınızın üzerinden bir güvercin sürüsü geçerken, alışveriş yaparken, ansızın nostaljiye kapıldığınızda, kendinizi karşı cinsi etkilemeye çalışırken yakaladığınızda, hatta asansöre bindiğinizde, artık başka çağrışımlarla düşünmeye başlayacaksınız.
Kokular Kitabı'nı dönüp dönüp okuyacaksınız; burnunuzda tütecek... Ama hepsi bu değil, merak etmeyin! Daha üç cilt sırasını bekliyor: bunun parfümü var, kültürel tarihi var, lezzet boyutu var. Annemizin karnındayken başlayan koku'yla maceramızın ayrıntılı hikâyesi, yine orada başlayan lezzet'le tamamlanacak. İnsanın gizli pusulası burnun, dolayısıyla koku'nun akla gelen, gelmeyen neredeyse her şeyimize sirayet eden dünyasına hoşgeldiniz…
390 pages, Hardcover
First published January 1, 2014
66 people are currently reading
572 people want to read
About the author
Vedat Ozan
5 books30 followers1978 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’ni (Kadıköy Maarif Koleji) bitirdi. Yüksek öğrenimi 1980 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladı. İFSAK’ta fotoğraf üzerine aldığı eğitimlerin ardından proje koordinatörlüğü ve fotoğraf eğitmenliği yaptı. Bunun yanı sıra İFSAK Dergisi yayın kurulunda da yer aldı.
Profesyonel bağımsız parfümörlüğünün yanı sıra duyular (ve özellikle koku duyusu) konusunda çalışmalar yaptı. 2009-2012 arasında 94.9 frekansından yayın yapan Açık Radyo’da Salı sabahları 10.30’da Koku adlı programı hazırlayıp sundu. Koku duyusu ile ilgili olarak çeşitli konferans ve seminerlere katıldı, aynı zamanda üniversitelerde çeşitli derslere konuk eğitmen olarak davet edildi. Bunun yanı sıra birçok dergide koku üzerine makaleler kaleme aldı. Harper's Bazaar, Marie Claire Maison, Vogue Türkiye gibi dergilerde de kendisi ile koku duyusu üzerine yapılan söyleşiler yer aldı.
Profesyonel bağımsız parfümörlüğünün yanı sıra duyular (ve özellikle koku duyusu) konusunda çalışmalar yaptı. 2009-2012 arasında 94.9 frekansından yayın yapan Açık Radyo’da Salı sabahları 10.30’da Koku adlı programı hazırlayıp sundu. Koku duyusu ile ilgili olarak çeşitli konferans ve seminerlere katıldı, aynı zamanda üniversitelerde çeşitli derslere konuk eğitmen olarak davet edildi. Bunun yanı sıra birçok dergide koku üzerine makaleler kaleme aldı. Harper's Bazaar, Marie Claire Maison, Vogue Türkiye gibi dergilerde de kendisi ile koku duyusu üzerine yapılan söyleşiler yer aldı.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 30 of 34 reviews
December 24, 2016
Çok merak ederek aldığım, iyi ki merak etmişim dedirten “Kokular Kitabı” için Vedat Ozan’a ne kadar teşekkür etsem az. O tuşları pıtpıtlayan parmaklarına sağlık (Bilgisayarda yazmıştır diye farz ediyorum, malum devir teknoloji devri).
Kokuların hep bende yeri ayrıdır. Anılarımı kokular ile pekiştirmeyi pek severim (Hala kek harcı kokusunun yeri bende ayrıdır farz-ı misal). Görsel ifadeler anıyı bellekten belirli sıralar içerisindeki çağrışımlar ile çağırıyorken “koku” dediğimiz şey koku algı sinirleri (olfactory nerves) ile doğrudan beyne fiziksel uyarılar gönderiyor (mesela kızarmış ekmek kokusu ile birden 8 yaşınıza dönebilirsiniz). Nereden mi biliyorum :)
Kitap sayesinde kokular ve envai çeşit olay hakkında minik güzel bilgiler ediniyorsunuz (ki ben pek severim). Örneğin “Listerin” gargarasının 1920’lerde piyasaya ameliyat alet edevatlarını ve ortamı temizlemek için bir antiseptik olarak sürüldüğünü söylesem. Hatta gözünü para bürümüş Dr. Joseph Lister’in ürünü satmak için “aaa hadi bir de bunu piyasaya after shave olarak sürelim” dediğini bir bilseniz, ah bir bilseniz…
Kültürel anlamda kokunun hangi ülkede nasıl konumlandığına dair de güzel diziler mevcut. Örneğin Yeni Gineli bir kabilenin dostlarla vedalaşırken yanağına bir buse kondurmaktan ziyade ellerini dostlarının koltuk altlarına sokup “dostumdan ayrılsam da kokusu bir süre daha bende kalacak” mantığına ne demeli…
Bunun dışında koku endüstrisinin hammaddeleri içerisinde gezinip, “Şişesine xyz TL verdiğim parfümün içinde sıçan kakası da mı varmış” diyebilirsiniz (Şaka şaka birkaç hayvansal ürün elbette var ama o kısımları merak eden kitabı alsın okusun bir zahmet).
