Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kral Kaybederse

Rate this book
Avına av olan bir avcının hikâyesi…

İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş… Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama bazen keskiyi öyle bir savurur ki, bir parça kopuverir ve o parçayı bir daha kimse yerine koyamaz.

Kendini hep dorukta görüyor ve asla aşağı düşmeyeceğini sanıyordu. Ama bir gün hayat elindeki keskiyi ona da savuruverdi ve onun da koptu yüreği…

Oysa pek çok kadının gönlüne taht kurmuş bir kraldı o…

Uzun süre ne kendi inandı tahttan indiğine, ne de kadınlar. Ama bir şeylerin değiştiğini yine de ilk hisseden kadınlar oldu; ona yıllarca köle gibi itaat eden kadınlar…

Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu Kral Kaybederse romanında, doruklardan aşağı inmeyeceğini sanan bir avcının avına av olup yuvarlanışını, kendini sevilmeyeceğine inandırmış mutsuz bir kadının da trajik hayatı içinde avken nasıl avcı olduğunu anlatıyor.

384 pages, Paperback

First published January 1, 2015

87 people are currently reading
1075 people want to read

About the author

Gülseren Budayıcıoğlu

10 books343 followers
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu, Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra eğitimine Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde devam etti. Öğrenciliği sırasında, TRT televizyonlarında spikerlik ve sunuculuk yaptı. İhtisasını yaptığı Hacettepe Üniversitesi Psikiyatri bölümünde, on yıl da öğretim görevlisi olarak hizmet verdi. Yıllarca muayene hekimliği yaptıktan sonra, 2005’te Türkiye’nin ilk psikiyatri merkezi olan ve halen Ankara ve İstanbul’da hizmet veren Madalyon Psikiyatri Merkezi-Madalyon Klinik’i kurdu. Madalyonun İçi, Günahın Üç Rengi, Hayata Dön ve Kral Kaybederse kitaplarının yazarı Budayıcıoğlu, televizyon dizisi İstanbullu Gelin’in de eser sahibidir. Psikiyatri bilimini hikâye ve romanlar yoluyla insanlara ulaştırmaya devam eden Madalyon Klinik’in başkanı Gülseren Budayıcıoğlu iki çocuk annesidir.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
912 (40%)
4 stars
720 (32%)
3 stars
399 (17%)
2 stars
151 (6%)
1 star
58 (2%)
Displaying 1 - 30 of 214 reviews
Profile Image for Öykü.
29 reviews2 followers
May 30, 2024
Edebi deseniz edebi değil bilimsel deseniz bilimsel değil. Birkaç sayfadan sonra bırakılacak bir kitap ancak o kadar çok beğenildi ve güzel yorumlar yapıldı ki önyargılı olmak istemedim. Sabırla sonuna kadar okudum. Şimdi size okurken en cok şaşırdığım, güldüğüm, bir doktorun nasil böyle yaklaşımları olur diye şoklardan şoklara girdiğim ve en sonunda güzel pr ve nüfuslu bir insanın her şeyi yapabileceğine ikna olduğum bu kitap hakkında düşündüklerimi paylaşmak isterim.
Öncelikle yazar mükemmel bir insan bunu bilmeniz gerekiyor. O kadar mükemmel ki bu mükemmellik hayatının her köşesine yansımış. Örneğin annesi babası kocası çocukları hepsi mukemmel.
Diger doktorlar hastalarla ilgilenmeyen, ustunkoru teshisler koyan, sanki doktor degilmis de arkadasiymis gibi aman bosver tavsiyeleri veren insanlar ama gulseren budayicioglu mukemmel doktor. Kendi mukemmel bir doktor, mukemmel bir insan. Kocasi da dunyanin en yakisikli insani. Nerden biliyorum bunu? Çünkü yazar kitapta bunu yazmis sağolsun gercekten güldürdü beni. İnsan kitaba neden kocasini dünyanın en yakisikli insani oldugunu yazar? İlerleyen sayfalarda yakisikliligina ragmen cok da mütevazı bir bey oldugunu öğreniyoruz. Kocasi yazara ve çocuklarına cok düşkün. Cok yakisikli olan hastasiyla dünya yakisiklisi olan kocasini karsilastirip sunu soyluyor "benim kocam ondan ne kadar farkli! Nasil sevgi dolu, nasil şefkatli!" Gercek mi bu cumleler? Hastasının dış görünüşünü alıp kocasıyla karsilastirmasi yetmezmis gibi bir de karakterlerini karsilastirmis ve bunu yazmış ve bu yazı onaylanıp basılmış...

Şimdi size tek bir cümlede hem kadınlara hem de erkeklere nasıl cinsiyetci yaklasilir onu göstereceğim.
"Kadinlar her şeyi affeder ama zayıf bir erkeği asla"
Kadinlar neden her seyi affetsin? Kendi hayatlari, bireysel sınırları gururları, prensipleri yok mu kadinlarin? Guclu erkeklere mi ihtiyac duyuyo kadinlar? Bir erkek neden hep güçlü olmak zorunda olsun? Zayif bir ani bir donemi hayati olamaz mi ? Bu yanlış bir sey mi? Tamamen fiyasko nesine bes yildiz veriyosun anlamiyorum. Bunu okuyup begenen doktorlar psikologlar varsa vah halimize.

