Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı: Geç Osmanlı Doğum Politikaları

Rate this book
Bu çalışma, kadın bedeninin “neye hizmet etmesi” ve “nasıl sergilenmesi” gerektiği meselesinin, modernleşme niyetiyle kimi girişimlerde bulunan Osmanlı’da, hangi araçlar ve kararlarla çözülmeye çalışıldığını tartışıyor. Gülhan Erkaya Balsoy; bu tartışmayı, arşiv belgelerinin yanı sıra Osmanlı’da kadın doğumun kurucu “babası” Besim Ömer’in eserleri, 20. yüzyıl başında çoksatar olan ve kadınlara yönelik nasihatler içeren yayınlar ve kimi popüler edebi metinler üzerinden sürdürüyor.

Osmanlı’nın nüfusu kontrol etmeye çalışan kadın odaklı politikaları, bir yandan kadın bedenini denetim altına alıp siyasetin sahasına çekerken bir yandan da kadını ve kadın sorunlarını görünür kılıp üzerinde konuşulur hale getirmiştir. Devlet erki, Osmanlı nüfusunun artmasını –ama Müslümanlar lehine artmasını– isterken makbul kadını ve kadınlığı da tarif ediyordu. Makbul kadın vakti gelince hemen evlenmeli, çok çocuk doğurmalı, asla kürtaj yaptırmamalı ve kendisini doktorlara emanet etmelidir. Bu tarif, yaşadığımız dönemin siyasal diline ve amaçlarına ne kadar da denk düşüyor.

Günümüzde sürdürülen kürtaj tartışmalarının ve kadına/kadınlığa “had” bildiren sert erkek üslubunun kuruluşunu araştıran Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı, “cinsellik, doğum, hamilelik, düşük gibi deneyimlerin sadece biyolojik bedenle ilişkili olmadığını, son derece politik konular olduğunu bir kere daha hatırlatıyor.”

256 pages, Paperback

First published June 1, 2013

1 person is currently reading
40 people want to read

About the author

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
6 (31%)
4 stars
8 (42%)
3 stars
3 (15%)
2 stars
0 (0%)
1 star
2 (10%)
Displaying 1 - 4 of 4 reviews
Profile Image for Gülce Kurular.
3 reviews1 follower
July 12, 2020
kitap 4 bölümden oluşmakta: ebeliğin dönüşümü, ıskat-ı cenin, hamilelik ve kısırlık

ebeliğin dönüşümü kısmında ebeler ve erkek doktorlar arasındaki savaşı anlatırken yazarı doktorları suçluyor gibi algıladım. bunun sebebinin doktorların o dönem sadece erkek olmasından kaynaklandığını düşündürttü şahsen bana.

dönemin aydın ve yazarları da nüfus ve kadın bedeni tartışmalarında oldukça aktif rol almaktadır. örneğin `namık kemal` kürtaja ya da osmanlıda geçen terimle iskat-ı cenin’e o kadar tepkilidir ki bir çok yazısında bunu dile getirip yapılacak en günah ve vicdansız hareket olduğunu söylemektedir.

19.yy osmanlısında gündeme gelen ve onlarca yıl gündemde kalan hatta yasaklar getirilen iskat-ı ceninin sadece müslüman nüfus sayısını artırmak için yapıldığı apaçık bir şekilde o dönemde de ifade edilmiştir. benim burda şahsi olarak merak ettiğim şey ise gayrimüslim özellikle de hıristiyan nüfusun artmasından bu kadar çekince duyan osmanlı devleti, müslümanlara yönelik pronatalist bir politika izlediği gibi gayrimüslimlere yönelik de antenatalist bir politika izlemiş midir? bunun sorusu kitabın dışına çıkıyordu sanırım, cevabı kitapta bulamadım.

aynı zamanda kitap, kadın bedeninin toplumun konusu haline gelmesine, hamileliğin bu kadar tıbbileştirilmesine ve kadınların cinsel hayatının nasıl devlet tarafından kontrol altına alınmaya çalışılmasına çok güzel değiniyor. kadınların tek vasfının sağlıklı çocuklar dünyaya getirmek olduğunu anlayışını benimseyen devlet ve zamanının osmanlı aydınları, ülkemizde kadın bedeni hakkındaki görüşlerin temelinin nereden geldiğini bizlere apaçık göstermekte. ve 1850'lerde alınmış kürtaj yasağı ve “kadın ne olursa olsun doğursun, devlet bakar” cümlelerinin aynısını yaklaşık 200 yıl sonra bir kadın olarak kendi ülkemde duymak gerçekten ne kadar geriye gittiğimizi düşündürmekte.

yine 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başında cinsellik, hamilelik ve sonrasındaki bebeğin bakımıyla alakalı nasihat kitapları yazılmaya başlanır. bunlardan iki tanesi de `halit ziya uşaklıgil`in yabancı dilden çevirisini yapıp üstüne kendi yorumlarını eklediği kitaplardır. bu kitaplarda ilgi çeken kısımlardan biri de genetik hakkında halit ziyanın “savaştıktan, beste yaptıktan ya da heykel yonttuktan hemen sonra cinsel ilişkide bulunan bir asker, müzisyen ve heykeltraşın çocuğunun da sırayla aynı becerilere sahip olarak doğacaktır” varsayımıdır. O dönemde genetik araştırmalarının ne kadar başında olunduğu da bu yazılardan anlaşılmakta.

