Jump to ratings and reviews
Rate this book

Tek Kişilik Ölüm

Rate this book
Paperback. 13,00 / 19,50 cm. In Turkish. 240 p. Tarihsel olani bütün katiligi, çigligiyle roman disi niteliklerini göze batirici biçimde roman olaylarinin içine koymaya özen gösterdim. Roman yapisindaki düssel olaylar; yogun, acili, duygu dokusu içinde gelisirken, kaynayan suya atilmis buz kaliplari gibi somut tarihsel olaylar, kisiler yolunu kesip, birden karsisina dikiliverir okuyucunun. Somut, tarihsel olaylar bitince roman yine kendi çizgisi içine döner. Tek Kisilik Ölüm'de; tarihsel anlarda, o anlari kapsayan süreçlerdeki yikilislara neden olan kisisel yanlislarin saptanip yansitilmasiyla, özellikle 1940'dan sonraki TKP tarihinin önemli kesitleri alinarak bir tür elestirel sema çikarilmistir. Tarihte kaçirilmis firsatlarin getirdigi zarar kolay giderilemiyor. Hele ders alinmasi bilinmemis de, kayiplar üst üste binmisse… Degerlendiremedigimiz firsatlarin acisini, o günleri yasayarak çekmis birileri olarak bize düsen; neleri, nasil kaçirdigimizi açik seçik ortaya koyup içtenlikle sergilemektir. Geçmisi cicili boyalarla süsleyip yeni kusaklara gözbagcilik etmek devrime de, demokratik gelismeye de zarardan baska bir sey saglamaz. Tüm çabam, ugrasim bu temel inancima dayanir. Bu inancin ürünüdür Tek Kisilik Ölüm…

239 pages, Paperback

First published January 1, 1990

9 people are currently reading
94 people want to read

About the author

Vedat Türkali

34 books133 followers
1919 yılında Samsun’da doğan Vedat Türkali, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde tamamladı. Maltepe ve Kuleli askeri liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951’de siyasal eylemlerde bulunmakla suçlanarak tutuklandı. Askeri mahkeme tarafından dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yedi yıl sonra koşullu olarak serbest bırakıldı.
Vedat Türkali 1944-1950 yılları arasındaki ağır baskı döneminde devrimci sanat çevrelerinde elden ele gizlice dolaştırılan şiirleriyle, özellikle “İstanbul” şiiri ile tanındı. Şiir uğraşını hapishane yıllarında da sürdürdü. 1958 yılında tahliye olduktan sonra sinema alanında çalıştı. 40’ın üzerinde senaryo yazdı ve üç filmin yönetmenliğini yaptı. Yazdığı dört tiyatro oyunu, ulusal gelenek ve değerlere dayanan özgün, öncü nitelikler taşır. Türkülerle işlenmiş epik yapıdaki 141. Basamak, 1970’de Ankara’da sergilendi. Aynı özellikteki Bu Ölü Kalkacak, 1976 yılında İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda sergilenirken yasaklandı. Dallar Yeşil Olmalı, 1985’te yayımlandı. Yazdığı son tiyatro oyunu olan Şeytanın Kaşık Oyunları (2000) deprem konusunu işlemektedir.
Vedat Türkali’nin ilk romanı Bir Gün Tek Başına, 1974 yılında yayımlandı. Aydınlar arası hesaplaşmaya dayanan umutsuz bir aşk romanı niteliğindeki ikinci romanı Mavi Karanlık 1983 tarihini taşır. Üçüncü romanı Yeşilçam Dedikleri Türkiye Türk romanında bir dönüm noktası olarak anılmaktadır. 1990’da yayımlanan Tek Kişilik Ölüm, gerçek kişilere ve gerçek olaylara dayalı bir dönem romanıdır. Takip eden on yıl boyunca Türkiye Komünist Partisi’nin tarihi niteliğindeki, İkinci Dünya Savaşı döneminin siyasal yapısının sergilendiği Güven adlı iki ciltlik romanını kaleme aldı; roman 2005’te yayımlandı. 2004 yılında yayımlanan Kayıp Romanlar adlı romanı ise 90’lı yıllar Türkiye’sini, siyasi sürgünden ülkesine dönen emekli bir doktorun gözünden anlatır. Yalancı Tanıklar Kahvesi (2009), 12 Eylül’e giden süreçte geçer. 2014’te Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan Bitti Bitti Bitmedi adlı romanında ise Türkiye’nin tartışmalı konularından olan Ermeni meselesini mercek altına almıştır.
Vedat Türkali’nin düzyazıları, söyleşileri, savunmaları Tüm Yazıları Konuşmaları adı altında, 2001 ve 2014’te iki ayrı cilt halinde yayımlandı. Yazarın Kürt sorunu ile ilgili yazıları da Özgürlük İçin Kürt Yazıları adı altında, 2002 ve 2014’te yine iki ayrı cilt halinde yayımlanmıştır.
Vedat Türkali’nin, çocukluğundan tutuklanma sürecine kadarki yaşamından kesitler içeren, Komünist (2001) adlı bir de anı kitabı bulunmaktadır.

