Kırmızı iplik efsanesini duyanınız oldu mu hiç? Bir iplik düşünün: Vişne kokulu bir avucun yüzük parmağından, kahve kokulu bir avucun yüzük parmağına uzanmış. Tek bir düğüm, onları birbirine bağlamış. Sonsuza dek. Bu hikâyedeki adamın avuçları yaralı, bu hikâyedeki kızın vişne kokulu avuçları o adamın yara bandı. Nefret her dilde farklı harflerin yan yana gelişiyle oluşturduğu bir kelimeydi. Her dilde farklı şekilde yazılsa da, hissettirdikleri şeyler aynıydı. Aynı mıydı? Peki ya bu hissin içine başka bir his sızmışsa?
Nefret saf ve katıksız değilse? Ya nefret çoktan bir kalp tarafından melezleştirilmişse? Ve bir orman yangının ilk kıvılcımı düştü yeryüzüne...
değişik tarzda bir kitaptı. hele öyle benzetmeler vardı ki.. neredeyse her sayfada en az 10 defa tekrar ediyordu -_- erkek karaktere ise ısınamadım. cinayet, uyuşturucu, güzel kafalar.. Ne ararsan mevcuttu. ve çok uzundu. aslında olay örgüsü geniş yelpazede olmasına rağmen bu kitapta çok kısır geçti. iki hatta 3 evin içinde geçen uzatılmış ve saçmalamış bol diyalog içeriyordu. diğer iki kitabı da mevcut okuyup sonunu nasıl bağlamış göreceğim yazarın :)
Yazım hataları ve surekli tekrarlanan " Minik Şeytan " benzetmesi kullanilmasaydi gerçekten harika bir kitap olacaktı.Yazarın bazı betimlemelerine hayran kaldım.Yazara şans vermeniz öneririm *_* :D
Genellikle bir kitap alırken ya da okumaya başlarken kitaplar hakkında detaylı bilgi sahibi olmadan devamını getiremem. Ancak Binnur Nigiz'in şu an hala Wattpad'de yayınlanmaya devam eden "İçinde Bir Sen" adlı fantastik kurgusuna uzun sayılabilecek bir süre önce göz atmış ve yazım tarzını gerçekten çok beğenmiştim. İlk yazdığı kitabından başlayarak kendisini nasıl geliştirdiğine tanık olmak istedim ve hakkında hiç bilgi sahibi olmamama rağmen Yangın Mavisi Serisi'nin ilk kitabı Kıvılcım'ı okumaya başladım.
Kitabı okumaya başladığınızda yazarın ilk romanı kategorisinde bir kitap olduğu hemen anlaşılabiliyor. Konuya giriş çok hızlı, betimlemeler kesik kesik. Ancak yazar hemen kendini topluyor ve gerçekten kelimelerle çok iyi oynuyor.
Kitabın Konusu: Mayıs Karamaça üç yıl önce babasını kaybetmiş, annesi ve kardeşi ile İzmir'de yaşayan 17 yaşında bir genç kızdır. Mayıs'ın annesi Ceren Karamaça'nın peşinde kendisine aşık olduğunu söyleyen bir takipçisi vardır. Adam Cereni evlenmeye ikna etmek için oğlu Sıraç'a Mayıs'ı kaçırmasını söyler ve hikaye bu şekilde başlar.
Konu çok bilindik bir konu gibi duruyor aslında; çocuk kızı kaçırır, kıza kötü davranır, kız çocuğa aşık olur, çocuk kıza aşık olur vb. Ancak kitabın ortasından itibaren olan olaylar bu klişe kurguyu özgünleştiren şey aslında. Ben kurguyu beğendim. Pek bir bağlamdan kopma görmedim. Sadece son birkaç bölüm artık biraz saçma olaylar oluyormuş gibi geldi ancak beş kitaplık bir serinin ilk kitabından bahsediyoruz eminim kurguda mantıklı yerlere bağlanacaklardır.
