Babasının ani intiharı ile Natalia'nın tüm hayatı değişmişti. Kaderin bir cilvesi olarak, babası onu en büyük düşmanına emanet etti. Küçük kızın vasisi artık nefret edilecek bir Türk'tü! Babasının intiharından önce söylediği sözler, genç yüreğine işledi. "Natalia! Seni seviyorum, kızım... Beni asla unutma! Ondan intikamımı al..."
Ve Natalia yaşadığı dehşetli dakikalardan sonra, artık bu yakışıklı ve tehlikeli adamdan ölesiye nefret ediyordu. İntikamın tatlı sularında yüzmek için Yunanistan'dan Türkiye'ye gelmesi ve bu isteksiz vasinin müşfik koruması altına girmesi yeterliydi.
Hızla büyüyen nefret dolu bir kız için intikam amaç olunca, araç olarak güzel yüzünü ve çekici fiziğini kullanmaktan çekinmedi. Babasının sahip olduğu her şeyi acımasızca alan bu adam, belki Natalia'nın bedenini de alabilirdi ama... Kalbini asla!
Ya Da Öyle Sandı...
Nefret hissinin acısını iliklerinizde hissederken, iki kalp arasındaki engellenemez çekime boyun eğeceğiniz bir FMArsal romanı daha!
Bir eziyetin, pardon kitabın daha sonuna geldik. Güldük, eğlendik, delirdik, sonra yine delirdik, bolca delirdik. Bir dahaki acı seansında görüşmek üzere. Bol FMA’lı günler dilerim😁😁 (beddua gibi oldu🙊)
Kitabın yorumu 1 m. aşağıda. Ondan önce fmarsal analizi için asdfhjklş:
ŞİMDİ, BUNLAR IŞIĞINDA, BU KİTAP İÇİN;
en son çıkan tapmalık ciltlere sahip, alacağım fmarsal kitaplarından biri (diğerleri de dört kafadar işte.)
en çok tepki alan kitabı olsa da bence en fena kitabı değil.
ben hikayede sapkınlık olmadığı sürece yaş farkını önemseyen bir tip değilim, ben ki olgun erkeklerin aşüftesiyim, orta yaş-genç kız hikayelerinin (filmleri falan geçin şarkıların falan da) bağımlısıyım. Çok yaşa sugar daddy! Yani natalie’nin 16 tamer’in 30 (sanırım) olması bana bi fark yaratmıyor.
Bi kere hikaye güzel. Çıkış noktası iyi olan hikayelerinden biri. Babasını öldürdüğünü sanan bir kıza göz kulak olmak için babası tarafından emanet ediliyor ancak intikam için kız tarafından baştan çıkartılıyor. WOWOWO bence de. Bayıllldım.
Oldukça yoğun olaylar silsilesi var. Ayrılıklar, gitmeler, gelmeler, özlemler, sevişmeler, tutku, aşktan acı çeken iki tarafın birbirini ‘beni niye aramadın aq’ diye hüzünle mızmızlanıp durması, kabullenilemeyen sevgi- bi’ nevi yasak aşk.nefret + intikam + aşk üçgenine eklenen hasret, en sevdiğim asdfasdf
KİMSE KUSURA BAKMASIN AMA TAMER’İN “O ÇOCUĞU ALDIRMA SANA YALVARIRIM” DEYİP DE “KENDİMİ ÖLDÜRMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPTIM ÖZÜR DİLERİM” DEYİP DE BELİNDEN TABANCAYI ÇEKİP “TAMAM VUR BENİ O ZAMAN” DEDİĞİ SAHNELER ADAMI KAHREDER. Tamer’in ilanı aşk edip evlenme teklifi ettiği yerler de tuz biber olur. Ponçiklerin ponçiği!
