Jump to ratings and reviews
Rate this book

Sıcak Külleri Kaldı

Rate this book
ISBN: 9789750700088 alternatif kapak

Sıcak Külleri Kaldı, 'siyasal roman' tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şiir tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye'nin son kırk yılının fonunda; İstanbul'dan Moskova'ya, Paris'ten Ankara'ya, Anadolu'dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslarından işkence odalarına, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlarına, üniversitelerden fabrikalara, gecekondulardan konaklara, yalılara uzanan bir ortamda; devletin üst kademelerinden, siyasetçilerden, diplomatlardan, sermaye kesiminden, gizli servislerden, işçilerden, sendikacılardan, örgüt liderlerinden, gazetecilerden, militan gençlerden kahramanlarıyla Oya Baydar, bu çok boyutlu romanında tutkuyu, aşkı, gücü ve güçsüzlüğü, devleti ve iktidarı tartışıyor. Yakın tarihimizin en sıcak yıllarının ekseninde, gerçek olayları, yaşanmış acıları, kayıpları, daha belleklerde tazeyken, izleri silinmemişken, derine inerek, ustalıklı anlatımıyla kurgusuna katıyor, paylaşıyor. Sıcak Külleri Kaldı, kırk yılın yangınlarının, sevgilerde, dostluklarda, aşklarda, tutkularda, inançlarda, devrimlerde tutuşturduğu ateşlerin arta kalan sıcak küllerinin romanı. 'Siyasal', ama 'Roman'. (Arka Kapak)

438 pages, Paperback

First published January 1, 2001

14 people are currently reading
547 people want to read

About the author

Oya Baydar

34 books110 followers

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
297 (44%)
4 stars
270 (40%)
3 stars
88 (13%)
2 stars
13 (1%)
1 star
3 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 42 reviews
Profile Image for Argos.
1,250 reviews479 followers
March 19, 2021
Depresif, iç karartıcı, cinsellik dozu abartılmış, gerçekçi diyemem, etkileyici olmak için yazılmış, o dönemleri iyi biliyorum, insanlar idealleri peşinde koşuyordu, cinsel tatmin için değil, ama belki kötü bir zamanda okumuştum, bende kitabı fırlatıp atma hissi yaratmıştı...
Profile Image for Joy.
536 reviews81 followers
December 10, 2020
Bir yaşama ne kadar acı sığdığının kanıtı. Her on yılda bir değişen siyasal rüzgar, insanların hayatlarını da savuruyor. Küçük bir dünya, her kapının ardından tanıdık biri çıkıyor ve Ülkü, kapılarını kaybediyor. Ne çok acıya dayanıyor. Siyasetin, devlet terörünün ve katlinin ne derece çirkinleştiğini de görüyor ve gösteriyor. İnançlarının arkasında durmak her daim zor, ama size inandığınızın tam aksini yapmanız gerektiğini söyleyen devletse, boku yediniz. Aynı süreçten geçiyoruz aslında. Ne yiyeceğimize, inanacağımıza ve hatta kimi seveceğimize yine devlet karar veriyor. İsimler değişiyor ama istekler aynı; Birey olmayın!! Düşünmeyin!! Yazar, ülkü üzerinden her yere değiniyor aslında. Her karekteri tanıdığımız, nasıl başladı-nasıl bittisini gördüğümüz bölümleri var. Bu sebebten kitap sığ bir karşıt görüşlüler aşkı değil. Eril aklın hiç değişmediğini de görüyoruz. Kim olursa olsun özgür kadın herkes için çok fazla. Bir de cinsel devrim nedir ya ? Kadın istediği ile sevişiyor diye neden devrim oluyor bu ? Bu devrim için neden erkek onayına gerek var? Bunu savunup; ‘karım ilk benle birlikte olsun.’ İkiyüzlülüğü peki? Ne çok anlamlar yüklendiniz gerçekten. Bırakınız sevişsin isteyen istediğiyle efendim, size mi düştü derdi.
Ülkünün satırlarca geliştiğini de görüyoruz. Her sayfası on sayfa gibi, anlattığı hayatı dolu dolu anlatıyor. Ben üzülerek okudum. Çünkü gerçekleri ve gerekçeleri hala aynı öldürenlerin.
Profile Image for Caterina.
1,197 reviews61 followers
March 5, 2015
Bir dönem hikayesi...

Belli bir döneme bir kaç değişik açıdan bakabilmeyi sağlayan, roman olsa da öğretici özellikleri içinde saklayan bir kitap. Karakterlerin zaman içerisinde ruh durumlarındaki değişmeleri, yılların hepimize getirdiği olgunlaşma duygularını dışarıdan gözlemlemeyi sağlayan bir yönü de var.