Karakter Gelişimi: Mayıs karakterinin gelişimine şahit olmak gerçekten bir ayrıcalıktı benim için. Kendisiyle savaşması, Sıraç'la olan savaşı gerçekten çok iyi bir şekilde yazılmıştı ve hiçbir zaman geriye doğru gitmedi hep gelişmeye devam etti.
Sıraç anlaması çok zor bir karakterdi. Mayıs da onu anlayamadığını, çözemediğini dile getiriyordu kurgu içerisinde sürekli. Çünkü bir türlü karakteri gelişemedi ve iki adım ileriye gidiyorsa beş adım geriye koştu. Çoğu zaman ruh hastası bir katil mi yoksa küçük bir çocuk mu olduğu arasında gidip geldim. Ama henüz ilk kitaptayım. Diğer dört kitapta umarım gelişimine şahit olabilirim.
Sılay karakteri kitabın 150'li sayfalarında kurguya dahil oluyor ama sürekli kurgu içine girip çıkmasından kurguda önemli bir yere olduğunu kavrıyoruz. İlerleyen kitaplarda Marul ile olacak etkileşimleri okumak için sabırsızlanıyorum.
Redaksiyon & İç Tasarım: Kitabın redaksiyonu kötü değildi. Birkaç yerde anlatım bozukluğuna sebep olacak noktalama yanlışlıkları vardı. Maalesef iç tasarım hakkında bu şekilde şeyler söyleyemeyeceğim. Kitabın pek çok yerinde italik yazı kullanılmış. Ancak kullanılan yazı tipi italik olarak kullanıldığında Türkçe karakterlere uyumlu değildi ve bu kısımları okumak cidden çok göz yoruyordu. Umarım diğer kitaplarda bu sorunu düzeltmişlerdir.
Genel olarak baktığım zaman kitabı gerçekten beğendiğimi söyleyebilirim. Bazı yerleri beni rahatsız etti ancak devamını okumak için sabırsızlanıyorum.
3.5 Kitap az önce bitti ve gerçekten çok karmaşık düşünceler içerisindeyim. Kısaca konusundan bahsedeyim; Mayıs adında bir 17 yaşında bir kızımız var. Babasını kaybetmiş, annesi ve kardeşi Temmuz ile yaşıyor. Çok karanlık bir adam annesine takıntılı, şirketlerini batırmaya çalışıyor. Sonra bu adamın oğlu Sıraç babasının isteği üzerine Mayıs'ı kaçırıyor. Ve sonrasında olaylar gelişiyor. Şimdi şöyle ilk başlarda Sıraç'ın yaptığı birkaç hareket resmen sinir krizi geçirmeme sebep oldu. Ama çok sonradan aslında içinde iyi bir yanının da olduğunu fark ettim. Yaptığı bazı hareketler göz devirmeme sebep olurken bazıları da gülümsememe neden oldu. Mayıs ise arada sinirimi bozan hareketler yaptı. Sonra kitapta hoşuma giden diyaloglar olduğu gibi bunun burada ne işi var diye sorguladığım diyaloglar da olmadı değil. Yani şu anda gerçekten ne hissettiğimi bilmiyorum. Böyle sevdim gibi de sevmedim gibi de. Tam ortadayım. İkinci kitabı okuduğumda tam olarak kavrayacağım sanırım.