Kitabın tek sorunu, tekrar söyleyeyim, artık yavaş yavaş uyanmaların yaşandığı ve aşk sözcüklerine giden yolun fazla seks üstüne bezenmiş olması. ‘seninle sevişmeyi özlemişim’ yerine ‘seninle birlikte olmayı özledim’ diye yazılsa, çifte anlam yapmış olarak beni double penetration ile vurabilirdin. İşte yapmıyor beni üzüyor.
Bi de tamer böyle diğerleri gibi, nasıl desem, seni istiyorum derken piç, kibirli veya şeytani değil. Herif acı çekiyor hep. Zaten diğer kitaplarda da tamer’e rastladığınızda masada aşk muhabbeti dönüyorsa bi hüzünlenir tamerciğim.
Kitabın mallığı: tamer’in ‘ben Müslümanım ama, oğlumuz…’ fln fln demesi. Körpecik kızı çatır çatır götürürken henüz islamiyet sana bildirilmemişti heralde, ya da sevişmenin ardından temizlenmeye gittiğinde güzelce bi gusül abbdesti de aldın mı, he? göbek deliğine dikkat ederek, hı? asdfasdf (biri çemkirmeden söyleyeyim, sandığınızdan fazla Müslümanım, laf vurmadım yani, kitapta okurken insan “ne alaka” diyesi geliyor, ya da ben bağnazım)
Natalie’nin gerçekleri bilmemesi ve natalie’nin henüz olgunlaşmamış bir meyve olması, natalie’yi mazur görebilsem de maruz göreceğim anlamına gelmez.
Bi de bir şey duydum; sanırım yaşı daha da küçük olacakmış natalie’in de tepki alınca yükseltmiş. İşte o zaman çüş aq derdim. Sübyancı mısın mübarek, sugar daddy dediysek pedofil ol demedik.
Tabancayı çekip ‘vur o zaman beni’ dicek ve ben üstüne ah sevgilim affet ühühü diyip atlamıcam, nası kadınsınız annamıyorum xoxo iko
Yazarın bildiğim kadarıyla 12 romanı var. Hiç birinde yaş farkı beni rahatsız etmedi zaten klasik bir historical romance sever olarak alışığım. Bir tek bu kitapta rahatsız oldum sebebi aradan zaman geçmesine rağmen kızın büyüdüğüne inandıramadı yazar bu sebeple natalia hep 16 yaşındaymış gibi geldi ki zaten çok daha çocuksu şımarık olduğu için 13-14 yaşındaki bir kız ve gayet olgun 30 yaşında bir adamı okuyormuş gibi oldu.
Öncelikler bu genel yorumu okuduğum her kitabının altına yazmayı düşünüyorum .Bunun dışında bütün okuduğum kitaplarında genel bir eleştirim var .Yazar bir röportajında bazı kadın yazarlara göre erkekleri daha iyi yazdığını çünkü bir erkek olarak daha iyi tanıdığını söylemişti, öyle erkekler yok demişti. doğru erkekleri güzel yazıyor yani gerçekçi bütün erkekler çok uzun bir süre sadece kızın tipine ve seksiliğine bakıyor ve tabi göğüs oluğuna. kitaplarında o kadar çok göğüs oluğu lafı geçiyor ki oluk oluk kusucam artık. tabi kadınları daha da kötü kızlar çok son saniye çok güçlü aşık oluyorlar yani kitabın bitimine çok az kala bir anda damarını kessen adama aşkı akıcak öyle. vahiy mi iniyor hepsine ne anlamadım. kızlar adamdan çok adamla yaşadığı cinsel birlikteliği aşık oluyorlar ve tek bir kısımda "aaa her şey cinsel değilmiş