Anlatıldığı döneme dair iç burkan detayları okurken kalbimin sıkıştığını söyleyebilirim.

Gerçek hayatta da böyle değil mi insanların çoğunun hisleri. Ne yazık.

Ve bir başka karakter... Mehmet İliç:



Gelelim iki ana karaktere



kitabın hoşluğu içinde Küçük Prens'ten alıntılar bulunmasıydı... Yüreğimin sıkıştığı yerlerde ilaç gibi geldi...

DÖnem hikayelerini seviyorsanız okumalısınız.

Profile Image for Ezgi.
Author 1 book133 followers
March 6, 2015
Silah külah, Meryem'in yüzü gibi beyaz, iyi saatte olsunlar üçlemesini bir tarafa bırakırsak çok başarılı bulduğum bir roman oldu.

Eğer bu üçleme, o dönemde çok yaygın ve herkesin ağzında olan kalıplar ise belki onlar da hoşgörülebilir. Ama karakterlerin tamamının bu kalıplarla cümle kurması biraz can sıkıcı.

Söyleyebileceğim tek olumsuz şey de bu kadar zaten romanla ilgili.

68 Kuşağı sonrasındaki 80 olayları, daha onlar bitmeden 90'lardaki çete yansımaları, doğu problemleri, derin devletin her zaman etkin ve kanlı olması, birbirinin ardından gelen kirli işleri, hepsinin birbirine bağlanışını aşırı gerçekçi ve güzel şekilde anlatmış Oya Baydar. Hatta bu kitap adeta kaldığı yerden devam ediyor ve günümüzü açıklarken de ışık tutuyor. Eski sol görüşlü aydınların 2000'lerde takındığı tavır konusunda da yardımcı oluyor hatta.

Özellikle 80'li yıllarda doğanların bir kısmı bu tarihsellikten bütünüyle kopuk. 90'lı yılların çocuklarına ise değinmiyorum bile. Türkiye'nin yakın tarihine ilgi duyan herkes okumalı. Üstelik ders kitabı gibi de değil, romansılığı sonuna kadar hissettiriyor. Aşk hikayeleri barındırması, bir polisiye kadar sürükleyici olması dolayısıyla bambaşka bir dokusu da var kitabın.

Benim için çok özel birinin tavsiyesiydi bu kitap. Bu tavsiyeyi haklı buluyor ve kendisine teşekkür ediyorum.
Profile Image for huzeyfe.
562 reviews85 followers
March 26, 2015
Grubun Mart ayında Türk Edebiyatı kategorisinde okumak için seçtiği bir kitaptı. O nedenle oylama biter bitmez siparişimi verdim ve halihazırdaki kitapları bitirir bitirmez de okumaya başladım. Başlarken de biraz korktum açıkçası… Geçen ay yaklaşık bin sayfalık Poe okumalarından sonra bu da 540 sayfa ile nispeten uzunca bir romandı.

İçine giremezsem diye endişe etmemin asıl sebebi kitabın uzunluğundan ziyade hem Oya Baydar’ı daha önce okumamam hem de bu tarz kitaplarla çok hasır neşir olmamamdan ileri geliyordu. Buna rağmen üç (yoğun) günde bitirdim diyebilirim. Bunun sebebi kitabı ilk elime alışımda sabahın çok erken saatleri olması nedeniyle beni kitaptan alıkoyacak hiçbir dış etken yoktu. Bu kararımın isabetli oluşunu iş için kurduğum alarm çalana kadar nerede olduğumu hatırlayamam ile anladım.

Roman hem akıcı ve sade bir dille yazılmış. Bu da karmaşık örgüsünün neden olduğu yapısının dezavantajını gidermiş. Karmaşık örgü diyorum çünkü kitap Tarantino filmlerini aratmayacak derecede geçmiş olaylara ve kişilere üstelik her birinde de farklı perpektiflerden falshbacklerle insan zihnini hep ayık tutan bir yapıya sahip. Ben şahsen zihnimi kurcalayan ve ayık tutmayı başaran kitapları çok severim. O nedenle sakin ve sessiz bir zamanda gayet keyifle okunabilecek bir kitap.

Kitap ile ilgili birkaç yorumum daha var onları spoiler uyarısı altında yapmak sanırım daha doğru bir hareket olacak.

