Wolfgang Amadeus Mozart’ın iki yüzüncü ölüm yıldönümü olan 1991 yılında yayımlanan Mozart ve Deyyuslar, ünlü bestecinin kişiliğini ve eserlerini anlamak için yazılmış belki de en eğlenceli kitap; felsefi, teolojik, ironik göndermelerle dolu bir roman. Eleştirmenlere göre “40. Senfoni’yi edebiyata dönüştürmek için Stendhalvari bir çaba” olan kitapta Burgess’ın dehasına bir kez daha şapka çıkaracaksınız.
MOZART; Müziğin bir süsten, bir oyuncaktan, boş hayatlarınızı süsleyen sesli bir duvar kâğıdından daha fazla bir şey olduğu bilmem hiç aklınıza geldi mi krallar, kraliçeler, asilzadeler? (…)
Librarian Note: There is more than one author in the Goodreads database with this name.
Seriocomic novels of noted British writer and critic Anthony Burgess, pen name of John Burgess Wilson, include the futuristic classic A Clockwork Orange (1962).
Oldukça cins bir yazardan oldukça ilginç bir kurguyla yazılmış bir kitap. Romanın orijinal ismi Mozart &The Wolf Gang, daha burada sürprizler başlıyor, “Wolfgang” Mozart’ın ilk ismi, “kurt çetesi”ni de “Deyyuslar” diye çevirerek Mozart’ın kalabalık ismindeki Amadeus’a bir selam çakılmış. Başarılı çevirideki isim Aslı Biçen.
Tüm yorumlarda belirtildiği gibi, biraz değil, sıkı bir klasik müzik bilgisi gerektiriyor kitabı hakkıyla okuyabilmek için. Gerek romanda adı geçen müzik dehaları (Mendelssohn, Beethoven, Wagner, Rossini, Berlioz, Prokofiyev, vb.) gerekse müzik deyimleri (füg sanatı, kontrpuan, ölçü, divertimento, eksen-çeken vb.) bilinmediği takdirde boşluklar oluşuyor, bu nedenle sıklıkla bazı deyim veya konular araştırmayı gerektiriyor. Kitap tiyatro oyunu şeklinde cennetteki sonsuzluğa göçen üstadlar arasındaki diyaloglarla başlıyor. Yazarın Anthony ve Burgess olarak diyaloğa girdiği iç değerlendirmeleri çok zekice ve keyifli iki bölümü oluşturuyor.
Aslında yazar kitap içinde klasik müziği bilen, uğraş veren ancak çok başarılı olamayacağını görüp edebiyata yöneldiğini belirtince roman daha bir anlamlı geldi bana. Felsefi, özellikle etik eleştirileri, ironik teoloji göndermeleri romana hicvin yanında derinlik de katmış. Çok bilinen romanı “Otomatik Portakal”dan oldukça farklı, ancak yazarın zekasını ve zihninin işleyişini gösteren bir eser olması ve Mozart hakkında çokca bilgiye erişebilmeyi sağlamasından dolayı okunmasını öneririm.
"Sanatçı özgürlük talep eder ama fazlasını kabul edemeyeceğini de bilir. Özgürlük anarşi anlamına gelebilir. Anarşik sanat imkansızlıktır. Mozart kafese zorla sokulmamıştı; gönüllü olarak girdi. Kafesi biraz salladı tabii ama dışarı çıkmaya çalışmadı."
Oyun okuyorum diye başladım. Sonra bir an uzun bir öykü oldu. Bir baktım senaryoya evrildi. En sonda bir düz yazı halini aldı. Gerçekten, Anthony Burgess'ın ne kadar garip bir zihni olduğunu çok iyi anladım. Bir kısımda ismi ve soyismini karşılıklı konuşturdu mesela!! Mozart'ın müzik dehası hakkında yazılabilecek en ilginç eser olduğunu söylemek çok kolay. Uzaylılar Mozart'ı yazsa bundan daha ilginç olmazdı. Öteki dünyada, Mozart'ın ölüm yıl dönümünde yapılacak olan bir kutlama sırasında, diğer müzik dehalarının (Beethoven'dan Stendhal'a birçok isim) onun hakkında ve sanat, müzik hakkındaki tartışmalarını okuyoruz. Buna Mozart'ın hayatından kesitler de eşlik ediyor. Yazarın kendi görüşlerini de farklı anlarda, farklı şekillerde göstermesiyle ortaya oldukça zengin bir eser çıkıyor.
