Bollingen Series XX, Supplementary Volume A Indexed. During his undergraduate years (1896-99) at Basel University, Jung delivered lectures to his student fraternity, the Zofingia. Dwelling on theology, psychology, spiritism & philosophy, these Zofingia Lectures illuminate his early thought.
Carl Gustav Jung (/jʊŋ/; German: [ˈkarl ˈɡʊstaf jʊŋ]), often referred to as C. G. Jung, was a Swiss psychiatrist and psychotherapist who founded analytical psychology. Jung proposed and developed the concepts of extraversion and introversion; archetypes, and the collective unconscious. His work has been influential in psychiatry and in the study of religion, philosophy, archeology, anthropology, literature, and related fields. He was a prolific writer, many of whose works were not published until after his death.
The central concept of analytical psychology is individuation—the psychological process of integrating the opposites, including the conscious with the unconscious, while still maintaining their relative autonomy. Jung considered individuation to be the central process of human development.
Jung created some of the best known psychological concepts, including the archetype, the collective unconscious, the complex, and synchronicity. The Myers-Briggs Type Indicator (MBTI), a popular psychometric instrument, has been developed from Jung's theory of psychological types.
Though he was a practising clinician and considered himself to be a scientist, much of his life's work was spent exploring tangential areas such as Eastern and Western philosophy, alchemy, astrology, and sociology, as well as literature and the arts. Jung's interest in philosophy and the occult led many to view him as a mystic, although his ambition was to be seen as a man of science. His influence on popular psychology, the "psychologization of religion", spirituality and the New Age movement has been immense.
I had no idea when I picked this up it would be Jung's earliest lectures. They prove hilarious, as Jung challenges any and all sensibility and flies in the face of even criticism of his professors as he proceeds to speak truth as he understands it.
Kitap Jung’un İsviçre de okuduğu üniversite de 21-23 yaşlarında Zofingia gençlik kulübünde arkadaşlarına verdiği derslerin derlemesinden oluşturulmuş. Okuması biraz güçtü çünkü oldukça fazla terim ve detaya sahipti, normal okuma düzeyine sahip bir bireyin okumakta zorlanacağı türdendi. Anlamak için jung’un yetişkin evredeki düşüncelerine ve çalışmalarına oldukça hakim olmak gerekiyor tabiki felsefe psikolojiyi de fazlasıyla bilmek gerekiyor ama yine de birçok kısmı anladım ve böyle bir derlemeyi anlayabilmek hoş hissettirdi. Jung’ın üniversite döneminde neler düşündüğünü ve geniş zaman içerisinde nasıl bir psikolojiye sıçrayış yapacağını çok rahat gözlemleyeceğiniz metinlere sahipti kitap. Kant, Schopenhauer ve Nietzsche’de oldukça sık alıntılar yapıyor onları ve düşüncelerini en erken yaşlarında benimsediği net bir biçimde görülüyor. Genel olarak oldukça hoş derlenmiş jung’un zihninin temelinde yatan düşünce tohumlarını görmek için ideal bir metindi.
