Özgürlüğün iyimserliği rakamların kötümserliğini yok edecek!
Bir ülkeyi, bir toplumu anlamanın en iyi yolu, öteki ülkelerle, öteki toplumlarla karşılaştırmaktır. Çünkü dünyayı birlikte paylaştığımız, çağı birlikte yaşadığımız kültürleri anlamadan, kendimizi anlamak mümkün değildir. O zaman da sayılar girer devreye, rakamlar bütün ayrıntılarıyla kendi hakikatimizi döker gözler önüne. Selçuk Şirin, bu önemli çalışmasında verilerle, kıyaslamalarla, deneyimlemelerle ülkemizin çarpıcı bir fotoğrafını sunuyor bize. Düşünmek, anlamak ve değiştirmek için... Ahmet Ümit (Yazar)
Refaha giden yolun özgürlükten geçtiğini verilerle kanıtlıyor Selçuk Şirin. Çocuklarımıza layık bir geleceğin yol haritası, zengin bir Türkiye’nin reçetesi var bu kitapta. Hamdi Ulukaya (Chobani CEO)
Selçuk Şirin, Türkiye’ye yeni bir bakış açısıyla bakıp yeni gerçeklikleri sunan değerli bir bilim insanı. Onu farklı kılan, yerel meselelere küresel perspektiften getirdiği analiz ve yorumlarıdır. Yazılarından istifade ediyorum. Kitabı başucu kaynağı olacaktır. İsmail Küçükkaya (Gazeteci)
Özgürlüğün iyimserliği rakamların kötümserliğini yok edecek!
Kendinizi cehaletten yılmış, dün ile fazlasıyla yorulmuş hissediyorsanız elinizdeki kitap sizi Türkiye için yeni hayaller kurmaya davet ediyor. Selçuk Şirin sıkı bir araştırmacı. Türkiye’nin kritik bir yol ayrımında olduğunu verilerle kanıtlıyor. Buradan ileriye ancak özgürlükle, adil rekabetle, kaliteli eğitimle gidebileceğimizi gösteriyor. Bunu beylik sözlerle değil somut verilerle yapıyor. Lafı dolandırmıyor, en sade anlatımla, her kesimden okuru yol ayrımındaki Türkiye’de doğru tercihi aramaya davet ediyor. Türkiye’den neden bir WhatsAPP çıkmasın, diyor. Hayatı bulduğu gibi bırakmak istemeyenlerdenseniz, bu kitap size çok iyi gelecek.
O kadar çok övülmesine anlam veremediğim bir kitap.. Evet, istatistikler kullanılmış, ama o popüler "herkes anlasın" kaygısından mıdır nedir, öyle çalakalem bir ağızla yazılmış ki... Sanırsın yazlıkta yurtdışından gelmiş, biraz bişiler görmüş yan komşu, misafirlikte lafa tutmuş, vatan millet kurtarmak da değil de "bak şunlar şunlar yapılmalı, yoksa çok geç olucak" diye veryansın ediyor, o esnada çaylar tazeleniyor, öğle vakti gelsin de denize gidelim artık diye ilgilenirmiş gibi de dinliyorsunuz..
Şimdi iyi güzel, bazı verileri bağlayıp bi yerlerden tutturmaya çalışılmış kitapta, güzel fikirler, çıkarımlar da yok değil.. Ama bi kaç kere şöyle bir durumda hissettim kendimi: "İyi de, sayın büyüğüm, nası da ordan oraya öyle bir çıkarım yaptınız? Causation correlation bir kaç yerde çok da içime sinmedi benim (yazarın o dediği yerde ordan o sonucu çıkartmam, da şimdi kime ne anlatmaya çalışıcan, hah bitti zaten bu yazı da, diğerini okuyyim.)