Sevenine saygı duyarım ancak hiç benlik bir kitap değildi. Klasik müziğe o kadar ilgim de yoktur zaten. Yazarın hiciv dili de beni tam olarak yakalayamadı. Otomatik Portakal iyiydi ancak bu kitap, ı ıh. Bence yazarın bir tür saygı duruşu ve ilgi alanıyla ilgili yazdığı karmaşık bir metin sadece.
Very good, IF you're patient, into classical music and a certain type of literature. It is quite a fragmentary work, whose backdrop is an almost Pythonesque conversation in Heaven between certain composers (funny and endearing at its best, of an exaggerated erudition or infantilism at its worst). These characters attend a (pretty weak, in my opinion) dramatisation of Mozart's life, to which I tried to find a meaning, or some sort of value, without any success. Next, we're presented with what I thought to be the best part of the book, a piece of prose written to the rhythm of Mozart's 40th Symphony - I'd personally never read anything like that. Brilliant, and its brilliance was accentuated by the little knowledge of musical theory that I have... I can only imagine what it must be like for someone who really knows the stuff. Delightful. A dialogue between two... fictional entities? called Anthony and Burgess follows, raising some very interesting points about literature, music, and art in general; however, a considerable amount of the content's value is lost through the pseudo-dialectic form that the author creates. This is not a book for children, so when Anthony asks Burgess "What do you mean by that?" every 4 lines, it’s hard to focus on the actual subject of the conversation. The end is, thankfully, another highlight. Well prepared, well conceived, well written, and that’s all I’m allowed to say without spoiling the fun.
To sum up, the book may be a bit hit and miss, but it's very innovative, intelligent, and there is a mysterious something inside it that holds it all together admirably.
Otomatik Portakal'dan siradisiligini bildigimiz Anthony Burgess yine siradisi bir üslup/biçem ile karsimiza cikiyor. Edebi acidan güclü oldugunu hissettiren bir eser olmakla birlikte okuyucunun "temel"in de otesinde "ileri seviye" bir klasik muzik bilgisine sahip olmasi yazarin satir aralarinda verdigi ironilerden daha cok tat alinmasini saglayacaktir. Sadece dinleyici olmak degil cok sesli bati muziginin tarihsel gelisimini ve matematigini bilmek bu kitaptan alinacak hazzi kat kat artiracaktir. Benim maalesef oyle bir altyapim olmadigindan sadece tabagin dibinde kalanlari ekmekle siyirmis gibi oldum. Ana yemegi yiyebilmeyi cok isterdim.
This is a tribute by this erudite author Burgess to a musical idol Mozart, and written in 1991 was the bicentenary of Mozart's death. The book is in three or four basic structures: an imagined conversation amongst dead composers Wagner, Bliss, Beethoven, Paisiello, Prokoviev etc basically considering Mozart and God; the second being a dramatisation of the life of Mozart around 1780 written to the tune/beat of Mozart's symphony no. 40; the third being an intellectual discussion between Anthony and Burgess about the value of music, the book itself and Mozart's legacy.
This is most definitely a different read. Reading the section based on the symphony, whilst playing the music, is most fun and flashes of the inventiveness of the author. The imagined heavenly conversations are at one playful yet challenging of one's limited knowledge of all those composers (compared to Burgess clear erudition). There are threads of existentialism (how can there not be with God and long dead greats discussing issues?).
Overall a little schizophrenic as a whole but well worth looking out for as something sooo different.
A couple of quotes: "But what is eternity? The split second prolonged". And "You talk of God, and I caught a glimpse of God on my arrival here. But I still cling to my atheism. The concept of an omnipotent being is exploded, I think, by the fact that God cannot play a musical instrument, much less compose."