Karabiberin “Kara parfümler” sınıfının hammaddesi olmasına ne demeli (Davidoff adventure, Givenchy Play, Body Shop White Musk vesaire vesaire). Sonra yazar oralardan alıyor mevzuyu, niye hapşırtıyor bizi karabiber diye soruyor. Mesela sofrada biri karabiberden hapşırırsa, “ah canım alkali yüzündendir o alkali, sinir uçlarımızı pek bir rahatsız ediyor” diye mevzuya çatırt diye girip, oradan konuyu kokulara bağlayıp alır yürürsünüz vallahi
Yani kitabın anlatmaya kalksam bir kitap daha yazmam gerekir diyor, içindeki şahane bilgileri sizlerde öğrenin diye yürekten arzu ediyorum. Alınız okuyunuz, gülünüz, eğleniniz, şaşırınız Elinizde mis gibi bergamot kokan çay eşliğinde tabi…
Kokuların hep bende yeri ayrıdır. Anılarımı kokular ile pekiştirmeyi pek severim (Hala kek harcı kokusunun yeri bende ayrıdır farz-ı misal). Görsel ifadeler anıyı bellekten belirli sıralar içerisindeki çağrışımlar ile çağırıyorken “koku” dediğimiz şey koku algı sinirleri (olfactory nerves) ile doğrudan beyne fiziksel uyarılar gönderiyor (mesela kızarmış ekmek kokusu ile birden 8 yaşınıza dönebilirsiniz). Nereden mi biliyorum :)
Kitap sayesinde kokular ve envai çeşit olay hakkında minik güzel bilgiler ediniyorsunuz (ki ben pek severim). Örneğin “Listerin” gargarasının 1920’lerde piyasaya ameliyat alet edevatlarını ve ortamı temizlemek için bir antiseptik olarak sürüldüğünü söylesem. Hatta gözünü para bürümüş Dr. Joseph Lister’in ürünü satmak için “aaa hadi bir de bunu piyasaya after shave olarak sürelim” dediğini bir bilseniz, ah bir bilseniz…
Kültürel anlamda kokunun hangi ülkede nasıl konumlandığına dair de güzel diziler mevcut. Örneğin Yeni Gineli bir kabilenin dostlarla vedalaşırken yanağına bir buse kondurmaktan ziyade ellerini dostlarının koltuk altlarına sokup “dostumdan ayrılsam da kokusu bir süre daha bende kalacak” mantığına ne demeli…
Bunun dışında koku endüstrisinin hammaddeleri içerisinde gezinip, “Şişesine xyz TL verdiğim parfümün içinde sıçan kakası da mı varmış” diyebilirsiniz (Şaka şaka birkaç hayvansal ürün elbette var ama o kısımları merak eden kitabı alsın okusun bir zahmet).
Karabiberin “Kara parfümler” sınıfının hammaddesi olmasına ne demeli (Davidoff adventure, Givenchy Play, Body Shop White Musk vesaire vesaire). Sonra yazar oralardan alıyor mevzuyu, niye hapşırtıyor bizi karabiber diye soruyor. Mesela sofrada biri karabiberden hapşırırsa, “ah canım alkali yüzündendir o alkali, sinir uçlarımızı pek bir rahatsız ediyor” diye mevzuya çatırt diye girip, oradan konuyu kokulara bağlayıp alır yürürsünüz vallahi
Yani kitabın anlatmaya kalksam bir kitap daha yazmam gerekir diyor, içindeki şahane bilgileri sizlerde öğrenin diye yürekten arzu ediyorum. Alınız okuyunuz, gülünüz, eğleniniz, şaşırınız Elinizde mis gibi bergamot kokan çay eşliğinde tabi…
November 19, 2020
Vedat Ozan’ı uzun süredir Twitter’da ilgiyle takip ediyordum (2009-2012 arası yaptığı radyo programına hiç denk gelmediğimi esefle burada öğrenmiştim) ve kitabı almaya karar verdiğimde baskısını bulmanın pek kolay olmadığı o kısa zamana denk gelmiştim. Nihayetinde tekrar basıldı ve hemen başladım.
*
Ozan, daha önce “koku” ile ilgili bir radyo programı yürütmüş olduğundan kitapta kullandığı dil de buna yakın. Yer yer sanki trafiğe sıkışıp kalmışız da Vedat Hoca fıkralarla renklerdirdiği bilgileri lokma lokma işliyor bize gibi hissettiriyor. Kitabı Miyazma ile açıyor ve Dickens Londra’sında “Dışkının mülkiyeti kime aittir?” tartışması içinde Thames kokusu ile karşılıyor bizi. Ancak limbik sistem, bilişsel uyumsuzluk,olfaktometre, feromon, kyphi, amniyo sıvısı kokusu, anozmi, nostalji, koku alanında yapılan deneyler, tarihi anılar vs vs vs derken kitabın hem içeriği hem de seviyesinde makasın ağzı epey açılıyor. Söylemeden geçemeyeceğim, yer yer mevzuahis olan biyolojik konuların (bilmeyenler ve bu kitapta öğrenenler için) tekrarı beni epey sıktı ancak “Bu neydi?” diyecekler için güzel okuma olacaktır.
*
Kokular Kitabı, koku benim degüstasyon merakımla ilgimin arttığı bir konu olduğu için listeme girmiş olsa da “Ben bunu araştırırım.” diyenler için arkasında ciddi bir kaynakçayla sohbet tadında yazılmış bir popüler bilim kitabı. Bebeklikten başlayarak yaşlılığa (hatta ölüme) kadar insanın her döneminde kokunun anlam ve öneminin, bireysel ve olgunlukla gelen limitlerin, cinselliğe ve aile olmaya etkisinin ve daha nice konunun ayrı ayrı ele alındığı ilgi çekici bir çalışma olmuş. Meraklısına tavsiye ediyorum.
*
3,5/5
*
Ozan, daha önce “koku” ile ilgili bir radyo programı yürütmüş olduğundan kitapta kullandığı dil de buna yakın. Yer yer sanki trafiğe sıkışıp kalmışız da Vedat Hoca fıkralarla renklerdirdiği bilgileri lokma lokma işliyor bize gibi hissettiriyor. Kitabı Miyazma ile açıyor ve Dickens Londra’sında “Dışkının mülkiyeti kime aittir?” tartışması içinde Thames kokusu ile karşılıyor bizi. Ancak limbik sistem, bilişsel uyumsuzluk,olfaktometre, feromon, kyphi, amniyo sıvısı kokusu, anozmi, nostalji, koku alanında yapılan deneyler, tarihi anılar vs vs vs derken kitabın hem içeriği hem de seviyesinde makasın ağzı epey açılıyor. Söylemeden geçemeyeceğim, yer yer mevzuahis olan biyolojik konuların (bilmeyenler ve bu kitapta öğrenenler için) tekrarı beni epey sıktı ancak “Bu neydi?” diyecekler için güzel okuma olacaktır.
*
Kokular Kitabı, koku benim degüstasyon merakımla ilgimin arttığı bir konu olduğu için listeme girmiş olsa da “Ben bunu araştırırım.” diyenler için arkasında ciddi bir kaynakçayla sohbet tadında yazılmış bir popüler bilim kitabı. Bebeklikten başlayarak yaşlılığa (hatta ölüme) kadar insanın her döneminde kokunun anlam ve öneminin, bireysel ve olgunlukla gelen limitlerin, cinselliğe ve aile olmaya etkisinin ve daha nice konunun ayrı ayrı ele alındığı ilgi çekici bir çalışma olmuş. Meraklısına tavsiye ediyorum.
