Jump to ratings and reviews
Rate this book

Elveda Güzel Vatanım

Rate this book
Devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıktır.

1926 yılının o hüzünlü sonbaharı. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış, genç cumhuriyet ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor. O büyük altüst oluşun içinde bir adam: Şehsuvar Sami… Bir zamanların İttihat ve Terakki fedaisi, şimdilerin yorgun komitacısı. Şehsuvar Sami'nin etrafında dönen amansız bir entrika. Bir yanda kaybettiği ama hiçbir zaman yüreğinden çıkartamadığı sevgilisi Ester, öte yanda yaşanılan tarihsel bozgun… Kaybedilen bir ülke, kaybedilen bir şehir, kaybedilen bir hayat. Ve aklında hep aynı soru: Devlet mi kutsaldır, yoksa insan mı?

"Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar." Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne yazık ki doğru… Doğru, lakin eksik. Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir.

Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan…

Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim, kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Şimdi bilmiyorum…

560 pages, Paperback

First published December 1, 2015

133 people are currently reading
1221 people want to read

About the author

Ahmet Ümit

55 books1,462 followers
Ahmet Ümit was born in 1960 in the city of Gaziantep in southern Turkey. He moved to Istanbul in 1978 to attend university. In 1983 he both graduated from the Public Administration Faculty of Marmara University and wrote his very first story. An active member of the Turkish Communist Party from 1974 until 1989 Ümit took part in the underground movement for democracy while Turkey was under the rule of a
military dictatorship between 1980-1990. In 1985-86 he illegally attended the Academy for Social Sciences in Moscow. Ümit worked in the advertising sector from 1989-1998 and is currently employed as cultural advisor at the Goethe Foundation in Istanbul. He has one daughter Gül. Since 1989 Ümit has published one volume of poetry three volumes of short stories a book of fairytales one novella and six novels. One of Turkey’s most renowned contemporary authors Ümit is especially well-known for his
mastery of the mystery genre as reflected in many of his bestselling novels and
short story volumes. Drawing upon the unique political and historical background of his home country Ümit delves into the psyches of his
well-wrought characters as he weaves enthralling tales of murder and political intrigue.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
801 (37%)
4 stars
823 (38%)
3 stars
375 (17%)
2 stars
104 (4%)
1 star
25 (1%)
Displaying 1 - 30 of 159 reviews
Profile Image for Erkin.
107 reviews18 followers
December 18, 2015
Ahmet Ümit'in neredeyse tüm kitaplarını severek okudum, ama son polisiyeleri yeterince tatmin etmemişti beni; iyi polisiye sevenleri doyurmuyordu polisiye olarak. Ancak fark ettim ki o polisiye yazmıyor, bir polisin romanını yazıyor yazarsa.

Şimdi "Kar Kokusu"ndan bu yana almadığım kadar çok zevk aldığım yeni bir kitap yazmış. İttihad ve Terakki'ye elinden geldiğince objektif bakmış, hem dönemin tarihini öğrenmek isteyenler (elbette başlangıç seviyesinden bahsediyorum), hem de güzel bir roman okumak isteyenler için güzel bir seçim olabilir.

Bence en az iki katı olmalıydı bu kitap; 1914-1923 arası ayrı bir cilt olmalıydı; o dönemi çabuk geçmiş sanki.
Profile Image for Kyriakos S Kyriakou.
135 reviews16 followers
May 1, 2018
Μια ερωτική ιστορία ή μια ιστορική καταγραφή των δεινών του πολέμου; Μέσα από τις επιστολές του Σεχσουβάρ προς την αγαπημένη του την οποία άφησε για να υπηρετήσει την πατρίδα μαθαίνουμε την ιστορία της κατάρρευσης της Οθωμανικής αυτοκρατορίας και τα προβλήματα της νεοσυσταθείσας συνταγματικής μοναρχίας, όπως τα βιώνει ο Σεχσουβάρ! Σίγουρα είναι κατά κύριο λόγο πολιτικό μυθιστόρημα που καταγράφει όλα τα δεινά που επιφέρει τόσο η τοπική όσο και η διεθνής πολιτική.
«Διότι ο λογοτέχνης δεν είναι χρονικογράφος, δηλαδή δεν καταγράφει αυτό που συμβαίνει στην Ιστορία. Αφηγείται το πως επιδρούν τα ιστορικά γεγονότα στους χαρακτήρες που επινοεί ο ίδιος, και με αυτόν τον τρόπο εμείς οι αναγνώστες, ευρισκόμενοι στην ίδια ψυχική κατάσταση με τους χαρακτήρες, αποκτούμε την ευκαιρία να έρθουμε ενώπιος ενωπίω με την ίδια μας την ύπαρξη.»
Ένα βιβλίο αντιπολεμικό, για όλα όσα μας αφαιρεί ο πόλεμος και τα κακά που αφήνει στο πέρασμα του από όπου κανείς δεν βγαίνει κερδισμένος. «Πλέον δεν μπορούσα να δικαιολογήσω τις δολοφονίες που διαπράτταμε, το αίμα που χύναμε, με το επιχείρημα «Ήταν αναγκαίο για την επανάσταση». Πλέον δεν ήταν αρκετό το επιχείρημα αυτό για να πείσω τον εαυτό μου.» «Για έναν νέο που είχε έρθει να πολεμήσει και να πεθάνει για την πατρίδα προείχε το συναίσθημα παρά η λογική, τα μεγάλα λόγια πρόσφεραν ενθουσιασμό οι απλές αλήθειες τίποτα.»
Για περισσότερα διαβάστε στο https://anotherlookforyou.blogspot.co...
Profile Image for Ebru.
71 reviews15 followers
August 2, 2016
Yazarın sevgilisine olan mektuplarıyla ilerliyor konu. Kitap 3 katmandan oluşuyor,her mektupta Şehsuvar Sami'nin sevgilisine olan aşkı, geçmişte (1900lu yıllar ve1918 arası) yaşananlar ve şimdiki zaman olan 1926 senesi.şehsuvar Sami'nin aşkı çok silik,gereksiz ve zorlama geldi bana.Sırf mektup anlatımıyla kitap yazılsın diye bu aşk yaratılmış gibi geldi,aşkı hiç hissettiremedi bana yazar.