“Sağın bilimin sınır bölgeleri” dersinde materyalizm hakkında söylediği şeyler kitaptaki favori metinlerimden biri oldu. “ benim için materyalizme karşı savaşmak gücünü boşa harcamaktır; bunu biliyorum bilmesine, fakat her şeye rağmen, gizli kusurları olan bu devasa, anlamsız heykelin daha net bir portresinin çizilmesine yardım etmeyi umuyorum”
Bir de “spekülatif düşüncenin değeri ve doğa üzerine düşünceler” dersine yaptığı giriş çok hoştu “ölü, yarı ölü, yarı diri, diri dinleyicilerime”
Kitabın asıl adı Zofingia Dersleri ama Pinhan Yayıncılık "Psikoloji ve Felsefe" gibi cafcaflı bir üst başlık koymuş. Jung'un İsviçre'deki Zofingia öğrenci topluluğunda yaptığı konuşmaları içeriyor. Jung'un Jung olmadan önceki konuşmaları yani, ama yine de kolay metinler değiller. Özellikle "Sağın Bilimin Sınır Bölgeleri" ve "Hristiyanlığın Yorumlanmasına Dair, Albrecht Ritschl'in Kuramından Hareketle Ortaya Konan Düşünceler" bölümleri ortalama okuyucunun sahip olduğu bilgi düzeyinin çok üstünde. Ancak bu bölümlerde bile anlayabildiğim bazı bölümler vardı. Kitaptaki konuşmalar konudan konuya atlayabiliyor ancak genel olarak bilim, metafizik, din ve felsefe üzerine odaklanıyor. Nietzsche, Schopenhauer ve Kant'tan alıntılar yaptığı, bunlar üzerine konuştuğu bölümler ilginç, belli ki Jung'un düşünce dünyasını şekillendirmeye genç yaşlardan başlamışlar. Psikoloji hakkında da konuştuğu bölümler var ancak henüz bu alana yaptığı katkılar hakkında konuşmalar yok normal olarak.
"... varolan diğer her şeyle bir birey arasındaki kökten başkalık anlamında, bireysellik istencini, kişisellik istencini olumlayacağız; değil mi ki en radikal başkalaşma doğamıza içkin olan etkinlikle tutarlıdır ve dolayısıyla başkalaşıp çeşitlenme istenci amaca bağlıdır."
Jung'un psikolojiyi ve felsefeyi metafizik üzerinden Kant'tan da esinlenerek birleştirmeye çalıştığı, bunu yaparken de 'bakın ampirik bulgular ruhun varlığına işaret ediyor, metafizik olmadan ahlaktan bahsedemeyiz ve Tanrı bilimin konusu olmalıdır' gibi çıkarımlar yaptığı derslerin dökümünden oluşan bir kitap.
Bu konuşmasında görüldüğü üzere, erken dönem Jung'un düşünceleri de, analitik psikoloji ekolünün son hali de bu metafizik girdabından ayrılamıyor. Onun dışında dönemin fizik kurallarını da kendi kuramına ekleyerek 'her güç karşıtına koşar' (gölge-persona, animus-anima arketipi vs) dualizmini nasıl ortaya koyduğunu da görebiliyoruz. Onun dışında bence es geçilebilir bir okuma.
Great talks about sciences interpretation of the world and the limits of materialism, the value of speculative inquiry is a great chapter on optimism and its flaws. Of all I liked the Ritschls theory of how religious imagery is passed down and rekindled in the minds of men in such a poisonous manor.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Bu kitabın son cümlelelerinden: “Hıristiyan öğretilerinden kâr edemeyecek tek bir uygarlık öğesi yoktur. Bireyin, kendi içerisinde ruhani kılınması ve buna eşlik edecek, mevcut doğa düzeninin dağılması sorunu karşısında, bu muazzam sorun karşısında her şey ikincildir.”
Sıradan bir misyonerlik metninden pek farklı bulmadım.
Lectures between 1896-99 contains great perspectives on philosophy on daily life. I am quite impressed by the criticism on ‘educated’ individuals. A lot of Schopenhauer quotes make the reading delightful. Book gives a great view to Jung’s mind at his early academic years.
However, the last Zofingia Lecture on 1899 is basically a speech from an anti-Lutheran missionary. The compliments on Catholic Christianity during the Middle Ages surprised me. It is pretty interesting that an educated person could be amazed by the era where the science was rejected and new ideas were punished.
Jung'a giriş olarak okunabilir ancak felsefe ve bilimle biraz da olsa ilgilenen biri için çok yeni bir şey söylemiyor. Ancak Nietzsche'yi psikolog olarak nitelemesini başta yadırgadım ancak düşününce haklı geldi. Kırmızı Kitap ve diğer kitaplarını okumadan önce iyi bir başlangıç olabilir.