Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır bazıları da anlatılmaz. Bazen de anlatmak istersin ama dinleyecek kimseyi bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama edecek kimse yoktur. İşte bu kitap bunun için, dertleşmek için yazıldı. Yalnız olmadığını bil diye yazıldı. Muhabbet için, muhabbetle yazıldı...
Biraz yağmurun, biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz;
“Hâlâ dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde...”
Bazen solundan, soluğundan eksilirsin yine de eyvallah dersin...
YouTube kanalımda bu tür ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken çay edebiyatı kitapları için içerikler hazırlıyorum: https://youtu.be/xHTvIh7z7ws
Eyvallah 1 kitabı tarifi için malzemeler: 2 su bardağı tasavvuf 1 su bardağı yağmur suyu 5 çay kaşığı çay 1 demet fesleğen 200 ml. Neutrogena bakım kremi 2 tatlı kaşığı başkası adına utanma 1 adet kendi çıkarları için dini kullanmak
Eyvallah 1 kitabının yapılışı: 1- 2 su bardağı tasavvufu yağmur suyu ve çay ile birlikte hafif yumuşayana kadar kaynatın. Bu arada bu incelemeyi sonuna kadar okuyun ve aynı zamanda pişirdiğiniz tasavvufun çok yumuşamamasına da dikkat edin. 2- Bir tavada fesleğen ile Neutrogena bakım kremini yumuşayana kadar kavurun. 3- Başkası adına utanmaları da ekleyerek kavurmaya devam edin. 4- Farklı bir tencerede kendi çıkarları için dini kullanmayı da okurlar kendi beyinlerindeki suyu salıp, iyice manipüle olana kadar kavurun. Manipüle olan okurları kitabın başından alın ve soğumaya bırakın. 5- En sonunda bütün hepsini birleştirip kitabı Çok Satanlar bölümünde servis edebilirsiniz, afiyet olsun!
Arada bir Hikmet Anıl Öztekin kitaplarını okuyarak yaptığım sanal bir doğal seçilim taktiğiyle birlikte kendi takipçilerim arasındaki Hikmet Anıl Öztekin kitaplarının potansiyel sevicilerinin beni takipten çıkmalarını ve engellemelerini sağlıyorum, böylece zamanla güçlü kitapları zayıf kitaplara tercih eden daha kaliteli bir takip kitlem oluşuyor. Başkası adına utanma evriminde bu seferki durağımız da yukarıda tarifini verdiğim, tasavvuftaki "Hamdım, piştim, yandım" mertebelerini çok yanlış anlayan ve "Yazdım, sattım, para kazandım" seviyeleriyle karşımıza çıkan "Eyvallah 1" kitabı.
Kitap "Hala çayı sessizliğe demletenler var ya içimizde, hepsine Eyvallah..." cümlesiyle açılış yapıyor. Askerliğimi yıllar önce bir çaycı olarak ve Hikmet Anıl Öztekin'in bu kadar ünlü olmadığı zamanlarda yaparken orada çayı 10 kuruşa satıyorduk. Memlekete döndüm ve bir de ne göreyim... Herkesin elinde Hikmet Anıl Öztekin kitapları ve normal bir çayın fiyatı en az 5 lira olmuş! Yani şu haberde de görebileceğiniz gibi Çaykur'un üst üste 3 yıl zarar açıklamasıyla birlikte Hikmet Anıl Öztekin'in ve çay edebiyatının çay sektörüne verdiği zararı başka kimse vermiyor arkadaşlar: https://www.evrensel.net/haber/417356...
Keyif çayı ya da ışıklı top atmak yerine halkınızı daha mutlu etmek için atabileceğiniz Eyvallah 1 kitabı, baş karakterinin içinde biriken bütün şeyleri fesleğen kokulu satırlarla birlikte avuçları fesleğen kokulu bir kadına anlatmak istediği bir kitap. Arkadaşlar zaten farkındaysanız son zamanlarda şöyle üçlü isim tamlamalarını artık daha sık kullanarak uzaktan eğitimden sıkılan öğrencilere permütasyon-kombinasyon konularını daha rahat öğretebilmeyi amaçlıyorlar, bu büyük resmi bir tek ben görmemişimdir umarım: Şiir sakallı adam, roman ceketli çocuk, fesleğen kokulu kadın, öykü bluzlu hanım, otobiyografi bağırsaklı bey... şeklinde gidiyor. Gördüğünüz gibi Doya Doya Moda programında jüri olan Kemal Doğulu'dan sonsuza kadar kombin linci yiyebileceğimiz bir kitap içeriğiyle karşı karşıyayız.