Başlarda grafikler, veriler hadi fena değil, ama kitabın içinde ilerledikçe artık iyice ilkokul grafiklerine dönüyor. Grafikler genelde anlatılan fikirleri bir an önce desteklesin diye hazırlanmış, merak eden daha fazla okusun araştırsın diye bir çaba, okuma önerileri filan yok..
Özellikle sona doğru, yazılar ekseriyetle gazete yazılarından toplama olduğu için, kendini tekrar eden, yeni bir şeyden bahsetmeyip şikayet ve yer yer aynı çözüm önerileri getiren yazılar üst üste yığıldığı için biraz sıkıcı bir hal da alıyor. (içimde PISA, TIMSS, OECD ağacı çıktı yemin ediyorum :) ).
Velhasıl kelam, sırf merak ediyorsanız alın okuyun derim. Bir iki belki bilmediğiniz yeni bir şey öğrenmiş olursunuz, ama kitabın genelinde bana bildiklerimi anlatan, yaşından dolayı "ya şimdi bişi demiyyim ama.." dediğiniz, gerçek hayatta karşınıza çıksa muhtemelen trollemek isteyeceğiniz, ama kötü niyetli de olmayan biri izlenimi veriyor yazar. Kitap benim için biraz hayal kırıklığıydı, okuyacaksanız o kadar da gözünüzde büyütmeyin derim ;)
Türkiye gerçeklerini insanın yüzüne yüzüne çarpan bir kitap. En çarpıcı tespiti; hiç bir eğitim araştırmasında ilk 40' a giremeyen Türkiye' nin eğitim şurasında sadece Osmanlıcayı tartışması.
Ulkemizin durumunu tum ciplakligi ile, bana gore en kolay anlatma sanati olan istatistik bilimini kullanarak, gozler onune sermis Selcuk hocam. Kitap siyaset ve egitim konularinda cok net analizler ortaya koymus bu manada herkesin rahatca okuyup durumun vehametini gorup tekrar tekrar silkelenmesine yardimci oluyor sadece bir kac konuda kendi icinde tekrarlar dikkat cekiyor..
Herkesin bakış açısını zenginleştirecek, şahane bir akademik dil-halk dili çevirisi kitap. İçinde bulunduğumuz çağı, ülkeyi daha iyi analiz edebilmemiz için Selçuk Hoca'nın kitaplarına devam etmesini dilerim:)
Kitap çok fazla tekrara düşüyor ve kısır bir döngüde ilerliyor. Daha çok köşe yazılarının birleştirilmiş hali gibi bir havası var. Kitap boyunca bir konu bütünlüğü sağlanamamış maalesef. Biraz baştan savma bir şekilde yazılmış. Ülkenin mevcut durumu sebep-sonuç ilişkisiyle analitik bir şekilde açıklanmaya kalkılınca kitap bir grafik, veri ve istatistik derlemesi halini almış.
Yapılan tespitlerin yanlış olduğunu düşünmüyorum ancak Türkiye'deki siyasi, askeri ve eğitimle ilgili gelişmeleri belli bir sıklıkta takip eden ve aynı şekilde gelişmiş ülkelerdeki durumu da az çok bilen bireylere bu kitabın çok bir şey katacağını düşünmüyorum.
Öte yandan yukarıda saydıklarımla pek ilgilenmeyen ve ülkemizin gelişmeye açık yanları olduğuna inanmayan tanıdıklarınızı aydınlatmak ve çözümü kendilerine kabaca özetleyebilmek için bu kitabı önerebilirsiniz.
Geçmişimizin ve geçtiğimiz yolların benzerliği sebebiyle kendime yakın hissettiğim bir yazar. Sadece sorunları dile getirmeyip çözüme de kafa yoran çok akılcı, çağdaş, ülkesini seven önemseyen, okuyucusuna değer katan bir yazar. Eğitimi ve ülkesini dert edenlerin beğeneceği bir kitap.