1900 lu yıllarda ittihat ve terakkinin imparatorlugu nasıl yonettiğini anlattıgı kısımlar güzeldi, belli ki oldukça araştırılmış, üzerinde çalışılmış, günümüzde teşkilatı mahsusanın eleştirilen icraatlarından olan ermeni tehcirini daha detaylı anlatmasını beklerdim. Şehsuvar Sami'nin defalarca ittihat ve terakkinin bu teşkilatında çalıştığını vurgulamasına rağmen teşkilatı mahsusanın ermeni tehcirini,rumları surmelerini vs neredeyse hiç anlatmadan yüzeysel bir şekilde geçti Ahmet Ümit.

Yine de bu kitabı okuduğuma pişman olmadım, çok derin bir tarih bilgim yok.Lisedeki tarih derslerinde bir iki sayfa ilegeçiştirilen,bir zamanlar koskoca imparatorlugun kaderini çizmiş olan ittihat ve terakki hakkında bir çok şey öğrenmiş oldum kitap sayesinde, zira okurken devamlı google'ladım kitapta geçen kişileri.

Kısacası tavsiye ederim,güzel bir okumaydı...
Profile Image for Caner Ergen.
67 reviews9 followers
July 2, 2016
2.Meşrutiyetin ilanı, 31 Mart Vakası, Abdülhamit'in düşüşü, Trablusgarp ve Balkan Savaşları, Babıali baskını, 1. Dünya Savaşının başlangıcı, Ermeni Tehciri, tüm bu kaos ortamında İttihat ve Terakkinin ülkeyi idare etme çabaları, devlet içi çekişmeler, Enver Paşa'nın ihtirasları, kısacası "Hasta Adam"ın son günlerinde geçen güzel kurgulanmış, tarihi olayların ağır bastığı bir roman olmuş. Tarihi romanlara ve özellikle Osmanlı'nın son zamanları ile Cumhuriyetin ilk yıllarına dair özel bir ilgim olması sebebiyle kanaat notuyla 5 yıldızı hakediyor :)
Profile Image for Karanlık kadın.
123 reviews2 followers
Read
March 13, 2016
anlatmaya kelimeler yetmez... o kadar güzel ki... ağır diline rağmen tekrar okusam yine bıkmam....

ahmet ümit bu kez beni çok şaşırttı... tarzının dışına çıkmış çok yakışmış.. yazarın kendisinden sultan abdülaziz cinayetini anlatan bir roman bekliyorum...

günümüz siyasetine çok sert göndermeler var... dikkatli okuduysanız, anlarsınız... günümüzdeki olaylar ve itihat ve terraki zamanındaki olaylar çok benziyor...

okuyun ve okutturun... çoğu 'iktidar' yalakası yazar gibi değil...
Profile Image for Mehmet Koç.
Author 26 books90 followers
March 17, 2016
Ahmet Ümit'in kitabı, 1906-1926 arası yükseliş ve çözülüş dönemlerinde, çoğunlukla namlı silahşörler üzerinden, İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin hazin hikayesini ele alıyor.

Kitapta Cemiyet'in "troyka"sı Enver-Talat-Cemal Beylerin kendi aralarındaki ihtilaflarından (keza Ahmed Rıza ve Prens Sabahattin'den ayrışmalarından), Osmanlı'nın çöküşü sonrası gelişmelere, bilhassa İzmir Suikastı sürecinde yeni rejimin eski silah arkadaşlarını tasfiyesine ayrıntılı olarak değinilmiş. Lakin yazarın tarih nosyonunun zayıf olması, hadiseleri değerlendirirken bir kısım hataları da beraberinde getiriyor (Harb-i Umumi'ye giriş koşulları, Cumhuriyet'in ilk dönemindeki tasfiyelerin ekonomi-politik gerekçeleri, Enver Bey'in vizyonu ve dinamizmi vb).

Diğer taraftan, bu kitabı bir roman olarak değil (roman tekniği bakımından başarısız), tarihi hadiselerle bezenmiş bir hatırat-biyografi olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. Keza, mektup formatının okumayı ve takibi güçleştirdiği de ayrı bir vakıa...

Kitabın sonundaki kısa lügat kısmına ihtiyaç duyulması ise, memleketin ve yeni nesillerin dil ve kelime kapasitesi açısından endişe verici...

Nihayetinde, yakın tarihi popüler kılmak açısından, özellikle İttihatçıların yeni rejim tarafından tasfiyesi gibi epeyce netameli ve pek bilinmeyen bir konuda, okunmaya değer bir kitap. İlk baskısında 250 bin gibi Türkiye'de pek görülmeyen bir miktarda basılması da memnuniyet ve ümit verici...
Profile Image for HÜLYA.
1,138 reviews47 followers
October 8, 2016
Kitap elinde 10 gün surundu..Hayır beğenmedim...Beklentim yüksek idi büyük hayal kırıklığı oldu.
Anlatım sıkıcı olduğu için ilerlemek bilmedi...
Büyük ümitler ile aldım ama maalesef kitaptaki hikayeye giremedim ve bana hiç hitap etmedi.
Okunması gereken bir kitap olduğu için sabırla bitmesini bekledim...Zaman zaman günümüzü anımsatan sahneler vardı ...Hikayedeki kahramanın mi? Yazarın mi? olduğunu cozemedigim bir Mustafa Kemal takıntısı var gibi geldi bana ....Ermeni katliamına da atif yapmaktan kacamadi..Birde bu olayların bizden tarafı olanı da isleseydi tarafsız olaydı ..
Kendi bakış açısından isleyince Ermeni meselesini tarafsız isleyemedi bence..
Enver paşanın ülkeyi nasıl felakete surukledigini ise ibret verici idi.
Baba günümüz politikacıların anımsattı maalesef ..
Yine de faydalı bir kitap ....
Kurtuluş savaşı dönemini de işleyen bir kitabı nasıl yapacağını merak ediyorum ...
Profile Image for Safa Tarkan.
18 reviews2 followers
May 6, 2016
Yer yer üç yıldıza düşse de sonunda dört yıldızda karar kıldım.

