Jump to ratings and reviews
Rate this book

Gösteriş - Kadınlar, Tarih, Feminizm

Rate this book
“Görünmeyen kadını görünür kılma çabası” ya da Gerda Lerner’ in ifadesiyle “Kadınların tarihöncesinden kadın tarihine geçiş” aşaması... İyi kötü bir erkek tarihi yazılmış yazılmış olmasına da, kadının tarihi hâlâ emekleme safhasında. Her zaman “meçhul askerden daha meçhul birisi vardır: meçhul askerin karısı”.

Britanyalı sosyal tarihçi Carol Dyhouse çalışmalarını özellikle toplumsal cinsiyet alanında yoğunlaştıran önemli bir araştırmacı.Dyhouse, Gösteriş başlıklı bu kitabında dikkatini kadınlığın, kadın bedeninin kamusal alanda sergilenmesine çeviriyor.Bazen biraz öncesine, bazen biraz sonrasına atıfta bulunsa da objektifini 20.yüzyıla, tüketim çağı kültürüne odaklayarak kadın kimliğinin tarihsel gelişiminin incelenmesine katkıda bulunuyor. Bunu yaparken klasik tarihçinin pek de gönül indirmeyeceği kaynaklara yöneliyor Dyhouse: Alışılagelmiş literatürü değerlendirmenin yanında, tekstil müzelerine dalıyor, dönemin moda dergilerini karıştırıyor, Hollywood filmlerinde iz sürüyor, öne çıkan kimi isimlerin hayat hikâyelerini merak ediyor, parfüm adlarındaki sembolleri anlamlandırıyor...

Bir yanıyla kadın vurgulu alternatif bir 20.yüzyıl tarihi sunuyor bize; öte yandan, şu kışkırtıcı soruyu da gündeme getiriyor: “Gösteriş” kadınların ataerkil düzene sakince boyun eğmesi midir, yoksa tam tersine bu düzeni kendi silahıyla vurarak erkek egemen sisteme bir meydan okuması mıdır?

272 pages, Paperback

First published January 1, 2010

9 people are currently reading
601 people want to read

About the author

Carol Dyhouse

11 books69 followers
Carol Dyhouse is a social historian. Her research has focused on gender, education and the pattern of women's lives in nineteenth and twentieth century Britain. Her books include Girls Growing Up in late Victorian and Edwardian England (1981); Feminism and the Family in England, 1890-1939, (1989); No Distinction of Sex? Women in British Universities (1995); and Students: A Gendered History (2006). An interest in clothing and material culture, and the ways in which these relate to changing ideas about femininity, led to work on the subject of glamour, its controversial status within feminism, and its meanings to women in history. Carol Dyhouse is currently a Research Professor in History at the University of Sussex.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
26 (15%)
4 stars
75 (44%)
3 stars
56 (32%)
2 stars
12 (7%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 21 of 21 reviews
Profile Image for Seda.
24 reviews35 followers
March 7, 2018
Yazarın niyeti iyi de, iyi niyet ne yazık ki her zaman iyi sonuçlar doğurmuyor. Birçok şeyi, teoride ve pratikte gözden kaçırabiliyorsunuz mesela. Evet güzel sorular soruyor metni toparlamak amacıyla, ancak sorularına verdiği cevaplar çok da tatmin edici değil. Atıfta bulunduğu çalışmalardan yapılan alıntılar cımbızlanmış izlenimi uyandırıyor. Hepsinden önemlisi, insani bir güdü olarak gördüğü süslenmenin içinde bulunduğumuz çağda artık amacını aşıp kadınları ürkütücü derecede tek tipleştirdiği gerçeğine hiç dokunmuyor. Plastik cerrahi, kozmetik sektörü, moda üzerine önemli sorular sorarmış gibi yapıp aslında sormadan yanından geçiveriyor. Haliyle verdiği cevaplar da tatmin edici olmaktan uzak kalmış bence. Okumasanız çok bir şey kaybetmezsiniz bence. Hele de feminist literatürde okunacak çok daha öncelikli çalışmalar dururken.
Profile Image for sunrise, sunset.
35 reviews7 followers
July 2, 2023
Pürdikkat okunması gereken bir kitap. Aynı paragraf içerisinde, birbirini takip eden cümlelerde bile, anlatılan tarihler sürekli değişiyor. Çeşitli başlıklara sahip olsa da kronolojik bir anlatım tercih edilmemiş. İpin ucu çok kolay kaçabilir...
Ama gayet keyifli bir metin.
Profile Image for Serenay.
52 reviews6 followers
February 28, 2018
Bir ‘Gösteriş’ kelimesinin içinde 20. Yüzyıl İngiltere (Bir parça ABD ve bence Avrupa) tarihini barındırabileceği hiç aklınıza gelir miydi? ‘Gösteriş’ kelimesinin yıllara göre anlamının değişimi, ona yüklenen anlamlar üzerinden 20. Yüzyıl İngiltere kadınının tarihi akademik çerçevede masalsı bir anlatımla anlatılıyor bu kitapta. Okurken bana yer yer Mad Men atmosferini anımsattığını da söylemeden geçemeyeceğim.