Bugüne kadar kendine önem vermemiş, hayatındaki erkeğe tamamen kendini adamış ve karşılığını bulamamış kadın karakter kendi için bir eylemde bulunuyor. Buna karşılık kitapta yazan ise "bu kadınlardan gerçekten de korkulur diyorum içimden. Freud onları anlamamakta haklı..."
Kendi için hareket eden kadının nesini anlamakta zorlanıyorsunuz anlayamıyorum.

Kitapta şöyle bir cümle var :"Sadece bugun dinledigim hikayeler koca bir kitap olur" bu cumle, ah anlatsam hikayemi kitap olur havasında değil de bana şu hissi verdi. Hastalarinin hikayelerini ticari kaygiya dönüştüren doktor.

Uzun lafın kısası kırmızı oda gibi diziler dizi olarak kaliteli ve güzel olabilir icerisinde farklı etkenler barındıran yapımlar bunlar. Sonuçta kalite oynayanlardan kurgulayanlara kadar uzanıyor. Ancak popüler kültüre bakarak her şeyi körü körüne kabul etmemek gerekir. Romantize etmeye gerek yok bu kitap tamamen fiyasko.
Profile Image for Tuba.
126 reviews37 followers
November 14, 2020
Birbirine benzeyen pek çok cümleler, sürekli kelime tekrarları. Profesyonel bir psikatristden ziyade, lise öğrencisinin elinden çıkmış gibi bir kitap. Hem edebi dilden uzak, hem de psikolojiden uzak.
Sıkıcı, ayrıca yazarın kendine olan hayranlığı rahatsız edici boyutlarda.
Harika bir ailem var, çok yakışıklı kocam var, herkes bana hayran, ben muhtesemim, vs. vs. Bunlar hiç gerçekçi değil
Profile Image for Selma Dalbastı.
162 reviews31 followers
October 23, 2019
Bilinçaltımıza desen desen işlenen anıların karakterimizi hatta kaderimizi nasıl belirlediğini, gerçek hastalarından esinlendiği bir hikayeyle anlatıyor psikiyatrist yazarımız. Son derece akıcı, ve insanı kendi içine bakmaya teşvik eden bir kurgu. Ah o çocukluk travmaları... ah sevilme ve güven duymaya olan o doğal açlığımız...
Profile Image for Perihan.
480 reviews135 followers
June 28, 2016
Pek çok kadının gönlüne taht kurmuş bir kral!Hep yedek kişiler istiyor etrafında! En büyük korkusu yalnız kalmak ,çünkü içinde doldurulamayan bir boşluk var. O da hayatını kadınlarla dolduruyor!
Peki bu krallık ne zamana kadar devam edecek?
Bu hikaye kurgu değil; gerçekten yaşanmış bir hikayeymiş.
Dili sade, avına av olan bu hikaye ise bence oldukça ama oldukça ibretlik!
Profile Image for Hakan Karabas.
100 reviews6 followers
September 12, 2019
Bugüne kadar okumayanların biran önce okuması, okuma sırasında bulunan kitaplarını önüne almaları gereken bir kitap. Yaşanmış bir hikaye olması önemini daha da arttırıyor.
Profile Image for Gunay.
41 reviews3 followers
April 3, 2021
I was looking for a boom where psychoanalysts are bringing their sessions, and treatments to life; and thus added this book (along with the books from Irvin Yalom) to my list. While the plot line of this book was quite real-life and engaging, but I was hugely disappointed by “non-fiction” part of it, when doctor was describing their sessions and her views on it. Her knowledge on the subject came across as quite shallow; she appeared to be quite judgemental; she could not convince me as a reader how her sessions would be so effective (as she was claiming)...
Profile Image for Ugur Serkan Taskin.
23 reviews5 followers
November 29, 2015
Psikanaliz ile ilgilenenler için güzel bir vaka çalışması olmuş. Edebi yönden biraz zayıf buldum ama zaten kitabın yazılış amacı bu değil. Diğer taraftan gerçek hayattan örnekler içerdiği düşünüldüğünde, ne kadar farklı hayatlar olabildiğini görmek açısından çok değerli bir içeriği var ve okunmasını tavsiye ederim. Bir de bu örneklerin Türkiye'den olması kitaba ayrı bir değer katıyor.
Profile Image for Caterina.
1,210 reviews62 followers
February 9, 2024
Ne desem bilemediğim kitaplardan biri daha...

Kitabın baş karakteri Kenan Baran'dan etimle kemiğimle nefret ettiğim bir okuma süreci geçirdiğime göre öykünün içine girebilmişim. Hepimizin ayrı ayrı hikayeleri, yaşanmışları olsa da Gülseren hanımın kaleme aldıkları bana bir miktar hayattan kopuk geldi. Belki anlattığı hikayedeki olay örgüsünü mantığıma oturtamadığımdan, belki de bazı şeylerin havada kaldığını hissettiğimden 3 yıldız verdim.