Üç ayrı koldan ilerleyen üç ayrı roman hissine sık sık kapıldım. Aklıma, Ümit'in bu seçiminin kitabı gereksiz yere uzatmış olabileceği fikri gelse de aynı herhangi bir malzemesi eksik bir yemeğin tadını yemeden bilemeyeceğimiz gibi kollardan birinin eksik olmasının romanı ne hale sokacağını tahmin etmek de zor diye düşünüyorum.
Kaçınılmaz olarak İttihat ve Terakki Cemiyetini de ne kadar az bildiğimi gösteren bir kitap oldu. İnsanda o konu üzerine daha fazla okuma merakı uyandırıyor. Üstelik ülkemizin demokratikleşme macerasının bu kadar önemli bir parçasıyken gözlerden uzak kalması manidar.
Sinemaya aktarılması büyük prodüksiyon gerektireceği için bence zor ama olsa fena olmazdı.
Profile Image for Arzu S.
58 reviews5 followers
May 4, 2016
Tarihi olayların polisiyeleştirilmesi konusunda hala çekincelerim olsa da kitap açık ve net bir şekilde güzeldi.

Zaman ve tarih akışı, kişi tasvir ve psikoloji tahlilleri tam manasıyla Ahmet Ümit'e has bir havayla yazılmış.

1906-1926 tarihleri arası geniş bir zaman dilimini böylesine derinlemesine ve başarılı anlatmak gerçekten güzel bir sonuç getiriyor kitabın bitiminde. Zaten Pera'da 2014'te yakmıştı bu kitabın iyi sinyallerini.

Tarih, siyaset ve edebiyat bu kadar paralel ilerlediği için de roman ayrı bir çekicilik kazanıyor.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1908 Meşrutiyeti, Bab-ı Ali baskını, Ermeni Tehciri ve tarihin pek çok muallak noktalarına hem yazar hem karakter olarak güzel yorumlar getirmiş Ahmet Ümit. Şehsuvar Sami ile birlikte " Acaba bu durum aksi ynde olsaydı neler olurdu?" sorusu okuyucunun zihninde dönüyor.

Ayrıca da polisiye severlerin kreliçesi Agatha Christie'ye ve Orient Ekspress'e selam çakmayı ihmal etmemiş :)

Genel çerçevesini de içinin resimlerini de başarıyla doldurmuş Ahmet Ümit. Okuyacaklar pişman olmaz. Ancak bir noktada sıkıcı gelebilir ki bunu ben yaşamasam da muhtemel; Ester. Roman mektuplar formatında ilerlerken ana çerçeveyi Esterle yarım kalan aşk oluşturuyor ve bu durumda bazı noktalar bunaltıcı gelebiliyor.
Profile Image for özlem Ersoy Karka.
46 reviews5 followers
February 4, 2016
Çarpıcı. İçimdeki Atatürkçü biraz incinmiş olsa da, Mustafa Kemal'in büyüklüğü ve etkilerinin azımsandığını hissetmiş olsam da, vatan ve iktidar diye dolanıp duran sonra vatan ateşin ortasına düşünce valizlerini toplayıp bir gecede kaçan yüz karası karakterler, altmetinde, Atatürk'ten ön planda gösterilmiş olsa da, böyle bir kitaba ihtiyacımız vardı ülke olarak. Kişisel olarak da ihtiyacım vardı. Lisedeki tarih öğretmenlerim Halil Parlak ve Gül Yayla ders kitaplarında yazmayan birtakım bilgiler anlatırlardı bize özellikle de 1. Dünya Savaşı'nın gerçek nedenleri ve Enver Paşa hakkında. İşte o bilgilerimle çelişmeyen bir romandı okuduğum; bu yönden de tatmin etti beni Ahmet Ümit.
Profile Image for Kiki Dal.
218 reviews31 followers
August 29, 2019
Ένα πολύ ενδιαφέρον μυθιστόρημα για την πολιτική κατάσταση της Τουρκίας λίγο πριν την κατάρρευση της Οθωμανικής Αυτοκρατορίας μέχρι την ίδρυση της Τουρκικής δημοκρατίας. Οι Νεότουρκοι, το Κομιτάτο " Ένωση και Πρόοδος ", η εκθρόνιση του σουλτάνου Αμπντουλχαμίτ και τα προβλήματα της νεοσύστατης δημοκρατίας περιγράφονται με λεπτομέρειες, οπότε θα πρέπει ο αναγνώστης να ενδιαφέρεται για την τουρκική ιστορία.
Profile Image for Bulent.
997 reviews64 followers
January 21, 2022
Polisiye romanları ile "gönüllere taht kuran" Ahmet Ümit'in polisiye olmayan, İttihatçıların İkinci Meşrutiyetten İzmir Suikasti'ne yani 1908'den 1920'lerin sonuna kadar geçen yıllardaki mücadelesini anlatan bir romanı.

Roman diyorum ama Şehsuvar Sami'nin ve Yahudi sevgilisi Ester'e yazdığı mektuplar ile ilerleyen bir siyasi tarih kitabı... İttihatçıların Abdülhamit ve istibdat rejimi ile mücadelesi, savaşlar, yenilgiler ve cumhuriyeti kuran kadronun, -eski ittihatçı olmalarına rağmen- İttihatçılarla kavgaları yıllardır edebiyat dünyasının konu edindiği bir tema. Kemal Tahir, Attila İlhan ve daha bir çokları bu kavgayı, aksiyon dolu bu yılları ele aldığı romanlar yazmışlardı. Buna bir de son dönemlerde iyice çoğalan anı kitaplarını, hatta 1940'lardan beri yazılıp çizilen Kandemir, Cemal Kutay gibi yazarların kitaplarını ekleyin... Zaten deyim yerindeyse "üzerinde çok tepinilmiş" bir konu bu.

