Bir zamanlar İstanbul'un ortasında soluk alacak adacıklar vardı. Çalışanların, ev kadınlarının, genç kızların, delikanlıların biraz yeşil, biraz temiz hava yanında paylaşmanın, birbirine dayanışabilmenin, birlikte eğlenebilmenin keyfini çıkardıkları kırlık alanlar. "Kahtane" de bunlardan biri. Bir yanı tarih, biryanı keyif...
İlk şiiri 1958'de, ilk kitabı Gecekondu 1964 yılında yayımlanan Sezer şiir, deneme, anlatı, inceleme türlerinde çok sayıda eser vermiştir. Gerçek ve müstear isimle özellikle Yeşilçam’a çok sayıda senaryo yazan; çeşitli ansiklopedi ve antolojilerin oluşturulmasında payı bulunan sanatçı Emek Partisi'nin kurucuları arasında yer alan Sezer, işçilerin, emekçilerin, kadınların her türlü hak arama, grev gibi eylemlerine destek vermiştir. Yazar Adnan Özyalçıner’in eşidir.
12 Haziran 1943’te Eskişehir’de dünyaya geldi. İlk şiiri 1958’de lise öğrencisiyken yayımlandı. 1959’da İstanbul Kız Lisesi’nin ikinci sınıfından ayrılıp Taşkızak Tersanesi’nde çalışmaya başladı. İlk şiir kitabı olan Gecekondu, 1964 yılında yayımlandı.
1965 yılında Varlık Yayınları düzelticiliğine geçtikten sonra ikinci şiir kitabı Yasak’ı (1966) yayımladı. 1967 yılında arkadaşı yazar Adnan Özyalçıner ile evlendi; iki çocukları oldu. 1977’de üçüncü şiir kitabı Dirençi, 1979’da çocuklar için yazdığı Gerçeğin Masalı yayımlandı.
1982 yılına kadar çeşitli yayın evlerinde ve ansiklopedilerde düzelticilik ve metin yazarlığı yaptı.
Çalışmalarını başta Günlük Evrensel ve Evrensel Kültür olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yazarak, belgesel anlatılar hazırlayarak sürdüren Sezer, 7 Ekim 2015 Çarşamba günü hayatını kaybetti.
“Poligon Sarayı, ilk yapıldığında kuleleri soğan kubbeli ortadaki ana bina ise çatılı biçimdeydi. Onarımlarda soğan kubbelerle ana binadaki çatı kaldırılarak yerlerine mazgal benzeri unsurlar konulmuştur.
İttihat Terakki’nin ünlü ismi Yakup Cemil’in kurşuna dizilme cezası 11 Eylül 1916’da burada yerine getirilmiştir.
Poligon Sarayı sağlam olmasına karşın Havagazı İdaresi Gazhanesi yapılmak üzere 1956 yılında yıktırıldı. Arazinin mülkiyeti İETT (İstanbul Elektrik Tramvay Tünel İdaresine) devredildi. 1987’den bu yana arazinin içinden TEM otoyolunun viyadük ayakları yükselmektedir. Bu saraydan günümüze kalan mimari hiçbir iz yoktur.”(s.78)