*
3,5/5
August 2, 2025
Nasıl olunur? Podcastinde tanıdığım yazarın kokuya dair kitabı her güne yeni bir bilgi tadındaydı, yavaş yavaş keyifle okudum
October 25, 2025
on numara beş yıldız!! çok keyifli bir anlatım ve ansiklopedi gibi bir kitap.
kokular kitabı diyip geçmek yetersiz kalır çünkü içinde tarih, sanat, kültür, bilim ne ararsanız var. kitabı eline alacak herhangi birinin keyif almaması imkansız. herkesin ilgisini çekebilecek bir kitap, kokularla ilgili olmanıza gerek yok. okuduklarımı insanlarla paylaşmadan edemedim gerçekten… tam vedat hoca’nın eğitiminden önce harika bi zamanlamayla bitirerek inanılmaz bir verim aldım :) çok ama çok tavsiye, herkese tavsiye!!
kokular kitabı diyip geçmek yetersiz kalır çünkü içinde tarih, sanat, kültür, bilim ne ararsanız var. kitabı eline alacak herhangi birinin keyif almaması imkansız. herkesin ilgisini çekebilecek bir kitap, kokularla ilgili olmanıza gerek yok. okuduklarımı insanlarla paylaşmadan edemedim gerçekten… tam vedat hoca’nın eğitiminden önce harika bi zamanlamayla bitirerek inanılmaz bir verim aldım :) çok ama çok tavsiye, herkese tavsiye!!
December 11, 2022
Kokular Kitabı'ndan uzun süredir haberdarım. Öyle ki daha serinin diğer kitapları çıkmamış bile olabilir o zamanlar. Bu kadar uzun zamandır haberdar olup da yeni okuyor olmak biraz benim ayıbım tabii.
Bu kitaptan haberdar olduğunu bildiğim insan sayısı az olduğu için, bir arkadaşımın okuduğunu öğrendiğimde yorumlarını sormuştum. "Hiçbir cümlesi, verilen hiçbir bilgi gereksiz değil," demişti. Bu yorumun beklentimi yükselttiğini söyleyebilirim. Uzun sürede (3 aya yakın) ve araya başka kitaplar alarak okumama rağmen, anlatılanlar fazla tekrara düşmüş gibi hissettim. Bundan ötürü de yer yer sıkılıp ara verdim.
Elimdeki 4. baskı (Kasım 2017) mevcut ve yazım yanlışları ile cümle düşüklüklerine sık rastladım. Umarım diğer baskılar gözden geçirilmiş şekilde okura sunulmuştur. Eğer yapılmadıysa da bu yorumun yetkili birine denk gelmesini dilerim.
Eleştirmeyi bir kenara bırakırsam sadece koku ve koku duyusuyla ilgili değil, aynı zamanda gündelik hayatın küçük detaylarıyla ilgili de bir sürü şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Belki laf arasında fikir belirtirken kabul vereceğim bazı varsayımlarımın, deneyler ve araştırmalar sonucunda verilerle ortaya konduğunu görmek beni heyecanlandırdı. En çok deneylerle desteklenmiş bölümlerden keyif aldım tam da bu yüzden. Kitabın sonunda yer alan okuma listesi, bir nevi kaynakça görevi gördü benim için. Pek çok kitabı ve makaleyi not ettim.
Bu kitaptan haberdar olduğunu bildiğim insan sayısı az olduğu için, bir arkadaşımın okuduğunu öğrendiğimde yorumlarını sormuştum. "Hiçbir cümlesi, verilen hiçbir bilgi gereksiz değil," demişti. Bu yorumun beklentimi yükselttiğini söyleyebilirim. Uzun sürede (3 aya yakın) ve araya başka kitaplar alarak okumama rağmen, anlatılanlar fazla tekrara düşmüş gibi hissettim. Bundan ötürü de yer yer sıkılıp ara verdim.
Elimdeki 4. baskı (Kasım 2017) mevcut ve yazım yanlışları ile cümle düşüklüklerine sık rastladım. Umarım diğer baskılar gözden geçirilmiş şekilde okura sunulmuştur. Eğer yapılmadıysa da bu yorumun yetkili birine denk gelmesini dilerim.
Eleştirmeyi bir kenara bırakırsam sadece koku ve koku duyusuyla ilgili değil, aynı zamanda gündelik hayatın küçük detaylarıyla ilgili de bir sürü şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Belki laf arasında fikir belirtirken kabul vereceğim bazı varsayımlarımın, deneyler ve araştırmalar sonucunda verilerle ortaya konduğunu görmek beni heyecanlandırdı. En çok deneylerle desteklenmiş bölümlerden keyif aldım tam da bu yüzden. Kitabın sonunda yer alan okuma listesi, bir nevi kaynakça görevi gördü benim için. Pek çok kitabı ve makaleyi not ettim.
August 8, 2018
Vedat Ozan'ın Kokular Kitabı, başlangıcından sonuna kadar ilgiyle okunan, sıkıcı olabilecek teknik konuları, akıcı bir dille okunur hale getiren, her bölümünde yeni bilgiler içeren keyifli bir kitap...
Çok zengin bir literatür listesinin yanında, dizin aracılığıyla tekrar tekrar dönüp bakabileceğiniz bir başvuru kitabı da olmuş...
Tarih, kültür, mitoloji, kimya, politika, psikoloji, ekonomi, gündelik hayat ile ilgilenenlere önerilir...
Çok zengin bir literatür listesinin yanında, dizin aracılığıyla tekrar tekrar dönüp bakabileceğiniz bir başvuru kitabı da olmuş...
Tarih, kültür, mitoloji, kimya, politika, psikoloji, ekonomi, gündelik hayat ile ilgilenenlere önerilir...
September 10, 2017
Hiç bilmediğim iki hastalığı öğrendim kakosmia( kötü koku) ve anosmia(koku duyusu kaybı) ama otizm ile koku arasındaki çok merak ettiğim ilişkiyi bulamadım. koku alma duygusu gelişmemiş çocukların otizm riski taşıdıklarına dair bir iddia var. bir diğeri
zeki çocukların koku alma yeteneği çok olurmuş.
zeki çocukların koku alma yeteneği çok olurmuş.