Konusu bir yana, Ahmet Ümit'in dönem romanı yazarken yapılabilecek hatalara düşmüş olması da kitabın değerini bir parça azaltıyor. Örnek mi?

İzmir Suikasti Haziran 1926'da açığa çıkartılıyor. Davaların sona ermesi ve idamlar Temmuz 1926, Davanın Ankara yargılamalarının sonuçlanması Ağustos 1926... Ahmet Ümit'in roman boyunca sürekli "intihar değil cinayet" olarak andığı, Kara Kemal'in ölümü 27 Ağustos 1926.
Şapka devrimi diye bilinen Kastamonu'da başlayan "inkılap" 24 Ağustos 1925 tarihli.
Yani Şehsuvar Sami'nin arkadaşı ile buluşup rakı içtiği mekanlarda feslerini masaya koyması, masadan alıp kafasına takması mümkün değil.

Ya da Meşrutiyetin ilanından sonra İttihatçılar Selanik'ten İstanbul'a gelip eğlenmek için Pera'ya çıktıklarında Maksim Gazinosuna gidemezlerdi. Çünkü Maksim, Ekim Devrimi sonrasında İstanbul'a kaçan Beyaz Ruslardan biri olan Frederick Bruce Thomas tarafından 1921 yılında açılmıştı.

Böyle küçük ayrıntıların ne kadar önemli olduğunu en çok, polisiye romanlar yazarı Ahmet Ümit bilir aslında. Yoksa "Şeytan Ayrıntıda Gizlidir" diye bir roman yazmazdı her halde.

Başa dönersek, Ahmet Ümit polisiye romanlar yazan bir yazar. Ama Elveda Güzel Vatanım, bir polisiye roman değil, politik polisiye de değil. Arka arkaya sıralanmış bilgiler içeren bir dönem panoraması. İttihat ve Terakki, Teşkilat-ı Mahsusa, Silahşörler, cumhuriyetin onlarla hesaplaşması gibi çok konuşulan, çok ilgi çeken, çok satacak konuları konu edenin bir kitap.

#seslikitap
Profile Image for Evren.
57 reviews8 followers
September 8, 2019
Dönemin Çin Başbakanı Zhou Enlai’ın 1972 yılında ABD Başkanı Nixon’la görüşmesinde Fransız Devrimi hakkında “etkilerini değerlendirmek için henüz çok erken” dediği rivayet edilir. Görüşmede hazır bulunan ABD’li bir diplomatın bildirdiğine göre aslında Enlai, 1968 yılında Paris’te gerçekleşen sokak hareketlerinden bahsetmektedir. Öte yandan, büyük tarihsel olayların süregiden etkilerine dramatik bir vurgu yapan bu faydalı deyiş tedavüle girmiştir bir kere.

Benzer şekilde, yıllar önce, ünlü Fransız tarihçi François Furet’nin Fransız Devrimi’nin iki yüzüncü yıl dönümü vesilesiyle yazdığı bir makalesinde de bu gibi bir ifadeye rastladığımı hatırlıyorum. Hafızam beni yanıltmıyorsa Furet, Fransız Devrimi’nin halen devam eden bir fenomen olduğunu, dolayısıyla bu olayın tarihsel rolü hakkında düşünmek ve yazmak için yapılan her türlü girişimin “güncel” olanın gölgesinde kalmaya mahkum olduğunu ifade ediyordu. Bir başka ifadeyle, Fransız Devrimi halen bitmemişti ve muhayyilelerimizde her gün yeniden yıkılıp yeniden yapılıyor, yeniden anlamlandırılıyordu.

Türk tarihi açısından, Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinin başladığı Tanzimat ve sonrasında Birinci ve İkinci Meşrutiyet devirlerinin de buna benzer etkileri olduğunu söylemek mümkün gibi geliyor bana. Türkiye’de bugün (belki her zamankinden daha fazla) II. Abdülhamit, İttihat ve Terakki gibi isimler güncelliğini koruyan, her gün yeniden üretilerek siyasi dolaşıma sokulan, dolayısıyla modern kimlik ve ideolojilerle özdeşleşmiş isimlerdir. Bu konuları Türkiye’de duygularını ve sosyo-ideolojik birikimini bir tarafa bırakarak düşünebilecek, tartışabilecek ve yazabilecek çok az insan olduğunu düşünüyorum. Abdülhamit’in gerçekte dindar bir insan olup olmadığı, Bâb-ı Ali baskınının nasıl ve neden gerçekleştiği, İttihat ve Terakki’nin Birinci Dünya Savaşı’na hangi şartlar altında girdiği, Mustafa Kemal Atatürk’ün ittihatçılarla ne gibi bir ilişkisi olduğu gibi konular, çoğunlukla spekülasyonlar üzerinden bugünkü siyasi söylemi belirler veya en azından etkiler hale gelmiş durumdadır. Nitekim Ahmet Ümit de, hem popüler bir tür yazarı olarak hem de belki tarihi olaylara mümkün olduğunca tarafsız bir pencereden yaklaşma gayretiyle tarafların beklentilerini mümkün olduğunca karşılamaya çalışmaktadır. Hem Abdülhamit hem Talat sevilesi veya saygı duyulası karakterlerdir. İttihat ve Terakki’nin günahlarının hesabı ise büyük oranda Enver’e ve elbette psikopatolojik sorunları olan bir portreyle temsil edilen Yakup Cemil’e kesilmektedir.