Anlamakta oldukça zorluk çeksem de Mozart'ın yaşadığı dönemi okumak çok hoşuma gitti. Tüm büyük bestecilerin cennette konuşmaları ile başlayan kitap daha sonra yazarın kendi kendine konuşmaları ile devam ediyor. Araya sıkıştırılan öykülerde ise Mozart'ın yaşadığı döneme ilişkin biraz abartılı hikayeler mevcut.
Arka kapağındaki alıntı, tiyatro eseri olduğunu sanmam ve elbette İş Bankası Modern Klasikler'den olması ile D&R mağazasında bayağı ilgimi çeken, ani bir kararla da satın olmuş olduğum Anthony Burgess kitabı. ''Tiyatro eseri olduğunu sanmam'' dedim çünkü aslında bir tiyatro eseri değil, senaryo. Sık sık sahne değişimi oluyor ve çekim açıları bol bol betimlenmiş, dolayısıyla tiyatroda sahnelenmesi zor bir metin. İçinde müzikle ilgili terimler var. Bunları bilmek için yüksek bir üniversitede müzik profesörü falan olmanıza gerek yok; sadece hobi olarak ilgilenseniz anlayabileceğiniz hatta hiç ilgilenmeseniz bile Google'a yazıp tanımını bulabileceğiniz terimler. Tabii ilginiz yoksa bolca sıkılır ve senaryodan kopabilirsiniz. Burgess bu kitapta dalkavukluğu ve ikiyüzlülüğü eleştiriyor. Arada da birkaç savaş eleştirisi yapıyor. Mesela sonunda (kitap Cennet'te geçiyor) bir grup müzisyen tam da prova yaparken Körfez Savaşı yüzünden bir bombayla ''havaya uçuyorlar'' ve Cennet'e gidiyorlar. (Bu cennetin yanında bir cehennem yok. Ölen herkes direkt Cennet'e giriyor.) Biraz mizahi bir yolla da Müslümanlar ve Türkler müzik, toplumsal ve politik alanda bolca eleştiriliyor. Anlatmak istediğini sevdim ama iyi ki okumuşum, okumasan çok şey kaybederdim diyemeyeceğim. Okumasaydım da olurdu şayet. Neyse satın aldık diye okuduk bir kere.
A strange and (to me, at least) compelling book written by Anthony Burgess of A Clockwork Orange fame. Burgess was a musician and composer as well as a writer, and this book includes a kind of experiment in expressing Mozart's Symphony No. 40 in language form. With debates set in Heaven between several famous composers on the 1991 bicentennial of Mozart's death, along with vignettes from his life, it is a great help to already have some background in music history to really "get" this book. Thanks to Adam Roberts for a random mention of this book on Twitter, and to Interlibrary Loan for getting me a copy to read. I would likely never have come across it otherwise, and I enjoyed it quite a lot!
A short but incredible, sometimes trying text to read. It's fragmentary nature can make it difficult to follow and, in typical Burgess fashion, he adds to this by displaying his extensive vocabulary. This little homage to Mozart is both a celebration of his bicentenary and a comedic, musical novel-play-written conversation that takes you through aspects of Mozart's life (though how close to fact is potentially debatable), his contemporaries, his fellow 'classical' composers in a terribly witty and entertaining afterlife of musical composers. Overall it was both bewildering and entertaining to read.
Yazar, ölmüş ünlü kişileri, başta besteciler olmak üzere, hayali konuşmalara sokmuş. Okuyanlar bilirler, Zülfü Livaneli’nin Konstantiniyye Oteli de bu tarzda yazılmıştır. Kitabın kapağına bayıldım. Mükemmel olmuş.
Kitapta Türkler de sıklıkla yer alıyor ve tahmin edebileceğini gibi pek iyi şekilde değil :-(
Mozart’ın hayatını merak edenlere Amadeus filmini şiddetle öneriyorum. Hatta herkes izlesin bu filmi. Uzun süresine rağmen kendini sıkmadan izletiyor. Hatta şu aralar Selçuk Yöntem ve Okan Bayülgen’in oynadığı bir oyunu da var. İmkânı olanlar kaçırmasın.