November 16, 2018
Normalde akılda tutulması kolay olmayan çoğu bilgiyi öyle güzel hikâyeleştirerek anlatmış ki hafızada yer açılmaması mümkün değil. Oldukça rahat okuması olan, kokuyla ilgili kimi zaman beni hayrete düşüren bilgilerin toplandığı çok renkli bir kitap olmuş.
August 21, 2020
Çok ilginç çok dolu ama biraz hikaye kısmı eksik. Bu tip popüler bilim kitaplarının ya dili çok akıcı ya da bıl hikayelerle dolu olanlarını seviyorum. Bu biraz yavan kaldı. Konu ilginç ama çarpılmadım.
February 10, 2022
Kokular konusunda dört başı mamur bir kitap. Serinin ilk kitabı bu kadar iyiyse, gerisi çok daha iyidir temennisiyle en kısa zamanda ikinci kitapla devam edeceğim. Vedat Ozan harika yetişmiş bir yazar. Helal olsun.
September 8, 2019
Ufak hikayelerle bezenmiş, harika bilgilerle dolu bir kitap.
April 29, 2021
Radyo programını dinler gibi akıcı ve sürekli Aaaa! dedirten bilgileri paylaşan faydalı bir kitap.
January 16, 2025
"Kadınların en iyi koktukları zaman, kokusuz oldukları zamandır.”
“Bir deneyde, bir grup denekten birkaç ay boyunca günlük tutmaları isteniyor. Bir süre sonra, bu günlüklerini ellerine alıp bir özet çıkarmaları söyleniyor. Bu işlem sırasında, kendini bir nebze bile olsa depresif hissedenlerin yazdığı özetler, oldukça hüzünlü oluyor ve bu özetlerin içinde hep olumsuz deneyimlerin yer aldığı görülüyor. Morali yerinde olanların günlük özetleriyse, canlı ve hoş deneyimleri içeriyor. Bu özetler, günlüklerin tamamıyla karşılaştırıldığında, günlükte yer alan olayların içinden, özetlerine aktaracaklarına karar verirken seçici davrandıkları ve o anki ruh hallerine uygun olayları seçtikleri gözleniyor. Eğer ruh haliniz o an için pek parlak değilse, geçmiş hayatınızı bir hüzün manzumesi gibi algılıyor olabilirsiniz ve içinde mutluluk veya başarı anlarına pek de fazla yer vermeyebilirsiniz.”
“"İdealize" kelimesinin altını çizmemdeki sebep, bizim eski güzel günleri oldukları gibi anmak yerine, her andığımızda yeniden kurguluyor ve o an içinde olduğumuz durumun ideal arayışlarına en uygun forma sokuyor olmamızdan kaynaklanıyor. Geçmişimiz elbette statik değil; çünkü biz onu aklımıza getirdikçe yeniden kurguluyoruz; kimi öğelerin üzerini cilalayıp kiminin üzerini karartabiliyoruz. Bu, aynı olayı her hatırladığımızda aslında "farklı hatırlıyoruz" anlamına da geliyor ve zaten idealize etmek de tam burada devreye giriyor.”
“Birisine yardım etmek, aslında egomuzu da son derece doyurucu bir şekilde besleyen bir davranış şekli. Bir kere, yardım öncesi zihinsel hazırlık anlamına gelebilecek "acımak" fiili bile, kişinin kendisini, o an mağdur konumunda olan kişiden daha yüksek bir statüye yerleştiriyor. Rahatsız olmak da ayrı bir konu. Yani zor durumdaki kişiye yardım etmemiş olmanın vereceği rahatsızlık duygusundan kurtulmak için hamle ediyor da olabiliyoruz.
Tabii bunun bir alternatifi de bu rahatsızlık duygusundan kurtulmak için yardım gerektiren olayı görmezden gelip hemen oradan uzaklaşmak. Günlük yaşam içinde bu yardım yerinden uzaklaşan insanlara rastladığımızda, muhtemelen yedi sülalelerinin kulaklarını çınlatıp yardımcı olmadıkları için suçluyoruz ama onların olay yerinden kaçma güdüleriyle bizim yardım etme güdümüz arasında maalesef temele inildiğinde çok da fazla fark yok”
“Esasen, duygularımız ve düşüncelerimiz birbirlerini birer aynadan izliyor gibiler. Eğer kendinizi moralsiz hissediyorsanız, baktığınız bardağın yarısını boş görüyorsunuz. Duygudurumunuzda olumlu yükselme varsa, bu kez bardağın boş kısmını hiç görmeyip, dolu kısmına takılıyor gözleriniz. Mutluysanız, olumlu düşünüyorsunuz ve belleğinizin aklınıza sunduğu anılar da hep mutluluk dönemlerinizden seçilen anılar oluyorlar. Ayrıca eğer ruh haliniz olumluysa, çok daha fazla bilgi, hafıza bankanızdan geriye çağırılıyor.”
“Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi, Leon Festinger nam sosyal psikolog tarafından 1957 yılında ortaya atılmış bir teori. Diyor ki muhterem, bilişsel uyumsuzluk, kişinin iki ayrı bilişinin ya da bilgisinin uyumsuz olması nedeniyle ortaya çıkar. Kişi, herhangi bir konu hakkında sahip olduğu bilgiyi ilgili konu hakkında karar alırken görmezden gelmek zorunda kalıyor.
Bunun sonucunda, kişinin mevcut şemaları ile gözlenen davranışları arasında uygunsuzluk ortaya çıkıyor ve ruhsal gerilime yol açıyor. Bu davranışlar sonucu da bilişsel yapısında birtakım değişiklikler meydana geliyor ki bu gerilim giderilebilsin.
Türkçesi ne demek bu teorinin? İnsanlar için bilişleri arasında uyumun sağlanması ve devam ettirilmesi, yaşamsal bir önem taşıyor. Bu nedenle yanlış ya da hatalı bir davranışta bulunan insanlar, düşünsel olarak kendilerini haklı çıkarmak için uğraşıyorlar. Bunun için düşüncelerini, aşamalı olarak abartılı olmadığı noktasına getirerek içsel çatışmayı azaltma amacıyla bilişsel sistemini yeniden düzenlemiş oluyorlar.
