Eski Türk halklarının dinlerini ve mitolojilerini kesin ve güvenilir bir biçimde ana hatlarıyla betimlemek için vakit henüz çok erken. Dinleri, tek tanrı ya da en azından diğer tanrılardan daha üstün olan bir gök tanrı inancına dayanmaktadır. Fakat ayrıca insanüstü güçlere de inanmakta, hayvanlara ilgi duymakta ve şüphesiz totemizme meyletmekteydiler. Dinleri, dünyanın başlangıcı ve sonuna fazlaca eğilmezken, daha çok büyük şahsiyetlerin doğumunu ve boyların oluşumunu açıklamaya çalışmaktadır.
Bu bağlamda, genellikle bir hayvanla bir insanın birleşmesi ya da bir ışığın müdahalesi sonucu gerçekleşen doğumlara ilişkin olağanüstü anlatılara yer verilmektedir. Dinleri, sınıflama konusunda karakteristik bir anlayışa ve zengin ritüellere sahiptir, ne var ki biz bunların ancak bir kısmını bilmekteyiz. Bu ritüellerde kurban konusuna asıl rol düşmektedir, ancak temizlik ve tabulaştırma konularına da geniş yer verilmektedir. Eski Türk halklarının bu dini, başka bir dünyada ebedi hayatı yaşamaya ya da bu dünyada kalmaya mahkûm edilen ölüleri ve ataları konu edinmektedir. Dinlerinde, kehanet ve büyü konuları yer almakta, ayıca şamanist ögelere de sıkça rastlanmaktadır.
Jean-Paul Roux, PhD (5 January 1925 - 29 June 2009) was a French Turkologue and a specialist of Islamic culture.
He was a graduate of Institut national des langues et civilisations orientales, the École du Louvre, and the École Pratique des Hautes Études. In 1966 he was awarded a doctorate in literature in Paris. He was Director of Research at CNRS from 1957 to 1970, the Science Secretary for the Department of Oriental Languages and Civilizations from 1960 to 1966, and a teacher of Islamic art at École du Louvre. He was General Commissioner for the Islamic Arts at the Orangerie de Tuileries in 1971 and also the Grand Palais in 1977. Jean-Paul Roux's Genghis Khan and the Mongol Empire (2003) has been described as an "admirable short introduction" by historian David Morgan.[1]
Çok başarılı bir sözlük çalışması. Türk mitolojisine ait tüm öğeler anlaşılır ve rahat okunabilir bir şekilde bir araya getirilmiş. Yeterli düzeyde bilgi verilmek suretiyle dikkatin dağılmaması sağlanmış. Çok beğendim ve ilgiyle okudum.
Kitabın ismine ve tanıtımına bakınca mitlerin anlatıldığı bir eser olarak düşündüm. Fakar ancak bu kadar yanılabilirdim bu eser Türk boyları ve/veya imparatorluklarını Çin İmparatorlukları tarafından yazılmış belgelerde bulunan kelimelerin anlamlarını asla kesin olmayan bir dil ile anlatıyor. Sanki tahminlerden yola çıkarak yazılmış üstün körü bir çalışma gibi.
Eski Türk Mitolojisine ilişkin bir sözlük olarak tanımlayabilirim bu kitabı. Tüm tanımları okuduğunuzda Eski Türk Mitolojisinde animizm, Şamanizm, ritüeller, ölüm, yaşam, simge hayvanlar hakkında genel bir bilgiye sahip olmakla kalmayıp, o dünyanın içine bir parça girmiş bulunuyorsunuz. Konu hakkında derinlemesine bir fikir sahibi olmadığım için bu kitabı iyi bir giriş kitabı olarak değerlendirdim. Sonrasında yabancı kaynaklardan okuma yapmak isteyenler yazarın bir çok tanım altında sunduğu kaynakçadan yararlanabilir. Konuya ilgi duyan okuyuculara ileri okumalar yapmak için hazırlanmak üzere kitabı önerebilirim. Konu hakkında derin bilgi sahibi olanlar kitabı referans kaynak olarak değerlendirilebilir.