Profile Image for Idilik.
210 reviews
May 27, 2018
Çemberimde Gül Oya dizisinin ilk bölümleri gözümün önünden geçiyor :)
93 reviews2 followers
November 10, 2018
Türkiye’nin uzun bir dönemine, siyasal çalkantılarına tanıklık eden, karakterleriyle olayların sadece siyasi değil insanların iç hesaplaşmalarına da girilen çok güzel bir roman. Bu ülkede neler yaşandığına dair hafızalarımızı tazeliyor. Çok büyük inançlarla peşinden koştuğumuz heyecanların/davaların zamanla yerine nasıl da bir boşluk, yalnızlık, hayal kırıklığı hissi bıraktığı da var.

Ahlaki ikiyüzlülük içinde yüzdüğümüzü düşündüğüm bu günlerde, kitaptan sevdiğim bir cümle;
‘“Başkalarının kirlenmesi, bizim kirimizi örter” sf 368

Mutlak inanç, amaca giden yolda herşey mübah ilkesine karşı olan kuşkuculuğumu da Ülkü dile getiriyor;
“Ben de bu kadar inançlı kalabilseydim keşke; kendi cepheme, kendi düşüncelerime, inançlarıma bu kadar bağlı kalabilseydim. Keşke ben de senin gibi haklılığımıza, gereğinde insanları kurban edebilecek kadar inanabilseydim...” sf130
Profile Image for Fatih .
25 reviews
December 11, 2016
‘Ölümden başkası yalan’, ‘iktidar yozlaştırır’ ve ‘(mutlu) aşk yoktur’un romanını yazmış Oya Baydar, Türkiye siyasi tarihinin 1960-2000 arası dönemini sol görüşün perspektifinden, yaşanmış ya da yaşanması çok muhtemel olaylar ve gerçeğe çok yakın karakterler eşliğinde. Güçlü karakterler, birbirine zıt hayatlar yaşayan kardeşler, tutkulu birliktelikler, ütopik siyasi hayaller, makyevelist düşünceler, iktidar peşinde koşan devlet karşıtları ve ardından gelen ve tek gerçek olan öldürülemeyen ölüm. Kronolojik anlatım içinde haddinden fazla rüya içinde rüya görme misali iç içe atlamalar yapması okuyucuyu biraz yorsa da etkileyici anlatımı ve karakterlerin tecrübe ettiği iç çalkantıların güçlü tahlillerle sunulması romanı okumaya değer kılıyor.
Roman, geçenlerde yazdığım aşağıdaki deneme tadındaki yazıyı çağrıştırdı bana, burada paylaşmak istedim.

