Milletvekili, Milli Eğitim Bakanı, Tercüme Bürosu ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın kurucusu, Köy Enstitüleri'nin fikir babası, tarihçi, musikişinas, edebiyatçı, eğitimci ve gazeteci... Cumhuriyet tarihinin en önemli isimlerinden Hasan-Âli Yücel'in hemen sıralanabilecek unvan ve özelliklerinden sadece birkaçı.
Prof. Dr. A.M. Celâl Şengör, bu çok yönlü Cumhuriyet aydınını akademisyen titizliğiyle kaleme aldığı Hasan-Âli Yücel ve Türk Aydınlanması kitabında derinlemesine inceliyor ve tartışıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı eğitim reformlarının destekçisi ve uygulayıcısı, aydınlanma ideallerinin şaşmaz takipçisi Yücel'in, yalnızca geçmişe değil, bugüne ve hatta yarınlara ışık tutacak zenginlikteki düşünce dünyası gözler önüne seriliyor.
Türk jeolog ve profesör. 24 Mart 1955'te İstanbul'da doğdu. 1973 yılında Robert Kolej'i bitirdi. 1978'de State University of New York at Albany'den jeolog olarak mezun oldu ve aynı üniversiteden 1979'da yüksek lisansını bitirdi. 1981'de İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi, Genel Jeoloji kürsüsünde asistan olarak görev yapmaya başladı. 1982'de de State University of New York at Albany'den doktora aldı. 1984 yılında Londra Jeoloji Cemiyeti'nin Başkanlık Ödülü'nü, 1986'da TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü aldı. Aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalında doçent oldu. 1988'de Neuchâtel Üniversitesi Fen Fakültesi'nden şeref bilim doktoru (Docteur ès sciences honoris causa) pâyesi aldı. Academia Europaea'ya 1990 yılında kabul edildi ve cemiyetin ilk Türk üyesi oldu. Aynı yıl Avusturya Jeoloji Servisi muhabir üyesi, 1991 yılında ise Avusturya Jeoloji Derneği şeref üyesi oldu. Yine 1991 yılında Kültür Bakanlığı'nın Bilgi Çağı Ödülünü kazandı. 1992 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı'nda profesörlüğe yükseltildi. 1993 yılında Türkiye Bilimler Akademisi en genç kurucu üyesi oldu ve Akademi konseyine seçildi. Aynı yıl TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi oldu. 1994 yılında Rusya Doğa Bilimleri Akademisi üyeliğine, Fransız ve Amerikan jeoloji dernekleri şeref üyeliğine seçildi. Ayrıca kendisine Fransız Fizik Cemiyeti ve École Normale Supérieure Vakfı tarafından Rammal Madalyası verildi. Şengör 1997 yılında, Fransız Bilimler Akademisi tarafından yerbilimleri dalında büyük ödül (Lutaud Ödülü) ile taltif edildi. 1998 Mayıs ayı içerisinde Şengör, Collège de France'da misafir profesör olarak bir kürsü işgal etti. Burada "XIX. Yüzyılda Tektoniğin Gelişmesine Fransız Jeologlarının Katkısı" konulu bir ders verdi ve 28 Mayıs 1998'de Collège de France'ın madalyasını aldı. 1999'da Londra Jeoloji Cemiyeti kendisine Bigsby Madalyasını tevcih etti. 2000 yılının Nisan ayında Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi yabancı üyeliğine seçilen ilk Türk oldu. Rus Bilimler Akademisi'ne Fuad Köprülü'den sonra seçilen ikinci Türktür.[2] Ayrıca 2013 yılında Leopoldina Doğa Araştırıcıları Akademisi üyeliğine seçilmiştir.