Jump to ratings and reviews
Rate this book

Atatürk’le Beraber

Rate this book
Milli Mücadele’nin hız kazandığı dönemde, Meclis’te ve savaş meydanlarında yaşananları Türk halkına aktarmakla görevli bir gazetecinin kaleminden Atatürk ve o dönemler.

İsmail Habib Sevük, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ve devrimlere uzanan coşkulu değişim dönemini, tarihe not olarak düşüyor:

Konya ve Adana gezilerinden Kastamonu’daki Şapka Devrimi’ne, saltanatın kaldırılışından İkinci Meclis seçimlerine dek pek çok tarihi olay…

İsmail Habib Sevük’ün Atatürk’ün ölümü üzerine kaleme aldığı anıları, bir edebiyatçı ve gazeteci gözüyle 1921-38 döneminin panoramasını çiziyor.

İlk baskısı Atatürk İçin adıyla yapılan bu kitabın dili genç kuşaklar için güncelleştirildi, metni fotoğraflar ve açıklayıcı dipnotlarla zenginleştirildi.

İsmail Habib Sevük (1892-1954) Edremit’te doğdu, Bursa Lisesi’ni ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Lisede başlayan edebiyat sevgisi ile Fransızca ve Farsça bilgisi sayesinde edebiyat öğretmeni olarak hayata atıldı. Anadolu’da öğretmenlik yaptığı yıllarda başlayan Milli Mücadele’yi destekledi; önce Balıkesir’de İzmir’e Doğru, ardından Kastamonu’da Açık Söz gazetelerinde başyazılar yazdı. 1921’de Ankara’ya tayini çıktığında kendini Milli Mücadele’nin ortasında buldu. Yazılarını Yeni Gün ve Hâkimiyet-i Milliye’de sürdürdü. Gazi Mustafa Kemal’le tanıştı ve onunla birlikte pek çok yurt gezisine katıldı, pek çok tarihi olaya tanık oldu. Çeşitli kentlerde eğitimciliğini sürdürdü. İlk baskısı 1925’te yapılan Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi’ni iki kez elden geçirdi: 1931-32’de Edebi Yeniliğimiz, 1940’ta da Yeni Edebi Yeniliğimiz adıyla yayımladı. Başlıca eserleri arasında Tanzimat’tan Beri, Avrupa Edebiyatı ve Biz, O Zamanlar, Tuna’dan Batı’ya ve Dil Davası yer alır.

177 pages, Paperback

First published January 1, 2008

2 people are currently reading
53 people want to read

About the author

(1892-1954) Edremit’te doğdu, Bursa Lisesi’ni ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Lisede başlayan edebiyat sevgisi ile Fransızca ve Farsça bilgisi sayesinde edebiyat öğretmeni olarak hayata atıldı. Anadolu’da öğretmenlik yaptığı yıllarda başlayan Milli Mücadele’yi destekledi; önce Balıkesir’de İzmir’e Doğru, ardından Kastamonu’da Açık Söz gazetelerinde başyazılar yazdı. 1921’de Ankara’ya tayini çıktığında kendini Milli Mücadele’nin ortasında buldu. Yazılarını Yeni Gün ve Hâkimiyet-i Milliye’de sürdürdü. Gazi Mustafa Kemal’le tanıştı ve onunla birlikte pek çok yurt gezisine katıldı, pek çok tarihi olaya tanık oldu. Çeşitli kentlerde eğitimciliğini sürdürdü. İlk baskısı 1925’te yapılan Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi’ni iki kez elden geçirdi: 1931-32’de Edebi Yeniliğimiz, 1940’ta da Yeni Edebi Yeniliğimiz adıyla yayımladı. Başlıca eserleri arasında Tanzimat’tan Beri, Avrupa Edebiyatı ve Biz, O Zamanlar, Tuna’dan Batı’ya ve Dil Davası yer alır.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
15 (36%)
4 stars
18 (43%)
3 stars
8 (19%)
2 stars
0 (0%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
Profile Image for Berktuğ.
34 reviews31 followers
December 7, 2025
"15 yıl süre verirsek, inkılap da 15 sene sonra başlar." (Harf İnkılabının okul eğitimi sürecine yayılması önerisi üstüne.)