Kitap 2015 yılında yazılmasına rağmen güncelliğini koruyor. Zira Selçuk hocanın 2014-2015 yılları arasında ele aldığı ekonomi, eğitim, refah, demokratikleşme gibi konulara dayalı veri analizlerin hepsi 2023 Şubat'ında halen güncel olması bir arpa boyu yol almadığımızın göstergesi. Dahası kitapta yer alan tüm konularda daha da gerilemiş durumdayız.
Kitabın asıl önemli unsuru ise sefaletten kurtulmak için atmamız gereken adımların aslında basit olduğunu, tek eksiğin niyet olduğunu göstermesidir.
2015 Türkiye'sini 2023 Türkiye'si ile karşılaştırmak ve Selçuk hocanın daha yeni tarihli kitaplarını anlamak için bu kitabı tasviye ederim.
Özellikle eğitim ve ekonomiye ilgi duyanların, öğretmenlerin, öğrencilerin, ebeveynlerin okuyup kendine dersler çıkarması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Kitapla ilgili genel izlenimlerim ve kitaptan aldığım notları şu blog yazımda paylaştım, ilgilenenler bakabilir: http://bit.ly/2PVnyIj
Selçuk Hoca'nın hamasetten uzak veri ve gözleme dayalı kitabında doyurucu veriler, tekerrür eden yakın tarih sahneleri ve ortak akıl sonuçları ile gayet akıcı bir okuma yapıyorsunuz.
Türkiye geçmişi ve milletçe akıllanmayışımızın kısa fragmanı ardından ekonomi, toplum, eğitim ve siyaset üzerine bölümler aslında ortak ve net bir akla göndermeler yapıyor. Ancak sığınmacılar konusunda yazarın idealist tutumun işe yaraması için çok geç kaldığımızdan daha marjinal bir çözüm sunmamızı savunuyorum. Siyasetin son 20 yılı malum... Ekonomiye gelince konu rakamlar değil ama bunu daha farkeden olmadı!
Defalarca okuyup anlatacağım kısım ise "eğitim" elbette. Bu ülkeyi her alanda raya oturtacak ve kaybolan geçmişi tekrarlatmadan geleceği yakalatacak tek şey "eğitim". Aksi halde ülkemiz ilk 20 ekonomiyi bile kitaplarda görüp tarih sahnesinden silinip gidecek.
Zira bu ülke hiç bir zaman bu kadar beyni kaybedip bu denli ümitsizliği yaşamadı!
Hocanın yazılarından derlenmiş bir kitap. Ülkenin sorunlarını rakamsal veriler ile ortaya koymakta. Köşe yazılarının toplaması olduğundan kendini tekrar ettiği bölümler de var. Selçuk hoca ülkedeki eğitim sorununu en çok dile getiren otoritelerden, ancak bu söylemini "eğitim şart" klişesi ile değil, sebep sonuç ilişkileri ile analitik bir tablo ile açıklıyor. Sonu eğitime bağlanan zorlama çıkarımlar yerine eksik yapılan ne varsa ne sonuç doğururu gözler önüne seriyor. Hukukun üstünlüğü olmayan ülkelerde gayrimenkul edinme alışanlığının açıklandığı bölüm, bir konuya çok farklı açılardan nasıl yaklaşılır olgusuna çok güzel bir örnek. Ekonomi, siyaset ve eğitim bölümlerinden oluşan çok kolay okunan bir kitap Hocanın bilgisi ve konuları inceleme biçimi, kendisine hak vermeyenlere dahi araştırma nasıl yapılır, tez nasıl desteklenir, tartışmalara nasıl yaklaşılır dersi veriyor. Editoryal olarak daha başarılı bir eser oluşturulabilirdi ancak hoca çok geniş bir kitleye mesaj ulaştırmayı amaçladı galiba.
Ekonomik kalkınmanın temelinin Eğitim'den geçtiğini ve bu eğitimi verebilmek için; - Bilgiye erişim - Adil Rekabet - Dayanışma 'nın ana hususlar olduğunu rakamlarla anlatırken, yıllardır anlatılan "Kalkınma Hikayesi" nin analizini de yine tablolar ve veriler aracılığı ile yapıyor kitabın yazarı Sn. Şirin.