Kitabın 27. sayfasında şöyle bir cümle geçiyor: "O pahalı kremlerin yapamadığını yapar dualar. Hem sadece elinize değil, içinize de iyi gelir." (s. 27)
Evet, ben de manevi olarak rahatlamak için pek çok kişi gibi dua ediyorum arkadaşlar fakat bu alıntıyı görünce aklıma tam olarak karşılaştırılan iki şeyin birbiriyle uzaktan yakından alakası olmadığını anlatan "No Correlation meme" geldi, yani tam olarak şöyle: https://hizliresim.com/Jllxj3
Başta verdiğim Eyvallah 1 kitabı tarifindeki malzemelerin arasında Neutrogena bakım kremi bulunmasının sebebi de tam olarak buydu. Çünkü hayatlarında belki de hiç dua etmemiş Neutrogena ya da Nivea şirketlerinin CEO'ları bu alıntıyı görürse muhtemelen Norveç ülkesi için de bir marka boykotu yapmak zorunda kalırız gibi görünüyor, hatta çok yakın zamanda Eyvallah 1 kitabı yüzünden hepimiz boykot amacıyla Neutrogena kremleri alıp bütün vücudumuza sürmeye başlayabiliriz.
Kitabın ilerleyen kısımlarında ise Hikmet Anıl Öztekin'in bir çift kişiliği olarak ortaya çıkan "fesleğen" metaforunu görüyoruz. Böylece Dostoyevski'nin Öteki kitabındaki Bay Golyadkin'le ya da David Fincher'ın Dövüş Kulübü filmindeki Tyler Durden'la birlikte edebiyattaki kişilik bölünmelerine ve çift kişilik temalarına Hikmet Anıl Öztekin'in fesleğenini de ekleyebiliyoruz. Hatta Eyvallah 1 kitabını edebiyat dünyasındaki sivrisinek niteliğinde olan kaliteli kitapların yanında onları kaçıran bir fesleğen olarak da kullanabileceğimizi düşünüyorum çünkü;
"Bir gün, bir fesleğen kokusu çıkıp gelecek ve hatıralardan önümüze bir sofra kuracak." (s. 58) "Oradaydı. Fesleğen kokuyordu elleri." (s. 91) şeklindeki cümlelerle ilerleyen zamanlarda MasterChef Türkiye elemelerine katılıp muhtemelen yapacağı pesto soslu yemeklerle birlikte Hikmet Bey'in çok iddialı bir şampiyonluk adayı olacağına ve kendi kitaplarından Danilo Şef'e de hediye ederek onun gün geçtikçe bozulan Türkçesini düzelttiğine tanıklık edebiliriz. Hatta bu kitabın içerisinde fesleğenlerle birlikte pek çok yer kaplayan ramazan temalı alıntıların sebebinin de ilerleyen yıllarda oruç saatleri içerisinde yayınlanacak bir MasterChef Ramazan Özel programıyla birlikte gelişen bir komplo teorisi olduğunu düşünmekteyim.
Yazarın yaptığına benzer bir sonla incelememi artık tamamlamak istiyorum. Çünkü gerçekten de bu hayatta pek çok "Eyvallah" var arkadaşlar, bu eyvallahlarınızın bir plütonyum değerinde olduğunu keşfedip Jim Carrey'in Bay Evet filmindeki gibi her şeye eyvallah diyen ermiş bir insan konumuna erişirseniz Kafka'nın Dönüşüm kitabında bir sabah kalktığında böceğe dönüştüğünü gören Gregor Samsa gibi siz de bir sabah kalktığınızda kendinizi Gandhi'ye dönüşmüş olarak bulabilirsiniz, demedi demeyin. O zaman sizin de kendi eyvallahlarınızı yorumlar kısmına bekleyerek ve kendi eyvallahlarımı da sıralayıp gidiyorum...
Eyvallah diyorum bu incelemeyi buraya kadar okuyana, Eyvallah diyorum bu incelemeyi beğenene ve paylaşana, Eyvallah diyorum başkası adına utanana, Eyvallah diyorum kalan ne varsa her şeye, Eyvallah, eyvallah...
Bayılarak, baygınlık geçirerek okudum. İçi dışı dopdolu (!) bir eser. 224 sayfa tutan kitapta boşlukları çıkarsak 140 sayfa kalıyor geriye. Edebi anlamda boşluk ve zırvaları saymıyorum.
Sürekli aynı şeyleri geveleyen bu kitap, size elle tutulur bir hikaye vermediği gibi kapağıyla sezdirdiği hedefe de ulaşmıyor. Sanıyorsunuz ki dine dair meseleler, hikayeler anlatacak, kıssalar sunacak. Hayır. Fesleğenim dediği kıza ithafen aşk şiirleri döşüyor, arada da Allah diyor ve instagram'da yarım saat dolaşan herkesin yazabileceği sözler yumurtlayıp 211 kez fesleğen diyerek bitiriyor kitabı.
