Nasuh Mahruki İstanbul’dan motosikletle yola çıkıp Katmandu’ya gidişini; Tibet’te bir ay kaldıktan sonra dünyanın altıncı yüksek dağı Cho Oyu zirvesine gerçekleştirdiği tırmanışı ve Nepal, Sıkkım, Hindistan, Pakistan ve İran’ı aşarak ülkeye geri dönüşünü anlatıyor.
“Sabah Sonouli’deki otelimizde kahvaltı ettikten sonra tekrar Lumbini’ye gittik. İÖ 623 yılında Buddha’nın doğduğu bahçeyi, annesinin onu dünyaya getirmeden önce son kez yıkandığı gölü ve çevredeki tapınakları gezdik. Öğretisini, yıllar süren inziva hayatındaki meditasyonları sonucunda ortaya çıkaran Buddha’ya göre, kişi içinde yaşadığı evrende mutsuzdur. Acılar, bunalımlar, kaygılar içindedir. Bundan kurtulmak için kişinin arınması gerekir. Arınma, kişinin kendini aşması, duyulur varlıkların üstüne çıkması, gövdenin tutkularından, yaşamın acı, sıkıntı verici etkilerinden kurtulabilmesi demektir.”
21 Mayıs 1968'de İstanbul'da doğdu, ilk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1992 yılında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Dağcılıkla 1988 sonlarında, isim babalığını ve üç yıl boyunca başkanlığını yaptığı Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu'nda (DOST) tanıştı. Üniversite yıllarında, mağaracılık, yamaç paraşütü, aletli dalış ve bisiklet sporlarıyla uğraşan Nasuh Mahruki, doğa sporları ile ilgili DOST adlı dergiyi çıkarttı. Yurt içinde Erciyes Dağı ilk Türk yamaç paraşütü uçuşu, Erciyes Dağı kış kuzey buzulu tırmanışı, Büyük Demirkazık Dağı kuzey duvarı tırmanışı, Küçük Demirkazık Dağı batı yüzü tırmanışı, Güzeller Dağı kuzey yüzü ilk kış tırmanışı, Büyük Demirkazık Dağı Peck Kulvarı ilk kış tırmanışı, ODTÜ Sualtı Topluluğu - Mağara Dalışı Grubu ile Altınbeşik ve Kırkgözler mağaraları su altı incelemeleri, Sualtı Araştırmaları Derneği ile Kırkgöz ve Finike İncirli mağaraları ve Düdenbaşı şelaleleri sualtı incelemeleri gibi pek çok etkinliğe katıldı. 1992 ve 1994 yıllarında Türkiye'nin en başarılı dağcısı seçilip yılın sporcusuna aday gösterildi. (1993 yılında bu seçim yapılmadı) 1992 - 1994 yılları arasında, Sovyet Asya'nın en yüksek (7000 metrenin üzerinde) beş dağına tırmanarak, (Khan Tengri - Lenin - Korjenevskoy - Communism - Pobeda) Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen "Kar Leoparı" ünvanını alan az sayıdaki batılı dağcıdan biri oldu. Dünyanın en zorlu ve tehlikeli 7000'lik dağlarından biri olan Pobeda dağının 8. solo tırmanışını yaptı. Bunların dışında Kırgızistan, Kafkasya ve İran'da çeşitli tırmanışlar gerçekleştirdi. 1995 yılında, Everest dağına tırmanan ilk Türk ve dünyadaki ilk müslüman dağcı oldu. 1996 yılında, Camel Trophy Türk takımına girerek Kalimantan'da Türkiye'yi temsil etti ve ekip olarak, Takım Ruhu değerlendirmesinde dünya ikincisi, genel sonuçlarda dördüncülük elde ettiler. Aynı yıl, dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek dağına tırmanmayı içeren, "Yedi Zirveler" projesini tamamlayan dünyadaki 44. dağcı ve en genci oldu. (Everest, Aconcagua, Vinson, Kilimanjaro, Mc. Kinley, Elbruz, Kosciusko.) 1997 yılında, motosiklet ile Türkiye, İran, Pakistan, Hindistan, Nepal ve Sıkkım'ı içeren 21000 kilometrelik bir yolculuk yaptı. 8201 metrelik Cho Oyu dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye'nin en yüksek solo tırmanışını gerçekleştirdi. 