Dünyayı değiştirecektik, ama değiştirmeye çalıştığımız dünyanın ne denli değiştiğini kavrayamadık. Artık kimsenin kahramanlara aldırdığı yok. Kahramanların sonu geldi, soyları tükendi. Belkemiğine bir sopa ve işin bitik. Devrimciler, âşıklar, soylular, alçaklar, bütün yolların kapalı olduğu zamanlar... Uzun mektuplar, eski arkadaşlar, dönüp duran hatıralar, itiraflar, pişmanlıklar... Ense kökünde bir yara, beyninde bir iblis... Ayhan geçmişinden kurtulmalı; Violet'i, Papaz'ı, Doktor'u, kelebekleri, kumsalı silmeli aklından... Bir şeyleri de unutmamalı... Hep hatırlamalı...
Arada kalan, kaybolan, kayıplarını arayan, savaşı sorgulayan, nefes almaya çalışan ve ölümün eşiğinde yaşayan bir kahraman... Bir 68' romanı... Tempolu, nefes nefese, Türkçe edebiyatta eşine az rastlanır bir kurgu... Issızlığın Ortası, usta yazar Mehmet Eroğlu'nun yayımlanan ilk romanı. Şaşırtan, edebiyata tazelik getiren, sakıncalı bulunan, bol ödüllü... Cesur ve yeni..
Mehmet Eroğlu (born 2 October 1948) is a Turkish novelist. His most known work is Issızlığın Ortasında ("In the Midst of Isolation").
He was born on 2 August 1948 in İzmir. In 1971, he graduated from the Department of Civil Engineering at the Middle East Technical University. He then worked as a civil engineer at the Turkish General Directorate of State Hydraulic Works, the Tourism Bank and at a private company.
He shared the first award at the Milliyet Novel Contest (of the Milliyet news paper) in 1978 with Orhan Pamuk, with his novel Issızlığın Ortasında (In the Midst of Isolation).[2] He also collected the Madaralı Novel Award in 1985 with the same work and the Orhan Kemal Novel Award in 1985 with Geç Kalmış Ölü (The Delayed Dead), which was a continuation of the previous book. His work reflects various situations of humanity by creating anti-heroes, while also not concealing his political point of view.
80 darbesiyle ilgili bir sürü kitap okumuşumdur ama kıbrıs çıkartması'nın travmatik etkisini ilk defa bu kitapta okudum. Mehmet Eroğlu yıllardır adını bildiğim ama hiç okumadığım bir yazardı. Bunu bitirince Geç kalmış ölü'yü de aldım. geç okudum ama artık uzağımda tutmak istemiyorum.
Mehmet Eroğlu ile bu kadar geç tanışmış olduğum için üzülüyorum. Kitap bende çok samimi duygular uyandırdı, kitabı okurken sanki başkahraman Ayhan'la bir yerde tanışmışız da çay eşliğinde bana hayat hikayesini anlatıyormuş gibi hissettim. Kitapla ilgili olarak bahsetmek istediğim birkaç nokta var. Öncelikle Ayhan'ın beni etkileyen kişiliğinin analizini yapacağım. Ayhan'ın kitap boyunca hep bir karamsar havası vardı ve kendini çaresiz, güçsüz hissediyordu. İnsanlığa olan inancı ve güveni sarsılmıştı. Tam olarak ne istediğini ve neyin ona iyi geleceğini bilemiyordu. Sürekli suçluluk hissediyordu. Fazlaca da gururu vardı. Ayhan'ın varoluşun ve hayatın amacını sorgularkenki kullandığı cümleleri bazen ikişer defa