1960'larin ve 1970'lerin en hassas mihenk taslarindan biridir Ergin Gunce Yasananlarin cesitli icbukey ve disbukey ayna ve merceklerde carpismasindan suzulur. Bir yaniyla Garip Siiri'nin kelime oyunlarini, alayciligi, tekerlemeye yatkinligini, halk agzinin yalinligini, bir yaniyla 1950 siirinin imgeyle aykiri metaforlar arasinda gidip gelen bozup yeniden kurma yaklasimini harmanlamistir. Lirik bir siyasal siir… Siyasal bir lirizm… (Tanitim Bulteninden)
Faşizmi çocuklar da anlayabilir Dayak yemektir serseri bir babadan Karanlık odaya kapatılmaktır Hakkını istemekte direttiğin zaman
Üvey ana, yarı güleç öksüze Sabunlu eliyle tokadı yapıştırır Henüz yaslıdır çocuk, henüz dayanıksızdır Yıldırmaktır amaç, esir etmektir Çocuk faşizmi yanağında tanır
Onlar niçin böyle çirkin olurlar Bir tek güzel faşist yaşamamıştır Anlamlı sorulardır bunlar çocuklar size Okullar bu dersi öğretmiyorlar
Nerde bir kuvvet birikmişse haksız Nerde bir zartzurt ya da carcurt Nerde elimizden kapılmışsa ekmek Sınıfta, sokakta, evde, çarşıda İşte çocuklar faşizm ordadır
Hepimiz el ele tutuşmalıyız Korkmadan yürümek için gecenin ötesine Güneş nasıl olsa doğacaktır Horozlar ötmeye başlar başlamaz
“Gencölmek” başlıklı şairin ilk kitabı, mevsimlerden beslenen imgeleri ve yalınlığıyla beni etkilese de kitaba ismini veren “Türkiye Kadar Bir Çiçek” isimli kitapta yer alan şiirleri fazla politik buldum. Yani siyaset şiirin önündeydi. Bu yüzden seveni çok olabileceğini düşünsem de ben çok sevemedim.
"Tarlalar ve Fabrikalar dolusu bir halkın kalkışması Kurduğu zaman fakat kendi öz uygarlığını Başka türlü sesler geliyor bandodan bile Giderek anlam kazanır her türlü cumhuriyet Yoksa bir şair niçin ve nasıl yaşasın"
Ergin Günçe'nin şiirini biraz daha geniş bir perspektiften algılamak için kitabın arkasını okumak yeterli. Orada en son cümlede de belirtildiği gibi "lirik bir siyasi şiir" yazıyor kendisi. Keşke daha çok yaşayabilseymiş de daha fazla sayıda şiirini okuyabilseydik.
Şiiri iki açıdan değerlendiriyorum: - edebi, kelimeler, uyum, uyak vb - duygu
Bir şiir kitabını çok beğenmem için hem türkçesi güzel olmalı, hem de bende bu kelimeler duygusal olarak karşılık bulmalı..
Bu kitaba 3* vermemin sebebi yazarın kelimelerinin beni duygu olarak etkilemememiş olması.. Yoksa 5* verirdim..
s96 "Tutuklu Gençler Arasındayım" tamamı çok güzel ama..
Haftada altı gün hapis yatan Çileli gardiyanlar arasındayız ... Çocuklar sabırlı olun Tutsaklık özgürlük arasındayız Bağımlılık bağımsızlık arasındayız Bugün ile Yarının arasındayız Düzen ile Devrim arasındayız
s104 Elimi şakağıma koyarım ve düşünemem ve ağlayamam ve susamam ve konuşamam Ortaya ağıtlarım söylenir çünkü sızlarım artık kemiklerimden
"Ergin Günçe, gideli bugün tam otuziki sene olmuş... Gittiğinde ardında kalan dünya çok da değişmedi. Güzel insanlarını daha büyük bir kıyımla yok etme arzusuna tümden yenik düşmekten başka… Düşünmenin yasaklandığı, hoyrat ve yeşil üniformalı bir Türkiye mevsiminde yola çıkmıştı. Akademisyenlerin karatının cezaevi avlusunda milli marşa uyum kapasitesiyle ölçülmediği bir uzak yere doğru. Çıktığı yolun dönüşü yeni bir “gencölmek” başlığı yaratmasaydı ve yazmaya devam edebilseydi eğer, aradan geçen otuziki senenin derinden kederli tarihine, inceden yazılmış şiirlerle biraz daha yaklaşacaktık… Ya da biraz daha duracaktık, bilmediğimiz renklerin arasında. Olmadı. Dönerken ıslık çalmanın sakıncalı olduğu zamanlardayız artık." (Seda Başer - 2015)