Hikayenin başkahramanı Selanikli bir İttihat ve Terakki fedaisi Şehsuvar Sami’nin kendisi gibi Selanikli olan Yahudi Ester’e olan aşkı ile cemiyetle (İttihat ve Terakki) olan bağlılığı arasında yaşadığı sürekli kararsızlık hikayenin temel gerilim unsurudur. Daha evvel sadece “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” adlı kitabını okuduğum (ve pek de bayılmadığım) Ahmet Ümit’i ben eskilerin deyimiyle bir cinai roman veya dedektiflik romanı yazarı olarak biliyorum. Ümit bu kitabında da bu unsurlardan yararlanmakla birlikte kitabın tamamen bir suç hikayesi etrafında oluştuğunu söylemek doğru olmaz.

Kitap, kahramanımız Şehsuvar Sami’nin Ester’e yazdığı mektuplar bütünü. Bu mektuplarda birbirine paralel iki tarihsel izlek anlatılıyor. Şehsuvar Sami bir yandan 1926 yılında İzmir Suikasti sonrasında eski bir İttihatçı olarak başına gelecekleri endişeyle beklerken, bir yandan da Esther’e yazdığı bu mektuplarda İttihat ve Terakki’ye katılmasından Birinci Dünya Savaşı’na giden süreci hatırlıyor.

Kitabın başarılı bir “çoksatan” olduğunu söylemek gerekir. 527 sayfalık, yeni nesil için anlaşılması zor sayılacak kelimeler (bazıları hatalı olsa da) kullanılarak yazılmış bir kitabı bir çoksatan yapmak kolay değil. Elbette, kısa cümleler, kısa bölümler, olay örgüleri, gerilimi canlı, karakterlerin sayısını sınırlı tutma gibi çoksatanın bilinen ilkeleri başarıyla uygulanmış görünüyor. Ancak yine de konusu ve dili itibariyle böyle bir kitabı çok sattırmak büyük bir başarıdır.

Bununla birlikte, yanağımı ısırarak da olsa bu kitabın tarih bilgisi, roman tekniği ve böyle bir kitabı basmanın gerektirdiği itina açısından birtakım sıkıntılardan mustarip olduğunu düşünüyorum. Yazarın dönemini çok iyi çalışmış olduğunda kuşku yok; karakterleri de inandırıcı şekilde kurguladığı kanaatindeyim. Ancak tarihçilik anlamında, zaman zaman tarihi olayların birbirleriyle ilişkisini karıştırması ve zorlama yorumlar (Enver’in yaptığı “hürriyet” konuşmasında İmparatorluktan çoktan ayrılmış olan Romenlere ve Sırplara seslenmesi, mesela 93 Harbi’yle kendi kaderlerini tayin eden ve hiçbir zaman tam anlamıyla da Osmanlı’nın parçası olmamış Romenlere İmparatorluk tebası olarak müteaddit atıf yapılması gibi) veya birtakım özensiz ifadeler (idam hükmünü veren bir “savcı”) veya imla hataları (özellikle “İ” harfinin “I” harfi olarak yazıldığı birçok yer var) okuma tecrübesini benim için zaman zaman sorun haline getirdi. Seyahatte olduğumdan (hem de Selanik’te!) uzun uzun notlar alamadım ancak hatalar az değil ne yazık ki.

6 reviews
February 7, 2016
"Demokrasi değilmiydi hepimizin istediği" diye düşünüyor defalarca Şehsuvar Sami en net insani duygu ve dürtüler içerisinde. Ama bu netlik herzaman yeterli olmuyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Özellikle tarafsız anlatımı, net duygu aktarımı ve karmaşık bir dönemi didaktik olmayan bir örgü ile anlattığı için Ahmet Ümit e tebrik ve teşekkürler. Önemli bir eser. Tavsiye edilir.
Profile Image for Ilker Kocer.
8 reviews1 follower
December 27, 2015
Son zamanlarda buyuk bir istah ve zevk ile okudugum kitaplardan. 2 gecede bitti.
Profile Image for Özgür Oklap.
44 reviews10 followers
February 7, 2017
Dönem hakkında kuru bir kronoloji ve itirafname değil de gerçek bir roman okumak istiyorsanız Mithat Cemal'in Üç İstanbul'unu ve Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken'ini öneririm.
Profile Image for Atila Demirkasımoğlu.
146 reviews6 followers
December 27, 2015
Enver: Ahmet Ümit’in Küfür Duvarı
-Bitmemiş bir ön değerlendirme-

Everest yayınlarından Elveda Güzel Vatanım adlı bir kitap çıktı. Yazarı Ahmet Ümit. 2015 yılı biterken Kasım sonu Aralık başında yayınlandı. Birinci baskısını 250.000 adet olarak yapılmasına baktığımızda ilgi görmesi beklenen bir kitap olduğu anlaşılmaktadır. Ahmet Ümit kitabı dört yılda yazdığını ve bunun için Balkanları karış karış gezdiğini ifade etmektedir.

Kitapta en çok Istanbul ve Selanik olmak üzere Manastır, Trablusgarp şehir olarak göze çarpmaktadır. Bu şehirlerde anlatılan yerlerden aklımızda kalan yerler, Pera Palas ve Cadde-i Kebir, Ferah Tiyatrosu, Maksim Gazinosu. Aslında son ikisi de kısa geçilen mekanlar. Bu dört yıl gezmeye dair bir edebi tat hissettiğim, merak duygusu uyandıran bir mekan anlatımı görmedim.

Kitabın ana kahramanı Şehsuvar Sami adlı yazarlığa hevesli bir fedai adayı. Sevgilisi Ester, romanın mektuplardan oluşan yapısındaki muhatap. Binbaşı Basri, Talat Paşa, Mülazım Fuad, Ester’in de dayısı, Leon Dayı, Mehmed Esad, Binbaşı Cezmi ve Ahmet Rıza.

Kitaba konu ilişkilerin ilki Şehsuvar Sami-Ester aşkı, Fedai’nin İttihat Terakki liderliğinden Talat Paşa ve Ahmet Rıza ile ilişkisi, diğer fedailerle ilişkiler.

II. Meşrutiyetin İlanı, Trablusgarp Direnişi, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı, kitapta geçen olaylar.