Uç bir örnek vereyim; dini inançlarınıza çok bağlısınız ve domuz eti yemeniz haram. Gel gör ki dayanamadınız ve lüplettiniz domuz pastırmasını. Sonrasında çok rahatlıkla "Ama yemeseydim de açlıktan ölse miydim?" diyor ve kendinizi rahatlatabiliyorsunuz.
Veya sigara içiyorsunuz, ancak sigaranın zararlı olduğunun bilincindesiniz. Uzun ve sağlıklı yaşama isteğinizle sigara içme arzunuz çelişiyor. Bu durumda iki olası davranışınız olabilir: ya sigarayı bırakırsınız, ya da içmeye devam edip "Dünyaya kazık mı çakacağız, Allah aşkına? Sigara olmasa başka bir şey öldürecek nasıl olsa beni" veya "O sadece filtresiz sigara içenlere oluyor" gibi inançlar üretebiliyorsunuz kendi kendinize. Yoksa bu inançları üretmeseniz, bilgisayarınız sıkıştığında nasıl mavi ekran veriyorsa, ona benzer bir gerilim ve arıza hali yaşayacaksınız.”
“Efendim, yaşlıca bir bey doktora gidiyor. Doktor arkasına yaslanıp "Buyrun beyefendi, nedir şikâyetiniz?" diye soruyor. Bizim yaşlı hasta diyor ki; "Doktor bey, afedersiniz ama benim inanılmaz bir gaz problemim var. Neredeyse, ne yesem gaz yapıyor, diyebilirim ve maalesef buna engel olamıyorum. Allah'tan ne ses çıkıyor ben gaz kaçırırken, ne de koku yayılıyor. Bu nedenle bunun sıkıntısını bir ben yaşıyorum. Misal, muayenehanenize girdiğimden beri en az beş kere gaz kaçırdım ama ne ses ne de koku olduğu için fark etmediniz bile. Aman benim derdime bir çare, lütfen!"
Doktor başını sallıyor ve reçete kâğıdını önüne çekerek birkaç ilaç yazıyor ve uzatıyor; "Bu yazdığım ilaçları iki hafta süreyle alın, sonra lütfen bir daha görüşelim," diyerek uğurluyor hastasını.
İki hafta sonra gene muayenehanedeyiz ve kapı çalınarak aynı yaşlı bey duhul ediyor doktorun odasına. Oturur oturmaz söylenmeye başlıyor. "Vallahi doktor bey, o kadar ilaç parası verdirdiniz bana ama benim gaz problemime hiçbir şekilde çözüm olmadı bu ilaçlar. Hâlâ eskisi gibi gazım var ve hâlâ bundan şikâyetçiyim. İşin kötüsü; eskiden ne ses ne de koku çıkardı, çevremdeki kimse de rahatsız olmazdı. Şimdi hâlâ ses çıkmıyor ama affınıza mağruren, kendi gazımın kokusuna ben bile tahammül edemiyorum."
Doktor gülümseyerek koltuğuna yaslanıyor ve hastaya dönerek şunları söylüyor: "Harika! Sinüslerinizdeki sorunu hallettik; şimdi sıra işitme sorununuza çözüm bulmaya geldi!"”
Kokular Kitabı, Vedat Ozan'ın akıcı ve samimi üslubu sayesinde kolaylıkla okunabilen bir eser. İçerisinde pek çok ilgi çekici bilgi barındırıyor ve koku duyusunun önemini derinden hissettiriyor. Kitabı okurken, koku duyusuna dair farkındalığım arttı ve bu duyunun ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm. Bu kitap, yalnızca bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda okuyucuda şükran hissi de uyandırıyor. Serinin diğer kitaplarını da mutlaka okumayı planlıyorum. Koku dünyasına dair bir yolculuk yapmak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
“Bir deneyde, bir grup denekten birkaç ay boyunca günlük tutmaları isteniyor. Bir süre sonra, bu günlüklerini ellerine alıp bir özet çıkarmaları söyleniyor. Bu işlem sırasında, kendini bir nebze bile olsa depresif hissedenlerin yazdığı özetler, oldukça hüzünlü oluyor ve bu özetlerin içinde hep olumsuz deneyimlerin yer aldığı görülüyor. Morali yerinde olanların günlük özetleriyse, canlı ve hoş deneyimleri içeriyor. Bu özetler, günlüklerin tamamıyla karşılaştırıldığında, günlükte yer alan olayların içinden, özetlerine aktaracaklarına karar verirken seçici davrandıkları ve o anki ruh hallerine uygun olayları seçtikleri gözleniyor. Eğer ruh haliniz o an için pek parlak değilse, geçmiş hayatınızı bir hüzün manzumesi gibi algılıyor olabilirsiniz ve içinde mutluluk veya başarı anlarına pek de fazla yer vermeyebilirsiniz.”
“"İdealize" kelimesinin altını çizmemdeki sebep, bizim eski güzel günleri oldukları gibi anmak yerine, her andığımızda yeniden kurguluyor ve o an içinde olduğumuz durumun ideal arayışlarına en uygun forma sokuyor olmamızdan kaynaklanıyor. Geçmişimiz elbette statik değil; çünkü biz onu aklımıza getirdikçe yeniden kurguluyoruz; kimi öğelerin üzerini cilalayıp kiminin üzerini karartabiliyoruz. Bu, aynı olayı her hatırladığımızda aslında "farklı hatırlıyoruz" anlamına da geliyor ve zaten idealize etmek de tam burada devreye giriyor.”
“Birisine yardım etmek, aslında egomuzu da son derece doyurucu bir şekilde besleyen bir davranış şekli. Bir kere, yardım öncesi zihinsel hazırlık anlamına gelebilecek "acımak" fiili bile, kişinin kendisini, o an mağdur konumunda olan kişiden daha yüksek bir statüye yerleştiriyor. Rahatsız olmak da ayrı bir konu. Yani zor durumdaki kişiye yardım etmemiş olmanın vereceği rahatsızlık duygusundan kurtulmak için hamle ediyor da olabiliyoruz.