1998 yılında, 8516 metrelik Lhotse dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye'nin en yüksek oksijensiz tırmanışını gerçekleştirdi. Aynı yıl 8163 metrelik Manaslu dağını denedi. 2000 yılında, 5671 metrelik Demavend dağı ve 5137 metrelik Ağrı dağının kış tırmanışlarını gerçekleştirdi. Aynı yıl, dünyanın en zorlu ve tehlikeli dağlarının başında gelen, dünyanın 2. yüksek dağı 8611 metrelik K2 dağının ilk Türk tırmanışını gerçekleştirdi. Türkiye'nin en yüksek oksijensiz tırmanışı, Lhotse'den K2 dağına geçti. (Dünyada, Everest, K2 ve Lhotse dağlarına tırmanmayı başarmış 29 dağcı var ve 7si bugün yaşamıyor.) (2000) 2001 yılında 7546 metrelik Muztag Ata dağına tırmandı. (Türkiye'nin en yüksek kayaklı tırmanışı.) Arama Kurtarma Derneği kurucu üyesi ve başkanı, Sualtı Araştırmaları Derneği ve Gezginler Kulübü üyesidir. 1.5 yıl kadar Hürriyet gazetesinin Pazar ilavesinde köşe yazarlığı ve değişik kanallarda belgesel programları yapmıştır. Bahçeşehir Üniversitesinde "Takım Çalışması ve Liderlik" dersleri vermekte ve motivasyon seminerleri düzenlemektedir. Nasuh Mahruki'nin Yapı Kredi Yayınlarından çıkan kitapları; 1995 - Bir Dağcının Güncesi, 1995 - Everest'te ilk Türk, 1996 - Bir Hayalin Peşinde, 1999 - Asya yolları, Himalayalar ve Ötesi.
Kıyamet Provası Hhuuuuhhhh. Bu yolculuğu okumak beni yordu.... Mahruki sevgilisi Elif'le gençlik hayalleri Katmandu seyahati için motorla İstanbul'dan yola çıkıyorlar. Hindistan, Nepal... Aman allahım her yer manastır, tapınak, türbe, manastır, tapınak, manastır manastır manastır, tapınak, sağa bak tapınak, sola bak tapınak... Her taraftan insan yağıyor, ooouuuuvvvv, kadınlar, çocuklar. Festivallerin biri bitiyor otuzu başlıyor, valla otuzu başlıyor. Kıyamet provası. Hindistan'da geçen hiçbir şeyi okumayacağım diye her defasında yemin ediyorum ama olmuyor yapamıyorum, hatırını kıramayacağım birileri oraya gidiyor, ben de peşlerinden takılıyorum, lanet olsun. Toz, toprak, pislik ayrı bir taraftan...Hintliler abartıyorlar. Yılın 365 günü festival mi olurmuş? Tiyatro oynuyorlar. Turistleri orada tutmak, şen tutmak, turist akışına süreklilik kazandırmak için olmadık festivaller uyduruyorlar, diye düşünüyorum. Bu 'iş aklını' da Avrupalı turizmciler vermiştir, diye de ekliyorum. Neyse ya, bana ne, bize ne! Mahruki, Hindistan yolunda birçok Avrupalıyla rastlaşıyor. Koş koş, sanki orada bi bok var. Pink Floyd konseri olsa anlarım. Avrrupa'da Hindistan'a gitmek vatani görev olsa gerek. Mahruki'nin yol boyunca pis ortamlarda yemek yemesini boğa burcuna bağlıyorum ama kafama silah dayasan her gördüğüm yerde asla yemem. Sonunda bedelini ödüyor yatak döşek durumlara düşüyor otel odalarında. Elif meyvelerle idare ettiği için paçayı kurtarıyor! Katmandu'da ayrılıyor İstanbul'a dönüyor. Mahruki ise Cho Oyu tırmanışı için önceden anlaştığı kafileye katılıyor. Zirve tırmanışını okuyoruz. Mahruki temposuna ayak uyduramayan grubundan ayrılıp işini tek başına görüyor ve defteri kapıyor, eve dönüş yoluna çıkıyor. Aman allahım! Dağ taş tapınak, manastır, tapınak, manastır. Mahruki bu yerleri tek tek ziyaret ediyor, fotoğraf çekiyor. Onu anlıyorum. Bu kitabı yazmak için o ziyaretler ve fotoğraf çekimleri gerekli. Fakat ben sıkıldım. Bütün bu manastırlar aynı şeyi söylemiyor mu? Aman allahım, her yer insan kaynıyor, gürültü oooouuuvvv, iğrenç kokular.