Dualar / Hayaller
‘Duanız olmasa Allah indinde ne ehemmiyetiniz var ki’ diye seslenir Kuran’daki bir ayet insanoğluna, sizden ne köy olur ne kasaba dermişçesine…
Yaratan yarattıklarının bazılarına hakikaten önem vermiyor olabilir mi diye sormadan edemiyor insan. Madem öyle, beki de duası olmayan, akli melekeleri sağlam tek bir âdemoğlu gelmemiştir cihana. Kim bilir belki de hayaller esasında birer dua dilekçesidir önünde sonunda varacağı adresi bilse de, bilmese de...
Yeis bulutları çöreklenmiş üzerime ne işe yararsın sen, ne ehemmiyetin var ki senin diye gürlüyorlar. Hüzün damlaları olup yağıyorlar üzerime, sanki bir tek ben kalmışım gibi bu cihanda dua yetimi olan. Benim de hayallerim vardı aslında herkes gibi koştuğum ardından. Kin ve nefret dağılacak, sevgi ve güzellik alacaktı yerini. Şemsten huzmeler dağıtacaktı kara bulutları, muhabbet kaplayacaktı yeryüzünü.
Habil, Kabil’e duyduğu hasedi son anda yutacak, boğazını sıkmak yerine boynuna sarılıp öz kardeşini alnından öpecekti. Firavunlar insafa gelecek rahat bırakacaktı Mısır ahalisini. Yezid kıymayacaktı peygamber torununa, salıverecekti Hüseyin ve ehli beytini ki emniyet içinde dönsünler Medine’ye. Merhamet galip gelecek, Moğollar hiçbir yeri yakıp yıkmadan geri döneceklerdi yurtlarına. Ne Yavuz katledecekti ehl-i beyt sevdalılarını mezhep bahanesiyle, ne de İsmail kılına dokunacaktı peygamber aşıklarının. Avrupalılar Kızılderililerle sulh içinde yaşamayı seçerken, Osmanlı Devleti Ermeni vatandaşlarını bağrına basacaktı. Dünya ayağa kalkacak, ne Hitler’e, ne Stalin’e, ne Pol Pot’a, ne Rwanda’nin Hutu’larına, ne Saddam’a, ne de adını sayamadığım zalimlere göz yumacaklardı, kurtaracaklardı milyonlarca masumu.
Lakin bunların hiçbirisi olmadı, dalalet galip geldi, hayaller mağlup oldu. Hakikaten öyle mi oldu, yoksa bizim hayallerimiz onların hayallerine mi mağlup oldu? Biz ve onlar… Kendimizi içinde bulduğumuz ya da bizzat dahil olduğumuz insan topluluğu, yani biz. Bir de onlar var, yani başkaları. Farklı inanlar, değişik yaşayanlar, eşimize dostumuza, çoluk çocuğumuza benzemeyen ve fakat aslında hiç tanımadığımız diğerleri.
Kadimden beri bu böyle, bir başka deyişle Habil ve Kabil’den günümüze. Elbette hiç kimse ben Habil’im diye caka satmıyor ortalıkta. Kime sorsan O esasen Kabil, Habil ise başkaları. Habil’i seven de yok, rolünü üstlenen de. Cinayetler hep fail-i meçhul, merhamet öksüz, adalet yetim, sevgi kifayetsiz, yeryüzünün halifesi insanoğlu ise çaresiz.
John Lennon meşhur şarkısında ‘imagine / hayal et’ diye seslenmişti dinleyenlerine. Dinlerin, ülkelerin olmadığı bir dünya, cennet ve cehennemin olmadığı bir hayat düşleyin; deneyin aslında zor değil, diyordu kısaca. Evinin önünde, eşinin yanı başında, tanrıdan aldığı emri ifa ettiğini iddia eden birisi tarafından sırtından dört defa vurulup öldürüldüğünde ise şarkıyı yayınlamasının ardından henüz on yıl geçmemişti. Tetiği çeken meczup demir parmaklıklar ardına giderken, John Lennon mahiyetini bilemediğimiz diyarlara göç etmişti, hepimizin hayallerini de yanına alarak…
Profile Image for Konserve Ruhlar.
301 reviews193 followers
September 8, 2014
Türkiye'nin yakın geçmişini güzel bir kurguyla anlatıyor roman. Dönemin siyasi yapısının karakterler üzerindeki etkisi, birbirleriyle ve toplumla etkileşimleri, düşünce ve eylem biçimleri ve bu hareketlerinin doğurduğu sonuçlarla başa çıkabilme yetenekleri romanın kurgusundaki ana hatlar.

Güçlü bir kadın olan Ülkü romanın ana karakteri. Hayatında etkili olacak iki erkek, Arın ve Ömer yaşadıkları çalkantılı dönem içerisinde farklı görüşlere sahip iki karakter. Roman boyunca İstanbul- Ankara ekseninde geçen olaylar, karakterlerle beraber okuyucuyu da doğu Almanya, Rusya ve Fransa topraklarında bir yolculuğa çıkarıyor.

Yazarın akıcı dili ve sadeliği siyasi bir roman niteliği taşıyan eserin kolay okunmasını, okuyucuyu bilgilendirirken aynı zamanda bu eylemden keyif almasını sağlıyor. Dönemin olaylarına aşina olmayan okur bile bu dilin yardımıyla kitaptan öğreniyor. Yer yer Ömer ve Arın karakterlerinin yaptığı konuşmalar doğal olmaktan çıkıp çok fazla öğretici kalıplara girse de bunlar romanın tümüne yayılmadığı için bütünü bozmuyor.

Üç güçlü ve farklı karakterin hayatlarının belirli dönemlerine ait kesitleri aktarmada ustaca bir kurgu izlenmiş. Ara sıra okuyucuya yapılan hatırlatmalar belki de bu geçişleri kolaylaştırmak için özellikle yapılmış ama bence hiç gerek yokmuş. Dikkatli bir okuyucunun böyle hatırlatmalara ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Aksine yazarın tekrara kaçtığı hissi oluşuyor.

Türkiye'nin belirli bir dönemini, o dönemin tanıklarından üstelik akıcı bir kurgu ile dinlemek isteyenler için tavsiye edeceğim bir kitap.
Profile Image for tyranus.
110 reviews304 followers
August 12, 2015
kitap son 50 yılın siyasi tarihine kabaca yer vermiş, sosyalizm inancı taşıyan bir grup insanın çevresinde geçen olayları anlatıyor.
kitabın kahramanlarından ömer ve ülkünün yıllar sonra leipzig'de bir araya geldikleri ilk karşılaşmalarında, birbirinin gözünden öteki kişiyi tasviri dehşet derecede dramatik. bence kitabın en etkileyici-sarsıcı kısmı burası. ömerin gözünden ülküyü, ülkünün gözünden ömeri görüyoruz peşi sıra gelen iki paragrafta.