[3] Şengör, jeolojide bilhassa yapısal yerbilim ve tektonik dallarındaki çalışmaları ile ün yapmıştır. Şerit kıtaların dağ kuşaklarının yapısına etkisini ortaya koymuş ve Kimmer Kıtası adını verdiği bir şerit kıta keşfetmiştir. Orta Asya’nın jeolojik yapısını ortaya çıkarmış, Kıta-kıta çarpışmasının ön ülkeleri nasıl etkilediği meselesini çözmüştür. Yücel Yılmaz ile birlikte, Levha tektoniği içinde Türkiye'nin yerini değerlendiren ve atıf klasiği haline gelen bir makale yazmıştır.[4] Jeoloji ve tektonik konularında 6 kitap, 175 bilimsel makale, 137 tebliğ özeti, pek çok popüler bilim makalesi, tarih ve felsefe ile ilgili de iki kitap ve 300’e yakın deneme yazısı yayınlamıştır. 86 ülkenin Bilimler Akademisine üye olan Şengör'ün yayınlanmış 1826 makalesi vardır ve bu makalelere 12658 atıf yapılmıştır. Bunların 1997-1998 yılları arasında Cumhuriyet Bilim Teknik dergisindeki "Zümrütten Akisler" köşesinde çıkmış olanları Yapı Kredi Yayınları tarafından 1999'da "Zümrütnâme" başlığı altında kitaplaştırılmıştır. Fransa, İngiltere, Avustarya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde misafir öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulunan Şengör, Collège de France dışında İngiltere'de Oxford (Royal Society Araştırıcı bursuyla), ABD'de California Institute of Technology (Moore Distinguished Scholar olarak) ve Avusturya'da Salzburg Lodron-Paris Üniversitesi'nde misafir profesörlük yapmıştır. Şengör ayrıca pek çok uluslararası dergide editör, yardımcı editör ve yayın kurulu üyeliği yapmıştır ve yapmaktadır.
Atatürk'ü en iyi anlayan, onunla paralel bir eğitim düşüncesi sahibi kişiyi Celal'den okumak çok güzeldi. Eğitim felsefesi üzerine bir miktar fazla eğilmiş olsa da, köy enstitüleri ve çeviri serileri ile bu halka müthiş katkısı olmuş bir insanı öğrenmek ve bir nebze olsa da anlamak çok güzeldi. Tavsiye ederim...
"...Türkiye'deki mücadele politik uçlar veya etnik gruplar arasında değil, gericilikle ilericilik arasında cereyan etmektedir." Hasan-Ali Yücel, Yüce Bir Maarif Vekil'in hayatı hakkında muhteşem bir anlatı... 2023 yılında neden bu haldeyiz hala, kader planı, takdir-i ilahi gibi akıl dışı yöntemlerle ile neden depremi konuşuyoruz, ekonomi neden bu halde, bu ve benzeri konuların cevabı bu kitapta...
Atatürk'ü en iyi anlayıp, onun yaktığı Türk Aydınlanması meşalesini taşıyan eski Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'in bilim ve felsefe hakkındaki düşüncelerini ve eğitim reformlarını akıcı bir dille görebileceğiniz, bu ilerleyişin hangi metodojiler ile ilerlediğini ve gelecek nesillerin bu meşaleyi taşımak için izlemesi gereken yolları çok net bir şekilde özümseye bileceğiniz bir kitap.
Her Türk gencinin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum.
O muaazzam aydını daha yakından tanımama vesile olan ve Türkiye’nin acımasız gerçekleriyle sert bir yüzleşme yaşamama da sebep olan bu eseri okuduğuma çok memnunum. Böyle ilerici insanları herkesin bilmesini, anlamasını sağlamalıyız.
Hasan Âli Yücel (1897-1961), 1938-1946 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı görevini yürütmüştür. Kendisi bir masondur ve Türkiye Büyük Locası'na bağlı olarak çalışan "Yükselen Deniz" locasının üyesiydi.
