"Anne babasının özenerek yetiştirdiği, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ve Kurtuluş Savaşı yıllarının mahrumiyet ortamına göre iyi bir eğitim ve terbiye verdiği Refia Hanım, evlenip geldiği Korucuk Köyü’nün ‘büyük ablası’ olmuştu. Ailenin ‘büyük gelini’, evlatlarının ve torunlarının ‘ana’sıydı. Yaşadığıköylerde Kur’an ve dini hayat dersleri verdiği talebelerinin ‘hoca’sı; 1970’li yıllardan itibaren de, Hizmet Hareketi’nin gönüllü hanımlarının tespitiyle artık herkesin ‘Hocaanne’siydi. Büyük küçük ayırmadan, aile ve yakın çevresindekilerin derdiyle dertleniyor, sevinciyle mutlu oluyor, ağlayanın gözyaşlarına ortak oluyordu. Bununla beraber her zaman bir çözüm ve irade insanıydı. Özellikle ilerleyen yaşlarında ailesi, akrabaları ve sevenleri için son karar merciiydi.
Herhangi bir sıkıntıda çözüm önerilerine kulak verilir, günlük hayat içinde tavsiyeleri yerine getirilir, ricaları geri çevrilmezdi. Sözü yere düşmezdi. Aile büyüğü ve görmüş geçirmiş âkil bir insan olarak gönüllerde müstesna bir yeri vardı. Refia Hanım’ı tanıyıp da sözünden, sohbetinden, bakışından, duruşundan etkilenmeyen yoktu. Onun, bir anne, eş, evlat, aile büyüğü olarak farklı konumlardaki kadınlara söyleyecek çok sözü vardı." (Arka Kapak)
Hocaefendi’yi bana tekrardan sevdiren bir kitapti. Hoca anne ve Ramiz Efendi’nin yonettigi o evin sicak ve samimi ortamini cok hissetmis olsam gerek ki Hoca Anne’nin vefatini duyunca duygulanmadan edemedim. Hoca anne’nin tavsiyelerini kendi evlilik hayatima da uygulamaya can atiyorum. Hatice Hanim’in ozellikle İzmir’deki o fedakarliklari beni kendine hayran birakti.
Belki ille de eksik bir yan bulmak gerekiyorsa o da arada bir kronolojiklik konusunda cok kucuk kopmalar yasaniyor gibi geldi. Fakat bu benden kaynaklanan eksiklik olabilir veya bir biyografi kitabindan ziyade, sanki sohbet esnasinda konunun konuyu acmasini yazar okuyucuya yasatmak istemis de olabilir.
This entire review has been hidden because of spoilers.