Çok başarılı bir gezi kitabı. Kitabı 2 bölüm olarak düşünebiliriz. Birinci bölüm arkadaşı Elif ile birlikte gidiş yolculuğu, 2. Bölüm ise dağ yaptığı solo tırmanış ve dönüş yolculuğu. Gizlisini adım adım çok samimi bir dil ile kaleme almış. Özellikle motosiklet yolculuğu ve güney Asya'yı merak olanların ilgiyle okuyabileceğim düşündüğüm bu kitabı ben çok severek okudum. Yazar, kitabın sonuna artık dönüş yolculuğuna başladığı zaman aklından geçen felsefi düşünceleri de eklemiş bence gayet hoş olmuş
Kitap 3 bölümden oluşuyor. Birinci Bölüm Elif'le beraber yapılan motor yolculuğu, ikinci bölüm tırmanış maceraları, üçüncü bölümse tek başına yapılan motor yolculuğu.
Açıkçası kitabı incelemeden okumaya başlayıp arada tırmanış kısmına geldiğimde, yok artık şimdi bu yorucu haftalardan sonra bir de tırmanış mı yapacak, diyerek şaşırdım ancak heyecanla ve takdirle sadece motor seyahati değil tırmanış kısımlarını da okudum. Ancak sırf tırmanış ile alakalı yazdığı günlüklere nazaran bu günlüklerin tırmanış kısımlarının daha zayıf kaldığını düşünüyorum.
Olsun. Mühim olan kısım sadece güneşi karşına alarak bir seyahate çıkmaya karar vermek. Her maceraseverin içini heyecanlandıran bilinmeze doğru yol alma düşüncesi çoğu vakit hüsranla veya pes etmeyle sonuçlanır. Her zorlukla karşılaştığında ben de "Şimdi pes edecek misin?, hadi daha fazla zorlama pes etme vakti geldi" diyip durdum. Bu sebeple belki adım adım planlanmamış ve sonrası belirsiz yolculuklara çıkmakta bu denli çekingen ve başarısızım. Bazı noktalarda Mahruki'nin kendisini çok zorladığını düşünüyorum.
Doğu ve Hint felsefelerine ve de dinlerine yazarın kendisi kadar yakınlık hissetmemem sebebiyle sıkıldığım bazı noktalar oldu. Bu kadar çok tapınak dolaşmanın gereği neydi diye sordum çokça ancak fotoğrafların hepsini beğene beğene bakıp seyrettiğimi belirtmeme dahi gerek yok.
Mahruki'nin yazdıklarında 90'larda çocukken baktığım ama çok anlamlandıramadığım yetişkinler dünyasında neler olduğunu çözümlemeyi de seviyorum. Kitapları macera hissi yaşatmanın yanında büyük bir nostalji hissi yaşattığı için de okuduğumu söyleyebilirim.
yaşam deneyimlerini okurlarıyla bu kadar içten paylaşabilen yazar oldukça azdır. gayet sade bir günlüğün içeriği gerçekten insanı pozitif anlamda etkiliyor. Nasuh Mahruki'nin yaşam yolculuğunu aynı zamanda düşünsel olarak da izliyoruz ve okur ruhsal bir farkındalığa ulaşıyor, aynı zamanda sırt çantasını toplayıp yollara düşme motivasyonunu da sizlere kolaylıkla aktarıyor. bir başucu kitabı ne zaman elinize alıp bir kaç satır okusanız, bir odadan, asya yollarına, himalayalara ve ötesine ulaşıyorsunuz.
Sesli kitap olarak dinledim. İyi ki de öyle yapmışım. İnsanın tüm enerjisini emen İstanbul trafiğinde beni alıp uzaklara taaa Nepal’e, Hindistan’a, Pakistan’a, İran’a, götürdüğü için Nasuh Mahruki’ye teşekkürü borç bilirim. Kitabı 20li yaşlarının sonunda yazmış olmasına rağmen hayata bakışı ve vizyonu o zamandan farklıymış. Hindistan’da gittiğim yerleri bir de onun gözünden dinlemek çok keyifliydi. Özellikle seyahat ve maceraseverlere okumalarını tavsiye ederim.
Nasuh Mahruki'nin okuduğum ilk kitabı, çok beğendim hatta hemen gidip bir başka kitabını daha aldım. Kitap bir seyahat güncesi gibi, zaman zaman sıksada bazı noktalarda(her sabah, kahvaltı yaptım,s unu bunu yaptım gibi günlük ritüelleri her gün yazmasi gibi) genel olarak çok ilham verici bir başarı hikayesi bence. Fotoğrafları da kitabın icine daha güzel serpistirebilirlermis aslında. Zirveyi oksijensiz yapıp, sonra da taa ana kampa kadar inmesi, ve bunu bir sherpanin bile yapamıyor olması beni çok etkiledi. Helal olsun dedim Başarı hikayesi olmasının ötesinde, asyaya bu tarz motorla uzun seyahat yapmak isteyenler için de rehber niteliginde.