Neden kitabı çok beğenmeme rağmen bir Yıldız eksik vermiş olduğuma gelirsek; nedeni çevirisiydi. Çevirisinde yer yer beni rahatsız eden şeyler oldu. İngilizce cümleye sıkı sıkıya bağlı olmaktan kaynaklanıyor olsa gerek, Türkçe cümlelerde yer yer özne-yüklem uyumsuzlukları, anlam kaymaları, cümlede anlaşmazlıklara yol açacak imgeler ve yazım yanlışları vardı. Bununla birlikte yerelleştirmeleri çok beğendiğimi de söylemeliyim.
Profile Image for Berna Vin.
1 review5 followers
July 13, 2018
Kitap güzel ama orijinalini okumanızı öneririm çünkü bazı kilit sözcüklerin Türkçe karşılığı yok ve yerine kullanılan Türkçe sözcükler sadece kafa karıştırıyor. Hatta "glamour" için kullanılan "gösteriş" de buna örnek verilebilir.
Profile Image for Deniz Emir.
4 reviews
June 1, 2020
“Gösteriş”
Sözcüğün orijinal adı “Glamour”, eseri böyle isimlendirerek “Kadın, Tarih, Feminizm” diye bir de alt başlık atıyor Carol Dyhouse. Kendisi İngiltere’deki Sussex Üniversitesinde görev yapan bir sosyal tarihçi. Genelde feminizm ve kadın tarihi üzerine çalışıyor. “Girl Trouble” isimli, okumayı düşündüğüm henüz Türkçeye çevrilmemiş bir eseri daha var.
Eseri tamamen internette gezinirken fark ettim. Can yayınlarından Frankenstein çevirisiyle tanıdığım başarılı çevirmen Duygu Akın tarafından Türkçeye çevrilmişti. Konusu “gösterişli” geldiği için biraz da farklılık olsun diyerek kitabı edindim. Çalışma genel olarak Amerika, İngiltere biraz da Avrupa ekseninde gösteriş, gösterişli olma meselesinin tarihsel olarak ortaya çıkışını, özellikle kadınları ince ince nasıl içine çektiğini ve kapitalizm tarafından hangi yöntemlerle ekonomik açıdan bir altın madenine dönüştüğünü örneklerle, referanslarla açık ve anlaşılır bir biçimde aktarıyor. En sonunda da yazar çalışmasına dair genel bir değerlendirme sunuyor.
Gösteriş kelimesi İngilizcedeki “Glamour” ı en iyi karşılayan sözcük olsa da her kültürde göndermeleri ve anlamı değişiklik gösterebilir. Yazarın da anlattığı gibi bu kavram 19. Yüzyıl başlarından bugünlere kadar toplumsal koşullara ve kitlelerin algısına bağlı olarak olumlu, olumsuz pek çok anlam yüklenmiş. Düşündüğümde “gösteriş” benim zihnimde genel olarak yapaylık ve aşırılık bildiren bir kavram. Adı üstünde başka insanlara bir şeyler göstermek, üstünlük sergilemek gibi çağrışımlar yaratıyor. Fakat bu kitaptaki gibi gösterişi kadının dış görünüşü üzerinden düşündüğümde gösterişli olmanın yani makyaj ve giyimi önemsemenin bir tercih olduğu, kadının benliğini ve yaşam tarzını yansıttığı, kimse tarafından yargılanamayacağı da bir gerçek. Bu eserin odak noktası gösterişli kadınların toplum tarafından nasıl görüldüğü ve kadınların gösterişi zaman içinde hangi amaçlarla kullandığı ve neden önemsediğini tartışmak.