Siyasetle ilgili bazı bölümlerde yapısal olarak hatalar içerse de, kitap genel olarak mutlaka okunmalı düşüncesindeyim. Özellikle çocuklarının eğitim hayatları ile ilgili karar alma aşamasında olan veya eğitim ile ilgili çalışan tüm sektör profesyonelleri kitabı okuyup özümsemeli.
Barındırdığı veriler ve kıyaslar nedeniyle kıymetli ve okunası. Fakat fazla tekrara düşüyor. Zaten kitap, yazarın köşe yazılarının derlemesi olarak oluşturulmuş. Selçuk Şirin'in önemli olduğunu düşündüğü faktların altını her yeni yazısında çizmesi anlaşılabilir, ama bunları peyderpey okumak hoş bir deneyim değil. Sonuç olarak, iyi bir editöryal süreçle yazarın köşe yazılarından güçlü bir eser oluşturulabilirdi diye düşünüyorum.
Selçuk Şirin, Türkiye'nin eğitim imkanları çok kısıtlı ve kalitesinin düşük olduğu bir bölgesinden ODTÜ'yü kazanmış, sonrasında ABD'nde yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış oldukça başarılı bir akademisyen.
Yol Ayrımındaki Türkiye - Ya Özgürlük Ya Sefalet, bir oturuşta bitirilecek yalınlık ve akıcılıkta, fakat üzerinde tekrar tekrar düşünülmeye değer içeriğe sahip bir kitap. Kitap, yazarın ulusal bir gazetedeki yazılarının bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmış.
Kitabın ana konusu, 2008 yılından itibaren kalkınma ivmesini kaybeden Türkiye'nin orta gelir tuzağından kurtularak yeni bir kalkınma hamlesini gerçekleştirebilmesi için yapılması gerekenler.
Kitapta çoğunlukla uluslararası ölçekte anlam ifade eden endekslerde yer alan eğitim, teknoloji ve ekonomi alanındaki somut veriler ışığında Türkiye, diğer ülkelerle karşılaştırılıyor ve mevcut durumun resmi ortaya konuyor. Bence kitabı okuması keyifli, anlaşılır ve güvenilir kılan en önemli husus, yazarın bu şekilde "veriye dayalı karar verme kültürü"nü öne çıkarması.
Doğru söylemek gerekirse mevcut resim çok iç açıcı değil ama alınması gereken tedbirler ve izlenmesi gereken yol haritası en azından bir şeyler yapılabileceği konusunda ümit verici.
Kitapta değinilen konulardan en çok dikkate değer bulduklarım;
* Dünyada ve Türkiye'de ekonomik büyüme, kalkınma ve eğitim, * Reel büyüme ve nominal büyüme, * Orta gelir tuzağı, * Kalkınma gerçek anlamda nedir, nasıl gerçekleştirilebilir? * Katma değer ekonomisi, * Yerli otomobil üretimi Türkiye için ne kadar rasyonel bir hedef? * Yapısal reformların kalkınma açısından önemi ve gerekliliği, * Göçmen sorunu ve atılması gereken adımlar, * Eğitimde neredeyiz, nerede olmalıyız? * Kadına şiddet, * Eğitimde Finlandiya örneği, vb.
Kitaba yönelik tek olumsuz değerlendirmem şu olacak: Kitap editoryal açıdan 5 ana bölümden oluşsa da içerik açısından Kalkınma, Toplumsal Sorunlar, Siyaset İklimi- Seçimler ve Eğitim olmak üzere dört bölümden söz etmek mümkün. İçerikte yer alan analiz ve değerlendirmelerin belki de tamamının altına imza atar hatta alkış da tutarım ama Toplumsal Konular ve Siyaset ile ilgili bölümler bir başka kitapta yer alsaydı daha iyi olacakmış diye düşünüyorum. Nedeni ise bu kitaba Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı eserin yerli sürümlerinden birisi olma misyonu atfetmem olabilir. Bunun dışında kesinlikle okunmasını tavsiye edeceğim önemli bir kitap.