Olağanüstü bir kitaptı benim için. Ancak ben konservatuar kompozisyon ve orkestra şefliği bölümü mezunu bir insanım. Bunu belirtmemin sebebi ise kitapta pek çok konservatuar okumamış kişilerin anlaması mümkün olmayan terimler ve betimlemeler var. Yazar aynı zamanda müzisyen olan kişiliğini konuşturmuş bu kitapta. Ama dediğim gibi profesyonel müzisyen olmayan bir kişinin bu kitabı tam olarak sindirebilmesi pek mümkün değil. Bir müzisyen için ise gerçekten olağanüstü bir Mozart incelemesi ve toplum eleştirisi.
Une invitation à écouter Mozart. Lisez la présentation éditeur ! En effet, Burgess, qui est lui-même compositeur, a imaginé un hommage à Mozart à travers cette pièce de théâtre constituée de divers éléments hétéroclites dont l'apothéose est ce final (un opéra ?!) où Dieu se révèle être le véritable père de Mozart enfant prodige. Burgess s'amuse avant tout (le titre original est « Mozart and The Wolf Gang »), les dialogues sont pleins d'humour et souvent de respect.
Sanırım Otomatik Portakal’dan sonra Antony Burgess’in hiçbir eseri aynı etkiyi vermeyecek. İlk otomatik portakalı okumakla hata yaptım yazardan beklentim çok yükseldi. Belki de ben eksik okudum çünkü bu kitaptan önce Mozart’ın hayatını anlatan bir şeyler okumak da gerekli sanırım. Daha sonra bu kitabı tekrar okumak üzere bitirdim
It was not like the books I've ever read, it can be amusing if you're interested in classical music and familiar with the general terms of it. To be frank, it was good to see that I'm not interested in those kind of books. Have a good day ppl!
Kitap mozart’ın 200. ölüm yıldönümü adına yazılmış. Arka kapağında Burgess’in dehasına bir kez daha şapka çıkaracağımızı söylüyor. Kitabı geniş geniş yorumlayacak değilim. Gider Amadeus seyrederim. En azından kitaba ince ince hatta ana fikir gibi işlenmiş Türk ve müslüman düşmanlığına maruz kalmam.
Kitabın ne kadar güzel olduğunu düşünsem de klasik müzikle aranız yoksa okumamanız gereken bir kitap. Olayları ele alışı bakımından değişik ve eğlenceli bir kitap olsa da, klasik müzikle aranız yoksa anlamanız zor olacaktır.
isminden ve yazarından ötürü oldukça merak ederek almıştım bu kitabı. müziğe ve müzik tarihine ilgim olmasına rağmen yetkinliğim kitaptaki bazı esprileri anlamama el vermedi ve sürekli bir yandan google'dan araştırarak bitirdim. yer yer kahkahalarla geçti, yer yer ne anlatıyo ulan bu kıvamına geldim fakat kitaptan çıkardığım sonuç burgess'in dahilik ve deliliğin arasındaki ince çizgide dans ettiği oldu. oldukça sarkastik fakat bir o kadar da ciddi göndermelerle dolu. sanat tarihine ilgisi olanların okumasını öneririm.
İnsanın doğasında bulunan ikilemi kendi üzerinden güzel bir ifade ile yansıtıyor durumu, her nekadar mozart hakkındaki düşüncelerini acımasız bulsam da bu edebi eser yine ayrı bir yerde...
One of my personal all-time favorites. People who are looking for a detailed biography of the composer are better of with something else though. The story is set in composer-heaven which turns out to be hilarious, chaotic and full of intellectual cat-fights between the musical giants of every age. Mozart is missing however. A play about Mozart's life is going on to entertain the composers so that the reader gets at least some basic information about Mozart's life. At the end Mozart appears as a small child playing the harpsichord,...and his page-turner turns out to be God. Confused? Read it!