Topluma en büyük katkıları şunlardır:
1. Köy Enstitüleri'nin Kurulması (1940) 2. Dünya Klasiklerinin Türkçeye Çevirisi 3. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın Kurulması (1940) 4. Üniversiteler Yasası (1946)
—————————————————————————————
Atatürk’ün bilim hatta yaşam felsefesi eleştirel akılcılıktır… Karl Popper’a göre bilim, kurumsal ifadeleri, gözlem raporlarını oluşturan ifadelerle yanlışlanabilicek bir düşünce sistemidir. Bir diğer deyişle, bilim, kainat hakkındaki iddiaları, yapılabilicek gözlemlerle çelişebilicek türde olan düşünce faaliyetlerini kapsayan bir iştir. Gözlemle denetlenebilmek kaydıyla bilim her türlü fikir ve spekülasyona açıktır… Bilim tarihi bir yanılgılar resmigeçidinden ibarettir.. Demokrasi, çoğunluğun egemenliği değildir. Zira çoğunluk gönül rızasıyla özgürlüğü tamamen lağvedip, azınlığı esarete mahkum edebilir. Demokrasi, çoğunluğun seçtiği nispeten az sayıda insanın geçici bir süre için idareyi demokratik kurumlar çerçevesinde deruhte etmesidir… Şarklı dünya görüşü bir hastalıktır, manevi bir havadır… Büyük şair Abdülhak Hamit Tarhan’ın dediği gibi “bizim millet söylemez, söylenir”… Şüphe etmesini bilmeyenler, düşünüp doğruyu bulmaya hiçbir zaman muktedir olamazlar. Şüphe nura doğru koşmaktır. Dekant’ın dediği gibi, düşünmek şüphe edebilmektir. Bundan dolayıdır ki, elde edilmesi en güç ilim, şüphe edilmesini öğrenmektir.. Dogma nedir, Dogmacılar kimlerdir? Dogma, ilk defa ortaya atanlar tarafından düşünülmüş fakat sonra onu kabul edenlerin çoğu tarafından düşünmeden alınmış inanma klişeleridir. Bizim nascılık diye tercüme ettiğimiz dogmacılık, felsefedeki dar anlamıyla aklın her şeyi bileceğine ve doğrunun ancak kendilerinde olduğuna inananları gösterir. Fanatizm denilen taassubun süt annesi budur. Mizaç itibariyle dogmacılar, “dediğim dedik” diyen soydandırlar. Tartışmaya dayanamaz, fikir alışverişinde bulunamazlar…
Kitaba başlamadan önce kitap içeriği hakkında genel düşüncem "Köy ensitüleri nasıl kurumlardı? o dönemde eğitim anlamında hangi olumlu adımlar atıldı? bugün imkanların bolluğuna rağmen yapılamayan ama geçmişte kısa bir dönem dahi olsa başarıyla gerçekleştirilmiş eylemler nelerdi?" gibi soruların cevabını bulabileceğim bir kitap olduğuydu. Köy Ensitülerinin nasıl işlediğini, hangi yapılardan, eğiticilerden oluştuğunu öğrenmek isteyen kişilerin bu konulara odaklanmış başka kitaplar okuması gerekiyor. Soruların bazılarının yanıtlarını almanın dışında daha da önemlisi Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde gerçekleştirilen Aydınlanma hareketinin temelinde ve inşasında kullanılan temel prensipler ve düşünce altyapısını bu kitapta çok detaylı bir şekilde bulmak mümkün.
Okuduğum 2015 baskısı kitap; önsözler, giriş, Aklın Vekili başlıklı, Celal Şengör'ün 1997 yılında Cumhuriyet'in Bilim Teknik eki için yazmış olduğu bir fantezi, 1.bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları, 2.bölüm Doğa Bilimleri Işığında Eğitim Kuramı ve Türk Aydınlanması, Son Söz ve EK-1 ile EK2 kısımlarıyla sonlanıyor.
Kitabın hatrı sayılır büyük bir kısmını da Notlar adı altında, kitabın içerdiği ifadelerin kaynakları ve daha iyi anlaşılabilmesi için yer yer açıklamaları, ileri okumalar yapmak isteyenler için kaynak önerileri oluşturuyor.