Kitabın son baskısının 2016'da çıktığı düşünülürse; içerikte alan analiz ve değerlendirmeler önümüzdeki dönemlere de ışık tutacak nitelikte. Okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
Prof. Dr. Selçuk Şirin’in Ekim 2015’de ilk basımı yayınlanan kitabında, veriye dayalı olarak bir Türkiye analizi yapıyor. Kitap, Türkiye’nin başına geleceklerden habersiz yazılmış. Böyle olunca aradan geçen yedi yılda tablo daha da karamsar hale gelmiş gözüküyor. Selçuk Şirin’in baz aldığı verilen eğitimde PISA, TIMSS, ekonomide OECD ve güvenilir otoriteler. Bu verilerin oluşmasında Türkiye direkt sürece müdahil ve sürecin şeffaflığı konusunda bir şüphe yok.
Şirin hocam, eğitimden siyasete, toplumsal olaylardan bireysel yaşama dair birçok noktada yorumlarını içtenlikle paylaşmış. Kendisinin bir vatansever olduğunu anlamak zor değil.
Türkiye’nin birçok alanda diğer ülkelerle hangi konumda olduğunu görmek benim için bir sürpriz olmadı. Zira PISA gibi raporları yakından takip ediyorum. Şirin hocayla benzer endişeleri taşıyor olmak, ülkenin geleceğinin bağlı olduğu gerçekleri bir de onun dilinden dinlemek beni mutlu etti.
Kitap belki biraz daha kısa olabilirmiş. Farklı zamanlarda yayınlanmış gazete makalelerini de içeren kitap aynı bilgi ve kavramları tekrarlı olarak vermiş. Bilgiler sadeleştirilip farklı bir akışla sunulsa kitabın hacmi %40 oranında azalabilir. Beki de daha geniş bir kitle tarafından okunabilmesi ve bazı bilgilerin tekrar ederek kafalara kazınmasını istediği için bu şekilde sunulmuş olabilir. Belki bir kitabın yeni versiyonlarında (Mart 2018’de 16. Baskısını yapmış.) Türkiye’nin güncel verileri üzerinden ek bölümler eklenebilir. Kitabın yayınlandığı ilk tarihten bu yana, bu yedi yılda, beklenmedik birçok olayla karşılaştık.
Şirin hoca geleceğin veriye dayalı analizler ile yapısal reformlar yapmaktan geçtiğini örnekleri ve gerekçeleri ile anlatmış. Bilgi ekonomisinin temel yapı taşlarının, özgürlük, adalet ve dayanışma olduğunu bir dünyada, nerede olduğumuzu görmek isterseniz; keyifle okuyabileceğiniz bir kitap.
