Apê Musa'nın hatıralarını kaleme alırken onun ile birlikte kaldım. ''Hatıram adlı kitabın oldukça kapsamlı olması için ona oldukça soru hazırlamıştım. İşte bu sorularda onun bilgeliğine ve sevmediği şeylere yeterince tanık oldum. - Bahoz Şavata
“1929-35 yılları arasında Mardin yatılı ilkokulunda okuyordum. Vilayet kapısı önünde teneşir tahtaları büyüklüğünde iki seki yapmışlardı ve her gün o sekilerde, kanlar içinde, paramparça olmuş iki Kürt gencini vitrinlerlerdi. Gaye Kürt halkının gözünü korkutmaktı. Cesetler orada iki üç gün kalınca, herhalde vali beyin midesi bulanınca, sabahleyin vitrini değir, kokuşmaya yüz tutan cesetler meçhul yerlere kaldırılır, yerine yenileri konurdu. Bir gün ben orada iken, Kurdis köyünden dayım sayılan Bengo’nun ölüsünü gördüm. Çuval gibi bir katıra yüz üstü yüklemişlerdi. Bengo Dayı, uzun boylu, yakışıklı bir gençti. Yeni öldürüldüğü için daha vücudu katılaşmamıştı. Katırın yanlarından o canım kınalı elleri ve ayakları sallanıyordu.
Vilayet kapısına getirdiler. Jandarmalar onu bir yük gibi, katırın üstünden yere fırlattılar ve sonra da onu sırt üstü vitrine yatırdılar. Yaşlı gözlerle yaklaştım. Dayımın gözleri açıktı ve sanki bana bakıyordu. O an gözlerinden şu manayı çıkardım. ‘Oğlum Musa, görüyorsun halimi! Sana ne diyeyim? Sen bilirsin!’ ”(s.329)
ಕುರ್ದಿಶ್ ನಾಡು ನುಡಿಯತೊಡಕುಗಳೇನು ಮತ್ತು ಅಲ್ಲಿ ನಡೆಯುತ್ತಿರುವ ಟರ್ಕಿಗಳ ದಬ್ಬಾಳಿಕೆ ಮತ್ತು ಅದನ್ನು ಎದುರಿಸಿ ಕುಂಡಿಗಳ ಹೋರಾಟ... ಹೀಗೆ ಹಲವು ಕುರಿಪುಗಳ ಬಗ್ಗೆ ಒಂದೊಳ್ಳೆಯ ಹೊತ್ತಗೆ. ಎಲ್ಲರೂ ಓದಿರಿ.