-Doğa bilimleri, evrende gerçekleşen olayları akla ve mantığa uygun bir şekilde açıklamak için, belirli sistemler ve kuramlar oluşturmaya, uydurmaya çalışır. Aynı zamanda da bu kuramların da yerine, açıklama gücü ve doğruluğu daha yüksek olan yeni kuramları koyabilmek daha geçerli bir doğruya ulaşmak için sürekli bir önceki teorisini, uydurma düşüncelerimizi sınar, bu anlayış içerisinde mutlak bir doğrudan söz edilemez. Aslında bu mutlak olmayan doğrular, bazen bir insan yaşamı veya birkaç asır boyunca yanlışlanamaz, bilim adamlarının zorlu testlerinden başarıyla geçer ve bunun sonucunda ne yazık ki bilim camiasının büyük bir kısmı tarafından bile mutlak, değişmez doğrular olarak kabul edilebilir. Bunun en önemli örneklerinden biri de Newton'a ait çekim kanunu ve ona bağlı mekaniğin, Einstein'e ait görelilik kuramı tarafından ışık hızından çok yavaş hızlarda gerçekleşen olayları açıklamak için geçerli kısmi bir kurama dönüşmesidir(sayfa 103-104). Bilim anlayışında herhangi bir hoşgörü içermeden, tarafsız bir tutumla deneme ve yanılma, başarılı olan sonuçların kullanılması başarılı olmayanların uzaklaştırılması yoluyla giderek daha da zenginleşen bir içerik vardır. Kitap, bu anlayışla birebir paralellik gösteren Hasan Ali Yücel'in düşünce tarzı ve gerçekleştirdiği hayatı, izinden gittiğini söylediği Atatürk'ün olaylara yaklaşımı ve çözüme giderken izlediği yol olan eleştirel akılcığın yine bu bilim anlayışıyla nasıl örtüştüğünü örnekleriyle açıklıyor. "Ben ya da biz en iyisini, en doğrusunu bilirim/biliriz!" diyen/ diyebilecek herhangi bir otoritenin sorgulanması gerekliliğini, bu anlayışın sorgulandığı, itiraz edildiği toplumların refah seviyesinin daha yüksek, uygar toplum olma yolunda daha ileride olduğunu anlatan bir kitap.
Yalnız Hasan Âli Yücel ve Türk aydınlanması değil aynı zamanda bilim üzerine de tartışmalar mevcut Şengör’ün kitabında. Büyük bir emek olduğunu söylemek mümkün, zira bir yerde sonra dipnot okumaktan ana metne geçemiyorsunuz. Bu normal bir kitapta asla sevmediğim bir şey olmakla beraber tartışma kitabı olması hasebiyle bu kitapta gayet makul.
Hasan Âli Yücel incelemesi yapılırken vurgulanan nokta hep aynı; ne batı, ne doğu, medeniyet neyse varılacak nokta odur. Şengör’ün ondan sonrasının tufan olduğunu söylediği Yücel’in İnönü tarafından görevden alınışını bir araştırmak gerekecek bu kitaptan sonra. Yazar, bu konuyu araştırmak isteyenlerin Mustafa Çakır’ın monografisine bakabileceklerini not düşmüş. Son not olarak belki şunu eklemek lazım her ne kadar bana böyle düşündürmüş olsa da kitapta Köy Enstitüleri ile ilgili detay bir bilgi yok.
Prof. Dr. A.M Celâl Şengör'ün kaleme aldığı Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması kitabında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 7 yıl, 7 ay, 7 hafta ve 7 gün olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı başkanlığını yürütmüş olan Hasan Ali Yücel'i ve hayat hikayesini Türk Aydınlanması üzerinden ele alan bir kitaptır. Yücel'in Dünya Klasiklerini Türkçeye kazandırma konusundaki proje ve başarısının getirisi olarak Hasan Ali Yücel Klasikleri ortaya çıkmıştır. Bu vesileyle de Türk gencinin dünya klasiklerini bir de kendi anadilinden okumasına ve öğrenmesine imkân sağlamıştır. Atatürkçü meşalenin son temsilcilerinden biri olan eğitimci ve felsefeci Yücel'in ardından, Atatürkçülüğü bir takım 'emanetçi bavulu'* kisvesi altında kullanmaya ve anmaya dayanan zırval(ık) ötesi bir anlayışı yürüttüler.