20.yüzyıl başlarında yazılmaya başlanan tabir-i caizse “kısırlık” (bu kelimeliyi doğru bulmuyorum infertiliteyi tercih ederim) hakkındaki kitaplarda bahsedilen suni aşılama yani günümüzde bile halen kullanılan “tüp bebek/aşılama” yönteminin dayanağının bu kadar eski olması mecrada bulunan biri olarak beni şaşırtmıştır. kısırlıkla alakalı birçok farklı bilgi olsa da benim ilgimi çeken farklı bir noktaysa kadın bedeni hakkında birçok yorumda bulunan erkek yazar ve doktorların ilk defa kısırlık bölümünde erkeklerin de kısır olabileceğini ve gebeliğin bu yüzden oluşamayacağını savunmaktadırlar.
Profile Image for Irmak Sarac.
1 review1 follower
Read
November 21, 2016
Bu kitabı okumaya bambaşka düşüncelerle başlamıştım. Daha çok Türkiye'de doğumun nasıl tıbbileştirildiğine ve ebelerin elinden nasıl alındığına tanık olacağımı sanıyordum. Oysa, bugün hala kadın bedeni üzerinden yapılan politikaların, geç Osmanlı döneminde de aynen var olduğunu dehşetle fark ettim. Yazar, bu çalışmaya mahrem ve özel olanın son derece politik olduğu fikrinden yola çıkarak başlamış. Bu dönem Osmanlı'da nüfüs planlaması üzerinden kadınların mahrem alanları kabul edilen gebelik, doğum ve kürtaj alanlarına doğrudan müdahale edildiğini. Ebeliğin profesyonelleştirilmiş, gebelik ve doğum tıbbileştirilmeye çalışılmış, en önemlisi nüfus azalmasının önemli bir nedeni olarak gösterilmeye çalışılan gebelik sonlandırılması yasaklanmıştır. Günümüz Türkiye'sinde halen aynı tartışmaları ve mücadeleleri veriyor olmaksa ironik hatta acı verici...
Bir doktora tezi olmasına rağmen, roman tadında...
Profile Image for sase.
92 reviews16 followers
January 14, 2025
Ben kitabın 2024 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıkan baskısını okudum. Bu nedenle ilk önce Can Yayınlarından çıkan bu baskının kapağının çalışma için komik olduğunu düşündüğümü söylemekle başlamak istiyorum. Can Yayınları bu baskı sorunu bir türlü aşamayacak gibi duruyor.

Kitabın içeriğine gelince hem nüfus kavramının önemini hem de kadınların bedenleri üzerinde alınan kararların bağlantısını Osmanlı'nın 19. yüzyıldaki modernleşme süreciyle kurmak için inanılmaz iyi bir kitap. Ebelik ve Doğum Tarihi Yazımı, Ebeliğin Dönüşümü, Iskat-ı Cenin, Hamilelik ve Kısırlık başlıklı 5 bölümden oluşan bu doktora çalışması bence roman tadında. En azından tarihi böyle okumayı sevenler için çok daha değerli olduğunu düşünüyorum.

Benim kitaptan en çok faydalandığım nokta çocukluk kavramını anlayabilmek için Osmanlı'nın aileye verdiği öneme bakmak gerekmesi ve aile kavramını anlayabilmek için de Osmanlı'nın kadınlara yüklediği sorumlulukları görmek gerektiğini kanıtlaması oldu. Bu noktada genç kızlıktan kadınlığa geçiş sürecinin ne kadar kısa sürdüğüne de şahit oldum. Bu sayede çocukluğun nasıl üretilmiş veya sonradan inşa edilmiş olduğunu da gördüm. Öte yandan Osmanlı'nın modernleşme sürecindeki tek düzelik, standardizasyon ve kürtajın yasaklanma nedenleri altında yatan milliyetçi motivasyonların imparatorluktan ulus devlete geçiş süreci için temel bir yapı taşı olduğunu düşünüyorum. Ulus devlet kavramını incelerken yeni oluşan bu devletlerin veya çoğunlukla bir imparatorluktan arta kalan halef devletlerin nüfus planlamasını kadın bedenleri üzerinde %100e yakın bir kontrol sağlayarak yapmasını hem feminist hem marksist retorikle incelemeye muhtaç olduğumuza ikna olmak gerekiyor.

Gülhan Balsoy inanılmaz değerli bir hoca. Doğum politikalarıyla ilgili incelediği kısımlar bence fazlasıyla özgün. Ebeliğin dönüşümü ve ebelik uygulamalarında değişimler elbette kitap için yapı taşı ancak özellikle hamilelik, yeni doğan ve kısırlık üzerine basılan yayınlarla ilgili yaptığı söylem analizleri bir tarihçi adayı olarak benim gözlerimi açtı. Osmanlı tarihine, Osmanlı İmparatorluğu içinde özellikle kadınların 19. yüzyılda maruz kaldıkları değişimlere ve dönüşümlere odaklanmak isteyenler için gerçekten yol gösterici bir kitap olabilir.
93 reviews3 followers
May 7, 2014
Book is completely unorganized with irrelevant chapters (especially chapter one) and so many typos that I can't believe the editors printed it.
Displaying 1 - 4 of 4 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.