okudum. Kitapta yapılan betimlemeler daha önce başka bir yerde okumadığım, yan yana hiç kullanmadığım kelimelerden oluşturulmuş, çarpıcı, etkileyici bir yoğunluktaydı. Ayhan'ın kadınlarla ve ailesiyle olan ilişkisi çok ilginçti. Ayhan yakışıklı olmamasına rağmen güzel kadınlar onun gizemli büyüsüne, karamsar ve düşünceli hallerine kapılarak ona aşık oluyorlar, onu gerçekten seviyorlardı ancak Ayhan gerçek sevgiyi bu kadınlara karşı bir türlü hissedemiyordu. Ayhan'ın psikolojisinin bozuk olma sebebinin çocukluğuna dayandığını, daha sonra da katıldığı savaşta onarılmaz darbeler aldığını yazar bize daha önce hiç karşılaşmadığım bir üslupla anlatmış. Zaman zaman içinde bulunulan o anı anlatıp, zaman zaman da geçmişe gitmesi kitabı son sayfasına kadar hiç sıkılmadan okumamı sağladı. En yakın arkadaşlarına derinden bağlı oluşu, onları kardeş gibi görmesi ve onlara yardım etmesi, onların ölümüyle ve çektiği acılarla yanlarında olması Ayhan karakterinin ne kadar fedakar ve aslında duygusal bir insan olduğunu gösterdi. Kısacası baştan sona beni çok etkileyen bir roman oldu. Burdan yazarla beni tanıştıran Sercan hocama teşekkür ediyorum:) Okuyun, pişman olmazsınız :)
This entire review has been hidden because of spoilers.
Bu adamın 2 kitabını okumuş oldum, zor biraz. Kahraman bakış açısı ile yazıyor ve sürekli bi anda geçmişe dönüp ordan anlatıyor sonra geri geliyor zamanlar karışıyor karakterler karışıyor. Onun dışında yine iki kahraman da savaş sonrası deliriyor falan onu anlatıyor genel iki kitap da
Mehmet Eroğlu’nun ilk romanı. Kıbrıs çıkartmasında bir asteğmen. Ayhan. Geçmişinden kurtulmaya çalışıyor. Kelebekleri, devrimcileri, aşıkları ve soyluları ardı sıra silmesi hiç kolay değil aklından.
“Dünyayı değiştirecektik, ama değiştirmeye çalıştığımız dünyanın ne denli değiştiğini kavrayamadık. Artık kimsenin kahramanlara aldırdığı yok.”
"Evet, insanlıkta inanılacak hiçbir şey kalmadı. Öyle bir insanlığın malıyız ki, değer verdiği bütün kavramlar kanla yıkanmış, barış diyerek açtığı bütün yollar kan gölüne dönüşmüş, mutluluk diye sunduğu her şeyin gölgesi ölümle damgalanmış."
''Issızlığın Ortası'', savaş karşıtı bir roman. 12 Eylül'ün kendinden başka her şeyi gayrı meşru gördüğü dönemde, sakıncalı bulunmuş, sonucunda da tekrar yayımlanması epey gecikmiş bir yapıt. Kıbrıs barış harekatına katılmış, öldürmüş, yaşadıkları travmatik sonuçlar doğurmuş birini, Ayhan'ı anlatır ''Issızlığın Ortası''. Çıkartma sonrası, şakağına sıktığı kurşun ölümü ıskalar ve Ankara'ya döner Ayhan. Geçmiş, yaşadıkları bütün ağırlığıyla omuzlarında, bir çıkış arar, kendini tekrar bulmaya çalışır. Bu arayış, geçmişiyle yaşadığı o bir türlü bitmeyen hesaplaşma onu tekrar intihar yoluna sokar. Ta ki öldüğünü sandığı arkadaşı Zafer'in hayatta olabileceğini ve onu bulabileceğini öğreninceye kadar. Zafer'i bulmak için yollara, ıssızlığa düşer. Artık geç kalmış bir ölüdür Ayhan...