Yazar İsmail Habib Sevük'ün başöğretmenin ölümünün ardından kaleme aldığı bu anı derlemesi, spesifik olarak bu tema özelinde oldukça doyurucu bir eserdi bana göre. Kitaptaki anlatım tarzı yoğun bir duygu seliyle birleştiği ve aynı zamanda yazarımız özünde bir edebiyatçı olduğu için aynı duyguları okuyucuya geçirmeyi fazlasıyla başarıyor. Kitapta karşımıza çıkan ise Gazi'nin karakteristik özelliklerinin çeşitli anekdotlar ile nasıl gözüktüğünün ve neden onun Yüce Atatürk olduğunu kanıtlarcasına yaşanmış anılar oluyor. Bu kitaba kendine has bir değer kazandıran bazı özellikleri açıklayacağım bu incelemede.

Öncelikle yazarın kim olduğu (ben de ilk defa bu kitap ile tanıştım) ve nitelikleri çok ilginç bir perspektif sunuyor anılara. İsmail Habib Sevük, edebiyat öğretmenliği yaparken 1921 yılında kendisini Ankara'da milli mücadele ortasında bulmuş bir gazeteci oluyor. Görevi memlekette neler olup bildiğini halka anlatmak olan bu değerli şahsın, destansı savaş zinciri sonrası tarihin gördüğü en büyük idealist devrimcilerinden birinin kazandığı savaşı anlamlandırmak ve silinmemek üzere ölümsüzleştirmesine bire bir tanık olması anılara ayrı bir değer katıyor. Yazarın meslek hayatı o dönem için "Paşa ile hukuku olan, olaylara yakından tanık olmuş, tarihi yazanları yazma görevini üstlenen gözlemci" rolü için son derece isabetli olurken, esere ise ölüm sonrası yazılmış hatıra kitabı olmasına rağmen sosyolojik açıdan bir işlev de kazandırıyor.

"Meclis karışıktı; cahiller belki bilginlerden fazla, aydınlar belki tutuculardan azdı. Fakat bileşke olarak yurtseverdi. Cesur, atak, çetin, bütün yetkileri kendisinde toplamış, gümbürtülü bir meclis. Şef, böyle bir meclisi nasıl üç yıl nasıl idare etti.?"

Anılardaki duygu yoğunluğu hem doz olarak yüksekken aynı zamanda genişliği de büyük. Güldürmeyi de başarıyor coşturmayı da. Minneti de gösteriyor, beyni örümcek ağıyla kaplanmış insanımsılara nefreti de. Bütün bu duyguların gölgesinde bana göre anılardaki en büyük vurgu ise memleketin neresine gitse içten bir sevgi ve sonsuz minnetle karşılanması oluyor Ebedi Şef'in. Atatürk'ün ne kadar başarılı bir komutan olduğunu benim anlatmama zaten gerek yokken, bir milletin varoluşunu kurtaran komutanın bunu nasıl mucizevi biçimde gerçekleştirdiğinin bilincinde olduğunun kanıtı oluyor anılardaki olaylar. Elbette anılar savaş ile beraber bitmiyor. İsmail Habib'in, Paşa'nın konuşmalarını kaydederken gösterdiği mesleki yetenekler fark edildikten sonra bu yeteneklerin onun Atatürk'e medreseler konusunda fikir katkısı bile yapmasını sağladığını görüyoruz. Medreselerin çağdaşlaştırılması üstüne fikir odaklı bir tartışmada kendisinin Kastamonu'da ittihatçıların görevlendirdiği bir "sarıklı" ile muhabbet ederken aldığı cevabı olarak aşağıdaki alıntıyı sunan yazar "Çocuğun hakkı var" yanıtını alma başarısı gösteriyor.