Kitapta işlenen konu, ��ttihat Terakki’nin iktidara gelişi ve kitaba konu olaylar sırasında belirginleşen siyasal tercihleri.

Kitapla ilgili olarak “Entrikası bol, büyük olayların yaşandığı akıcı bir roman oldu” diyen Ahmet Ümit’e ise kitabın sonunda yer alan buluşma dışında bir entrika kurgusu görmediğim için katılamıyorum.

Ve hep kenarda ama her fırsatta öne sürülen Enver Paşa. Yahudilerin ‘Ağlama Duvarı’ varsa Ahmet Ümit ve davadaşları için ‘Küfür Duvarı Enver’ var.

Kitap, Şehsuvar Sami’nin yahudi sevgilisi Ester’e yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplar, 1926 yılından, kitabın dört olayına ait II. Meşrutiyetin İlanı, Trablusgarp Direnişi, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı sıralamasına uygun bir zamanlama ile gidiyor.

Kitap’ta bir aşk ifadesi var, ama aşkın kendisine dair hiçbir şey yok. Hep beylik sözler dediğimiz ifadeler ve bunların üzerinden hiçbir içselleşme ve samimiyet içermeyen üstünkörü anlatımlar var. Bir sevilen ve çok sevildiği ifade edilen var ama bu sevginin gerekçesi yok. Sürmesine dair saikler yok. Bilmiş bir sevgili üstelik bu, çok bilmiş bir sevgili. Aslında bir sevgiliden çok evladını yetiştiren bir anne. Bir psikanalitik değerlendirme veya bir bilinçaltı okuma denemesi yapılabilir belki. Sevgili Ester aşk yaşamak istiyor ve bunu meydanlarda göstermek istiyor. Bunun için ideal yer Paris. Selanik’te elele dolaştılar, kuytuda bir iki seviştik ifadesi dışında ikilinin ne zihinsel ne mahrem dünyalarında bir kavga ve arayış bulamıyoruz. Yani aşk yok! Aşk iddiası fos çıkıyor ya da Ahmet Ümit aşkı bilmiyor veya yazamıyor. Ester bir yahudi ve bu sorun oldu ifadesi dışında buna dair hiçbir değerlendirme yok. Neden yok? Üstünkörü hükümleri verebilmek için olsa gerek. Spotlar var, malum dünyamız reklam dünyası. Spotlar var, sanki twitter ifadesi. Yıllar sonra Selanik’te tesadüfen bir karşılaşma var ki tam bir reklam arasında reklam. Eski bir oyuncağımızı görsek daha fazla anlatırdık. Yazarın anlatımını veya ifade seçimlerini eleştiriyor değilim, lütfen dikkatinizden kaçmasın, anlatmayışını, ifadesizliğini eleştiriyorum. Ben bu aşkta hiçbir şey görmüyorum.

Kitapta insan psikolojilerine baktığımızda bir özgünlük görüyor muyuz? Ana karakter Şehsuvar Sami’yi ele aldığımızda bir fedai ve ajan tiplemesi yaratıldığını söyleyebilir miyiz? Tiplere yüklemeler, onların karakterleri, sadece sözcüklerle yüklenmiş. Olayların içinde, duygusal tepkileri, düşünüş biçimleri, zihin dünyaları ile karşımızda canlanan karakterler yok. Bize anlatılan bir karakter de yok. Bize karakter hapları yutturuluyor. Karakterlerle ilgili prospektüsler var ve bunlar da belirsiz. Belirsiz nitelemesi yerine silik nitellemesi daha doğru olacak. Karakterler hep silik. Ruhsuz tipler. Peki bu karakterler nasıl bir insan algısı sunuyor. Bu karakterleri insandan çok kuklaya benzettim ben. Silik kuklalar. Öğretmen edalı anlatıcının kullanım kılavuzundan sunduğu karakterler. Kullanım kılavuzu son derece tahmin edilebilir, sıradan bildik tiplemelerle karşılaştırıyor bizi. Peki sıradanlıkta bir özellik yakalanmış mı. Hayır. Karakterlerin bir serüveni yok. Şehsuvar Sami’nin anlattığı bir tarih dersi var. Bu tarih dersi, bir inanmış, kesin inançlı bir kentli ortaokul öğretmeni. Bu öğretmenin verdiği tarih dersini izliyoruz Roman boyunca. Binbaşı Basri, gerçekte ikinci karakterken öldürülerek ortadan yok ediliyor. Mülazım Fuad, zayıflıktan finale adını yazdırıyor.

Olaylara dair bütün analizler bir ezberin tekrarından ibaret. Zaten romanda bir analizi düşündüren hiçbir süreç görmüyoruz. Cevaplar hazır, anlatının bazen başında bazen ortasında bazen de sonunda ama mutlaka bir hemşire tarafından getirilip size içirilen hap gibi. Yutmak zorunlu. Hemşire-Tıp-Bilim-Kesinlik dörtgeninden çıkamazsınız. Peki doğru bir analiz var mı? Yok. Bunu görmek için Doğan Kitaptan çıkan Adil Hafızanın Işığında adlı Altay Cengizer’in kitabını okumanız yeterli. Bu kitaptaki bütün siyasal değerlendirmelerin bir karacahilin zırvalamaları olduğunu orada kendiniz göreceksiniz.

Tabii bir de rüşvet faslı var. Gerekli rüşvetler ile edebiyat baronlarına ödemeler peşin yapılmış. Batı iyidir. Ermenileri kestik. Türkler azınlıktı. Rakı güzeldir. Kozmopolit dünya. Cahil Türkler. Herkesin olanı gasp ettik. Aşık olduk mu Yahudi kıza aşık oluruz. Feminist, yetmez kontur çekelim, aşkı yaşadığını gösteren, o da yetmez sürkontur çekelim, ille de Paris isteyen bir Sevgili.