“Onu son kez Leipzig’de gördüm. O kederli, kurşuni, yenik kentte. O da tıpkı bu kente benziyordu. Peronun başında durmuş bekliyordu. Neyi? Beni beklese -hele de bunca yıl sonra- elinde ne yapıp yapıp bir yerlerden bulduğu papatyalar olurdu, yüzünde de muzip bir tavşan gülümsemesi. Oysa elleri boştu, yüzü de, bakışları da. Papatyaların mimozalara karşı savaşını kaybetmişti, kaybetmiştik. Bütün savaşları kaybetmişti. Artık hangi ülkenin hangi garında, hangi havaalanında olursa olsun hiçbir şey beklemiyordu; ya da bir ömür boyu beklese de kimse gelmeyecekti. Yaşlanmış sandım önce. Yaşlanma umudu bile olmadığım sonra fark ettim.”

***

“Onu son kez Leipzig’de gördüm. Trenin son vagonundan inmiş bana doğru geliyordu. Hep son anda, son vagonlara atlayan; hep gitmek isteyen, ama geride bıraktıklarından kolay kolay kopamayan yârim benim!..Dopdoluydum, çok şey vardı söylenecek. Tabii ki yaşlanmıştı, ama güzeldi; eskisinden daha güzel ve anlamlı, üstelik kendine güvenli. Onu böyle görünce kendi hırpaniliğimden, bakımsızlığımdan, çök- müşlüğümden utandım. Onu sevdiğimi düşündüm. ‘Ben sana aşıktım’ demek istedim, olmadı."
Profile Image for Merve.
344 reviews53 followers
February 22, 2023
Akıcı bir dili var ancak beklediğim etkiyi alamadım. Öyle korkunç ve ağır travmatik bir dönemden geçiyoruz ki ülkece (ne yazık ki bizim toplumumuzun trajedileri bitmeyecek gibi görünüyor) acının, öfkenin, kaygının yoğunluğunu biraz dagitabilmek adına okumak istedim. Çok merak ettiğim bir eserdi çünkü 68-78'li yıllar, o dönem en merak ettiğim, hemen hemen her kitabını toplayip okumaya çalıştığım bir dönem. Röportajlardan anı kitaplarına biyografilerden nehir söyleşilere kurgusal metinlere kadar o doneme uzanan her esere merakla yaklaşıyorum. Anlatılamaz bir kafa dağınıklığı ile güç bela okuyup bitirebildim bugünlerde.
Cinsellikle bir derdim yok sonucta cinsellik haz da insanın en doğal dürtülerinden, ihtiyaçlarından biri. Beni kitapta bu rahatsız etmedi ancak metinden çok fazla koptugum yer oldu. Zamansal sicramalarla ilerlemesi ilgi çekici ama çok fazla konuya deginmeye çalışırken uzatmış gibi geldi. Çok derin çok katmanlı çok anlamlı geçmişi oldukça uzun bir dönemi her yönüyle kurgusunun içine yedirmeye çalışırken dağılmış da zor toparlamıs gibi hissettim. Anlatılacak çok şey var. Anlıyorum. Hak veriyorum. Dile getirilmeli yazıya dökülmeli. Ama bazı fikirler yaşanmışlıklar gerçeklikler başka kurgusal metinlerine bırakılsa daha mı iyi olurdu acaba demeden de kendimi alamıyorum. Son olarak şunu söylemek istiyorum en nihayetinde bu bir edebi metin. Kurmaca. İster istemez bir parça idealizasyon taşıyor içinde. Özellikle erkek karakterlerin kendine yönelttiği özeleştiriyi -feminist bir kadın olarak hem teorik hem pratik anlamda deneyimlere dayanarak- pek ikna edici bulamadım. Belki olmasi gerekeni ortaya koymaya çalışıyordu yazar. Belki o erkek karakterlerin kendi içlerine yaptıkları kazı başkaları tarafından anlatilmaliydi bilmiyorum. Doğru bir hamle belki ama gerçekçi gelmedi. Erkeklerin özelestiri yapamayacağını söylemiyorum haşa(: Anlatıda nedense sığ buldum ikna olamadım o derinlikli kendiyle söylesileri. Neyine ikna olmadım acaba 🤔
Ama doğru ya doğru, en çok 'Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk?' adlı Oya Baydar'la yapılan nehir söyleşi kitabını beğendim (:
64 reviews1 follower
January 9, 2024
Yakın TC ve dünya tarihine halkımın sol gözünden bakan güzelce bir romanı bitirmiş bulunuyorum.