çok da cömert" deniliyor ve BAM! the end, happily ever after. Okumaya karar verenler için söyliyeyim, kötü niyetle yaptığını düşünmüyorum ama kitaptan oluk oluk(!) kadın düşmanlığı akıyor. Betimlemeler, replikler. gerçekten çok rahatsız edici kızın yüzde yüz haklı olduğu bir konumda çıldırıyorsun "evladım konuşsana şunu şunu desene" diye kitabı yiyorsun kız bir anda kendisi affedilmez günahlar işlemiş gibi erkeğin ayaklarına kapanıyor. Öyle kadınlar yok sayın yazar. Okuması bu sebeple zor. zaten böyle aşağılanmaları seviyor olsak gider biraz sokakta bir tur atar döneriz. Betimlemelerin rahatsız ettiğini söylemiştim sebebi çok tekrar ve gereksiz olması. 10 sayfada bir aynı sıfatları kullanarak kızın vucudu saçı gözü anlatılıyor. anlat tabi de farklı sıfat kullan bari. gereksiz derken şunu söylemek istedim. " genç kız muhteşem dik ve diri göğüsleri ince beli harika sütün gibi bacakları ile şuh bir gülüş attı ve adama dedi ki" gibi yani ne alakaaaa!!!! Okuyucular için şunu söylemek isterim bu yazdıklarım sebebiyle kitaplardan soğumanıza gerek yok çünkü bunları ilk kitapta fark etmiş olsam da hepsini bir güzel misss gibi okudum, iyi ki de okudum. Buraya yorumları hep benim gibi okuyucular için yazarım ilk defa bir yorumumu yazar görür belki diye yazıyorum. Her şeye rağmen Fatih Murat Arsal Arsal'a saygım sonsuz ve yazdığı her kitabı direkt alırım çünkü kendisi kadınların hegamon olduğu nadir dünyalardan biri olan romantik romanlarda bir Türk erkeği olarak boy gösteriyor ve her defasında bir tık daha iyisini yazıyor
Tamer Karlıbel'i (Karadağlı dememek için zor tutuyorum kendimi) değil de Polat Alemdar'ı okuyoruz sanki. Adam her türlü tehlikeli şeye bulaşıyor ve hepsinden de sağ kurtuluyor. Yazar, Tamer'i kusursuz biri yapmak için o kadar uğraşmış ki karakter gerçekliğini yitirmiş. Natalia'nın yaşından bahsetmiyorum bile. Kitapta bu durum özendirilmiş resmen. Eğer 17 yaşındaysanız ve yakışıklı, seksi, tehlikeli, zengin, 12 yaş büyük birinden intikam almak istiyorsanız bu doğru yolmuş gibi anlatılmış. Hadi kız daha çocuk, adam da kızın baştan çıkarmalarına karşı koyacak güçte değil, peki ya diğer karakterler? "Tamer mükemmel tüm kadınlar onun peşinde" ve "Natalia artık büyüdü onu fark etmiyor musun" diyerek bu ilişkiyi destekleyen karakterlere ayrı uyuz oldum. Akıllı bir avukat, kız kardeş, Tamer'in en yakın arkadaşının annesi dahil olmak üzere herkes 17lik kız ve 29luk erkek ilişkisini destekliyordu. +18 kısımları dışında 13-18 yaş arasına hitap eden Wattpad hikayesi tadında bir kitaptı. Ayrıca yazarın sık sık ayn�� betimlemeleri kullanması rahatsız ediciydi. Neredeyse Tamer'den bahsedilen her sahnede "güzel kahverengi gözler, bir erkeğe göre fazla güzel olan kahverengi gözler" kelimelerini kullanmış.