Elvada edilen bir sevgili vatan var mı? Maalesef yok. Bir vatan yok. İlk anda Rumeli’den çekiliş ve onun kaybı gibi düşünmüştüm, kitabı okumadan. Kitabı bitirdikten sonra elvada edilen Selanik mi diye sorduğumda bu hissi duyumsamadım. Peki Osmanlı İmparatorluğu mu? Ona da evet diyemiyorum.

Bir kronolojiye karakter ve kurgu eklemekle roman yazmış olmazsınız. Bu nedenle ne tarih tadı ne de roman tadı alıyoruz. Ahmet Ümit’in romancı olması için çok çalışması gerekiyor. Sanki çalışmaktan da önce öncelemesi gereken bir yaşamak kısmı var. Hayatı gerçekten yaşamak, insanlarla gerçekten ilişkiye girmek ve kendi zihinsel ve duygusal yolculuğunda ilerlemek gereği var.

Küfür Duvarında dua biçimlerine gelecek olursak:
İhtiras içinde Enver
90 bin kişinin katili.
Talat’ın düşmanı.
Cemal’li devre dışı bırakan.
Adamları katil sürüsü
Trablusgarpta caka satan, bir şey bilmeyen
Almanların kuklası
Saraya içgüvey
Çocuk yaşta Naciye gibi bir nişanlı
Hayalperest bir cahil.
Elbette Turancı Türkçü
İkbal ve hırs tutkusu
Kaçak

Daha neler neler… Nerede Enver Orada beddua ve küfür!
This entire review has been hidden because of spoilers.
145 reviews
November 20, 2017
Ahmet Ümit'in 4yılda yazdığını söylediği bu kitabını çok beğendim.Ester'e yazdığı mektuplar beni çok sarmadıysa da ittihat ve terakki yıllarını okurken bu konuda ne kadar az şey bildiğimi farkettim.sık sık google'dan arayarak olayları,kişilerin hayatlarını okudum.uzun anlatımlar,detaylandırmalar yer yer sıkıcı oldu benim için ama bir sonraki bölümü merak ettiren bir akıcılık da vardı.Romanın sonundaki İttihat ve Terakki dönemini anlatan romanlar listesi de hoşuma gitti,okunacaklar listeme yeni kitaplar ekledim.
"Ne yaparsak yapalım,sanki mağlubiyete mahkum gibiydik,hep hayal kırıklığına yazgılı...ne yaparsak yapalım beyhudeydi,bir türlü çıkamayacaktık bu derin,bu kanlı çukurdan.yıkımlar,ihanetler,isyanlar...zulüm,yolsuzluk ve yoksulluk.ne varsa devr-i Abdülhamit için söylediğimiz,hepsi tekrar yaşanıyordu bizimle birlikte.Uğursuz bir döngü gibi olaylar hep kendini tekrar ediyordu bu coğrafyada...ve insanlar,buğday taneleri gibi ezilip gidiyordu tarih denilen o değirmenin taşları arasında."
Profile Image for Domates.
5 reviews
September 25, 2025
Osmanlı'nın son dönemi hakkında gayet bilgilendirici bir kitap. Hatta yazarın sırf okurlar bu konuda bilgilensin diye bu kitabı yazdığı hissine kapıldım. Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabı. Belki yazarın tarzı budur. Trablusgarp'tan 1. Dünya Savaşı kısmına kadarki dönem biraz hızlı geçmiş. Şehsuvar Sami'nin geçmişine dair daha çok şey öğrenmeyi umuyordum. Örneğin Ester ile birlikteyken Paris'te Ahmet Rıza ile nasıl bir araya geldiğini hala merak ediyorum.
Profile Image for Levent Mollamustafaoglu.
511 reviews21 followers
August 26, 2024
Ahmet Ümit bu son romanında alışık olduğumuz cinayet/esrar türünden biraz - belki de oldukça - uzaklaşıyor.

Yıl 1926'dır. Genç Cumhuriyet yıllar süren savaşların yıkımından toparlanmaya ve kendine dünyada bir yer bulmaya çalışmaktadır. İttihat Terakki Cemiyeti'nin gizli örgütü Teşkilat-i Mahsusa üyesi Şehsuvar Sami büyük maceralarla ve düşkırıklıklarıyla dolu yaşamının son aşamasında yalnızca sakin bir yaşam sürmeyi düşlemekte, gençlik tutkusu olan yazarlığa geçmek ve biriktirdiklerini yazmak istemektedir. Ancak İzmir Suikastı'nın hemen ardından gelen o günlerde ülkede İttihatçı avına çıkılmıştır ve eski İttihatçılar birer birer öldürülmektedir. Kendi canından korkan Şehsuvar Sami evinden ayrılmış ve Pera Palas'ta en azından insanların gözleri önünde ölmeyi - eğer öldürülürse - tercih etmiştir. Bir yandan eski İttihatçı arkadaşları, bir yandan yeni hükümetin görevlileri sürekli onunla temasa geçmek istemektedirler. Bu ortamda Şehsuvar Sami, komitacılığa başladığı günlerdeki sevgilisi Ester'e yazdığı mektuplarda hem 1908'den beri başından geçenleri, hem de 1926'da olan günlük olayları anlatmaya başlar. Her ne kadar Ester'den herhangi bir yanıt gelmezse de bu mektuplar sayesinde rahatlamakta ve bir çoğunu belki yalnızca kendinin bildiği gerçekleri kaydetmektedir.