Edebiyatın neredeyse bütün alanlarında ürenler veren Vedat Türakli, 29 Ağustos 2016’da hayatını kaybetti.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
41 (23%)
4 stars
61 (34%)
3 stars
63 (35%)
2 stars
13 (7%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 10 of 10 reviews
Profile Image for Elçin Arabacı.
158 reviews198 followers
December 30, 2021
Belki dört yıldız da verebilirdim ama Tek Kişilik Ölüm, Komintern'in 1935 yılında aldığı desentralizasyon kararı ve bu karar ertesi TKP ve TKP kurucularına olanları uzun uzadıya anlatan okuduğum dördüncü Vedat Türkali eseri. Güven ve Komünist'in merkezinde zaten bu olaylar var. Bir Gün Tek Başına'da da sanırım Baba'nın evinde bahsi geçiyordu ve dön dolaş aynı kişi ve mevzuları okumak beni biraz sıkmış olabilir.

Mesela bu romanda Levent'in idamla yargılandığı dönem 71 ya da 80 darbesi ertesi olabilir, orası açık değil. Fakat solun aldığı yenilgiler hangi dönemde olursa olsun Türkali lafı yine 1935'teki desantralizasyon kararına getiriyor. O karar olmasaydı, ya da başka türlü uygulanabilseydi TR'nin bütün sol-komünist tarihi bambaşka olacaktı ve bunca acı, yenilgi olmayacaktı Türkali'ye göre. TR sol-komünizm sosyalizm temeli zayıftır ve gerisi de bu zayıf temel yüzünden yenilgiler tarihidir bu bakış açısına göre.

Vedat Türkali, 1935 desantrilizasyon kararı ve sonrasına bu kadar çok ve yoğun eğilerek Hikmet Kıvılcımlı, Şefik Hüsnü, Reşat Fuat Baraner, Nazım Hikmet... sonrasında Mihri Belli, Zeki Baştimar, Behice Boran gibi hareketin önde gelen isimlerine dair söylemek, hesaplaşmak, dahası ifşa etmek istediği ne varsa hepsini yapıyor ve belki de, romanlarını aslında bunun bir aracı olarak kullanıyor.

İçlerinde en çok Kıvılcımlı'yı kendine yakın bulur, bilhassa mevlid ne, Kadir Gecesi ne bilen komünistlerden olduğu için. Bilmediğini iddia ettiği mesela kolejli Mihri Belli'den çok hazzetmediğini anlıyoruz bu romandan. Nazım'ın edebi yaninı ve "yığınları" (halk değil genelde yığın kelimesini tercih eder Türkali ilginç şekilde) harekete katma potansiyelini beğenir, 1940'larda parti içindeki Nazım karşıtı yaklaşımı eleştirir.

Reşat Fuat'ı da Suat Derviş'i de özensiz dikkatsiz olduklarını düşündüğü ve çok akıllı bulmadığı belli. Suat Derviş'i bilmeseniz, kocasının uydusu evinde yün ören saftirik bir ev kadını sanırsınız Türkali'den okuyarak. Hiç öyle değil tabii, ayrıca kalemi en az Türkali kadar güçlüdür ve okuru Türkali'den farklı olarak kafasına dan dun siyasi mesajı dayayarak "bilinçlendirmeye" de kalkmaz. Çok daha ustaca yedirir romanlarına politik dertlerini. Reşat Fuat 1. şube'de maruz kaldığı işkenceler ve bu işkencelere karşı direnmesiyle nispeten iyi bir yerde durur Suat Derviş'e nazaran, ama Türkali'ye göre netice bu da "kahramanlık"tır ve bir siyasi hareket kahramanlara muhtaç kaldıysa durumu vahimdir. Eh, Türkali'ye göre de o vehametin müsebbiplerinden biridir Reşat Fuat zaten, demek ki kendi düşen ağlamaz.

Behice Boran'ı da hiç beğenmez Türkali. Komünist'te de ağır eleştiriyor onu, bu romanda da. Alenen korkaklıkla eleştiriyor Boran'ı TKP'ye sırtını döndüğü için. Ne yapsaydı kadın acaba evvela kadınları çiğneyip atan TKP "önderliğinin" iç kavgalarınızın içine dalıp? Bence akıllı kadınmış, sürekli birbirini yiyip duran ve birbirinin kuyusunu kazan ekipten uzak durmuş, kendi kurduğu partinin lideri olmuş, meclise girmiş...

Zeki Baştimar'ı tabiri caizse bozuk para gibi harcamış Türkali bu romanda ama bir de Baştimar'a sormak lazım aynı olayları ve Vedat Türkali'yi tabii :) Türkali'nin acımasız eleştiri oklarından Ruhi Su bile nasibini almış bu kitapta.