Yol Ayrımındaki Türkiye . Kitaptaki onlarca veriden sadece birkaçı buradakiler. Detaylar için📎 kitaba göz atabilirsiniz. . Türkiye, dünyada🌍 bilgiye ulaşma özgürlüğünde 180 ülke arasında 154. sırada. Global ekonomiye🌐 entegre olma açısından değerlendirilen 140 ülke arasında 59.. En kolay iş kurulan 79. ülke. Okulunda🏫 500'den fazla kitabı olan öğrenci👦 oranı bizde %1, dünya ortalaması % 34. İnsani kalkınma seviyesi hesaplanan 187 ülke arasında 69. sıradayız. . Avrupa'da🌍 en fazla soruşturma açan 2. ülkeyiz. Hakim ve savcı sayısında sondan👇 7., polis sayısında ilk👆 5'teyiz. Okul öncesi eğitime katılımda sonuncuyuz. Bir milyon ton taş kömürü üretilirken Türkiye'de ortalama 4.33 işçi hayatını kaybederken, dünyanın en çok kömür üreten ülkesinde bu oran 0.34. Her yüz bin çalışan başına Avrupa'da en çok işçi🔧 ölümü kaydeden ülke biziz. . Türkiye'de dört kampta⛺ kalan Suriyelilerin %25'i yükseköğretim mezunu. Bu oran Türkiye ortalamasının 2 katı. . Dünyadaki fındığın🌰 %85'ini üretiyoruz. Türkiye 3.5 milyon kişi çalıştırarak senede 3.5 milyar dolarlık💰 değer yaratıyor. İtalyan Nutella🍫 ise 22 bin kişiyle 11 milyar dolar.💰💰 G. Kore'nin tek şirketi Samsung'un📱 sadece 2013 yılında aldığı patent sayısı bizim ülke olarak elli yılda aldığımızın 18 katı. . Her şeye rağmen G20 üye ülkesi olarak dünyanın🌏 en gelişmiş 20 ekonomisinden biriyiz. Dememiz o ki kroyuz emme para bizde.💰💰💰 . #yolayrımındakitürkiye #yaözgürlükyasefalet #selçukşirin #doğanegmontyayıncılık #kitap #kitapönerisi #kitaptavsiyesi #kitapyorumu
Görünürde daha çok istatistiklere bakarak ve daha da önemlisi aşırı iyimser bir bakış açısıyla Türkiye’nin geleceğini ekonomik, girişimcilik, eğitim düzeyi yönlerinden inceleyen 50-60 gazete makalesinden oluşan bu kitap maalesef analizlerinde yüzeysel kalmış. Bu iyimserliğin yani sıra, 2014’te ciro hacmi olarak dünya 18. iken, bir sene sonra 20. sıraya düşmesini büyük bir gerileme olarak göstermesi, dahası “özgürlük, dayanışma ve adalet değerlerinin” Türkiye’nin zaten ekonomik, politik ve kültürel olarak gelişimini zaten tamamlamış bir ülke olduğunu varsayarak analiz edilmesi bir nevi ‘eşek şakası” niteliğinde kanımca. Futbol bağlamında bir kıyaslama yapmak gerekirse, bir 3. lig takımını şampiyonlar ligi takımı ölçeklerine göre analiz etmek ne derece ciddi bir çalışma olabilir?
Yazar, hayalperestliğinin uç noktalarını “bizden bir Whatsapp çıkar mı” tarzında yazılarla süslemiş. Eğitim harcamalarını inceliyor, gel gör ki, eğitimin niteliğini, bilimselliğini hiç sorgulamıyor. 2-3 makalesi haricinde berbat bir derleme.
Selçuk Hoca’nın önce “Bir Türkiye Hayali” kitabını okuyunca bu biraz beni hayal kırıklığına uğrattı çünkü benzer şeyleri de orda da zaten yazmış.Bu ilk kitabında olmayan pek bir şey yok gibi.Kendisini çok severek takip ettiğim için objektif olmak benim için zor olsa da;iki kitaptan birisi olmasa da olurmuş.Türkiye hakkındaki tespitlerine canı gönülden katılıyor ve endişelerinin birçoğunu -bir İngilizce Öğretmeni olarak- kendi öğrencilerim üzerinde görüyor ve 21.yüzyıl niteliklerini taşıyan gençler olabilmeleri için kendimce çabalıyorum.Hatta bazı sayfalarını ara ara öğrencilerimle de birlikte okuduk.Sonuç olarak beğendim ama yukarıda yazdığım eleştiri de geçerli.Herşeye rağmen,benim için iki kitabı da içerik anlamında çok değerli.Çünkü hocamla ortak derdimiz çocuklarımızın ve dolayısıyla ülkemizin geleceği...