Bir ilk kitap ''Issızlığın Ortası'' ve bitmiyor. Ayhan'ın hikayesini tamamlamak için "Geç Kalmış Ölü"yü de okumalıyım.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Son derece eril bir dille yazilmis bir kitap. Kahraman bastan sona hep kadinlarla somuren, zarar veren bir iliski icinde. Tokatliyor, tecavuz ediyor, duygusal olarak somuruyor. Ustelik bunlari dengeslizligiyle hosgormemiz bekleniyir. Cunku o savas gazisi. Cunku cok aci cekmis. Tamamen erkek gozunden bir yaklasim bu. Butun kadinlar ya zayif ya kotu ya cirkin ya “ahlaksiz”. Guclu, ozguvenli, bagimsiz bir kadin goremiyoruz romanda. Kahramanimiz hep erkekligiyle bicakliyor kadinlari, ya da yuzlerine karsi asagiliyor. Cok erkek bir roman olmus. Olaylar bazi yerlerde o kadar fantazi ki herhalde kahraman ruya goruyor birazdan uyanacak dedim.
Fethi Naci'nin de dediği gibi romanı bitirdikten sonra Nazım Hikmet'in bir şiirindeki dize takıldı dilime ''İnsan yüreklerine dokundu bu elleri''.Mehmet Eroğlu,insan yüreğine dokunmasını bilen bir romancı.
#82 Gene büyük bir 'ilk roman başarısı'... Şaşırtıcı bir kurgu ustalığı var... Romanı soluk soluğa okuyorsunuz... Mehmet Eroğlu insan yüreğine dokunmasını bilen bir romancı... Nece bir olaydır Issızlığın Ortasında. Türk romancılığının yeni kazancı, taze kanı Mehmet Eroğlu'nu yürekten kutlarım.
Çok övülmüş. Kurgusuna, diline söylenecek söz yok. Fakat bir okur olarak, eseri okurken canımı sıkan şeylere değinmek isterim. Bu, yazarın elime aldığım ilk kitabı. Aşırı cinsellik, eserin karamsar anlatımı, bazı cümlelerin sürekli tekrarlanması kitaptan uzun süre kaçmama neden oldu. Kitabın ilk yarısında olaylar aşırı yavaş ilerliyor ve sonuca bağlanmasını son bir-iki bölüme kadar bekliyorsunuz. İlk yarısını nasıl sıkılarak okuduysam, son bölümleri o kadar heyecanla takip ettim. Hayatın, ölümün, savaşın, acının sorgulandığı bir zaman diliminde okunmalı.
Sarsıcı, etkileyici bir roman. Çocuklugun, gencliğın, işkencenin ve savaşın insan ruhunda yarattığı derin izlerin çok güzel bir edebi dille ve farklı bir kurgu ile ifade edilmesi. Okurken yaşam, ölüm, değerler, inançlar, arkadaşlık üzerine düsündürecek. Sonuna kadar da okuyucunun merakını canlı tutuyor.
Konusu her ne kadar ilgi çekici olsa da, yazar çok şey anlatmak isteyip vazgeçmiş gibi duruyor. Genel anlamda havada kalan bir anlatımı olduğunu düşünüyorum. Eril dili fazla abartı ve kadınlara karşı rahatsız edici bir bakış açısına sahip; günümüzü yakalayabilecek bir içerik değil, bu anlamda. Ancak romanın geçtiği dönemin dinamiklerini de gayet iyi yansıtıyor diye düşünüyorum.
Belki de sorun bendedir. Benim bu kitapta en zorlandığım isimler oldu. Sanki Rus klasiği gibi ha bire birileri geldi, geçti, öldü, kavga etti. Başım döndü. Rus klasiklerinde olduğu gibi karakter listesi iyi olurmuş Konusu ilginç. Haksızlık etmemek lazım
A captivating and compelling work that pulls the reader deep into the story and holds them captive there. I definitely recommend this book, as well as all other works by Mehmet Eroğlu.
Çok fazla yan karakter olduğundan ve flashbacklerle süslendiğinden aralıklarla okuduğunuzda bir dakika ya o kimdi şu kimdi olabiliyorsunuz. 26 yaşındaki biri için ne kadar çok şey yaşamış diyor insan. Bu zamanda 26 yaşında bu kadar ilişki yaşamış bu kadar pişmiş, cinsel hayatı bu kadar renkli kaç kişi var acaba? http://egecita.com/issizligin-ortasi/