Kötü değildi, sadece bana göre değildi ama okumuş olmaktan da mutluyum. Bana göre değil diye diye oluşturduğum ön yargıları yıkma denemesiydi sanırım.

Okusanız seversiniz diyemem... Kimilerinin keyifle/düşünerek okuyacağı bir kitapken kimilerine basit gelebilir. Fadi en çok empati yapabildiğim karakter oldu, okuma sürecim boyunca çocuklukta biriktirdiklerimizin ana ve geleceğimize etkilerini düşündüm. Bu yüzden ön yargılı olmamak kaydıyla bir şans verileceğini düşünüyorum.

Eyyorlamam bu kadar.
Profile Image for Dyg.
77 reviews13 followers
April 17, 2020
"Kral Kaybederse" birçok okurun oku, çok beğeneceksin demesi üzerine almış olduğum bir kitaptı. Ama ne zaman sıra gelir okurum bilmiyordum yani plân yapmamıştım. Bir gün arkadaşım ile sohbet ederken o kitabı çok geçe bırakma, kesin oku dedi.
Eee hemen hemen okuma tarzımız aynı olan ve yorumlarına güvendiğim insan da öne çek deyince tamam dedim, okuyayım.
Neyse okumaya başladım. Yazarın dili akıcı sayfalar su gibi gidiyor, onda hiç sıkıntı yok. Lakin ya ben ne okuyorum, bu ne ! Adam tam bir kazanova çıktı. Öyle böyle değil! Tamam, çok yakışıklı sözüm ona, zengin vs ama gıcık eden davranışları var. Tam karşımda olsa, dayanamaz laf sokar dilimle dövebilirdim (Zaten kazanova adamları sevmem, birde bu yürüyen ego, hep ben ben biri olunca sinir oldum) Kitabı okurken ara ara arkadaşım ile konuşuyorum ya diyorum ben sinir oldum ya! O da diyor devam et, detay vermeyeyim, bitirince konuşalım. Iyi tamam dedim. Kitabı okumaya devam ettim.
Ve hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını... Buz dağının arkasına her zaman bakılması gerektiğini... Ah almamanın önemini... Hayatımızda istersek bazı şeyleri değiştirebileceğimizi... Kaderimizi aslında bilinçaltımıza farkında olmadan işlediklerimizin şekillendirdiğini de okumuş ve bir kez daha anlamış oldum.
Bir şey daha diyeyim; Kenan karakterine o kadar kızan ben, son sayfaları okurken içim acıdı diyebilirim.
Iyi ki bu kitabı okumuşum. Her insanın kendinden ufak tefek bile olsa bir şeyler bulabileceği güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.
Profile Image for Berrak Özdemir.
20 reviews1 follower
April 15, 2021
Çok popüler olunca merak edip bir kitabını okudum yazarın. Beklediğim kadar sürükleyici değildi. Uzun bir sürede bitirdim.
Anlatılan olay kısaca şöyle; Hayatını sadece kadınlarla kurduğu ilişkilerden ibaret hale getirmiş anlatılana göre çok yakışıklı, bir bakanın bir daha baktığı adeta bir yıldız gibi parlayan Kenan beyin sürekli farklı bir kadınla birlikte olurken Fadi isimli bir kadından bir türlü ayrılamayıp 10 yıl birlikte olması ve sonunda Fadi’nin Kenan’ın eşinden ayrılmaması nedeniyle Kenan’ı bırakması üzerine Kenan’ın çöküşünü anlatıyor kitapta uzun uzun..
Kenan bu 10 yıllık sürede karısını Fadi ile aldatıyor, Fadi’yi de başka kadınlarla. Yani hayatında Fadi’nin onu terkettiği güne kadar en az 3 kadınla yaşıyor. Fakat Fadi’nin gidişiyle her şey değişiyor, Kenan günden güne her bakımdan çöküyor. İflas ediyor, Fadi’den sonra eşi de terkediyor,hastalanıyor, çirkinleşiyor, insanların rahatsızlık duyduğu biri haline geliyor, çok zenginken eski şoförünün evinde istenmeyen bir sığıntı durumuna düşüyor gibi türlü türlü olumsuzluklar yaşıyor doktorla görüştüğü neredeyse 20 sene içinde.
Doktorun yanına ilk gittiği günden itibaren, doktorun yardımını kabul etmeyerek günden güne daha beter hale geldikten sonra, son olarak bir huzurevinde hatalarını fark ediyor, kabulleniyor, mutlu olmayı öğreniyor ve huzur içinde ölüyor.
Ben sıkıcı buldum kitabı maalesef. Başka bir kitabını okumayı düşünmüyorum şu an için yazarın.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Murat Gonul.
223 reviews
February 15, 2020
Kral Kaybederse, bir edebi eser olmaktan çok bir vaka analizi gibi. Çoğu yerde gerçekten bir psikiyatristin not defterini okuyo gibisiniz. En azından bir okur olarak böyle bir dedretin ne olduğunu düşünüyorsak ona yakın olduğunu hissediyor insan. Hikayenin bazı yerleri gerçekten kopuk ancak bütünlüğü korumak için bir araya getirildiğini düşündüm o yüzden beni rahatsız etmedi. Kurgu olmayan (ya da az bir şey kurgu) olan roman severler için bulunmaz bir kitap.
Profile Image for Sevinc Ozcan.
14 reviews1 follower
October 9, 2019
Bir psikolog olarak soluksuz okuduğum ve beslendiğim bir kitap. Okuyun, mutlaka bir şeyler katacak.
Profile Image for Onur.
347 reviews20 followers
November 8, 2020
Hızlı ve çapkın bir hayat yaşamış olan Kenan, eşi Handan ve Sevgilisi Fatoş ile birlikte hayatına devam etmektedir. 10 yıllık bir süreden sonra Fatoş bu duruma artık bir tepki koyacak ve tüm hıncını Kenan'dan çıkaracaktır. O andan itibaren tümünün hayatı değişmeye başlar. Hayatlarına ayrıca psikiyatrist Gülseren girer.
Bu terapiler sırasında Fatoş ve Kenan'ın geçmişindeki sırlar ortaya çıkar, böylece şimdiki zamandaki tercihlerinin oluşumu ile ilgili önemli izler elde edilecektir. Psikiyatrist Gülseren ile başlayan bu dostluk sırasında geçmişin tüm yaprakları birer birer ortaya çıkacaktır. Ancak Kenan Fatoş'a göre bu tedaviye karşı daha kapalıdır.
Eşi Handan da belli bir zaman süre sonra bireysel olarak tedaviye katılacaktır.
Bu süre sonucunda Fatoş ve Handan kendine yeni bir hayat kurmak isteyecek, Kenan ise zor güler geçirecek ve hayatı tepetaklak olacaktır.
Kenan problemini bilir, farkındadır ancak uzun zaman kabul etmek istemez sürekli kaçar.
Ancak hayatının son bölümünde aradığı huzuru bulacak ve gizli notlarını Gülseren'e bırakacaktır.