2,5 Allah seni kahretsin Natalie dedim neredeyse 400 sayfa boyunca. Ee kitabın 532 sayfa olduğunu düşünürsek bu nedenle kitap benim için tam bir işkenceye dönüştü. Bu yazarın kitaplarını şuana kadar enn fazla bir gün elimde tuttum ama bu kitap neredeyse 3 gün elimde süründü. Yazarın en sevmediğim kitabı oldu. Tahir'de de intikam vardı Tamer'de de intikam oldu. İlla tüm ilişkileri intikam temeliyle mi oluşturmalı yazar... Tabi bir de Tahir'in hikayesini daha önce okuduğum için olayların nasıl olacağını da az çok kestirince tat alamadım kitaptan. Bu üçlüden Doğan'ın hikayesi de intikam temelliyse eğer atarım kendimi:D Bu arada söylemeden geçemeyeceğim yazarın beyaz kıyafetlere belli ki takıntısı var bayaaaa:D her karaktere neredeyse her defasında beyazı konduruyor:D:D
Öncelikle hakkını teslim etmek gerek, 500 küsür sayfa için sürükleyici bir kitaptı. Uzun ve bohem tasvirlerden sıkılan biri olarak bu beni memnun etti. Ancak tabii ki parmak basmak istediğim noktalar var.
Önce kitapla bakışıp bakışıp kaçmamı anlatayım. Ne zamandır bu kitabı okumaya niyetlenip duruyordum. Kitapçıdaki rafta yazarın kitapları sıra sıra duruyordu, bir şans vermek istedim yazara ve nedense buna gitti elim. O kadar gel-gite rağmen bir seri kitabı olduğunu alırken fark ettim. Neyse ki ortadan giriş yapmamışım :)
Bu kadar uğradığım bir kitaptan daha çok beklentim oldu sanırım. Adı "Tutku serisi" olduğu için cinsellik dolu olması beklenir bir şey. Hatta bence erotik-romantik kategorisinde olmalı. Yaş farkı falan da olabilir. Ama klişe olduğu su götürmez. Nefretten doğan aşk teması yeterince klasik zaten. Daha karışık olaylar yapılabilirdi bence. Elbette bir noktada kalbinizi ısıtan yerler oluyor ama o gerçekten birini sevme hissini alamadım ben. Sadece yoğun bir tutku seviyesinde kaldı. Yani kadının da, erkeğin de sevdiğini gösteren ipuçları olmalıydı. Ama ipuçlarının hepsi tutkulu bir aşk idi sadece. Saygı duyduğu yanları nerede? Ya da ne bileyim karakterinde en çok sevdiği şeyler? Masalsı kalıyor tabii böyle olunca, inandırıcılığını yitiriyor maalesef. Ha bir de güzel kadın-yakışıklı erkek... Yani ne bileyim, bence artık şu görüntü öneminden biraz sıyrılmak lazım. Davranışlarla ilgili de söylenecek çok şey var ama... Uzatmayayım :)
Değişik olan, beni sorgulatan durumlar da vardı bir yandan. Mesela bir an kızın intikam almayacağına inandım sazan gibi :) Bir de Tamer'in 'beni böyle istesin' durumu var. Yani zaten kişinin imajı değil midir sevgiye katkıda bulunan? Koşulsuz sevmenin "seni şeytan da olsan severim melek de" gibi bir şey olması biraz tuhaf geldi bana. Neticede öyle başka biri, böyle başka biri. Bu durum bayağı kafamı kurcaladı.
Aşırı ünlem ve soru işareti vardı. O duyguyu vermeyen cümlelerde bile. Bunu söylemeden geçemezdim, çok dikkatimi çekti :)
Farklı mekanların kullanılması harika. İzmir, Londra, Yunanistan... Hayal etmesi zevkli oluyor :)
Yani genel olarak, tutkulu bir aşk okumak isteyenler için iyi bir kitaptı. Hikayenin potansiyeli vardı. Benim gibi atraksiyon bekleyenler için ise bir tık sönük olabilir.
