Süper Baba’nın müziğini flütle çaldığımız günlerde çok enteresan çocuklardık, Tsubasa izlerken çarpan kalbimiz, banyo sonrası Bizimkiler dizisi... Hayatın seyrinde güzel bir yolculuktaydık, önce hüpleten sonra gümleten felsefemiz, can sıkıntısının artan yoğunluğunda uhuyla geçirdiğimiz zamanlar, amacımız basitti yani:
roman mı? hayır. edebi mi? hayır. zaman serisi? yok. ne bir olay örgüsü, ne bir karakter. 90'lı yıllarda çocuk olmuş herkesin ortak belleğinin ekmeğini yiyen, duygu sömürerek ve gereksiz küfrederek pazarlanmış bir geç ergen anlatısı. üstelik 20. baskısını yapmış. şoktayım.
Deli çocuğun güncesi'ni okuyup beğenmiş olduğum için düşünmeden çıkar çıkmaz aldığımbu kitap bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Kitabın ismi bir ergenin sayıklamaları olsa iyidir. Edebiyat sever yetişkinlerin belki kafa boşaltmak için okuyabilecekleri bir kitap olabilir. Edebi yönü sıfır olan küfür kullanınca duyguların daha doğru aktarılabileceğini düşünmüş yazar. Ancak sadece seviye düşmüş.
Tükürür gibi kitap yazmayın yahu, anlatım bozuklukları ayrı rahatsız edici, dili ve seviyesi ayrı, yarım bıraktım ki bir kitabı kolay kolay yarım bırakmam. Bu kitabı alacağınıza açın Müge Anlı izleyin seviye aynı ama orada en azından polisiye bir heyecan var..
"Yeni bir dünya, biraz iç sızısı. Dostoyevski okumaya devam ettim. O günden sonra Dostoyevski haricinde kimse anlamadı beni."
90'lar neslinden herkes sever bu kitabı o kadar ben o kadar biz ki... Okudukça ilkokula, mahallemize döndüm. Büyükçe kayboldu ikiside yazarın da dediği gibi galiba
"Çocukluktan sonraki tüm çabalar delik bir balonu şişirme uğraşı kadar boş ulu Tanrım"
Okuduğum en. İğrenç kitaplardan biri yarım bırakacaktım ama hastanede sıra beklerken sırf canım sıkılmasın boşlukta kalmayayım diye devam ettim. İçindeki küfürlerle aşırı avam. Kalitesiz kesinlikle kağıt israfı. Hastane bekleme odasına terk ediyorum evime geri götürmeye değmez. Yazık ağaçlara yazık kalitesizlik akıyor.
hatırladığım kadarıyla 10 yaşında falan okumustum okudukça içimde büyüme korkusu doğmuştu 8 yıl geçti hala korkuyorum ve her gün korkum daha da gerçekleşiyor. Şuan aynı kitabi okusam aynı hissetmem, artık aynı çocuk değilim ama o zamanlar okurken çok farkli hissetmiştim o yüzden bende yeri herzaman ayrıdır bu kitabın
Geçmişe dönük ve içine kapanık. geçmişe öyle ile yaşamanın sağlıklı olmadığnı düşünen birisi olarak kitabı okurken çok sıkıldığımi söyleyebilirim. belki de kitabın amacı budur. O zaman amacına ulaşan başarılı bir kitaptır. Ancak elimde olmadan düşünmeye devam ediyorum: Yazarın daha 30 yaşında bile olmadığını düşünürsek yazıları fazla dramatik. Hayatın tokadını yemiş de yine ayakta kalmış bir anlatım seziyorum. Neden okudugumu bilmediğim zevk almadığım bir kitap oldu.
İsimden dolayı fazlasını bekleyerek okuduğumdan belkide, okumasam birşey kaybetmezdim. Evet, 90larda çocuk olmuş biri olarak benim de çocukken tanık olduğum çok şey var kitapta ama yazarın sanki hayatın çilesini çekmiş, çocukluğunda hayatın tüm yükü omuzlarındaymış gibi anlatması bana gerçekçi gelmedi. Sıradan, çoğumuzun hergün yaşadığı şeyler. Bir anı defteri gibi okuyacak olursak güzel, ama benim için hayalkırıklığı oldu malesef.
Bu kitabın sosyal medya üzerinde biraz şişirildiğini düşünüyorum. Sayfa sayısına aldanmayın kocaman yazıları olan bir kitap.Orta hızda bir okumayla bile maksimum 1,5saatinizi alır. Konusu 90larda çocuk-genç olmak üzerine kurulu anılardan oluşuyor zaman zaman durum tespitleri yapılmış.Kolay okunan, tebessüm ettiren, kafa dağıtma işini başarıyla yapan bir kitap. Altını çizmeye değer bulduğum sıcak samimi satırların ve 90lara olan özlemimin hatrınadır 3 yıldız.
Bakın arkadaşlar ben günlüğüme böyle saçma şeyler yazmıyorum. Edebiyat kasayım, duygusal gireyim az insanları sömüreyim derken rezil etmiş kitabı. Siz bunu yazmışsınız ama bu olmamış..