"Üstat ve geniş ailesine"
Profile Image for Sibel Arslan.
38 reviews1 follower
March 25, 2021
Daha önce Budayıcıoğlu'nun Hayata Dön isimli kitabını sesli kitap olarak dinlemiştim. Kırmızı Oda dizisindeki Alya'yı anlattığı kitap bu. Söyleyebilirim ki akıcı bir kitaptı. Bu yorumumda Melisa Sözen'in etkisi var mıdır bilemiyorum çünkü diziyi izledikten sonra kitabı dinlemiş, kitapla neredeyse birebir işlendiği içinde gözümün önünde sürekli Melisa Sözen'li sahneler ve kitabı tasdik ediyormuşum gibi bir his vardı. Kitap için (dizinin etkisi var ya da yok) akıcı diyebilsem bile edebi bir değeri var diyemiyorum. Aynı şekilde Kral Kaybederse için de diyemiyorum bunu. Üstelik akıcılığı Hayata Dön kadar bile değil. Yine de 2 günde bitirdim kitabı. Kendini okutan bir kitap. Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitaplarını okurken "bunu ben de yazardım, bunu çocuk da yazardı, ortaokul veya liseye giden herhangi biri de yazardı" diyebiliyorsunuz.
Bunda ne var ki?
"Anlatsam roman olur" diyen yüzlerce hastası olan bir kadın, neden olmasın diyor.
Hastalarının hikayeleri ile elde ettiği bütün hak ve geliri ise üzerine, kendi ismine alıyor.
"Gerçek Bir Yaşam Hikayesinden" dipnotunun satış değerlerini de, ilgiyi de arttırdığı açık.
O zaman yazar olmak için ne bir yetenek, ne özgün bir yazım dili, ne de hayal gücü ihtiyacı aramadan elindeki malzemeleri sadece psikiyatri unvanı ve bir yayınevi ile birleştirmesi yeterli. Anlaşılan şansı da varmış Gülseren'in yoksa bugün burada olmak o çıkardığı 3 5 kitabıyla olacak şey değil doğrusu. Kitaba 5 üzerinden 2 yıldız vermemin sebebi kitabın kötü oluşu, zamanımdan çalması gibi sebeplerden değil aksine okurken hoş vakit geçirdim kafam dağıldı. Fakat edebi olarak değerlendirdiğimde, okuduğum iyi kitaplarla karşılaştırdığımda 2'nin üstünü hak etmiyordu Kral Kaybederse.
Gelgelelim kitabın konusuna
Yurdum insanı için artık sıradanlaşmış bildik bir hikaye diyebiliriz buna. Dizilerde filmlerde çok gördük bu hikayeleri. Yine bir Yeşilçam kokusu alıyorsunuz sanki bir yerlerde.
Ben kitaba başlarken merakla ilerledim. Fakat ortalarına geldiğimde biraz sıkılmıştım. Baştaki merakımı kaybedip bir yere varamayacak bu hikaye galiba dedim ve öyle de bitiyordu ki son sayfalarda gelen bir mektupla, daha doğrusu bir günceyle işler değişti. 300 sayfadır alamadığım şeyi nihayet kitap son sayfalarda verdi bana. Gözlerim bile doldu. Tebessüm ettim. Hoşuma gitmedi, hoş vakit geçirmedim dersem yalan olur o yüzden. Çok çıtır çerez bir kitap. Ağır bir okumanın üzerine özellikle seçtim zaten.
