“Kaçkınlar ve 1950’lerin sonunda yayımlanan, kuşağımın birçok yazarının ilk yapıtlarındaki, boğuntunun, bunaltının, bunalımın, başkaldırının, birey olma çabasının, barışık olmamada direnmenin, yerleşik değerleri sorgulama, yadsıma eğilimlerinin, yalnız özgür düşünce ve aydınlar üzerindeki baskıyı gün geçtikçe artıran siyasal iktidar tarafından değil, sözüm ona ilerici bağnaz çevrelerce de ‘mahkûm’ edildiğini gördüm, yaşadım. Bu açıdan bakıldığında, diyebilirim ki bir yalnızlıkta yazdık. Bireyselliğe yer olmayan bir toplumda, birer aykırı olarak, birer horlanmış olarak yazdık. Kendi benzerlerimizi bulmak için yazdık.”
1936’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde başladığı öğrenimini Paris’te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları’nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında onlarca ürün verdi. "Bir Gemide" adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, "Ders Notları" ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, "Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı" ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü aldı. Abidin Dino, Yüksel Arslan, Bedri Rahmi, Eren Eyüboğlu, Füreya, Aliye Berger, Ergin İnan gibi sanatçılar üzerine yayınlanmış kitapları vardır.
Ilk kez Ferit Edgu okudum ve ilk kitabi dusmus payima bilmeden. Ilk oykunun uslubundan midir nedir, cok agir okudum ama tum oykuleri cok sevdim. Ozellikle II. Kackin oykusunde biraz sarsilmis olabilirim. Tanidigim birinin hayati birkac sayfaya hapsolmus gibiydi.
Bu arada son sozu ile de gonlumu fethetti Edgu. Kendi hakkinda -ilk kitabi olsa dahi, cunku daha once hicbir yazarda boyle bir seye rastlamadim- bu kadar durust konusabilmeli ve boyle mutevazi olabilmeli tum yazarlar. Guzel bir baslangic oldu. Sonsozden kucuk bir parca birakmak istiyorum:
"Bir ilk kitapta, yapmam gerekenin, bir yapi kurmak, bir usluba sahip olmak icin caba gostermek degil, yapiyi ve uslubu boslayip, bir ic-dokmeyi, yazinsal bir baskaldiriyi (yetenegin el verdigi olcude) sonuna degin gerceklestirmek oldugunu cok sonra anladim. 'Uslupsuz yazar olmaz' ilkesi yirmi yasindaki bir yazar icin gecerli degildir. O, her telden calabilir. Calabilmelidir."
Ferit Edgü'nün ilk kitabı olma özelliği taşıyan "Kaçkınlar", dört kaçkının düşüncelerini minimalist bir dille okuyucuyla buluşturan yapısı ve depresif atmosferi itibariyle en özgün Edgü eserlerinden biri. Zaman zaman Albert Camus'yu andıran sorgulamalarıyla dört kaçkının geçirdikleri zorlu evreleri okuma şansı bulduğumuz kitapta özellikle ilk hikaye çok başarılı olmakla beraber Camus'nun "Düşüş"ünü andırdığını söylemeliyim. Öte yandan, diğer hikayelerde de Camus'nun başyapıtı olan "Yabancı"dan izler bulmak mümkün. Edgü'nün kesinlikle okunması gereken eserlerinden biri.
Bir ilk kitaba göre gayet iyi fakat tabi ki de Ferit Edgü'nün diğer öykü kitaplarından daha altta olduğu hiç kuşku götürmeyen bir gerçek. Ama Edgü'nün hangi aşamalardan geçip mükemmel eserler yarattığına dair büyük bir ipucu ve başlangıç aslında Kaçkınlar. Ferit Edgü'nün sonraki yayımlayacağı kitaplarındaki kötümser ve olumsuz havanın, bunun yanında bireyselleşme kavramının bu kitapta doğduğunu görebileceksiniz.
Gecenin çökmesini bekliyordum. Kendimi hapsettiğim bu evden, karanlığın yardımıyla kaçacak, içimde, bir çocuk yazısı gibi kargacık burgacık, okunması güç sıkıntımın kaynaklarına doğru doludizgin gidecektim.
"Biliyorum, bir insana inanabilseydim, bir insanı sevebilseydim (bu insan kendim bile olsa) her şey değişecekti. Ama ya o insan yoktu ortalarda. Ya da o inanç -o günlerde."
