Ben de ülkemdeki pek çok aklı başında, görgülü ve bilgili insan gibi, Tayyip Bey ve partisinin Türkiye'yi artık geri dönülmesi bence pek mümkün olmayan feci bir akıbete mahküm etmiş oldukları kanaatindeyim. Bu akıbetin, Türkiye'nin artık bugünkü sınırlarına sahip olmayan bir ülkeler topluluğu şeklinde tecelli edeceği kanaati bende her geçen gün kuvvetleniyor.
Bu fikrimin temelinde de ülkemizin başındaki büyük sorunun ne AKP ne de Tayyip Bey olduğu inancı yatıyor. Tayyip Bey de, AKP de, Türkiye'nin yakasına bin yıldan fazladır yapışmış bir illettin günümüzdeki ürünlerinden, yani Türkiye sınırları içinde yaşayan insanların çok eski bir hastalığının arazından başka bir şey değillerdir. Bu hastalık en basit ifadesiyle cehalettir.
Peki bu gidişat durdurulamaz mı? Ne yapılmalıdır? Kısa vadede pek yapılabilecek bir şey kaldığı kanısında değilim. Ne yazık ki, insan yaşamında bazan çok uzun bir zaman olabilen 12 sene içinde olan olmuştur. Türkiye halkı maalesef pek feci bir imtihan verecektir ve bu imtihandan alnının akıyla çıkacağını sanmak için pek de sebep bulunmamaktadır. Ama ileride kendini toparlamak isterse o zaman kendine tek bir kılavuz alabilir: Bilim. Bilim sırf bilim insanlarının yaptığı bir şey değildir. Halkın her seviyesi kendine göre bilimsel düşünebilir ve yaşam kalitesini arttırabilir. İşte bu kitabın tek amacı yurttaşlarıma ileride kendilerine lazım olabilecek bilimsel düşünce türünden örnekler vermektir. (Tanıtım Bülteninden)
Türk jeolog ve profesör. 24 Mart 1955'te İstanbul'da doğdu. 1973 yılında Robert Kolej'i bitirdi. 1978'de State University of New York at Albany'den jeolog olarak mezun oldu ve aynı üniversiteden 1979'da yüksek lisansını bitirdi. 1981'de İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi, Genel Jeoloji kürsüsünde asistan olarak görev yapmaya başladı. 1982'de de State University of New York at Albany'den doktora aldı. 1984 yılında Londra Jeoloji Cemiyeti'nin Başkanlık Ödülü'nü, 1986'da TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü aldı. Aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalında doçent oldu. 1988'de Neuchâtel Üniversitesi Fen Fakültesi'nden şeref bilim doktoru (Docteur ès sciences honoris causa) pâyesi aldı. Academia Europaea'ya 1990 yılında kabul edildi ve cemiyetin ilk Türk üyesi oldu. Aynı yıl Avusturya Jeoloji Servisi muhabir üyesi, 1991 yılında ise Avusturya Jeoloji Derneği şeref üyesi oldu. Yine 1991 yılında Kültür Bakanlığı'nın Bilgi Çağı Ödülünü kazandı. 1992 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı'nda profesörlüğe yükseltildi. 1993 yılında Türkiye Bilimler Akademisi en genç kurucu üyesi oldu ve Akademi konseyine seçildi. Aynı yıl TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi oldu. 1994 yılında Rusya Doğa Bilimleri Akademisi üyeliğine, Fransız ve Amerikan jeoloji dernekleri şeref üyeliğine seçildi. Ayrıca kendisine Fransız Fizik Cemiyeti ve École Normale Supérieure Vakfı tarafından Rammal Madalyası verildi. Şengör 1997 yılında, Fransız Bilimler Akademisi tarafından yerbilimleri dalında büyük ödül (Lutaud Ödülü) ile taltif edildi. 1998 Mayıs ayı içerisinde Şengör, Collège de France'da misafir profesör olarak bir kürsü işgal etti. Burada "XIX. Yüzyılda Tektoniğin Gelişmesine Fransız Jeologlarının Katkısı" konulu bir ders verdi ve 28 Mayıs 1998'de Collège de France'ın madalyasını aldı. 1999'da Londra Jeoloji Cemiyeti kendisine Bigsby Madalyasını tevcih etti. 2000 yılının Nisan ayında Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi yabancı üyeliğine seçilen ilk Türk oldu. Rus Bilimler Akademisi'ne Fuad Köprülü'den sonra seçilen ikinci Türktür.[2] Ayrıca 2013 yılında Leopoldina Doğa Araştırıcıları Akademisi üyeliğine seçilmiştir.