Fakat beni düşündüren bir konu var. Kısa süre önce Serol Teber'in Didik Didik Freud podcastini bitirmiş yazdığı kitapları biraz olsun inceleyebilmiştim. Serol Teber de tıpkı Budayıcıoğlu gibi bir psikiyatrist fakat ikisinin de yaşları birbirine yakın olmasına rağmen (üstelik Serol neredeyse 10 yaş daha büyük) aralarında kocaman bir uçurum var. Gülseren'in iki kitabını bitirmeme röportajlarını okumama konuşmalarını dinlememe rağmen Gülseren'den öğrenebildiğim ve öğrenebileceğim hiç bir şey yok. Hiç bir şey olmadığı gibi onu sorguladığım, "ne diyor yahu bu kadın!" dediğim yerler var. Ondadır ki Gülseren Türkiye'nin TV önünde çekirdek çıtlayan aile fertlerine, yaşını başını almış eski kimselere hitap eden biri sadece. Onların anlayacağı, okuyabileceği bir dil kullanıyor. Basit ve kısa. Okurken hiç açıp Google'a yazma ya da araştırma gereği duyduğunuz, bu neymiş dediğiniz bir şey yok. Belki kullandığı eski Türkçe kelimeler için açarsınız o sözlüğü. Sürekli eski ata sözleri, sürekli Mevlana alıntıları, bilimselden çok dini yaklaşımı, sürekli ah ah vah vah yorumları... çağa değil kendi gibi eskide kalmış olanlara hitap ediyor sanki. üstelik romanlarında da hissediyorsunuz yaşını Gülseren'in. Yakışıklı erkeği tarif edişi, güzeli, iyiyi, düzgün ve temiz olanı tarif edişi hep annemin babaanemin yani eskinin dili, yaklaşımı, tarifi sanki. Fakat Serol öyle mi? Masal okuyan bir ebeveyn gibi değil Serol. Gerçek bir tıp doktoru gibi bilimsel verilerle, anketlerle, topluluklar üzerinde yapılmış çalışmalarla, basılmış kitaplarla, bilinç ve bilinç dışı üzerine araştırmalar hatta deneylerle konuşuyor. Bilimsel bir yaklaşım sergiliyor adam her ne anlatıyor ve yazıyorsa. Bir çok referans veriyor psikanaliz tarihinde adı geçen. Zaten Gülseren gibi roman da yazmıyor ama o da bir psikiyatrist olarak yazıyor. Fakat Gülseren bir romanda olsa psikiyatri bilimini esas elan bir roman yazmasına rağmen içinde bilim yok. Serol ile tanıştıktan sonra Gülseren sizin için bir psikiyatristten çok, gazetede köşe yazarlığı yapan Güzin Abla'dan fazlası olamıyor. Yani bu kitaplarla ne yazarlığı ne de doktorluğu takdiri hak ediyor Gülseren. Zaten bu kitabı nasıl çocuk yazardı diyebiliyorsam o seansı da ben yapabilirmişim diyebiliyorum. Bir de Gülseren bütün kitaplarında seansları için o kadar çok "Freud şunu demiş bunu demiş, şöyle büyük adam böyle büyük adam şu Freud" diye bahsediyor ki (mesela bu kitapta en az 6 defa seanslarında Freud'un adını geçirdi) sanki psikanalizm denilince Freud'dan başka kimse yok. yahu Jung'dan bahset Adler şunu demiş Sabine Spielrein bunu demiş desene biraz da. Bu adamların hiç mi kattığı bir şey yok bu bilime. Üstelik Freud'da allahı değil bu işin. Onun da ortaya attığı ve çürütülen pek çok tezi varken ısrarla Freud'a bağlaması her kitapta her seansta konuyu... Nedense Gülseren Hanım mezun olduğu o eski tarihte kalmış ve üzerine bir şey koyamamış gibi geliyor bana. Akademik değil de ticari bir başarı ve gelişim onun ki.
Profile Image for Cem.
150 reviews44 followers
July 17, 2016
"Zihnimizin Kadim Efendisi"(bilinçdışımız),insana istemi dışında neler yaptırabiliyor,onu gördük bu hikayede.