Bu eserin ele alınan sorun yıllar yılı güzellik firmalarının, moda şirketlerinin film endüstrisiyle el ele verip kadınları, kadınların hayallerini hedef alarak bundan ciddi kazançlar elde etmesi. Kadının toplum içindeki konumunun değişkenliğiyle paralel bir biçimde kozmetik, moda reklamlarının da değişmesi ve kadının çoğu zaman müsrif bir alışveriş tutkunu damgası yemesi. Carol Dyhouse ticari bir objenin hayatınızı nasıl değiştireceği ve sizi bulunduğunuz konumdan kurtarıp daha ileri daha mutlu bir seviyeye taşıyacağı yalanının çok uzun yıllardır reklamcılık zekasıyla nasıl kadınları hedef aldığını örneklerle resimlerle tek tek anlatıyor. Okudukça ve resimleri inceledikçe çok eğleneceğinizi temin edebilirim. Britanya’da öldürülüp moda olduğu için şapkalara takılan küçük cins kuşlardan kürk modasının tarihine, korselerden yatak odanızda “oryantal” havalar estirecek pahalı parfümlere, hayalimde bir türlü canlandıramadığım, sizi haşlayarak zayıflatan naylonların reklamlarına kadar hayretlere düşüren ve çokça düşündüren olaylara rastladım bu kitapta. Ayrıca çalışmanın sonlarına doğru sadece beyaz kadınların katılabildiği güzellik yarışmalarını, ikinci dalga feminizmin ayak seslerini duyurduğu ilgi çekici protestoları okuyarak şaşkınlığımı bir üst seviyeye taşıdım.
Eserde adı geçen çoğu filmi veya şahısı bilmiyordum ama bu çok büyük bir sorun yaratmadı. Gösterişin uzun serüveninde Marilyn Monroe, Diana Spencer, Madonna gibi tanıdık isimlerin yarattıkları imajlardan ve toplum üstündeki etkilerinden de bahsediliyor. Okurken en çok şunu fark ettim ki kadının toplumdaki yerinin zaman içindeki değişimi ve daima hem görünüş hem yaşam biçimi bakımından yönetilmeye, değiştirilmeye çalışılması, zaman zaman obje konumuna getirilip zaman zaman da “daha yüce” amaçlar için sembol olarak kullanılması evrensel bir durum. Ataerkil toplumlarda kadınlar hep bir çeşit damga yemeye, yapıp ettiklerine, söylediklerine dikkat etmeye mahkûm olmuşlar. Okurken Türkiye’de nasıldı acaba diye düşünmeden duramıyorsunuz, gözlerinizin önüne Yeşilçam yıldızları geliyor bir anda. Bu çalışmanın Türkiye versiyonu veya erkek gösterişi üstünden yapılacak yeni bir çalışma çok keyifli olabilirmiş. Zira yaşadığımız çağda görünümüne önem veren ve parfümlerle şampuanlarla hayatının değişeceğine inananlar sadece kadınlar değil.
Kitap bittikten sonra moda ve kozmetik endüstrisinin ve yalanlarının varlığı bir kez daha içimi burktuysa da binlerce insanın da ekmek kapısı olan bu sektörler yaşlanma kremi kullanmazsak maazallah kırışacağımızı, saçlarımız dolgun olmazsa kimsenin dönüp bakmayacağını bağırmaya devam etsinler. İnsanlar sorgulamak ve değişmek yetilerine sahip olduktan sonra kozmetik ve moda sektörüne servetler harcamadan da gösterişli olunabileceğini keşfedebilir. Belki bir gün bu sektörler bizi değil biz o sektörleri daha sürdürülebilir, daha insancıl şekilde değiştirebiliriz.