Ahmet Ümit belli ki Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine damgasını vuran bu örgüt hakkında epeyce araştırma yapmış (romanı yazarken Avrupa'da bir kaç yeri gezdiğini ve incelemeler yaptığını biliyorum) ve her ne kadar roman anlatıcısının üslubunu taşısa da örgüt hakkında neler düşündüğünü dolaylı olarak anlatmış. Ben de çok iyi bilmediğim bir dönem hakkında onun yaklaşımını ve anlatımını beğenerek okudum. Ama Ahmet Ümit tiryakisi olarak romanın arka planındaki cinayet/esrar kurgusu beni çok tatmin etmedi. Yani Şehsuvar Sami'nin başına gelenler, onun mektuplarında anlattığı - belki 20 yıldan fazla bir sürede oluşan - olaylara nazaran pek de bir şey ifade etmiyor. Bu her ne kadar romanın değerini azaltmıyorsa da Ümit'in bu belki de tek ciddi Türk cinayet romanı yazarı olma özelliğinin çok vurgulanmadığı yapıtı cinayet romanı tiryakisi okurun bir nebze daha az sevmesine yol açabiliyor. Yine de Ümit'in bu romanı yazarken aklında mutlaka günümüze kadar uzanan siyasal süreçte devletin içine sızan gizli örgütlenmelerin ve onların yaptıklarının da olduğunu tahmin etmek zor değil.
Profile Image for Adnan.
166 reviews13 followers
January 15, 2016
Şehsuvar Sami... Eşitlik, kardeşlik, hürriyet için biricik aşkını bırakıp "İttihat ve Terraki Cemiyeti"ne katılan dava adamı. Ester... Savaşın yok ettiği hayatlarla vatanından uzaklaşıp Paris'e yerleşen, edebiyat tutkunu, Şehsuvar Sami'den ayrılmak zorunda kalan, olacakları en başından bilip edebiyata sığınan kadın.

Elveda Güzel Vatanım, başkahraman Şehsuvar Sami'nin, Ester'e yazdığı mektupların perde arkasında İttihat ve Terakki dönemini -Ahmet Ümit diğer kitaplarında olduğu gibi- akıcı bir şekilde anlatıyor.

İktidarı, iktidar olma hırsının kirli yüzlerini, tarihten ders çıkarılmasını anlatan çok güzel bir roman. En çok da etkilendiğim bölüm, hürriyet, eşitlik, barış adına ölümlere yardım eden, öldürmeye başlayan Şehsuvar Sami'nin bozguna uğrayıp, biricik aşkına yazdığı mektuplarda, boynunu vicdanının giyotinine uzatıp aklına Ester'in sözleri gelip çaresizce geç kalışının farkında oluşuydu.

"Hayat çok acımasız Şehsuvar, bunun için sanatı icat etmiş insan. Ve biz şanslıyız, çünkü yazabiliyoruz. Hayat üzerimize geldiğinde, günler katlanılmaz olduğunda, sığınabileceğimiz edebiyat adında şahane bir liman var. Üstelik yazacaklarımız sadece kendimiz için değil, başkaları için de sığınak olabilir, onlara yeniden yaşama sevinci verebilir. Anlamıyor musun, başka türlü çekilmez bu hayat.
Profile Image for Renklikalem.
536 reviews172 followers
July 22, 2016
tum kitaplarini en dazla uc dort gunde okuyup bitirmeme ragmen bu kitap simdiye kadar okudugum en en en agir ileryen ahmet umit kitabi oldu.
gonul bi komiser nevzat hikayesi istedi.
bir muadilini sehsuvar saminin anlatiminda bulamadi.
ayrica sehsuvar saminin anlatiminda bulamadigi gibi tam tersi okudukca icim bayildikca bayildi. sehsuvar sami hikayesini anlatirken o kadar tekrara dustu ki sayfa atlayarak okumayi bile dusundum bir ara!
neyse ki sonlara dogru birkac minik aksiyon oldu da kitap hareketlendi ve bitti.
gereksiz uzatilmis bir kurgu.
bunu soylemek hic istemedim hatta soylememis varsayayim kendimi yine de ama ikk defa bir ahmet umit kitabi kahir oldu diyebilirim.
ahmet umit hatrina 4 yildiz. :/
Profile Image for Zahide Ertuğrul.
118 reviews10 followers
October 10, 2019
Kitabın son 100 sayfasını gerçekten atlaya atlaya okudum belli bir sayfadan sonra kendini o kadar çok tekrar ediyormuş gibi geldi ki bana dedim en son mektubu da okuyayım da artık kapatayım
Bu arada kitabı okumuş biri bana Ester’e ne olduğunu yazabilir mi ?
Lütfen Paris’te evli mutlu çocuklu olmuş olsun.
Profile Image for Samet Bulu.
47 reviews1 follower
January 29, 2016
Ahmet Ümit'in önceki romanlarının aksine polisiye romandan çok tarihi bir roman olmuş. 1914 sonrası I. Dünya Savaşı kısmı biraz kısa tutulmuş. Keşke daha uzun olsaymış. Her bir sayfasını sıkılmadan bir solukta okudum. Tarihi öğrenmek için değil ama farklı bir açıdan bakmak için harika bir kitap.
Profile Image for Kam Sova.
417 reviews11 followers
June 25, 2020
Ahmet Ümit'in şimdiye kadar en çok beğendiğim romanı. Yavaş ilerleyen yapısı ve diline rağmen okumaktan çok keyif aldığım ve karakterlerin hepsinin hikayelerini ilginç ve etkileyici bulduğum bir kitaptı.
Profile Image for Tugrul Tekbulut.
14 reviews
June 30, 2021
Bugünümüzü belirleyen bir dönemin lise tarih kitaplarında anlatılandan çok daha karmaşık ve girift olduğunu, o atmosferin içinde yaşarmışçasına öğrendim diyebilirim. İyi tarih romanını ayıran da bu. Teşekkürler Ahmet Ümit.
Profile Image for Alp Altuğ Özel.
9 reviews
March 8, 2016
Ahmet Ümit bu sefer kendi tarzının epey dışında bir roman yazmış.
Yine entrika ve cinayetler olsa da romanın ana konusunu bunlar oluşturmuyor.
Çok güzel bir kitaptı.
Tavsiye edilir.
Profile Image for Ozlem Alev.
11 reviews4 followers
August 14, 2016
Müthiş bir tarih şöleni, daha önceden ezber bilgilerimize açılmamış farklı bir pencere, özetle nefis bir roman !
Displaying 1 - 30 of 159 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.