Yer yer türk filmi tadında öyle acı, öyle hüzünlü sayfalar okudum ki gözyaşlarımi tutamadım.

Yakın TC tarihi demisken gerçekten çok detay olaylar uzun uzun ve bir ülkücü yada şeriatçı değilseniz bütün "objektifliği" ile anlatılıyor. 72 yılı askeri müdahalesinden olaylı 77 yılı 1 mayisina, 80 darbesi , faili meçhuller, Susurluk ve daha neler neler:)

Ağır bir otobiyografik kurgu diycem çünkü yazarın hayatını gugılladim.

Bir Vedat Türkali hissettirdi bana, belki önce Oya Baydar okusaydim tersini düşünecektim.

Bilhassa son 70 sayfa ben okudum angaranin yağmuru yağdı.İcim söküldü, boğazlarım düğümlendi doğrusu. Yer yer bilinç akışısal aktarimlar da okuduğum eser bazı bazı kendime dönmemi ve kendi hayatımı sorgulayıp daha çok üzülmemi de sağladı. Yüreğime dokundu yani.
Profile Image for Zeynep Usta Iybar.
30 reviews3 followers
February 21, 2024
12 eylül dönemiyle ilgili birçok kitap okumuştum ama hiçbiri bu kadar bütünsel bir bakış açısı sunmuyordu. sol romantizminden uzak, susurluk'a kadar uzanan geniş bir dönemi çok başarılı aktaran bir roman olmuş. şimdi bir de ülkeye dışarıdan bakarken, bazı şeylerin aslında hiçbir zaman olduralamadığını ve oldurulmayacağını düşündürdü. üzdü. güzeldi
Profile Image for Hatice Alev.
81 reviews
October 20, 2021
Bitmesin diye özümseye özümseye okuduğum, bir dönemi hatta bir kaç dönemi çok iyi anlatan bir roman. Oya Baydar’ın kalemine hayranım. Her kitabı beni ayrı etkiliyor.
Okuyun, okutun ve okutmaya yardımcı olun. Eminim herkes kendinden bişeyler bulacaktır.
17 reviews1 follower
January 11, 2022
Oya Baydar'ı bana tanıtan, Oya Baydar'a hayran olmamı sağlayan kitaptır. Hatta hayatımda okuduğum en güzel kitaptır diyebilirim. Herkesin kendinden birşeyler bulacağını düşünüyorum içinde.
Sıcak Külleri Kaldı...
4 reviews
August 1, 2020
Yakın tarihimizi oldukça etkili şekilde özetleyen müthiş bir kitap
43 reviews
April 15, 2020
Türkiye'nin 1970-2000 arası politik tarihini anlatan çok iyi usta işi bir roman. Bu çalkantılı dönemi anlatırken aynı zamanda bu dönemin insanlar üzerindeki etkisini, insanların bu konuları nasıl algıladığını ve toplumun nasıl şekillendirildiğini de çok başarılı bir şekilde anlatıyor. Aynı zamanda arka planda bunlar olurken bir aşk hikayesi de romanda önemli bir rol alıyor. Beni içine çekebilen, kurgusu güzel, düşündüren, duygulandıran ve içinde hayata dair görüşler olan bir roman. Türkiye'nin bu yakın tarihini anlamak isterseniz kesinlikle okumanız gereken bir roman olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan aynı zamanda çok cesur bir roman olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni, bu dönemi anlatırken bir çok farklı bakış açısını da anlatmayı, olayın tüm taraflarının düşünce ve duygularını da anlatmaya çalışıyor yazar. Bunu da bir hikaye ekseninde doğal bir şekilde yapmaya çalışıyor. Bence bu oldukça zor bir teşebbüs çünkü hem okunabilir uzunlukta olması gerekiyor romanın hem de doğal akışında (karakterlerin derinliği vb) bir hikaye kurgusu altında tüm bakış açılarını yansıtmanız gerekiyor. Bundan dolayı mesela ana karakterin etrafında bu tüm farklı bakış açılarını yansıtan karakterler var, bu büyük bir panorama, gerçek dünyada bu karakterlerin hepsinin bir kişinin hayatına girmesi oldukça zor kanımca, roman gerçekçilikten uzaklaşıyor bu anlamda. Bir de romanın son kısmı daha kuvvetli ve anlamlı olabilirdi, biraz daha karakterin geleceğine ilişkin ipucu verebilirdi veya sürpriz bir son olabilirdi, bence romanın geneline göre zayıf kalmış.
Özetle dönem ve konu ilginizi çekiyorsa ve bugünü de -ve politik konularda insanların tavırlarını da- anlamak istiyorsanız kesinlikle okunması gereken bir roman.