Romanın en büyük başarısı, Türkali kaleminin hep usta olduğu iş: karakterlerin iç hesaplaşmalarını başarıyla yansıtması ve sizi birbirine taban tabana zıt karakterlerin birbirine zıt düşünce ve duygularındaki haklılıklara ikna etmesi. Türkali romanlarında % 100 haklı, %100 haksız, siyah beyaz ayrılığında iyiler ve kötüler yoktur. Türkali dünyamızın, tarihin insanların kişiliklerinin, hayatlarının farklı tonlarda gri alanlardan oluştuğunu çok iyi bilir ve Türkali işte bu alanların usta kalemidir. Bu romanında da aynı ustalığı sergiliyor.
Profile Image for Yasemin Salihoglu Karagul.
318 reviews28 followers
May 28, 2023
Alıştığım Vedat Türkali kaleminden biraz farklı idi. Belki kendimi kitaba veremedim, belki e-kitap formatinda okudugum icin olmadı. Zor bitirdim kitabı.
Profile Image for Sevide.
87 reviews3 followers
November 28, 2016
TKP ile belgesel niteliğinde bir kitap fakat beni çok çok yordu
Profile Image for A. Rahman Terzi.
54 reviews4 followers
April 30, 2022
Bir tarafta realizm ve yaşananlardan, hayal kırıklıklarından gelen yılgınlık, diğer tarafta idealizm, cesaret, kavga. Teoride kolay bir seçim gibi görülse de pratikte hiç de öyle değil. Tehlike, tehdit ve acılar somutlaştıkça idealizmden uzaklaşma eğilimi oldukça yaygın ki Nazif de Vedat Türkali’nin eserlerindeki klasik bir yılgın devrimci.
Yazar ilk 2 bölümde Nazif’in iç dünyasını, çatışmalarını, çıkmazlarını, insani yönlerini çok muhteşem bir biçimde betimlenmiş. Zaman zaman alaycı bir şekilde karikatürize edilse de Nazif’in çıkmazları ve iç hesaplaşmaları çok iyi hissediliyor. Son bölümde de aynı tarzın Doktor Gülşen için uygulanmasını, onun iç hesaplaşmalarının, çıkmazlarının ve zaaflarının bize hissettirilmesini dilerdim. Ancak son bölüm biraz siyasi tarih havasında ve ilk 2 bölümdeki tarzdan uzak.
Sonuç olarak ne yazık ki o günlerden bugünlere değişen birşey yok, yine gençler, okuyanlar, yazanlar hedefte, yine onurlu yaşamanın bedeli çok ağır, o ‘yanardağ’ hiç sönmedi.


Profile Image for G. İlke.
1,278 reviews
July 22, 2024
Davasının arkasında duramadığı için eşi tarafından terk edilen, o davanın arkasında durduğu için hapsedilen oğlu tarafından küçümsenen Nazif Bey'in bakışından o ortamı dinliyoruz. Kendisinden çok daha genç devrimcilerin fedakarlığı, korkaklığını yüzüne vuruyor. Eski eşi Doktor Gülşen'in de ondan aşağı kalır yanı yok. O da oğlunun dava peşinde ölecek olmasına üzülüyor ama bir yandan da kendisi neden o dava için yeterince mücadele etmedi diye hayıflanıyor. Genel olarak gençlerin siyasete bakış açısını, Türkiye'nin politik durumunu da öğreniyoruz. Diğer Vedat Türkali romanları gibi sürükleyici değildi, hatta biraz boğucu bir atmosferin varlığından da söz edebiliriz bu kez. Yine de okuduğuma sevindim. 📝
Profile Image for Mesut Bostan.
Author 5 books31 followers
August 16, 2022
Vedat Türkali'nin iki "eski tüfeğin" zihni üzerinden 1940'lı yılları merkeze alarak TKP tarihiyle hesaplaşmasını anlatan romanı. Roman zamanı ise en azından 70'lerden sonraya tekabül ediyor. Militan gençlik de böylelikle ikinci bir hesaplaşma konusu ve öznesi haline geliyor. Türkali'nin ilk iki romanına nazaran dramatik aksiyon çok daha az. Ama yine de zihinsel aksiyon özellikle 1940'lı yılların bir tür tarihsel anlatımına girdiği üçüncü bölümde romanın heyecan dozunu da yükseltiyor.
Profile Image for Caglar Uzunali.
38 reviews6 followers
October 8, 2018
Sürpriz bir sonla biten harika bir dram. Karakterlerin korkuları, dertleri, düşünceleri, iç dünyaları ustalıkla aktarılmış. İkinci bölümde TKP yapılanmasına dair belgesel niteliğindeki açıklamalar beni çok sıktı ama dönemi yaşayan kişilere ilginç gelmiştir. Vedat Türkali'nin kendine özgü anlatımı romanın içine çekiyor.
Profile Image for Medar Acar.
139 reviews2 followers
February 13, 2021
Okuduğum en iyi roman diyebilirim. Dayanamayıp kaldırıma oturup bitirmiştim. Vedat Türkali bu romanda her zamankinden biraz daha fazla TKP'den bahsediyor.
Profile Image for Ayse Turan.
119 reviews17 followers
November 22, 2016
Akıllı uslu konuşan birinin suskunlukları çok şeyi saklar....
....
En sevdiğimizin ölümünden bile onur payı bekliyoruz....
Displaying 1 - 10 of 10 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.