Tüm bu fotoğraflara bakınca ve bu kısa, ama koca hayatı gözden geçirince bir şey farkettim. Aslında yaptığımız şey halı dokumak. Attığımız her adım. Yaptığımız her iyilik, her kötülük birer ilmek. Unutulur gider sanıyoruz. Oysa halının üzerine işleniyor. Halı bittiğinde bakıyoruz üstüne, herşey görünüyor. Doğrular, yanlışlar, hatalar, sevaplar.
Birde kimimiz kilim dokuyoruz, kimimiz ipek halılar. Kiminde büyükemek var; kimi makine halısı gibi, pek bedavadan, özensiz yapılmış.
Tek yaptığımız halı dokumak.
Ancak bitince görürsünüz dokuduğunuz halı güzel mi, temiz mi. Başkalarına yarayacak mı? Yoksa kullan ve at mı olacak. Bu halıların yüzlerce yıllık olanı, sonsuza kadar yaşayacak olanları var. Leonardo Da Vinci'nin, Piri Reis'in halıları gibi. Babamınki belki yüzlerce yıl yaşamayacak.
Ama bu kadar güzel dokunmuş, üstü bu kadar insani desenlerle bezeli, birde bu kadar güzel kokan çok az halı gördüm ben.
O markalı, cicili bicili, havalı, pahalı, ama çarçabuk kir tutan, iki yılda atılan halılara benzemiyor. Çoluk çocuğunu, evini ortada bırakıp maceraya kaçanlara hiç benzemiyor.
Tam bir kök boyalı Yağcı Bedir. Sizler için küçük, emek harcamış, ufak hatalar desenlerin güzelliği arasında kaybolmuş. Benim gözümde ise uçan halı.
Bu sabah uyandığımda yastığımın altında plastik tabanca, şerif yıldızı ve kemer buldum. Şerif olduğum gündü gerçekten. Beni masallardaki gibi uçurdu, en değerli saatlerini bana ayırdı ve maceralar yaşattı bana.
1965 yılında İzmir'de doğdu. 1983 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1987'de Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dilbilimi Bölümü'nü bitirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde üsteğmen rütbesine kadar görev yaptı.
1991 yılında ordudan istifa etti. Aynı yıl Ankara Üniversitesi TÖMER Bursa Şubesi'ni kurdu ve bu şubenin müdürü olarak dört yıl görev yaptı. Bu dönemde, Bursa'nın ilk kültür merkezini açtı. Türkiye'nin tek çeviri dergisini çıkarttı. On altı tiyatro, müzik, resim kulübünün fahri başkanlığını yaptı.
1995 yılında özel sektöre transfer oldu; iki ayrı firmada genel müdürlük yaptı. 1996 yılında AIESEC Yüksek Danışmanlar Konseyi Üyesi olarak hizmette bulundu. İngiltere (Sunley Management Center) ve Türkiye'de zaman yönetimi, finans, liderlik, beden dili, işletme yönetimi ve yönetim modelleri, satış ve pazarlama, iletişim, şirket fonksiyonları, karar alma teknikleri, stres yönetimi, motivasyon, yaratıcı liderlik, benchmarking vb. konularda birçok seminere katıldı ve eğitim aldı. Daha sonra bu alanlarda yurt içinde ve yurt dışında eğitimler verdi. Liderlik, takım çalışması, yönetim ve iletişim alanında yurt dışı da dâhil olmak üzere birçok üniversite ve platformda 500'ü aşkın seminer verdi. Hâlen bu konularda Türk ve yabancı birçok kuruluşa, eğitim ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
serif izgoren in kisiliginin ve bilgeliginin neye dayandigini okurken bazen guldum bazen huzunlendim keske herkes boyle bir babaya sahip olabilseydi kendisine aslinda son bir gorev dusuyor buradan kendisi veya bir yakini gorurse iletirse katilacagina eminim bu da babasinin kitaplarini ucretsiz olarak sitelerinden yayinlatmasidir bence ona dusen bir gorev bu
Kütüphanede ismini görünce ilgimi çekti. Kendim de baba olduğum için babalara yazılan kitaplara çok ilgim var. Yazar insanın hayatını dokunan bir halıya benzetiyor. Atılan her adım, yapılan her iyilik, her kötülük bir ilmik. Unutur gider diye düşünülen şeyler halının üzerine işleniyor ve hatlı bittiğinde üzerindeki her şey görünüyor. Yazar da babasını bir uçan halıya benzetiyor. Babasıyla geçirdiği en güzel anılarını uçan halıya binmiş gibi hatırlıyor ve en değerli hatıralar olarak düşünüyor. Kitap biraz derme çatma özensiz hazırlanmış. Fontların büyüklüğüne okunabilirliğine çok özen gösterilmemiş. Belki yeni baskıları farklıdır. Ben kütüphaneden ödünç aldığım için eski baskısını okudum.