Sorunlari ve olabilecek cozumleri dile getirmesiyle güzel bir kitapti. Turkiye'de boyle açık bir sekilde bu problemleri yazıp basmak cesaret gerektiren bir is.
Dusuk puan vermemin sebebi, konuların tekrar etmesi. Konular doğrular konular ama gazete yazilarinin birleşimi gibi. Ve ayni haftalarda degil de arka arkaya okunca çok tekrara dusuyor. Editor'unun bunu farkedip ya bazı yazıları elemesi, ya da baska konular eklemesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Yani konu ve fikir olarak beğendim, ama uygulama olarak geliştirebilecek yanlari olan bir kitap.
This entire review has been hidden because of spoilers.
“Yol Ayrımındaki Türkiye” kitabı yine çok çarpıcı sayısal veriler ile ülkece vaziyetimizi ortaya koyuyor. Mesela artık dünyada elektrikli araba devri başlamışken bizim çıkıp da kendi otomobilimizi üreteceğiz dememiz Selçuk Hoca’nın deyimiyle bitmiş bir oyuna oyuncu sokmak demek. Yani WhatsApp devrinde “ben telgraf üretmeyi başardım” demek gibi bir şey🙃Bir öğretmen olarak ondan çok şey öğrendim ve öğreniyorum
Günümüz Türkiye'sini (ve hatta dünya siyasetini) anlamlı istatistiklerle, düşündürücü biçimde özetleyen bir derleme. Hissettiğiniz ancak net olarak tanımlayamadığınız pek çok problemi verilerle tarif ediyor, farkına varmadıklarınızı ise anlaşılır biçimde ortaya döküyor. Çok isabetli veriler mevcut. Zaman zaman kendini tekrar etmesi ise aslen köşe yazısı olarak, toplu okunmayacak biçimde tasarlanmasından geldiği için anlaşılabilir bir sorun.
Kitabın Faydaları: Araştırmaya teşvik edici bir kitap, Olaylara analitik olarak bakmayı sağlıyor Sayılar ile düşünmeyi öğretiyor Farklı bakış açıları kazandırıyor Türkiye ile diğer gelişmiş ülkeler arasındaki, farklı konulara göre değerlendirme becerisi kazandırıyor Türkiye'ye kuş bakışı bakabilmeyi sağlıyor
Evet, Selçuk Hoca ne yapılması gerektiğini söylemiş ama nasıl yapılabileceğini söylememiş. Ne yapılması gerektiğini az çok ben de biliyorum. O bakımdan kitabı maalesef yetersiz buldum. Üzülerek söylüyorum ama Türkiye'nin şu günlerinde politize olmadan bazı sorunlara cevap bulmak imkansız gibi bir şey. Yoksa öbür türlü olduğunuz yerde döner, hiç kimseye hiçbir faydanız olmaz.
Köşe yazılarından derlenmiş ve ilk basımını 2015 yılında yapmış bu kitabı okuyunca, 2015ten beri maalesef gelişme kaydedemediğimizi hatta belki daha da geriye gittiğimizi üzülerek gördüm. Bol bol grafiklerle ve verilerle desteklenen kitabın özellikle eğitim ile ilgili bölümlerini eğitime kıyısından köşesinden bulaşan herkes okumalı
Bu kitaptan önce, yazarın "Bir Türkiye Hayali" kitabını okumuştum. İkisi de çok benzer. Hatta aynı ifadeler de var. Eğer bu iki kitabı okumayı planlıyorsanız, birisini seçmenizi öneririm çünkü aynı kaygıyla yazılmış her ikisi de ve hemen hemen aynı konularda. Bu kitap biraz "maddi" geldi bana. "Bir Türkiye Hayali" ise daha açıklayıcı ve öğretici.
Tespitler basarili perspektif kurulmasinda yardimci olabilir. Kime mi 😬 okumasi gerekenlerin okumayacagi bir kitaptir ama yine de okuyun sevgili karar verici abi ablalarimiz