Tutku Serisinden Tamer'in hikayesini okuyoruz bu kitapta. İlk okuduğumda severek okumuştum fakat bazı detaylar (özellikle yaş detayı ) canımı çok sıkmıştı. Yazar harika kitaplar yazsa da açıkçası yaş konusunu baya abartıyor 🤧 Gerçekten de okurken tam moda girecekken ya aklınıza yaş problemi geliyor ya da karakterlerden biri ağzından kaçırıyor. Fakat bu kitap ilk basım, yeni çıkan basımda en azından bu konuyu düzeltmiş (çok değil gerçi de neyse...) Kitabı baya gömdüm ama gömdüğüme bakmayın ben tam olarak Tamer fanıyım 🙈 çok seviyorum hala aklıma gelince midemde kelebekler uçuşuyor. İki sene önce arkadaşımdan kitabı almıştım ve tekrar okuma fırsatım olmuştu, yeni basımı gerçekten çok hoş. İlk kitapta ki hatalar yoktu ve fazladan sahneler eklenmişti. Tutku serisini çok seviyorum, çünkü hepsi en sevdiğim karakterler 🥺❤
yara izlerini sevmeye başladım desem garip olur sanırım :) seriye biraz tersten başladım o yüzden ilk bunu okusam olanlara yine şaşırmazdım sanırım bazı şeyler tahmin edilebilirdi doğrusu
Ben bu romanları yanlış bir sıra ile okudum. İlk olarak e-book olarak Seni Sevmek İstemedim (Pınar-Doğan)`ı okudum ve sonrasında serinin diğer kitaplarınıda okumaya karar vererek, fuardan hepsini aldım :) Her ne kadar Doğan hala favorim olsa da ben Tamer`i de çok sevdim. Zaten bu muhteşem dörtlüden herhangi birini sevmemek mümkün mü bilmiyorum. Natalia her ne kadar başlardan cidden beni sinir etse de sonrasında ona da ısındım Allah`tan. Fakat ilk kitapta zoraki birlikteliğe takıldığım gibi bunda da kızın yaşının çok küçük olmasına takıldı. Malum ilk birlikte olduklarında yaşı daha 17 idi ve ben açıkcası özellikle Türk romanlarında böyle küçük yaşlarda birlikteliğin anlatılmasından çok hoşlanmıyorum. Bir de Türk dizilerinde sıklıkla karşılaştığımız durumların Türk romanlarında da olması normal karşılanabilir ama arkadaş ne diye alıp adamı karşına sormazsın? konuşmazsın? Adamla yatmayı biliyorsun ama şu işin aslını bana bir anlat diyemiyorsun. Sonra üzüyorsun canım adamı, yazık değil mi? He değil mi????
Klasik bir aşk hikayesi. FMA`dan okuduğum ilk kitap. Daha sonra okuduğum kitaplarında da aynı cizgiyi gördüm. Sadece bir kitabını yorumlarsak bile ufak değişikliklerle diğer kitaplarını da yorumlamış oluyoruz bence. 30 yaşlarında genç, dinamik (tabi ki yakışıklı), zengin, başarılı iş adamı ve karşısında tek zaafı genç, güzel, inatçı ve nefret dolu bir kadın. Aslında bir birine aşık olan iki insanın aşkları konusunda direnmesi (özellikle kadınların) ve erkeklerin de nasıl olsa benim olacak edasıyla davranışı çok klişe diyebilirim. Ne kadar klişe olsa da okutturuyor bence kendini. Kitapta olaylara Natalie`nin açısından bakınca kızı haksız bulmuyorum ama fazla gurur ve nefretin de mutluluk getirmediğini anlatıyor yazar. Yazarın bir kaç kitabı okunabilir ama peş peşe okumayın derim(benzerlikler çok fazla).
fma nın tüm kitapları güzel ancak hep kurgu aynı zengin mükemmel ve tehlikeli 30 yaşlarında bir adam gencecik bir kız arasında geçen ilk başlarda imkansız sonrası deli gibi aşık olan çiftleri anlatıyor tüm kitaplarda bu kurgu var umarım bundan sonraki kitaplarda kurguyu biraz daha değiştirir genede 5 yıldız verdim
3.5 stars!!! Nefretten sonra sevginin oldugunu anlatan londra atina ve izmir'de gecen guzel bir romandi ;) kitabin sonuna kadar soylenmeyen sirri merak ederek okudum