This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Faruk Oruç.
70 reviews1 follower
February 23, 2021
Bir dönem romanı: Sıcak Külleri Kaldı

Roman 1970 ile 2000 yılları arası Türkiye ve dünya manzarasını çiziyor. İstanbul, Ankara, Eskişehir, Diyarbakır, Moskova, Berlin, Leipzig, Paris... Kentler zincirinde yolculuğa çıkıyorsunuz.

Kalabalık bir kişi kadrosu olmasına karşın başkahramanlar: Ülkü, Arın, Ömer ve Mehmet. Olaylar bu kişilerin ağzından anlatılıyor bazen de ilahi bakış açısıyla dışarıdan bir göz tarafından anlatılıyor.

Otuz yıllık zaman diliminde ülkede gerçekleşen öğrenci ve işçi olayları, muhtıralar, darbeler, faili meçhuller, sağ-sol çatışmaları, Susurluk olayı... anlayacağınız siyasi bir zeminde toplumsal meseleler Oya Baydar'ın güçlü kalemiyle kişisel trajedilerin perdesinden aktarılıyor. Polisiye roman tadında, elden düşürmeden kısa sürede okunan bir roman.

Bendeki baskısı 540 sayfa ama sayfa sayısı sizi korkutmasın. Malum günümüzde ince hacimli eserler tercih ediliyor genellikle ve biraz hacimli eserlerden uzak duruluyor. Bence bir çırpıda okuyacağınız hacimli bir roman. Keyiflenerek ve yer yer hüzünlenerek okuyacaksınız.

Romanın zaman algısı katmanlı. Kendinizi bir zaman makinesinde gibi hissedeceksiniz. Bazen kitabın gününe bazen 90'lara bazen 70'lere gideceksiniz. Bu da kitabı daha keyifli hale getirmiş bence.

Okumanızı öneririm, keyifli okumalar dilerim.
Profile Image for B.
284 reviews10 followers
January 10, 2023
1970-80’li dönemden sağlam bir solcu geçmişi olan Oya Baydar’ın bu kitabı, yıllar önce okuduğum “Peygamberin son 5 günü” (Tahsin Yücel) kitabını andırıyor: örneğin iki kardeş olan Arin ile Erim’in değişik idealler için verdikleri, uğruna feda ettikleri hayatları… ya da Mehmet İliç’in gene birbirine zıt görüşlü iki oğlu. Yoğun bir flashback yumağı içine gömülü, ustun bir psikanaliz ve detay içerikli romanda, Bayar ana karakter Ülkü’nün 30-40 yıllık geçmişinde yaşadıkları, aşkları, her 5 duyusuyla bulunduğu ortam gözlemlediği nesneler ve duyumsadığı hisleri çok gerçekçi yazmış.

Evet, politik bir roman. Ama, bunun da ötesinde, belki de o 30-40 seneyi böylesine yasamayan ya da yasayamayan birinin yazabileceği türden değil. Okuyucu kendini olanların içinde, hatta Ülkü’nün ruhunda buluyor.
42 reviews2 followers
January 8, 2019
Dönemi birinci elden yaşamış yazar romandaki kahramanları fazlasıyla gerçekçi ve tatmin edici bir şekilde yansıtmış. Özellikle olay örgüleri, zamandaki ileri geri zıplamaları ve karakterler arasındaki sirkülasyonu ile okuması keyifli bir kitaptı. Ana temayı ve yansıtılma şeklini biraz fazla romantik buldum. O günlere ait pek fikri olmayan bizim neslimiz için öğretici özelliği var, fakat kimi deyimleri ve fikirleri bana yabancı sanki diğer dillerden çevrilmiş ve Türkçe'de pek kullanılmayan kelime grupları var. Genel olarak tarih meraklılarına önerebileceğim bir kitaptı.

Not: Lise son sınıfta okumaya başlamış, bana biraz ağır ve sıkıcı geldiği için yarım bırakmıştım. Seneler sonra tekrar elime aldığımda gayet rahat okuduğumu farkettim.
Profile Image for Ugur.
30 reviews
December 19, 2023
Oya Baydar'ın bütün kitaplarını okuma isteği uyandırdı içimde. Anlatımı akıcı, güzel, kurgusu, olayların yavaş yavaş toparlandı örün çok doğal geliyor insana; karakterlerin çoğu çok idealist ve zayifliklariyla da seviliyorlar, özellikle ana kahraman.