Öfkeyle pişmanlığın aslında kol kola gezdiğini,insanın kendini değiştirmesinin dünyayı yerinden oynatmaktan bile zor olduğunu,psikiyatrinin ise insanı kendine affettirebilme sanatı,bilimi olduğunu bize göstermeyi başarıyor Gülseren Hanım.

Hikayenin tam ortasında dolaşıp duruyor Gülseren Hanım.Rahatsız mı oldum?Hayır.Hatta benim bile en azından tanışasım geldi kendisiyle.
Çok doğal anlatımı var,rahat okutuyor,merak uyandırmayı başarıyor,sayfalar birbiri ardına çevriliyor.
3 reviews1 follower
January 10, 2022
Edebi olmakla yakından uzaktan alakası olmayan bir kitap. Bi doktor hasta ilişkisi deseniz kitapta sadece komşu kızının dinlemesi gibi dinleyen bir doktor gördüm. Yazarın kendisinin ve ailesinin ne kadar mükemmel olduğuna dair yazılan güzellemelere hiç değinmiyorum. Bir psikolog olarak yazarın aile ilişkilerinde ve güzellik algısında sorunlar mı var ki bu kadar güzellemeler yaparak sürekli altını çizmiş demeden geçemedim.
Ergen danışanlarımın neler okuduğunu görmek için dinlediğim bi sesli kitaptı. Diğer türlü asla bitiremezdim.
Profile Image for Pelin Hess.
53 reviews
January 29, 2021
Storytel'den dinledim.
Deniz Yüce Başarır'ın seslendirmesi şahaneydi.
Kitabın başları pembe diziyi andırsa da kısa süre sonra başlayan analizler, hele ki sondaki çözümleme ve yazarın son sözündeki her cümle, her ifade dikkat çekiciydi.

Budayıcıoğlu'nun dinlediğim veya okuduğum ilk kitabıydı. Okuyanlarda neden bağımlılık yaptığını anladım.
Profile Image for Lenore.
79 reviews2 followers
August 3, 2024
mukemmel doktor mukemmel biz hepimiz kotuyuz o degil
Profile Image for Deniz Ata.
268 reviews14 followers
March 14, 2025
Narsist erkek davranışı ile ilgili güzel bir örnek ama gene de Gülseren hanımcığım bir şeyleri yavan yapıyor.
Kendini övemeyen çatlarmış mantığı ile kendini ailesini yine övmeden edemiyor .

Başka başka pisiklog ve pisikiyatrların kitaplarını okumasam herhalde bu işin rajonu bu üslup diye düşüneceğim .

Her ne kadar bana eğreti gelsede bu dönemin ruhuna hitap ettiği ortada .Dizi filmi çok populer diye şöyle bir sesli kitaptan dinledim .Yoksa benimle değil bu metin .
Profile Image for Senem Temizcan.
9 reviews
May 22, 2018
Yazarın psikiyatrist olmasından kaynaklı olarak, kitabın kendi danışanlarından birisinin hikayesini anlatıyor olması, sanırım en çok ilgimi çeken kısım oldu. Kurgular gerçek hayata dayanınca, kitap sanki ulaşılmaz bir efsane olmaktan çıkıp, heran yanıbaşımızda duyabileceğimiz gerçek bir hayata dönüşüveriyor ve beni daha kolay içine çekiyor.
Kitabın kahramanı, son derece karizmatik ve yakışıklı, varlıklı, çevresinden kadınların eksik olmadığı bir işadamı. Hem evli, hem 10 yıldır bir metresi var, hem de her zaman başka kadınları da kol boyu mesafede tutmaktan kaçınmıyor. Kitap ana karakterin ve onun hayatındaki temel iki kadının çevresinde şekilleniyor. Hikaye adamın ne kadar albenili, kendine güvenli ve bir jonglör gibi hayatındaki kadınları birbirine karıştırmadan yaşayan biri olduğunu anlatarak başlıyor. Sahip oldukları yüzünden çevresindeki arkadaşları tarafından kıskanılan, girdiği her ortamda hayranlık uyandıran ve kendi gözünde de yerinin başkalarının gözünde olması gerektiğine inandığı şekilde nasıl yukarılarda olduğunu vurguluyor. Derken olaylar öyle bir gelişiyor ki, yavaş yavaş bu kaf dağında oturan adamın yeryüzüne inip sıradanlaşmasına, hatta hızla düşüşüne tanık oluyoruz. Yine de yıkılmaz bir ego sahibi olarak, yıllarca bu düşüşün sebebini kendi haricinde her yerde ve herkeste arıyor. Öyle ki bazı yerlerde insanın adama iki tokat atası geliyor, belki olanın farkına varır da biraz da dönüp kendine bakar diye!
Yazar kendisini de romanın içine ekleyerek, bir psikiyatrist olarak belli aralıklarla adama terapi uyguluyor ve okuyucuya da bu terapilerden kesitler sunuyor. Üstelik bu terapilerden sadece adam değil, hayatındaki başrolde yeralan kadınlar da yararlanıyor. Bu terapiler sırasında adamın insanı çileden çıkartan o şişkin egosunun temellerinin nereye dayandığını, çocukluk travmalarının insanda nasıl yaralar açabileceğini ve sinirden tepinmemize sebep olan insanların bile davranışlarının altında beklenmedik bir geçmişin yükünün bulunduğunu görüyoruz. Yazar, psikiyatrist kimliğiyle bu çözümlemeleri kitaba çok güzel yedirmiş, satır aralarında psikoloji dersi vererek kitabı ince ince dokumuş. Özellikle final – hele de bu kısım da gerçeğin bir parçasıysa- çok dokunaklı, ama bir o kadar da anlamlı. İyilik nedir, insanı insan yapan değerler nelerdir gibi çok temel sorulara bence cevap olmuş ana karakterin ömrünün son yıllarındaki değişim ve bunu gerçekleştirme dürtüleri. Elimden düşürmeden 2 günde bitirdiğim bir kitap oldu bu sayede.
Yazara dair söylenecek birşeyi daha buraya not düşeyim (ki sonradan araştırınca birkaç eleştirmenin de benzer noktalara takıldığını gördüm) Hikayenin nerdeyse 20-25 yıllık bir süreci kapsadığı düşünülürse, başlangıcında yazar da 40’lı yaşlarında bir psikiyatrist olarak geçiyor kurguda. Ve kendini çok hoş, bakımlı ve mesleğinde başarılı bir kadın olarak canlandırıyor. Bu özelliklerin altını o kadar çiziyor ki, insan yazarın da egosunun pek mütevazi olmadığını düşünüyor!
Yazarın 3 tane daha kitabı varmış. Bir diğerini sipariş ettim, gelmesini ve okumayı dört gözle bekliyorum.
Profile Image for Elçin.
93 reviews5 followers
December 13, 2019
Beklediğimden çok daha fazla beğendiğim, okurken sayfaların nasıl geçtiğinin farkına dahi varmadığım bir kitap oldu. Duygulandım mı, evet duygulandım. Sinirlendim mi? Evet, hem de oldukça... Kadın karakterler de dahil olmak üzere, en çok Kenan Bey'e sinirlendim. Bu kadar da olmaz, pes dedirtti adam bana, fakat gene de bir süre daha kafa yordum Kenan'ın bu talihsiz olaylarına.