Profile Image for Özgün Onat.
436 reviews6 followers
March 10, 2024
GÖSTERİŞ: KADINLAR, TARİH, FEMİNİZM / CAROL DYHOUSE
İndirimde görüp, adı ve kapağı ilgimi çektiği için almıştım, uzun süredir okunmayı bekliyordu. Mart ayı gelince 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için okunacak en uygun kitaplardan biri diyerek okudum.
Carol Dyhouse, sosyal tarihçi, Sussex Üniversitesi'nde tarih profesörüdür. Dyhouse çalışmalarını özellikle toplumsal cinsiyet alanında yoğunlaştıran önemli bir araştırmacılardandır. 2010 yılında yayınlanan 'Gösteriş: Kadınlar, Tarih, Feminizm' incelemeleri sonucunda yazdığı kitabıdır. Dyhouse'un araştırmaları, eğitim ve cinsiyet temalarıyla, 19. ve 20. yüzyıl Britanya'sında kadınların yaşam biçimlerine odaklanır. Dyhouse, dikkatini kadınlığın, kadın bedeninin kamusal alanda sergilenmesine çeviriyor. Kadın kimliğinin tarihsel gelişiminin incelerken, tüketim çağı kültürüne de odaklanıyor (ahhh bu tüketim çılgınlığı). Dyhouse çalışmaları sırasında; alışılagelmiş literatür araştırması dışında; dönemin moda dergilerini okuyor, Hollywood filmlerini izliyor, tekstil müzelerine gidiyor, popüler kişilerin hayat hikayelerini araştırıyor, parfüm isimlerindeki sembolleri anlamlandırıyor.
Dyhouse okura kadını vurgulayan farklı bir tarih sunarken kışkırtıcı bir soruyu da gündeme getiriyor: “Gösteriş” kadınların ataerkil düzene sakince boyun eğmesi midir, yoksa tam tersine bu düzeni kendi silahıyla vurarak erkek egemen sisteme bir meydan okuması mıdır?
Öncelikle kitabın adı ile başlayalım, giriş bölümünde de bu konudan bahsedilmekte. 'Gösteriş' kelimesi "glamour" kavramının karşılığı olarak kullanılıyor. Tarihsel süreçte bu kavramın karşılığı da değişmekte, kayma gösteren bir kavram. İlk kullanıldığı 19. yüzyılda büyücülüğe ya da sihirli cazibeye karşılık geliyormuş. 1930'lar - 1950'ler arasında ise Hollywood ile ilişkilendirilerek "Kadınsı sofistike bir cazibe türü" olarak kullanılıyor. 2. Dünya Savaşı sonrasında ise hırpaniliği, soft pornoyu ifade ediyor. 1950 - 1960'larda ise orta yaş katmanını ve "kapatma kadını" ima ediyor. 1980'lere gelindiğindeyse materyalistlik ve küstahlıkla muhteşem bir dönüş yapıyor, Hollywood ise hala referans noktası.
Aslında kitabın odağı oldukça geniş; bu yüzden tam bir kronolojik sıralama yok. O sebeple benim yazımda da atlamalar/ geri dönüşler olabilir. Sadece kadının toplumdaki imajı değil, beraberinde sinema, dergi, reklam afişleri, her tür moda, giyim, aksesuar, saç, kozmetik, mücevher, parfüm gibi objelerin değişimi, markaların kuruluşları, piyasadaki rekabet, dönem idolleri gibi pek çok alt başlık var.
Esguire, Cosmopolitan, Vogue, Harper's Bazaar, Playboy, Vanity Fair gibi birçok ünlü (bir dönem çoğunu takip ediyordum sonra bıraktım; benim modaya değil modanın bana uyması gerektiğine karar verdim:)) ) dergini kuruluşu, yayın politikaları, reklamları, toplumdaki etkileri de işlenmiş.
Hollywood'un etkisiyle 1920'lerde kürk modası öne çıkmaya başlıyor. Sadece manto, kaban olarak değil, etol, manşon, şapka, çanta gibi birçok yerde kürk kullanılıyor. Hatta sabahlıkların kenarına dahi kürk biyeler dikiliyor. Bu da kürk arayışını çoğaltarak neredeyse her hayvanın ( köstebek, sincap, tavşan, porsuk, sansar, kokarca, kurt, maymun, kunduz, rakun, hamster, ev kedisi vb.) kürkü için katledilmesine sebep oluyor. Sadece kürk değil bu aksesuarlarda aynı zamanda kuş tüyleri (balıkçıl, devekuşu, marabut kuşu vb.), minik kafalar (kedi yavrusu, maymun vb. kafatası), pençeler, tırnaklar, kuyruklar da kullanılıyor. ( hayvanlar alemi için tam bir vahşet, soykırım dönemi) Kürk edinme çılgınlığı öyle bir aşamaya geliyor ki 1950'lerde yarışmalarda kürk hediye ediliyor, taksitli kürk satışları başlıyor ve 18 giysi kuponu artı 9 pound 18 şiline kürk veriliyor. Aslında bu da kürkün gösteriş ve statü sembolü olmasını baltalıyor.