Tek gerçekçi gelmeyen şey ayrılıkların çoğunun yavaşça konuşmadan olması, tüm sevgilerin konuşulmayan yaşlarının çok olmasıydı. Ama politik ve toplumsal gelişmeler ve kişisel hikayeler harika harmanlanmış kitapta. Elimden bırakamadım.
Profile Image for Ezgi Elibol Topcuoglu.
45 reviews1 follower
January 4, 2024
Etkileyici bir metin ama yarisi uzunlugunda da yazilabilirdi. Kendini yer yer tekrar ediyor. Bir de Oya Hanim’in sesi cok gur, adeta onun siyasi akimlarla ilgili kisisel dusuncelerini didaktik sekilde okuyoruz kitapta. Son olarak Kurt sorununa cesurca deginirken kitabin bazi bolumlerinde Dogululari asagiliyor gibi hissettigim yerlerden rahatsiz oldum. Ulku de Arim da cok sevemedigim ama anladigim karakterler oldu.
2 reviews
July 29, 2025
1 yıldız bile fazla ya, neyse.
Tarihsel olaylar, ansiklopedi maddesinden alınmış gibi sayfalarca dizilmiş, araya 68 kuşağı devrimci karikatürü insancıklar ve yeşilçam usulü bir bürokrat, paşazade aile, gecekonducular,bolca da cinsellik sokuşturulmuş 500 küsür sayfa. Birileri çok satan roman yazmak istemiş, Türkiye'de kitap okuyan insanların gönlünü hoş edecek malzemeleri rastgele toplayıp kitap yapmış.
Profile Image for Ziya Tüzel.
32 reviews
March 19, 2023
Çok başarılı bir roman. Oya Baydar 'ın Erguvan Kapısı romanından sonra okuduğum 2. Kitabı.
Türkiye siyasi geçmişi ve halen bugünkü devam eden yapısını net bir şekilde romanda bulmak mümkün. Yazım dili ve özellikle karakterlerin konu geçişleri de çok başarılı.
Okunması gereken romanlar arasında mutlaka ismi olmalı.
Profile Image for Özge Beydağ Yılmaz.
236 reviews20 followers
August 10, 2023
60 lardan 2000 lere uzanan bir tarih aralığında Türkiye'nin siyasi tarihini anlatan bir roman. Zaman zaman zorladı, tam da hakim olmadığım olayları çok da detaya girmeden anlattığı yerlerde, bahsettiği parti hangisi, şu anlatılan hangi olay vs gibi kafa karışıklığı yaşadım, kolay okunan bir roman diyemem. Biraz daha hakimseniz o dönemin siyasetine belki daha çok seversiniz.
Profile Image for Tuğçe.
13 reviews
October 28, 2023
Sevmek ile sevmemek arasında kaldım. Zaman geçişleri çok fazla. Anlatıcı sürekli değişiyor. Diyalog mu iç ses mi karışabiliyor. Yakın dönem Türk siyasi hayatı olsa da konuya derinlemesine hakim olmadığım için değindiği olaylar ile ilgili ara ara okuma yapma durumunda kaldım. Gereğinden fazla uzamış.
Profile Image for Seda Yetik.
94 reviews8 followers
January 19, 2019
icine isleyen bir kitap bitirmenin sonsuz mutlulugu 💕 Hani Sunay Akin demis ya; “tarihi, tarih yapan insandir, insan hikayeleridir" diye. iste bu sozun tam karsiligidir bu kitap; sicak kulleri kaldi 🍂
Profile Image for Seval.
95 reviews
January 8, 2020
"Savaşlar değişse de insanların tutkuları, acıları, soysuzlukları ve kahramanlıkları değişmiyor."

Dönemin siyasi yapısını anlatırken hayata dair hüznü hissettiriyor. Uzun, zaman zaman ilerlemesi zor ama etkileyici ve iz bırakan bir kitap.
Profile Image for Özge Özbek.
11 reviews2 followers
January 3, 2021
Kitabın son cümlesini okuduğumda kapağı hiç kapatmadan en baştan tekrar başlamak istedim okumaya.
Bir düzen, bir dönem böylesine naif ve çeşitli zekice bakış açılarıyla, böylesine insanı duygularla ve çarpıcı cümlelerle anlatilabilirdi ancak. Siz ne yaptınız Oya Hanım bana gerçekten? :)
Displaying 1 - 30 of 42 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.