Kıvılcım (Yangın Mavisi 1) || Kitap Yorumu #kitapyorumu Serinin tamamı bitmiş olsada her kitabı ayrı ayrı yorumlamak daha iyi olur diye düşündüm. Bu yüzden beş kitaplık Yangın Mavisi Serisi'nin ilk kitabı olan Kıvılcım'ın yorumu ile karşınızdayım. Yangın Mavisi benim kitap okumaya başladığım zamanlarda okuduğum ilk kitaplardandı. Bu nedenle yeri apayrı bende. Geçen gün Wattpad'de en eski bildirimlerime baktığımda 2015'te okumaya başladığımı gördüm ve o zamanlar deli gibi seviyordum bu seriyi. Hala da seviyorum. Karakterler olsun bu tarz bir konu olsun o zamanlar benim ilk defa okuduğum tarzlandandı. Mayıs, Sıraç ve bütün karakterlerin yeride ayrıdır bende. Binnur Nigiz'in kalemini zaten seviyorum. Olayları hissedebiliyorum kitabı okurken. Kafamda tüm yerler, mekanlar ve evler canlanabiliyor ve bunu yaparken zorlanmıyorum. En küçük ayrıntıları bile veren bir kitabın sıkacağını düşünürüm bazen ama bu, ayrıntıların nasıl verildiğine bağlı. Benzetmeler hoşuma gitti ve çoğu yerin -cidden bir çok yerin- altını çizdim veya sayfayı işaretledim. Belki de böyle düşünmemin, hissetmemin sebebi yazarında serininde bende ayrı yeri olmasıdır. Fakat yinede bir şans vermenizi isterim. Karakterler geçersek hiç spoiler vermek istemiyorum. Çünkü beş kitap boyunca bütün karakterleri yaşamanız gerek. Kitapta en sevdiğim karakterlerden biri Temmuz. Neden bilmiyorum ama bana hep sıcak bir insan olarak geldi. Söyledikleri, Mayıs ile olan diyalogları bana samimi ama aynı zamanda içinde yaşadığı sevgiyi dile dökemeyen bir çocuk gibi hissettirdi. Birde Savaş var. Çok fazla sevdiğim ve beş kitabın yorumunda da söyleyeceğim gibi dünyadaki en anlayışlı, en koca yürekli karakter resmen. Okudukça sürekli gülümsedim. O derece sevdiğim biri 💜 Mayıs ve Sıraç. Onlara hiç girmeyeceğim. Biliyorum ki bu ikiliden konuşmaya başlarsam işin içinden çıkamam. Çok farklı seviyorum bu iki karakteri. O kadar güzeller ki. O kadar başkalar ki. Tanışmalarından tutunda söyledikleri her bir kelimede ağlamak istedim nedense. Sürekli iki sene önce okuduğumda nasıl hissettiğim geldi aklıma. O zamanlar normal bir şekilde okuyordum ve okudukça sevdiğimi farketmiştim. Şimdi ise o zaman ki hissettiklerim aklıma geldikçe daha bir kötü oldum. Daha bahsetmek istediğim ama diğer kitaplarım yorumlarında daha ayrıntılı anlatacağım bir çok karakter var ve hepsini seviyorum. Bazılarının yeri daha ayrı ama hepsi özel. Bu yüzden diğer yorumlarda bahsedeyim dedim. Zaten Kıvılcım bir giriş kitabı gibi. Daha çok olayları çözmeye çalışıyorsunuz. Karakterleri tanımaya çalışıyorsunuz. Diğer kitaplarda ise ilk kitabın temellerini attığı olay örgüsü devam ediyor. Bu yüzden ilk kitabı okuyup beğenmezseniz ikinci kitabı da bir okuyup şans verin bence. Karakterler zamanla aklınıza daha bir oturuyor. Umarım bir şans verip okursunuz. Keyifli okumalar 🍂
yazarın dili diğer kitaplarındaki gibi değil çok daha acemice. sanırım yazdığı ilk seri buydu. ayrıca olağan olmayan bir sürü şeyin normalleştirilmesini sevmedim. karakterler benim için bile dengesiz😐 seriye devam edeceğimi düşünmüyorum
Kitap iyi başladı ama kro bitti. Baya krolaştı. Dünyalar tatlısı sılay " hele tipe bak , yooamına " falan gibi kelimeler kullanmaya başladı. Sıraç'ın sürekli " minik , miniğim , minik şeytan " demeside baydı. Cidden güzel başlamıştı ama olmasaydı sonumuz böyle...