Aşağıdakine benzer onlarca "hikmet"li söz var bu kağıt israfında:
"İnsanlar rahata alışmış, hiçbir evde soba yok artık. Böyle düşünen insanların ellerini kimyasal pahalı kremler düzeltemez. Ellerin en iyi ilacı avuçlarını semaya açıp dua etmektir. Yürekten ediyorsan duanı, derdini anlatıyorsan Hakk'a, gözlerinden düşen damlalar o avuçlara iyi bakar merak etmeyin. O pahalı kremlerin yapamadığını yapar dualar. Hem sadece elinize değil, içinize de iyi gelir."
Çok feyizli bir abimiz bu Hikmet Anıl Öztekin, insan hayret ediyor.
Edebi niteliği olmayan çalakalem yazılmış, temasız bir kitap. Arada sırada anlatımı pekiştirmek için menkıbelere yer verdiği kısımlar güzeldi. Ama zaten kısa olan denemelerde bile tema eksikliği genelde beni rahatsız etti. Didaktik bir kitap olma hedefi yok biliyorum ama yine de dolu dolu bir kitap okumak istiyordum. Zaman değerli..
1.5 „Ve şunu anladım ki insan birini sevince yaşamaya başlar ve o gidince de nasıl yaşayacağını bulmaya çalışırmış.” “Ve unutmamalı ki insana huzur kadar yakışan bir şey varsa o da hüzündür..”
Üslup kötü, kurgu kötü. Baştan sona elle tutulur bir şey anlatmıyor. İlk defa araştırmadan, eleştirmenler tarafından önerilen bir kitap aldım, pişman oldum. Önermem.
Fesleğen kokusuyla büyüleyen, şiirleriyle kalplere hitap eden, tespitleriyle insanı düşündüren başarılı bir eser olmuş. Bana şiirleri sevdirdi desem abartı olmaz umarım. Yazarın yüreğine sağlık, kalemini kağıtlarla buluşturmaya devam etmesi dileğiyle. Okunmaya değer...
Allaha şükür ediyorum, bin kere daha fazla şükür ediyorum 🙏🏼 Çünkü o bana Türkçe öğrenmek için bir yol gösterdi ve bana yardım etti .. Eğer ben Türkçe bilmeseydim nasıl bu kitabı okuyacaktım ?..
Nasıl güzel sözler var?! Basit ama çok derin anlamlı ❤️❤️ Sanki gözüm bir anda açıldı !
Allahı nasıl seviyoruz , onunla nasıl konuşuyoruz? İnsanlara , ailemize , arkadaşlarımıza nasıl davranıyoruz ? Kendimizle barışıyor muyuz ? Bu hayata nasıl devam ediyoruz ?
Bu kitabı okumak bana iyi geldi hatta çok çok iyi geldi ✨👌🏼
Bu kitap sayesinde Youtube’da #hikmet_anil_öztekin videoları izledim , harika videolar .. Ben bir kaç videoyu üç kere bile izledim ve arkadaşımla paylaştım .. ;)
Bu kitap nasıl bu kadar puan almış anlamıyorum. Yazarın yaptığı içerikler güzel olabilir ama bu yazdığı kitabın iyi olduğu anlamına gelmiyor. Fesleğen kitabının hoşuma gitmesiyle bu kitabıda okudum ve hayal kırıklığına uğradım. Akıcı da değildi bilmiyorum kendisi nasıl karar verdi bu kitabı yayınlamaya…
Kitapta (seyyah)’ın mektuplarından ibaret. Okuyunca verdiği derin mesajlarla insanı iyiliğe, hakkı ( Allah c.c ) sevmeye sevk eder. Fesleğen lerle dolu şiir şerle, çok zamanınızı almayacağı için okumanızı tavsiye ederim.
"Hayrandım... Sonra yandım... Ashk neymiş, ben o zaman anladım..."
Önyargılı olarak okumaya başladığım, ama severek bitirdiğim bi kitap oldu. Bir insanı sevmenin ilahiliyini şiirle, hikayelerle anlatan, Allahı kalbinde tutarak yaşamaya çağıran bi kitap. Modern hayatımızda dünya zevklerine uyup da Allahımızı, kalbimizi hatırlatan kitap.
A very organized and well-written book. The author has managed to attract all of those who needed a friend, a person-to-talk to and technically became one for almost all of them.
Bir Eyvallah'ım var; gelsen de, gelmesen de sana yazacağım... Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır bazıları da anlatılmaz. Bazen de anlatmak istersin ama dinleyecek kimseyi bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama edecek kimse yoktur. İşte bu kitap bunun için, dertleşmek için yazıldı. Yalnız olmadığını bil diye yazıldı. Muhabbet için, muhabbetle yazıldı... Biraz yağmurun, biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz; "Hâlâ dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde..." Bazen solundan, soluğundan eksilirsin yine de eyvallah dersin...