Ferit Edgü’nün ilk kitabı Kaçkınlar’ın bu basımı, kendi deyimiyle “fazlalıklarından kurtulmuş” 30 yıl sonraki baskısı. Ferit Edgü, 20’li yaşlarında yazmış bu kitabı. 20 yaşında bir kitap başarmak istemiş -kendine özgü bir dünyası ve üslubu olan bir kitap- başardığına inanarak da yayınlatmış. “Bireyselliğe yer olmayan bir toplumda, birer aykırı olarak, birer horlanmış olarak yazdık” diyor yazar.
Hakkari’de Bir Mevsim adlı kitabı da aynı şekilde “hiç olmakla, kimse olmamakla” ilgili. “Var olma, yok olma topluma ve bireyin kendisine yabancı olma” üzerinde kafa yorduğu konular.
Hakkari’de Bir Mevsim kitabının dili oldukça şiirsel. Düş gibi adeta. Çok az kelimeyle çok fazla duyguyu ve farklı duygu yoğunluklarını okuyucuya geçirebiliyor. Kaçkınlar kitabında bu şiirsel dili bulamadım ancak kişinin yaşadığı çıkmazlar, çatışmalar, ait olamama, direnme, başkaldırı... tüm bu duygular bu incecik kitapta okuyucuya çok güzel geçiriyor.
2020 yılının bana armağanı Ferit Edgü’nün Kitapları oldu.
Ferit Edgü'nün ilk kitabı olma özelliği dışında Kaçkınlar gerçekten kurgusu ve diliyle okuma ve hızlıca bitirme isteği yaratıyor.Doğru bir kitapla başladığımı düşünüyorum. Diğer kitaplarını da hızlıca alıp okumak istiyorum. Beni sonsözdeki şu cümle etkiledi. "Bizler, tam anlamıyla bir yalnızlıkta yazdık. Bireyselliğe yer olmayan bir toplumda, birer aykırı olarak, birer horlanmış olarak yazdık. Kendi benzerlerimizi bulmak için yazdık." Benzerlerimizi sürekli aradığımız bu dünyada yalnızlızlıkla ve horlanmışlıkla barışık bir yazar Ferit Edgü.. hepimiz gibi, birimiz gibi..
Yazarın 20 yaşında yazdığı bu kitapta, daha o yaşlardayken ne kadar zengin cümleler kuracağı ortadaymış, gelişi güzel değil okumaktan ziyade cümlelerin üzerinde durulması gereken bir kitap.
[biliyorum, bir insana inanabilseydim, bir insanı sevebilseydim (bu insan kendim bile olsa) her şey değişecekti.
Kitabin en guzel kismi kapagi galiba ordaki arti cok begendim :) Bu tarz braindump tarzi ardi ardina eklenen bence alakasiz cumlelerle olusturulan tarzi begenmiyorum. En son Asli Erdoganda okumustum bunu o sonradan anlasilir ve tatli gelmeye baslamisti ama bunda o duyguyu hissedemedim.
Ferit Edgü'nün ilk kitabı. 20 yaşında bir yazar için oldukça iyi. Teknik daha sonra geliştirmeye devam edeceği bilinç akışına benzer kişisel bir üslup. Yıllar sonra bu kitabı ve genelde yazmak için şöyle konuşuyor: “Yazarken bir yazar olmaktan çok, bir birey olmayı başarmayı amaçlıyordum. Birey olmanın başka yollarını bilmediğim (bugün de bilmiyorum) için. Yazdığın sürece ve yazdığının gerçekliği oranında gerçekleştireceksin bireyselliğini, diyordum kendi kendime. Yazmak bir kaçış değil, gerçeğe giden bir yoldu. Bir edimdi”
Ferit Edgü’nün ilk kitabı, 20 yaşında yazmış (yıllar içinde çeşitli düzeltmeler yapmış). Kitap iç dökme, sayıklamalar ve kasvetle ilerliyor. Bu durum bir dönemin kitabı olması açısından önemli. Hangi dönem; 50’lerde yazmaya başlayıp, “birey olmak” için yazanların dönemi.
Kitabın sonunda, yazarın daha yetişkin yaşında, yazdığı kitapla ilgili bir değerlendirmesi de var. Burada yirmili yaşlarda üslubu boşlayarak ve bireysel arayışın aracı olarak yazmayı anlatıyor.