" 'Sarığın elinde hiçbir işe yaramayan küflenmiş eski bilgiden başka bir şey yoktur; onun eline çağdaş düşüncelerin silahını vererek düşmanınızı mı kuvvetlendireceksiniz? Medreseleri ıslaha kalkarak bu memlekete en büyük fenalığı Şeyhülislam Hayri Efendi yaptı!' Bunları söyleyen bir sarıklıydı: Medresenin ne olduğunu, medresenin içinden biliyordu."

Kitapta geçen sarıklılar ve genel olarak medeniyete karşı muhaliflerin Atatürk için nasıl en az düşman kadar engel yarattıklarını ve mavi gözlü devin onlar karşısında nasıl zafer kazandığına da şahit olma şansı elde ediyoruz ayrıca. Meclisteki karşıtlarının bile onun komutanlığına saygısı dikkat çekiyor. "Başkumandan olduğum için mi Mustafa Kemal olduğum için mi telgrafı çekti" diye biten anı favorilerimden bir tanesi oldu bu konuda. (Paşanın askerlikten istifa edip -ferdi millet- olduktan sonra telgraf çeken subayın yine emrine uymasının o Mustafa Kemal olduğu için olduğunu, gerçeklerin ünvanlardan daha önemli olduğunu anlattığı bir anı)
Ayrıca bana göre inkılaplar devrindeki anılar entelektüel açıdan yüksek bir katkı sunuyor okuyucuya. Düşmanı savaşta yendikten sonra bir de içerde gizlenmiş iç düşmanları yenmesi gereken bir askerin bunu yapmak için son derece idealist olmasının etkileri ve Atatürk soyadını sonuna kadar hak eden ulus bilincine anekdotlar ile şahit olmak yüksek miktarda keyifli oluyor sayfaları çevirirken.

"En son okuduğu kitaplar hep Türk tarihine ve Türk diline aitti. O ki, yeryüzünün en şerefli kılıcını taşıdı, o kılıcı hep hakkı ve vatanı savunmak uğrunda kullandığı için. Fakat O'nun eli kılıcın kabzasından çok kitabın cildini tuttu."


Anılar yavaş yavaş kronolojik olarak 1938'e doğru gelirken kitabın belirgin duygusu da hüzün oluyor haliyle. Aynı zamanda yazarın daha sonradan kitaba eklediği Atatürk yaşarken zaman zaman gazetelerde yazar tarafından yayınlanan yazılar başlıyor.Bunlar ana metin ile eklenen metinler arasındaki duygu farkını da kanıtlıyor. Kitabın orijinal kısımlarını gerçekten "çok iyi" yapan da bu bana göre.

Sonuç olarak, "Atatürk'le Beraber" fazlasıyla başarılı bir anı derlemesi olmuş. Bana buraya hatırladıklarımın hepsini yazsam karakter sınırına takılacağım biçimde akılda kalıcı anekdotlar bırakan bir kitap olması onu özel bir yere koyarken 'iyi ki okumuşum' da dedirtiyor. Ucundan bile ilgisini çekmiş herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm ve her kitaplığın Atatürk bölümünde yer edinmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.

"O içeride geriliği, cephede düşmanı yendi; ezellik saltanatı, asırlık hilafeti, yüzyıllık fesi, bin yıllık harfi, Hatay'da sömürgeciliği, Çanakkale'de dünyayı yenenleri.. O, dışı içi, her şeyi ve her şeyi yendi ve.. yalnız çürük bir ciğere yenildi."
Profile Image for Kerem.
414 reviews15 followers
July 25, 2017
Ataturkun cok yakininda bulunanlardan Ismail Habibin kalemiyle Ataturk hakkindaki degisik kisa yazilari iceren, saf bir dille ve netlikle yazilmis, rahatlikla ve zevkle okunan bir kitap.
Displaying 1 - 3 of 3 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.