Tabii bunun bir alternatifi de bu rahatsızlık duygusundan kurtulmak için yardım gerektiren olayı görmezden gelip hemen oradan uzaklaşmak. Günlük yaşam içinde bu yardım yerinden uzaklaşan insanlara rastladığımızda, muhtemelen yedi sülalelerinin kulaklarını çınlatıp yardımcı olmadıkları için suçluyoruz ama onların olay yerinden kaçma güdüleriyle bizim yardım etme güdümüz arasında maalesef temele inildiğinde çok da fazla fark yok”
“Esasen, duygularımız ve düşüncelerimiz birbirlerini birer aynadan izliyor gibiler. Eğer kendinizi moralsiz hissediyorsanız, baktığınız bardağın yarısını boş görüyorsunuz. Duygudurumunuzda olumlu yükselme varsa, bu kez bardağın boş kısmını hiç görmeyip, dolu kısmına takılıyor gözleriniz. Mutluysanız, olumlu düşünüyorsunuz ve belleğinizin aklınıza sunduğu anılar da hep mutluluk dönemlerinizden seçilen anılar oluyorlar. Ayrıca eğer ruh haliniz olumluysa, çok daha fazla bilgi, hafıza bankanızdan geriye çağırılıyor.”
“Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi, Leon Festinger nam sosyal psikolog tarafından 1957 yılında ortaya atılmış bir teori. Diyor ki muhterem, bilişsel uyumsuzluk, kişinin iki ayrı bilişinin ya da bilgisinin uyumsuz olması nedeniyle ortaya çıkar. Kişi, herhangi bir konu hakkında sahip olduğu bilgiyi ilgili konu hakkında karar alırken görmezden gelmek zorunda kalıyor.
Bunun sonucunda, kişinin mevcut şemaları ile gözlenen davranışları arasında uygunsuzluk ortaya çıkıyor ve ruhsal gerilime yol açıyor. Bu davranışlar sonucu da bilişsel yapısında birtakım değişiklikler meydana geliyor ki bu gerilim giderilebilsin.
Türkçesi ne demek bu teorinin? İnsanlar için bilişleri arasında uyumun sağlanması ve devam ettirilmesi, yaşamsal bir önem taşıyor. Bu nedenle yanlış ya da hatalı bir davranışta bulunan insanlar, düşünsel olarak kendilerini haklı çıkarmak için uğraşıyorlar. Bunun için düşüncelerini, aşamalı olarak abartılı olmadığı noktasına getirerek içsel çatışmayı azaltma amacıyla bilişsel sistemini yeniden düzenlemiş oluyorlar.
Uç bir örnek vereyim; dini inançlarınıza çok bağlısınız ve domuz eti yemeniz haram. Gel gör ki dayanamadınız ve lüplettiniz domuz pastırmasını. Sonrasında çok rahatlıkla "Ama yemeseydim de açlıktan ölse miydim?" diyor ve kendinizi rahatlatabiliyorsunuz.
Veya sigara içiyorsunuz, ancak sigaranın zararlı olduğunun bilincindesiniz. Uzun ve sağlıklı yaşama isteğinizle sigara içme arzunuz çelişiyor. Bu durumda iki olası davranışınız olabilir: ya sigarayı bırakırsınız, ya da içmeye devam edip "Dünyaya kazık mı çakacağız, Allah aşkına? Sigara olmasa başka bir şey öldürecek nasıl olsa beni" veya "O sadece filtresiz sigara içenlere oluyor" gibi inançlar üretebiliyorsunuz kendi kendinize. Yoksa bu inançları üretmeseniz, bilgisayarınız sıkıştığında nasıl mavi ekran veriyorsa, ona benzer bir gerilim ve arıza hali yaşayacaksınız.”
“Efendim, yaşlıca bir bey doktora gidiyor. Doktor arkasına yaslanıp "Buyrun beyefendi, nedir şikâyetiniz?" diye soruyor. Bizim yaşlı hasta diyor ki; "Doktor bey, afedersiniz ama benim inanılmaz bir gaz problemim var. Neredeyse, ne yesem gaz yapıyor, diyebilirim ve maalesef buna engel olamıyorum. Allah'tan ne ses çıkıyor ben gaz kaçırırken, ne de koku yayılıyor. Bu nedenle bunun sıkıntısını bir ben yaşıyorum. Misal, muayenehanenize girdiğimden beri en az beş kere gaz kaçırdım ama ne ses ne de koku olduğu için fark etmediniz bile. Aman benim derdime bir çare, lütfen!"
Doktor başını sallıyor ve reçete kâğıdını önüne çekerek birkaç ilaç yazıyor ve uzatıyor; "Bu yazdığım ilaçları iki hafta süreyle alın, sonra lütfen bir daha görüşelim," diyerek uğurluyor hastasını.
İki hafta sonra gene muayenehanedeyiz ve kapı çalınarak aynı yaşlı bey duhul ediyor doktorun odasına. Oturur oturmaz söylenmeye başlıyor. "Vallahi doktor bey, o kadar ilaç parası verdirdiniz bana ama benim gaz problemime hiçbir şekilde çözüm olmadı bu ilaçlar. Hâlâ eskisi gibi gazım var ve hâlâ bundan şikâyetçiyim. İşin kötüsü; eskiden ne ses ne de koku çıkardı, çevremdeki kimse de rahatsız olmazdı. Şimdi hâlâ ses çıkmıyor ama affınıza mağruren, kendi gazımın kokusuna ben bile tahammül edemiyorum."
Doktor gülümseyerek koltuğuna yaslanıyor ve hastaya dönerek şunları söylüyor: "Harika! Sinüslerinizdeki sorunu hallettik; şimdi sıra işitme sorununuza çözüm bulmaya geldi!"”
Kokular Kitabı, Vedat Ozan'ın akıcı ve samimi üslubu sayesinde kolaylıkla okunabilen bir eser. İçerisinde pek çok ilgi çekici bilgi barındırıyor ve koku duyusunun önemini derinden hissettiriyor. Kitabı okurken, koku duyusuna dair farkındalığım arttı ve bu duyunun ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm. Bu kitap, yalnızca bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda okuyucuda şükran hissi de uyandırıyor. Serinin diğer kitaplarını da mutlaka okumayı planlıyorum. Koku dünyasına dair bir yolculuk yapmak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
May 24, 2016
Konu olarak çok ilginç bir kitap. Bu konuda bu kadar geniş bir yelpazede yazılan başka kitap yoktur muhtemelen. İçinde çok güzel örnekler barındırıyor. Kesinlikle bilgili birinin kaleminden çıktığı belli olan bir kitap. Ancak bazı konular fazla tekrar edilmişti hatta bazen çok fazla. O yüzden bazen sıkılsam da genel olarak sevdiğim bir kitap oldu.