Bu kitabı önce annem okumuş, daha sonra okumam için bana vermişti. Hemen anneme gidip yakınmaya başladım. "Anne bütün bu Kenan Bey'in başına gelenler sence de salaklık değil mi? Bir insan nasıl bu kadar düşüncesiz olabilir, aklım almıyor..." dedim anneme. Annem de karşılık olarak bana, Kenan Bey'in durumuna düşen akrabalarımızı/tanıdıklarımızı anlatmaya başladı. O an anladım ki, aslında Kenan Bey'in yaşadıkları hiç de uzak değilmiş... Hatta gerçekten tıpkı Kenan Bey'inki gibi bir kader motifi işleyen birkaç kişi de varmış bildiğim...

Özellikle sonlara doğru daha çok duygulandığımı da itiraf edebilirim. Özellikle hayatta başıma gelenlere daha detaylı bakmama neden oldu bu kitap. Son zamanlardaki tavrıma, yaşadıklarıma ve aldığım kararlara... Özel hayatınızın üzerinize düşünmenizi sağlıyor. Aynı zamanda da ders çalışma isteğimi de getirdi; çalışmanın kıymeti üzerinde de duruyor yazar.

Sanırım diyeceklerim bu kadar. Spoiler olmasın diye uzatmak istemiyorum. Oldukça akıcı, okunması kolay bir kitap. Psikolojik konulara ilginiz varsa severek okuyacağınızı düşünüyorum. Ben de bu yaz birkaç tane psikolojik kitaba el atmıştım ve Kenan Bey hakkında bir kişilik analizi yapmam da o kadar uzun sürmedi. Kitabı tavsiye ederim.
Profile Image for Konan Mory.
346 reviews13 followers
October 15, 2025
تبدأ الرواية بشخصية كنان بيك المهندس الوسيم الغني ،الذي ترتمي عند قدميه كل النساء والمدلل كأنه ملك من قبل زوجته هاندان، وعشيقته فادي .
لا يكتفي كنان بيك بالزوجة والعشيقة ولكنه يقيم علاقة مع أية امرأة تعجبه فيسحرها بأسلوبه وجماله ولباقته حتى إذا ملها تخلى عنها .
لكنه لم يستطع التخلي عن فادي واستمرت علاقته بها عشر سنوات، ولم يستطع التخلي عن هاندان والزواج بفادي .
بعد هذه السنوات تنفد حججه وكذباته أمام إصرار فادي على الزواج، فيكذب عليها ويقول إنه قرر الزواج بها وتطليق زوجته وأنه قد حجز حتى الصالة للعرس، لكنه لا يتصرف معها وفق ذلك فتأخذ خطوة جريئة بالذهاب لبيته ومراقبة الباب كي تعرف صدقه من كذبه فتراه يغادر يداً بيد مع هاندان لحضور عرس ابن صديقه.
كان هذا الحدث المفصلي في حياة كنان وهاندان وفادي حيث تغيرت أقدارهم وبدأت فادي بالتردد إلى عيادة الطبيبة غول سيران .
من خلال الجلسات نعرف ماضي فادي ولماذا لم تستطع ترك كنان بيك كل تلك السنوات كما نعرف قصة كل من كنان وهاندان قبل زواجهما وبعده، ونتعرف على أجزاء من الحياة الشخصية للطبيبة.