Hollywood yönlendirmesiyle 1900'lerin başlarında makyaj ve kozmetik ürünler günlük hayata giriyor, sıradan kadınlar aktristlere benzemeye özendiriliyor. Bu da birçok markanın sektöre girmesine yol açıyor; Helena Rubinstein ( 1908 Londra), Elizabeth Arden ( 1910 Amerika), Coco Chanel (1910 Paris), Christian Dior ( 1919 Paris) Laura Ashley ( 1953 Londra) vb. Kısaca bu markaların kuruluşları, sundukları ürünler, yaptıkları reklamlar, satış politikaları ve rekabetlerinden bahsediliyor. Bu bölümleri okurken en üzüldüğüm yer H. Rubinstein ve E. Arden rekabeti. Erkeklerin hakim olduğu piyasada yer edinmeye çalışırken iki kadının acımasızca birbirine rakip olması üzücü.
Sadece kozmetik ürünlerin tarihçesi değil parfümlerin ( şişe dizaynları da) de gelişmesi, moda ile birlikte farklılaşan kokular (lavantadan farklı çiçek ve egzantrik kokulara geçiş) ve markaların geçtiği aşamalardan da bahsediliyor.
1920'lerde başlayan 'slinky' (vücuda oturan, daracık) modası kadınları zorluyordu. 1930'larda hatlarını korumak için çoğunluk diyet, egzersiz yapıyor, özenle biçilmiş giysiler (topuklu ayakkabılar, iki yanı koyu renk elbiseler vb.) seçiyorlardı. Diyet uzmanları, masözler ve Pathe'deki Gaylord Hauser ve Madam Sylvia gibi "kültür fizikçi"ler aktristlere tavsiyeler veriyorlardı. Salonlar düzgün görünüm arzusunu nakde çevirme işine koyuldular. ( Ama fayda etmedi herhalde 100 senede başta Amerika olmak üzere tüm dünyada obezite arttı. Tabii çare olarak üretilen tüketim odaklı çözüm ürünleri de arttı. Bunlar da bedenimizden önce cüzdanımızı zayıflatıyor)
Yaratılan/ istenilen bu algı dünyasının özenilecek idolleri de olmalıydı. Bunlara birkaç örnek:
1920'ler; Clara Bow, Gloria Swanson, Joan Crawford...
1930'lar; Greta Garbo, Marlene Dietrich, Carole Lombart, Jean Harlow, Mea West, Bette Davis, Ginger Rogers, Katharina Hepburn...
1940'lar; Judy Garland, Zsa Zsa Gabor, Rita Hayworth, Ava Gardner...
1950'ler; Grace Kelly, Audrey Hepburn, Barbara Goalen, Joan Collins...
1960'lar; Marilyn Monroe, Brigitte Bardot, Audrey Hepburn, Sophia Loren, Claudia Cardinale, Gina Lollobriigida, Twigy...
1970'ler: "Bir İçim Su Cosmopolitan Kızları", Mia Farrow...
1980'ler; Joan Collins (Dynatsy dizisindeki tarzı), Jane Fonda ( egzersiz öncüsü)...
1990'lar: Cindy Crawford, Kate Moss, Naomi Campbell, Jenifer Lopez, Beyonce...
20. yüzyıl sonlarında iki büyük ikon; Galler Prensesi Dşana ve Amerikalı pop şarkıcısı Madonna...
Uzun bir dönemi çok yönlü inceleyen özellikle de Hollywood etkisinden bahseden bu araştırmaların içinde elbette magazinel bilgilerde var. Hadi birazda dedikodu bölümüne bakalım:
❗️ Marlene Dietrich 1944'te Kısmet filmi için bacaklarını altın boyayla boyamıştı.
❗️ Dietrich, efsanevi elmas koleksiyonuyla meşhurdu ki buna "küçük bir avokado boyunda" kabaşon kesim bir zümrüt de dahildi.
❗️ Cecil B. DeMille'nin Samson ve Delilah'da (1949) Hedy Lamarr'ın kostümü için kendi çiftliğindeki tavus kuşlarının tüylerini topladığı söyleniyordu.
❗️ Gloria Swanson, leopar postuyla döşenmiş Lancia kullanıyordu.
❗️ West uzun boy için platform topuklu ayakkabı giyiyor ve hem kıvrımlarını vurgulamak hem de daha ince izlenimi yaratabilmek için iki yanı koyu renkli elbiseler giyiyordu.
❗️ Dietrich ise söylentiye göre Jean Louis'in bazı ten rengi ipek elbiselerini üstünde diktiriyordu.
❗️ Dietrich'in yanaklarını çukurlaştırmak için yirmi yaş dişleri alınmıştı ve söylenene göre 1960'ların başlarında iki defa, daha sonra da bir defa tam yüz gerdirme ameliyatı olmuştu.
❗️ Craeford'un ağzı kozmetikle sürekli yeniden şekillendirildi, kaşlarının da kalem ve epilasyonla şekillendirildiği gibi.
❗️ Dietrich kariyerinin ilk yıllarında kendi makyajını kendi tasarlarken göz kalemi olarak yanıl kibritin tencere üzerinde bıraktığı isi kullanırdı.
❗️ Garbo'ya her gün onlarca yabancı tarafından kocaman orkide kutularının gönderildiği söyleniyordu.
Bir akademisyen tarafından araştırma / inceleme sonucu yazılmış olsa da rapor, ders kitabı niteliğinde değil. Bazı yerde konular dağılmış, geniş bir araştırma tabanına yayıldığı için tam bir kronolojik akış da yok. Akademik kavramlar, teknik terimler de yok bu yüzden rahatlıkla okunuyor. Bazı bölümler roman tadında olmasa da magazin lezzetinde. Merakla, keyifle okunuyor.
Profile Image for Simay Yildiz.
730 reviews184 followers
August 20, 2017
Bu yazının orijinali canlabirsene'de yayınlandı.