March 25, 2020
Çok emek harcanmış, çok samimi bir dille yazılmış ayrıca sadece koku değil pek çok konuda ilginç bilgiler veren, keyif alarak ve merakla okuduğum bir başucu kitabı. Teşekkürler Vedat Ozan ve emeği geçenler.
September 11, 2019
Anlatım dili olarak son zamanlarda okudugun en iyi kitap..
May 16, 2020
Okuma degil, seyahat gibiydi... cok dolu dolu bir icerik, sikmayan bir anlatim, meraklisi kacirmasin
August 22, 2020
Okuduğum en zevkli kurgu dışı kitap.
November 25, 2021
Aromaterapi nedir? Aromanın terapi etkisidir diyorum ben meraklı olduğumu görüp de soranlara. Doğal bitki özlerinden damıtılarak elde edilen yağlar sayesinde şifalanmaktır. Ve en kolay yolu da koklayarak olur. Lavanta kokusu sakinleştirir, biberiye odaklanmayı kolaylaştırır, bergamot enerji verir diye başlasak satırlar yetmez yarattığı iyilik halini anlatmaya.
Konuyla ilgili bir eğitimim yok ama eğitimi olan birçok insanla yollarımı kesiştirdim son birkaç yılda. Fırsat yaratıp okudum bolca. Vedat Ozan’ın Kokular Kitabı da kokular hakkında eğlenerek öğrenmek isteyenler için başlangıç niteliğinde bir kitap olmuş. 4 ciltlik serinin ilk kitabı sadece kokular hakkında.
“Sihirli bir iksir değil; ancak ürünün işlevine inanıp özgüven ve mutluluğunuz arttığında, elbette çekiminiz veya cazibeniz de artar, varsayımına dayanıyor.”
Parfümler, tam olarak da buna yaramıyor mu? İçgüdüsel olarak doğru eşi seçmemizde koku çok önemli ancak günümüz insanı parfümlere o kadar bulanıyor ki sonra neden yanlış seçimler yaptım diye ağlanıyor! Üstüne üstlük o fısfıslar ile yaşadığı dünyaya da çoğu zaman zarar vermiş oluyor.
Kitabı okurken aklımın bir köşesinde hep “yıllarca kokusuna kanıp tükettiğim kimyasallar” vardı. Temizliğin parfümlü bir kokuyla ilgili olduğu yanılgısıyla yaşıyoruz çünkü reklamlar bunun için var! Koku, tabi ki önemli. Burada da aromaterapi uçucu yağlarından destek alabiliriz. Doğal içerik üreten bir çok markanın yağ bazlı roll on parfümleri, mis gibi kokan katı şampuan ve sabunları, deodorantları, temizlik ürünleri var. Hem kendimiz hem de yaşadığımız dünya için çok daha iyi.
Kitaba dönersek…
Neyi kokladığımızın çok önemli olduğunu gösteren Kokular Kitabı, iyi ve kötü diye etiketleyebileceğiniz her koku neden var, hayatımıza etkisi ne, konuyla ilgili yapılan araştırmalar neler göstermekte basit bir dille anlatmış. Yazarla sohbet etmiş gibi hissettim kitap boyunca, teşekkürler Vedat Ozan ve bu kitabı bizle buluşturan Everest Yayınları.
Konuyla ilgili bir eğitimim yok ama eğitimi olan birçok insanla yollarımı kesiştirdim son birkaç yılda. Fırsat yaratıp okudum bolca. Vedat Ozan’ın Kokular Kitabı da kokular hakkında eğlenerek öğrenmek isteyenler için başlangıç niteliğinde bir kitap olmuş. 4 ciltlik serinin ilk kitabı sadece kokular hakkında.
“Sihirli bir iksir değil; ancak ürünün işlevine inanıp özgüven ve mutluluğunuz arttığında, elbette çekiminiz veya cazibeniz de artar, varsayımına dayanıyor.”
Parfümler, tam olarak da buna yaramıyor mu? İçgüdüsel olarak doğru eşi seçmemizde koku çok önemli ancak günümüz insanı parfümlere o kadar bulanıyor ki sonra neden yanlış seçimler yaptım diye ağlanıyor! Üstüne üstlük o fısfıslar ile yaşadığı dünyaya da çoğu zaman zarar vermiş oluyor.
Kitabı okurken aklımın bir köşesinde hep “yıllarca kokusuna kanıp tükettiğim kimyasallar” vardı. Temizliğin parfümlü bir kokuyla ilgili olduğu yanılgısıyla yaşıyoruz çünkü reklamlar bunun için var! Koku, tabi ki önemli. Burada da aromaterapi uçucu yağlarından destek alabiliriz. Doğal içerik üreten bir çok markanın yağ bazlı roll on parfümleri, mis gibi kokan katı şampuan ve sabunları, deodorantları, temizlik ürünleri var. Hem kendimiz hem de yaşadığımız dünya için çok daha iyi.
Kitaba dönersek…
Neyi kokladığımızın çok önemli olduğunu gösteren Kokular Kitabı, iyi ve kötü diye etiketleyebileceğiniz her koku neden var, hayatımıza etkisi ne, konuyla ilgili yapılan araştırmalar neler göstermekte basit bir dille anlatmış. Yazarla sohbet etmiş gibi hissettim kitap boyunca, teşekkürler Vedat Ozan ve bu kitabı bizle buluşturan Everest Yayınları.
July 23, 2024
Bu kitabın gücü de zayıflığı da aynı noktadan neşet alıyor! Kolay okunan, rahat bir üslubu var.
Pandemiden önce, 2019 yılında almışım. Şimdi bitirmek nasip oldu. Merak ve iştahla devam ciltleri de almıştım. Zamanını bekleyenlerdendi.
