Jump to ratings and reviews
Rate this book

Bütün Yapıtları #8

Behire'nin Talipleri

Rate this book
İlk olarak 1923'te yayımlanan Behire'nin Talipleri, Suat Derviş'in erken dönemine ait öykülerden oluşuyor. Mehmet Rauf'un o yıllarda gelecek vaat eden bir isim olarak selamladığı Derviş, gerek kitaba ismini veren öyküde, gerekse "İstanbul Hanımları Niçin Dedikoduya Sebep Olurlar?" öyküsünde, dönemin toplumsal dokusunu oluşturan farklı bireylerin dünyalarına, evlilik kurumuna, sosyal yaşantıda ekonomik gücün koyduğu sınırlara dair güçlü gözlemlerde bulunuyor ve bunları yer yer dozunda bir mizah eşliğinde sunuyor. Behire'nin Talipleri, gözlerini henüz tam anlamıyla sokağa çevirmemiş olan bir Suat Derviş'le tanıştırıyor bizleri..
(Tanıtım Bülteninden)

192 pages, Paperback

First published January 1, 1923

45 people want to read

About the author

Suat Derviş

47 books89 followers
Suat Derviş İstanbul’da doğdu. Tıp profesörlerinden İsmail Derviş Bey’in kızı olan Suat Derviş, çocukluk yıllarında özel eğitim aldı. Daha sonra Kadıköy Numune Rüştiyesi’yle Bilgi Yurdu’nda eğitim hayatına devam etti. Konservatuvar eğitimi için ablasıyla birlikte Almanya’ya giderek piyano dersleri almaya başladı ve edebiyat fakültesine yazılarak felsefe derslerine yöneldi. Konservatuvar eğitimini bırakıp Almanya’daki çeşitli dergi ve gazetelerde yazmasıyla gazetecilik hayatı başladı. 1932’de Türkiye’ye döndükten sonra da Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası, Yeni Ay, Tan gibi gazetelerde röpotajları, hikâyeleri, romanları yayımlanarak yazı hayatına devam etti. Reşat Fuat Baraner ile birlikte Türkiye’de toplumsal gerçekçi akımın ilk yayın organlarından sayılan Yeni Edebiyat Dergisi’ni yayımladı. Bu dergide kısa öyküler, fıkra ve eleştiriler yazdı. 1944 tutuklamaları sırasında eşi Reşat Fuat Baraner’i sakladığı ve yasadışı Türkiye Komünist Partisi’ne katıldığı gerekçesiyle yargılanarak bir yıl hapse mahkûm oldu. Ardından Paris’e giderek 1953-1961 yılları arasında Fransa’da kaldı. 1961’de Türkiye’ye döndükten sonra romanlarının yazımı ve yayınıyla uğraştı. Birçok ilke de imzasını atan Suat Derviş, yazı hayatına adım attığı Alemdar gazetesindeki “Hezeyan” şiiri başta olmak üzere, gerek farklı mahlaslarla gerek kendi ismiyle yazılmış birçok eseri geride bırakarak 1972’de Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu.

http://www.ithaki.com.tr/yazar/suat-d...

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
12 (29%)
4 stars
17 (41%)
3 stars
9 (21%)
2 stars
2 (4%)
1 star
1 (2%)
Displaying 1 - 5 of 5 reviews
Profile Image for Elçin Arabacı.
158 reviews197 followers
September 7, 2021
1920lerden bir öykü kitabı ancak bu kadar komik olabilir! 18 yaşında yayınlamış Suat Derviş bu öyküleri. Osmanlı son dönem roman öykülerini fena bilmem. Hiç bir erkek yazarda böyle bir mizah unsuruyla karşılaşmış değilim. Suat Derviş çok çok sıradışı ve zamanının çok önünde bir yazar.

Kafası zamanına, çevresindeki insanlara göre çok farklı çalışıyor. Yazdığı her eseri bir tiyatro sahnesi gibi düşünüyor ve hangi sınıftan olursa olsun hep kafasının dikine, tutkularının peşinde gidip, hödük erkekliğin dünyasında günün sonunda elinde "hiç" kalan kadınlar onun kadınları.

Fosforlu Cevriye ve Hiç okuduklarım arasında en sevdiğim romanlarsa da Behire'nin Talipleri, yazıldıktan yüzyıl sonra beni yer yer kahkahayla güldürebilen bir öykü kitabı olarak, bana Suat Derviş'in iyi bir romancı olduğu kadar, hikayeci ve kara mizah kalemi olduğunu düşündürdü. Üstelik daha 18 yaşındayken! Öyküleri besbelli işgal İstanbul'unda yazmış iken! Harp zenginlerini tiye alan ve eleştiren satırlar da bulacaksınız bu öykülerde. 18'inde gülerek direnmeyi bilen gencecik bir Suat Derviş'in öyküleri...
Profile Image for Sudefteri.
461 reviews9 followers
November 1, 2021
Suat Derviş ile tanışma kitabımdı. Genç yaşta yazdığı öykülerinden oluşan bu kitaptan başlama sebebim, eğlenceli olduğuna dair okuduğum bir sözdü.
Dönemin düşünce ve konuşma tarzını yansıtması bakımından önemli bir eser bana göre.

"İstanbul Hanımları Niçin Dedikoduya Sebep Olurlar?" bölümü 107. sayfadan 159. sayfaya dek sürüyor. Keşke bu kısım ayrı bir kitapta sunulmuş olsaydı. Öncesinden ve sonrasından tarz olarak farklıydı, tiyatro metni gibiydi. İsimlerin çokluğu ve karşılıklı diyaloglar biraz sıkıcı geldi bana.

Onun haricinde okumaktan keyif aldım. Diğer kitaplarını da okumak isterim.

"Bumburuşuk ağzının üstündeki düşük ve dolaşık bıyıkları, söz söylemek için hiç
kullanılmayan bu menfezi, örümcek ağıyla örtülmüş bir kömürlük penceresi gibi setrediyordu." :)
Displaying 1 - 5 of 5 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.