Etrafımıza dönüp de şöyle bir baktığımızda herkesin, özellikle de kadınların, modanın, güzelliğin, zenginliğin, istenme ve sevilme arzusunun izinde şekillendirdiğini görüyoruz hem dış görüşünüşlerini hem de hal ve tavırlarını... Kısaca hepimiz "gösteriş" kurbanıyız. Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olan Carol Dyhouse, İngiltere'de gösterişin nasıl ortaya çıktığına, zamanla nelerin değiştiğine odaklanmış. Ancak bunların çoğu, farklı versiyonlarda ve yer yer farklı zamanlarda olsa da hepimiz için geçerli.

Mesela, benim ergenlik-gençlik dönemimde kimi kızlar Spice Girls'ü, Madonna'yı örnek alırken ben ve birkaç yakın arkadaşım Gwen Stefani ve Courtney Love'ı örnek almayı tercih etmiştik moda ikonu olarak. Gözümüze siyah kalem çekmeden, kırmızı ruj sürmeden, saçları jöleleyip havaya dikmeden sokağa çıkmadığımız dönemleri dün gibi hatırlıyorum. Bize dayatılan gösteriş anlayışını kendi çağımızda reddetmiş olsak da başka yerinden yakalamışız aslında çünkü bugün bu bahsettiğim iki kadın da sadece müzik alanında değil, moda alanında da ikon sayılıyorlar.