[3] Şengör, jeolojide bilhassa yapısal yerbilim ve tektonik dallarındaki çalışmaları ile ün yapmıştır. Şerit kıtaların dağ kuşaklarının yapısına etkisini ortaya koymuş ve Kimmer Kıtası adını verdiği bir şerit kıta keşfetmiştir. Orta Asya’nın jeolojik yapısını ortaya çıkarmış, Kıta-kıta çarpışmasının ön ülkeleri nasıl etkilediği meselesini çözmüştür. Yücel Yılmaz ile birlikte, Levha tektoniği içinde Türkiye'nin yerini değerlendiren ve atıf klasiği haline gelen bir makale yazmıştır.[4] Jeoloji ve tektonik konularında 6 kitap, 175 bilimsel makale, 137 tebliğ özeti, pek çok popüler bilim makalesi, tarih ve felsefe ile ilgili de iki kitap ve 300’e yakın deneme yazısı yayınlamıştır. 86 ülkenin Bilimler Akademisine üye olan Şengör'ün yayınlanmış 1826 makalesi vardır ve bu makalelere 12658 atıf yapılmıştır. Bunların 1997-1998 yılları arasında Cumhuriyet Bilim Teknik dergisindeki "Zümrütten Akisler" köşesinde çıkmış olanları Yapı Kredi Yayınları tarafından 1999'da "Zümrütnâme" başlığı altında kitaplaştırılmıştır. Fransa, İngiltere, Avustarya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde misafir öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulunan Şengör, Collège de France dışında İngiltere'de Oxford (Royal Society Araştırıcı bursuyla), ABD'de California Institute of Technology (Moore Distinguished Scholar olarak) ve Avusturya'da Salzburg Lodron-Paris Üniversitesi'nde misafir profesörlük yapmıştır. Şengör ayrıca pek çok uluslararası dergide editör, yardımcı editör ve yayın kurulu üyeliği yapmıştır ve yapmaktadır.
1. Halkın Mustafa Kemâl Paşa'nın her yaptığını tamamen anladığı ve her yaptığını tamamen tasvip ettiği sanılmasın.(page 19) 2. Demokrat Parti'nin son derece iyi niyetlerle başlayan ve sürdürülen, ama ne yazık ki yanlış anlaşılan bir liberalizmden türeyen politikalarının sonucunda hortlamış ve 1960'lı yıllardan itibaren giderek artan bir cür'etle Türkiye politikasına egemen olmuştur.(page 21) 3. Hangisi Tanrı'ya daha yakın? Güzellik ve umut mu, yoksa temel fizik yasaları mı?(page 43) 4. Büyük adamlara saygı duymak onların her dediğine inanmak demek olmamalıdır.(page 108) 5. Eleştirel aklın ve bilimin olduğu yerde halkı uyutup cepleri doldurmak mümkün değildir.(page 142) 6. Liberallik, işi yanlış ayıklamak olan bilimi yaşam biçimi olarak alan, zırvalıklara karşı insanın yüceliğini, onun haysiyetini ve aklının savunan kişilerin mesleğidir, yobaz pazarlayanların değil. Bu burada da böyledir, Avrupa'da da Amerika'da da! 7. Tesadüflerin egemen olduğu bir evrende tesadüfen, tesadüfi bir yerde yapayalnız yaşadığımızı farketmek, tüm büyük din yapıcılardan Karl Marx'a kadar pek çok insanı dehşete düşürmüş, onları bundan kaçış yolları aramaya sevketmiştir. Bilim insanını, akıl insanını yücelten ise, bu eskilerden daha tutarlı yorumu geliştirerek, onun sonuçlarıyla başa çıkmaya muktedir ve buna hazır olduğunu farketmesidir.(page 173) 8. Doğanın bir parçası olan insan toplumu, doğadan tamamen kopuk bir şeilde insanın rüyalarıyla yönetilemez. Yönetilmeye kalkışılırsa, yönetimin tarzı ne olursa olsun, ne kadar demokratik olursa olsun, sonuç felaket olur.
Profesör Şengör'ün okuduğum ilk kitabı. Kendisini cok merak ediyor ve "akademik çalışmaları" dışında okumak istiyordum. Modernleşme hususunda ilginç tespitleri bulunmakta (özellikle Türkiye için). Ayrıca, bilimsel bilginin üretimi konusunda çok güzel alıntıları ve tespitleri bulunmakta. Sayesinde Karl Popper'ın kitabını tekrar okumak istedim.
Öte taraftan, kitabın genel kurgusu beklentilerimin epey altında. Yazılar arasında "sonradan" oluşturulmaya çalışılmış "suni" bağlar var gibiydi. Fakat kitapta her başlık içinde epey bilimsel ve bilimsel olmayan bilgiler mevcuttu. Genel olarak tartışılmak istenen konu her başlığın son paragrafında işlenmiş gibiydi. Bu nedenle, tam olarak Profesörün argümanını anlamadan "yargı" bildiren cümleler ile başlıklar tamamlandı.