tam olarak beklediğim bir kitap çıkmadığını söyleyebilirim. daha çok yunan mitleri gibi hikayelerden oluşan bir eser bekliyordum ancak türklere dair mitlerde, dini ritüellerde ve yaşamlarında yer alan tabirlerin taşıdıkları anlamlarla birlikte; türkler için önemli olan canlıların ve doğanın önem sebeplerinin derlendiği bir nevi sözlük ortaya çıkarılmış.
tabii ki türklüğünün kökenlerine dair merak içinde olanlar adına çok önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. atalarımızın hikayesini merak edenler açısından bakılırsa eğer; hem türklerin ortaya çıkışına dair farklı mitlerin anlatıldığını görüyoruz, hem de türk büyüklerinden bahsedilen bölümlerde az da olsa detaylara sahip olabiliyoruz. ritüellere dair de birçok detay var. ölülerin nasıl defnedileceğinden ve hayvan kurban etme sebeplerinden, içilen antların önemine kadar farklı çeşitlilikte uygulamanın anlatımı yer alıyor.
türklerin benimsediği daha yeni tarihli dinlerin aksine, başta tengri dini olmak üzere eski zamanlarda kabul ettiği ve etkilendiği birçok farklı dinde doğanın bir parçası olduklarına dair; kurttan doğan 10 erkek çocuğu miti ya da ağaçlara atfedilen kutsiyet gibi motiflere bakılarak, türklerin doğayla iç içe geçmiş bir yaşamı olduğunu söyleyebiliriz. karaya, suya ve bunların bir arada bulunarak oluşturdukları coğrafyalara (nehir, dağ, göl gibi) verilen önemde de bu temayı görmemiz mümkün. türkler doğadaki neredeyse her şeye bir değer veya kutsallık atfetmiş gibi görünüyor.
yazarı tanımıyorum ama kendisi önemli bir türkologmuş. alfabetik olarak sıraladığı tanımların hepsinde kaynak göstermeye özen göstermiş ve kesin ifadelerden kaçınmış, ancak eski türklere dair kaynakların çok kısıtlı olduğunu anlıyorum. türklerin kendi yazdığı kaynakların çok sınırlı olması ve çoğunlukla çin gibi çevre milletlerin eserlerinde değinilenlerden türkleri anlamaya çalışmak durumundayız. kaşgarlı mahmut’un yazdıkları gibi türk eserleri de mevcut ancak bunlar daha güncel zamanlarda yazılmış. en başta söylediğim gibi beklediğimden çok farklı bir kitaptı ancak yine de geçmişimize dair biraz daha bilgi edinmeyi olumlu buluyorum.
Aşırı kötü bir çeviriye sahip. Yani umarım öyledir, orijinalinde de aynı mantık hataları varsa bu kitap için zaman kaybı diyebiliriz (cümleye “şüphesiz ki” diye başlayıp “olabilir” diye bitirmek gibi)
Tam anlamıyla bir başyapıt. Türk Mitolojisi için bu kadar az eser arasındaki en sağlam eserlerden birisi diyebilirim. Kitabın Çin kaynaklarını belge olarak kullanılmasını ve destanlardan oluşmasını beklerken hayal kırıklığına uğrayanları anlamıyorum. Mitolojiye üstünkörü başlanması için ideal bir kitap.
Türk tarihi açısından Roux bir duayen. Bu kitapta Türk mitolojisinin hikayeleştirilmiş bir şekilde anlatıldığını değil de daha çok bir sözlük gibi hangi simgenin ne manaya geldiği şeklinde yazıldığını görüyoruz. Türk mitoloji sözlüğü de diyebiliriz aslında. Ama bu tür şeyleri ne idüğü belirsiz yazarlardan değil böyle bilim duayenlerinden öğrenmek her zaman daha iyidir.