Carol Dyhouse, Gösteriş: Kadınlar, Tarih, Feminizm'de hem toplumun kadınlara, hem de kadınların kendilerine bakış açısının nasıl ve nelerle değiştiğini ele alıyor. Akademik bir dille yazmış olsa da böyle konulara ilginiz varsa sıkılmadan okuyacağınıza inanıyorum. Çok fazla isim, çok fazla tarih, çok fazla diğer bilgi dolu kitabın içi ve çoğunu muhtemelen benim gibi aklınızda tutamayacaksınız. Ancak gösterişi, toplumdaki kadın algısını, hem gösterişli, hem de feminist olmanın mümkün olup olmadığını sorgularken bulacaksınız kendinizi...
3 reviews
December 3, 2023
It is a nice summary of the history of glamour socially, culturally, and individually, beginning this account in the early twentieth century and centered around the UK, then the US. It is a limited but valuable perspective. Limited in its chosen timeframe and human subjects, mentioning class and societies with an emphasis on mainstream, middle of the road identities, lightly touching on the excess of subcultures which rank higher in monetary resources and largely ignoring anything darker than a paper bag or poorer than middle class. It expands on and analyzes glamour and its definition (given the constraints) beyond the immediate visible sense in a way that altered and educated my overall grasp of the construct. I would recommend this book.
Profile Image for Bruce Grossman.
39 reviews1 follower
December 4, 2017
Although this books starts with Hollywood cinema of the thirties-- glamour really begins with the illusion-making of old royal courts. Never appreciated bustles and periwigs, e.g., but I do have more of a feel for the twentieth century. Took away that glamour (British spelling because a British book) has long been associated with tarts, kept women, and chorus girls. What today we would call skanks. Can't see how this look is empowering, as many feminist apologists contend, but it apparently worked for Zsa Zsa Gabor, if not, say, Tammy Faye Bakker. Here is a great joke I made up myself-- what do you do if you meet a "shift"-less woman? -- you give her the "slip".
149 reviews1 follower
February 20, 2020
Picked up this book on a whim as I wanted to read another by the author but my library had this book. Didn't think it was a subject I was overly interested in and found myself CAPTIVATED. Great writing style, witty prose, loved how it all came together. Great book!
Profile Image for Kit.
850 reviews90 followers
November 12, 2018
This was great until she started talking about obesity. Luckily it's few and far between, but still.
Profile Image for WORN Fashion Journal.
78 reviews77 followers
Read
May 13, 2011
Academic in tone, yet fast-paced and readable, this book explores glamour as both concept and commodity. From Marlene Dietrich to Madonna, the evolution of glamour is analyzed alongside its relationship with pop culture, celebrity, advertising, and fashion (surprisingly, being glamorous was not always considered en vogue). Images of perfume ads from the ’20s are interspersed with accounts of the less-than-pretty aspects that came with upholding such an ideal: think class issues, Orientalism, and extensive cosmetic surgeries. Dyhouse explores the political implications of mixing up glamorous principles with conventional ideas of femininity. Cohesively balancing perspectives on how these notions could be both restricting and liberating for women, she inspires questions for further debate. Encapsulating a century of cultural history in about 170 pages is tough though, and her own analysis feels as if it is just skimming the surface of what could be discussed. Upon finishing the book, I felt as though I could easily consume another hundred pages on glamour. (Reviewed by Anna Fitzpatrick)
27 reviews11 followers
March 21, 2013
to be truthful i only bought this book because of the cover haha. but it actually turned out to be a pretty fascinating read.
the author looks at glamour from the various perspectives of different classes through various eras. glamour and it's dynamic in relation to feminine identity plays a multi-role in regard to expressing the female identity. it is interesting to look at how the female power dynamic is explored through this idea.
the book is a written from many different angles, taking into account a feminist and women of colour perspective. it shows in detail what the meaning of beauty actually truly conveys and how throughout society and through the decades status is portrayed basically through fashion and appearance. ad a sociology student i found this book very interesting and relevant in regard ton gender studies, also in regard to psychology scholars, i'm sure it would be of interest to them aswel.
Profile Image for Tara.
Author 14 books47 followers
August 23, 2010
A lively history of the beauty business and its impact on women's lives, both positive and negative, throughout the 20th century. Covers fashion, movies, magazines and how trends correspond with social change. Interesting to see how patterns repeat themselves, and some eras may be less 'radical' than they first appear, while others are underestimated. It's essentially a British perspective with lots of nostalgic detail, especially of my hometown, Brighton. But the influences are global (Paris couture, Hollywood) and so this would appeal to anyone interested in glamour and the past.
Profile Image for Carmela Napoletano.
65 reviews11 followers
May 16, 2013
Il titolo è un pò fuorviante, il libro è in realtà un excursus storico-sociologico su come la moda ed in particolare il concetto di glamour, abbia influito sulla vita, sugli usi e costumi delle donne, dall'inizio del '900 ad oggi.
La visione è incentrata soprattutto sulla società inglese e americana, quindi a mio avviso, non è proprio possibile fare un parallelo con la condizione femminile in Italia, almeno fino agli anni del boom economico.
L'ho trovato comunque molto interessante, si legge facilmente e ne consiglio vivamente la lettura anche agli uomini ;-)
Profile Image for Anna.
21 reviews1 follower
October 22, 2012
Well written and informative. Very useful people interested in the topic of "Glamour".
Profile Image for Sarra.
302 reviews21 followers
May 31, 2012
Minus one full star for likening obesity to anorexia & bulimia. Fatness isn't an eating disorder, but a culture's insistence on demonizing it is an excellent way to create more eating disorders.
Profile Image for JY.
69 reviews8 followers
August 14, 2012
An easy-to-read lit review that draws few interesting conclusions, especially for those who already think long and hard about fashion and beauty.
Profile Image for Tasha.
Author 1 book122 followers
July 20, 2011
I was really impressed by this book! It gave me a lot to think about.
Displaying 1 - 21 of 21 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.