Türk Aydınlığına ve okumanın getirisi olan her şey adına...
*Atatürkçülük, yük olur diye bırakılıp, gereğinde taşınan bir emanetçi bavulu değildir', Uğur Mumcu
"Mustafa Kemal'in kafasında doğan ve onun icraatiyla fiil haline geçen Türk Aydınlanması, genç Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'in elinde, adeta Atatürk ölmemişçesine devam etmiştir, edebilmiştir; çünkü, Hasan Ali Atatürk'ün fikirlerini ve amaçlarını O'nun bilfiil liderliğine ihtiyaç göstermeyecek derecede iyi biliyordu; çünkü, Hasan Ali'nin bilim, kültür ve eğitim konusundaki görüşleri Mustafa Kemal'den bağımsız olarak, Mustafa Kemal'inkilerle neredeyse bire bir örtüşüyordu; çünkü her ikisinin de temel felsefi varsayımları, birbirinden bağımsız olarak birbirinin aynıydı."s. 17
Sengör hoca bilim tarihi ve felsefesinden girip a Hasan-Ali Yücel’in devrim niteligindeki egitim calismalarina ve fikir yapisina isik tutuyor. Ezberci ve hazirci egitim yerine dusumneye sevkeden, akilci ve yeniliklere acik bir egitim sistemini basarmis. Bunu anlayamayanlarin ve kasten kostek olanlarin Turkiye’ in su anki durumunda buyuk veballeri vardir. Bu kadar net. Ogrenmeyi ogreren bir ogretmen. Bir ogrenciye en buyuk nimet! 1940’li 50’li yillarda bu konuda daha ilericiymisiz. Kimbilir belki ileride gecmisteki ilerlememizi tekrar yakalariz.
Atatürk’ün ölümünden sonra yedi yıl süreyle milli eğitim ve kültür bakanı olduğu zamanda köy enstitülerinin kurup, gerek türkçeye kazandırdığı eserlerle gerekse bakanlığı döneminde kültür ve eğitim ile ilgili yaptıklarıyla Türkiye’nin akılsal atılımı için çok önemli işer başarmış Hasan-Âli Yücel ile ilgili derlenmiş. Eleştirel akılcılığın önemi her fırsatta vurgulanmış. Okuması Celal Şengör’ün okuduğum diğer kitaplarına nazaran birazcık daha zor oldu ama yine de akıcılık konusunda fena sayılmaz.
Kitabın kapağı fena değil keşke fotoğraftakiler gülseler daha iyi olurmuş.
Kitaptaki bir alıntı. “Son söz Peki sonra ne oldu? Onu burada anlatmayacağım. Umarım o çok feci ve çok acıklı hikayeyi gelecek nesiller öğrenmek zorunda kalmasınlar. Fakat şu kadarını söyleyeyim ki, “Türk demokrasi tarihini ilk kurbanı” Hasan ali'nin tüm hayalleri duman olup gitti.” Keşke tarihin tekrar ettiğini dikkat alıp. Köy enstitüleri neden dumanlaştı onuda kitapta anlatsaydın da en azından gelecektekileri ona göre korurduk. Umarım bu olaylar Ali Nesin matematik köyünün de başına gelmez.
Gunumuzde ilgi cekici bir baslik olan Koy Enstituleri konusuna odaklanan bir kitap beklerken H.A.Yucel'in bilgi bilimci, felsefeci ve egitimci yonunu kesfettigim bir kitap oldu. Ataturk'un actigi aydinlanma yolunda mesaleyi devralmis bir aydin ve fikir adami olan Yucel'i tanimak icin essiz bir eser. Modern bir Turkiye ve Turk Milleti hedefinden ne kadar sapmis oldugumuzu bir kere daha anlamis bulundum.
Hasan Ali Yücel'i ilköğretimdeki kitapların yazarı olarak bilirdim. Burada işin daha derinlerine inerek, eğitim - öğretime nasıl felsefi bir yaklaşımla baktığını anladım. Cumhuriyet'in yetiştirdiği en akılcı ve pragmatik Milli Eğitim Bakanı olduğu su götürmez bir gerçek.