رواية جميلة جداً ، اجتماعية نفسية نجد أنفسنا حتمًا في بعض مواقفها أو أفكارها.
نستطيع منها فهم بعض الشخصيات التي صادفتنا في الحياة ، و ربما نغير نظرتنا لأية شخصية كرهناها سابقاً فلربما يكون داخلها شخصية تستحق الشفقة.
الرواية غنية بالأفكار من قبيل:
الغفران ليس فقط لمصلحة المغفور له لكنه لمصلحة النفس أولاً.
يمكن للحقائق دوماً أن تكون أمام أعيننا لكننا نختار ألا نراها بلاوعينا.
عدالة اللاوعي والعقاب الذاتي للنفس.
الحياة مجهولة لكنها مليئة بالمفاجآت وكل شيء ممكن فلا يجوز فقدان الأمل لأن الأوان لا يفوت أبداً طالما لم يحضر الموت.
تغيير النفس أصعب من تحريك العالم ولكنه ممكن .
د. نسرين درّاج
Profile Image for Gözde.
65 reviews2 followers
June 26, 2025
Hayatımda bu kadar zayıf, yapay, kendini tekrar eden bir metne bu kadar kibirle yaklaşan bir yazarla ilk kez karşılaşıyorum. Kitap boyunca karakterler sanki terapi değil de övgü seansı yapıyorlar. Herkesin ağzında aynı cümle: “Hocam siz olmasaydınız ben mahvolurdum, ölürdüm, iyileşemezdim, hiçbir terapist sizin gibi değil…”

Yazar, karakterlerin dilinden kendini övüyor, yetmiyor kendi ağzından da kendini ve ailesini övüyor. Kitabın sonunda da “Ben ağlarken siz de ağladınız, ben gülerken siz de güldünüz” gibi bir sonsözle bunu taçlandırıyor. Hayır, gerçekten ağlamadım. Sadece zaman kaybı için içim acıdı. Gülerken güldüğüm tek yer ise bu cümlelerin özgüveni oldu.

Kitap bitsin diye dinliyorum dinliyorum bu sefer sonsöz çıkıyor o bitmiyor yahu bit artık ruhum sıkıldı. Sırf diziyi izledim diye merakımdan dinledim kitabı da. Ne edebi derinlik ne bilimsel gerçeklik bekledim yazardan ama kibri beni şaşırttı. Tamam hocam en iyi terapist sensin en iyi en yakışıklı koca sende en iyi çocuklar senin. Kendisi bu kadar didaktik bir tavra girmeseydi ayrıca kitabın gerçek hayattan esinlendiğine bu kadar vurgu yapmasaydı biz de bu rahatsızlıklara hiç girmezdik.

SPOILER GELİYOR!!!!

Kenan’ın kitabın sonunda dine dönmesi, iyilik meleği olması, herkese yardım etmesi hööfffff
2 reviews1 follower
August 21, 2020
Kenan, Fatoş ve Handan üçgeninde geçen etkileyici, sıkılmadan okunabilen, sonu beklenmedik biten ibretlik bir hikaye. Psikoterapinin insanı kendine affettirme sanatı olduğunu, bilinçdışı ve kader motifi kavramlarını yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak okuyucuya iletiyor. Sistem tıpkı Mevlana'nın dediği gibi karşılıklar ilkesine göre işliyor. Ne bir katre hayır karşılıksız kalıyor, ne de bir katre şer.
Profile Image for Gülçin.
23 reviews2 followers
November 19, 2020
Daha önceden okuduğum yorumlardan dolayı çok bir beklentim olmadan okumaya başlamıştım fakat bu kadar da rahatsız edeceğini düşünmemiştim. Sürekli kendini tekrar eden, sıkıcı cümleler, akmayan bir yazı dili. Psikolojiden çok uzak. Yazarın narsist, kendinden, kocasından, ailesinden, sürekli abartılarla, övgülerle bahsetmesi çok irite edici.

Profile Image for Halime.
86 reviews
November 29, 2019
Bu seferki hikaye beni cok duygulandirdi. Ancak Gulseren hanim’in ilk yazdiklarindan midir bilmem edebi yani yuksek degildi. Insani ic dunyasina goturmesi ve sorgulatmasi ise yuksek. Her kitabindan bir film olur. Keske Kenan beyin genclik resmi kapakta olsaydi.
Profile Image for dungbeetle.
174 reviews
August 7, 2020
gülseren hanımla kesinlikle anlaşabildiğimizi düşünüyorum. ve o "şimdi çocukluğunuza dönelim koltuğundakilerin" hikayelerine ufacık göz atmayı ne çok özlediğimi fark ettim. diğer kitaplarına uçuş yapmak gibi bi hedefim oldu, teşekkürler böylesi bi kitap için...
10 reviews
December 16, 2020
Kitap sade açık anlaşılır bir dile sahip öncelikle. Okudukça öfke,hüzün ,hadi ya bu kadarda olmaz dedirten türden bir hikaye. Gerçek hayattan olması ve 20 yıllık terapinin sonunda yazılması daha etkiliyor insanı...Hikayenin sonunda bu kadar hüzünlenip ağlayacağım aklıma gelmezdi.
89 reviews2 followers
April 11, 2019
Geçmişimiz geleceğimizi yaratır güzelde. Gülseren hanımın kendini eşini çocuklarını anlatırken ki tavrı biraz fazla beğenmişlik kokuyor. :/
Displaying 1 - 30 of 214 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.