Hem konu hem Vedat Ozan ismi dikkatimi çekiyordu. Okuma karşılığını da buldu. Elimizde tam bir genel kültür bombası var! Ara ara patlıyor da, yoldan çıkıp kokudan uzaklaşıp başka yerlere selam verip geri dönüyor. “Merak” sahiplerinin çok hoş bulacakları bir içeriği var. Bir tema üzerinden tarih, edebiyat, kültür, pazarlama, kapitalizm ne varsa dolaşıyoruz. Ve elbette bu cilt itibariyle bolca tıp, fizyoloji, kimya, anatomi… Evet mevzu lanet bir transkripte dönüşüyor farkındayım :) Ama hemen girişe bir kısayol atalım. Rahat okunur bir kitap olduğunu söylemiştim. Üstteki ağdalı konuları herkesin okuyabileceği bir formatta sunmak kıymetli. Fakat bu durum yer yer fazla rahat, fazla konuşma dilinde, fazla şakalı şekilde yer bulmuş şeklinde değerlendirilebilir okur tarafından. Bu (bazı okur için geçerli olabilecek) minik defoyu genel okunabilirlik çerçevesini öncelleyerek rahatlıkla görmezden geliyorum.
Meraklı herkese öneriyorum!
Beni en çok, MHC genleri HLA antijen sisteminin koku ile ilişkisi ve kendimize zıt, farklı eksprese durumlara sahip partnerleri yakın bulma durumunun anlatıldığı bölüm etkiledi. Esas itibariyle immun sistemimizde vazifeli bu yapıların vücut kokusuna etkisi olduğunu ve aslında farklı olana meyil ile bir çeşit avantajlı seçilimle nesillerin bağışıklığını güçlendirmeye yönelmemiz hali hayli ilgimi çekti. Minik minik o kadar çok bilgi var ki. Koku ve seks, koku ve hastalıklar, koku ve marketing…. Neler neler… Göz atın mutlaka.
Pandemiden önce, 2019 yılında almışım. Şimdi bitirmek nasip oldu. Merak ve iştahla devam ciltleri de almıştım. Zamanını bekleyenlerdendi.
Hem konu hem Vedat Ozan ismi dikkatimi çekiyordu. Okuma karşılığını da buldu. Elimizde tam bir genel kültür bombası var! Ara ara patlıyor da, yoldan çıkıp kokudan uzaklaşıp başka yerlere selam verip geri dönüyor. “Merak” sahiplerinin çok hoş bulacakları bir içeriği var. Bir tema üzerinden tarih, edebiyat, kültür, pazarlama, kapitalizm ne varsa dolaşıyoruz. Ve elbette bu cilt itibariyle bolca tıp, fizyoloji, kimya, anatomi… Evet mevzu lanet bir transkripte dönüşüyor farkındayım :) Ama hemen girişe bir kısayol atalım. Rahat okunur bir kitap olduğunu söylemiştim. Üstteki ağdalı konuları herkesin okuyabileceği bir formatta sunmak kıymetli. Fakat bu durum yer yer fazla rahat, fazla konuşma dilinde, fazla şakalı şekilde yer bulmuş şeklinde değerlendirilebilir okur tarafından. Bu (bazı okur için geçerli olabilecek) minik defoyu genel okunabilirlik çerçevesini öncelleyerek rahatlıkla görmezden geliyorum.
Meraklı herkese öneriyorum!
Beni en çok, MHC genleri HLA antijen sisteminin koku ile ilişkisi ve kendimize zıt, farklı eksprese durumlara sahip partnerleri yakın bulma durumunun anlatıldığı bölüm etkiledi. Esas itibariyle immun sistemimizde vazifeli bu yapıların vücut kokusuna etkisi olduğunu ve aslında farklı olana meyil ile bir çeşit avantajlı seçilimle nesillerin bağışıklığını güçlendirmeye yönelmemiz hali hayli ilgimi çekti. Minik minik o kadar çok bilgi var ki. Koku ve seks, koku ve hastalıklar, koku ve marketing…. Neler neler… Göz atın mutlaka.
December 31, 2020
Mükemmel bir kitap, sadece koku dünyası ile ilgili değil, başka bir çok konuda verdiği bilgilerle insanı şaşırtan, okuması rahat ve çok keyifli bir kitap. Serinin diğer kitaplarını okumayı da heyecanla bekliyorum.
September 9, 2021
Bu sene okuduğum en keyifli, en bilgilendirici kitaplardan biri.. çok merak ederek bütün seriyi aldım, iyi ki aldım, iyi ki okudum.. Yazarın anlatımı çok akıcı, açık ve esprili, bitmesin istedim.. neyse ki geriye daha üç kitap var..
January 12, 2023
Derinlemesine araştırılmış ve sürükleyici dilde yazılmış güzel bir kitap. Bir nevi “kokunun anatomisi” ve “kokunun tarihçesi” de denebilir. Koku konusunda hiç bilginiz yoksa, bu kitap sizi aydınlatabilir.
July 13, 2023
Eğlenceli bir okuma ile uzun ve konusu itibarıyla epey sıkıcı olabilecek kitabı bitireceksiniz. Konu sadece koku değil aynı zamanda davranışsal psikoloji, biyoloji, tarih ve biraz da tıp terimleri sözlüğü kıvamında.
February 22, 2021
Anlatım dili, içindeki hikayeler ve dipnotlarla ilgilisi için doyurucu bir başucu kitabı niteliğinde.
February 16, 2022
Bu kitabı okumadan önce "Pena" Youtube kanalından "ufkun iki katı" videolarını izlerseniz kitabı Vedat Ozan'ın sesiyle okuyabilirsiniz. Bu şekilde daha çok keyif alırsınız bence. Keyifli okumalar.
June 29, 2022
Bayıldım, her sayfasını ayrı zevk ve ilgiyle okudum.
July 15, 2022
Dolu dolu bir kitap, okuması gayet keyifli. Sadece, hikâye kısmından kaybediyor biraz. Biraz da cömertçe yapılmış kötü esprilerden...
January 9, 2024
I love this book. There is lots of information (such as affect of age on smell etc. ) in it.
This entire review has been hidden because of spoilers.
October 19, 2024
Akademik olabilecek boyutta
Displaying 1 - 30 of 34 reviews