"Her ilerleme, hiç kimse tereddüt etmemelidir ki, pozitif bilimin ışıkları altında olmaktır. Tarih içinde, Avrupa Rönesansı'ndan sonraki asırlarda ilerleyen milletlere ayak uydurmada zaman kaybetmiş bir millet olarak biz, açığı kapatmaya mecburuz."
Bağbuğ ve Başöğretmen Mareşal Sayın Mustafa Kemal Atarürk Gazi Paşa Hazretleri'nin Dava Arkadaşı ve Devrimlerinin Mirasçısı Büyük Filozof Eğitimci Devlet Adamı Maarif Vekili Hasan Âli Yücel Beğ Beğefendi diyeceksiniz.
Celal Şengör'ün yaklaşımından keyif alanlar için okunması gereken bir kitap. Diğer kitaplarından farklı olarak bu kitapta "goy goy" daha az. Türk aydınlanması konusunda ufuk açıcı bir eser.
HASAN ALİ YÜCEL VE TÜRK AYDINLANMASI -A. M. Celal Şengör
#Tavsiye #tarihmeraklısınatavsiye
Öncelikle bu kitap bir tarihçi tarafından yazılmadı! Türkiye'de bilimi içselleştirmiş pek tarihçi bulunmaz! O yüzden değerlendirmeler içerisinde bu yönün eksikliği hissedilir. Ülkemizin ve hatta dünyanın önde gelen jeologlarından #CelalŞengör bu kitabı yazmıştır. Bence Celal Şengör bir #bilim tarihçisidir. Bu eserde döneme bilimsel anlamda bakan bir kitap olma özelliği taşır. Hasan Ali Yücel, Osmanlı İmparatorluğunda dünyaya gözlerini açar. Zor zamanları görenlerdendir. Hukuk fakültesini terk ederek felsefe eğitimi alır. Celal Şengör kitabın kimi yerinde onu "filozof Hasan Ali" olarak anar. 1938 yılında felsefe egitimi görmüş birisinin Maarif Vekili-Milli Eğitim Bakanı- olduğunu görüyoruz. Düşün! Felsefe okuyan birisi Millet vekili olmuş ve bakanlığa atanıyor! Harbi, bugün mecliste hiç felsefe eğitimi almış birisi var mı? Veyahut az buçuk anlayan var mı?
Celal Şengör, bu kitapta bilim nedir? Hasan Ali Yücel bilimden ne anlar? Karl Popper ve F. Bacon ile benzerlikleri nelerdir? Hasan Ali Yücel neden tarihe bir bilim olarak yaklaşır? sorularını irdeler. Dönemin fakülte açılışları ve etkinliklerinde gençleri nasıl bilime yönlendirmeye uğraştığını gözler önüne serer. Anadolu'da iyonya filozoflarıyla başlayan bilim meşalesinin taşıyıcısı artık Hasan Ali Yücel'dir. Köy enstitülerinin kurulmasında da büyük emekleri vardır. Hasan Ali Yücel, tek başına çeviri hareketinin başındaki adam olması ile büyük değer taşır-Hasan Ali Yücel Serisi İş Bankası Kültür Yayınlar-. Aristoteles, Platon, Bacon, Cicero, Herodot gibi batıdan çeviriler olduğu gibi Nizamülmülk gibi doğudan eserleri kapsayan geniş bir seridir. Tolstoy, Dostoyevski, Victur Hugo vsler vsler... Birde üstüne adam felsefeci ve eserleri var(Mantık, Davam vb.). Böyle bir adama komünist diye iftira at!, olacak iş değil. Baskılar sonucu 1946 yılında görevden alınmış..! Celal Şengör, Türkiye bir daha böyle bir maarif vekili görmedi diyor. Sadece Celal Şengör'de değil, Ekrem Akurgal-dünya çapında bir arkeologumuz- da benzer değerlendirmeleri yapar.