Profesöre katılmadığım ve farklı düşündüğümüz epey noktalar olmasına rağmen okunmasını tavsiye edecegim bir kitap.
Son olarak, kitap imla ve mizanpaj hatarıyla doluydu. Açıkcası ilk bölümden sonra bu sebepten ötürü bırakmayı bile düşündüm. Bu kısım yazarın değil tamamıyla yayınevinin hatası. Bir daha bu yayınevinden kitap alırken düşüneceğim.
Aptalı tanımak kitabında olduğu gibi celal hocanın son derece derin yorumlarının içeren kitaptır. Bilimsel düşüncenin toplumla bağlantısını derinden incelemektedir. Kitabın kusur olabilecek tek yanı ilk 50 sayfasının fazlasıyla akademik olmasıdır.
Kitabın çoğunluğu daha önceden CBT yayımlanmış makalelerden oluşuyor. Bir Celal Şengör klasiği olarak bilim, bilimsel düşünmek, yanlışlanabilir bilgi, bilim ve kültür ilişkisi konularını içermektedir.
kitap adını Çin'de emekliye ayrılan bir profesörün "newton neden çinli değildi?" konulu veda konuşmasından almış. Toplumun kültürü ve geçmişi onun bilim alanındaki başarılarını etkilemektedir. kitapta Şengör hocanın geçmişte ve bu kitap için yazmış olduğu makaleler bulunmaktadır.
Celal Hoca kendi alanın bir dahi diye her konuda yorum yapamaz diyorlar; bal gibi de yapar; çünkü kendisi bağıra bağıra diyor ki; "bana hocam demeyin, Celal diye hitap edin, bende yanılabilirim, bana Celal diye hitap edin ki bana yanıldığımı çekinmeden söyleyin..." Eleştirel akıl dediğim de benim aklıma hep Celal hocam gelir...Bende hocam dedim farkındayım, saygıdan...
Üç yıldızı sadece yazarı olan saygımdan veriyorum, kitapta bir konu bütünlüğü yok, başlığı ile alakasız bir sürü konu var, daha önce yazılan yazıların bir araya getirilip sanki kitapmışçasına sunulmuş ticari kaygı ile ortaya konmuş bir eser, Olumlu olarak ise kitaptan öğrenmemiz gereken şeyin kısa ve öz şekilde verilmesi: bilim bilim bilim
Hocanin dedigi hersey dogru, hayattaki en hakiki mursit ilimdir. Sorgulamadan hic bir gelisme olmaz. Ne yazik ki bunlarin tam tersinin yasandigi zamanlardayiz oysa coktan isinlanmayi bulmamiz gerekiyordu. Bilim denemelerinde bazen kayboldum, anlamakta zorluk cektim. Bilimde hikaye anlaticiligi tamamen farkli bir alan, yine de kolaylikla okunan bir kitap.
Celal hoca, tarihten coğrafyaya, dinden felsefeye pek çok konuya değindiği makalelerinde bilimsel anlayışın ne olduğunu açıklamaya çalışıyor. İçerdiği kaynakların zenginliği ve konuların kısa öz makale tarzında olması okuma zevkini arttırıyor. Ufuk açıcı bir kitap olarak değerlendiriyorum.
Celal hocadan pasaj pasaj farklı konular hakkında bilgileri, fikirleri. Özellikle lise, üniversite çağındaki kardeşlerime öneriyorum. İleri okuma için değil ama temel bilimsel düşünce, mantık için okunur
Ümumi olaraq yaşadığımız dünyanı anlamaq adına və soğulamağı təşviq etməkdə çox dəyərli kitabdır. 3 reytinqin səbəbi yalnızca kitabın redaktəsi ilə bağlıdır.
Celal Hoca'nın makalelerinden derlenmiş bir kitap olduğundan bazı yerlerde çok tekrara düşülmüş. Ben kitaplara sadece zaman geçirmek için yapılan bir aktivite olarak bakamadığımdan, düşünce veya bilgi dünyama önemli katkısı olmayan kitapları beğenemiyorum. Belki de bildiğim konuların tekrarı gibi geldi, tam bilemiyorum. Ama yanlış anlaşılmasın "bütün kitap boştu" diye de bir iddiam yok. Alabileceğim kadarını özümseyerek aldım ama konu tekrarları ve anı niteliği taşıyan anlatımlardan sıkıldığım için "harika" seviyesine koyamadım. O yüzden "okunur, güzel" kategorisinde bırakıp 3 yıldızlamayı tercih ettim.
Celal Şengör aynı ülkede yaşadığım için sevindiğim bir isim. Ancak bu kitabının, daha önce okuduğum Aptalı Tanımak kitabına göre daha zayıf olduğunu düşünüyorum.