Her kentin kalabalığı içinde böyle insanlar vardır. Kent kaderi olmuş. Terk edemeyeceğini bildiği halde, o kentte, içinde hep bir terk etme arzusu ile dolaşan. Bu kentin içinde o kadar çok acı çekmiş ki, bu yüzden de mutluluğun yine en yakın burada olduğuna inanıyor. Acı da, terk etme arzusu da belli bir seviyeye ulaşmış. O kenti dur duraksız algılıyor artık.
Ahmet Tulgar, yeni öykülerini bir araya topladığı Trajik Nüans'la okurunun karşısına çıkıyor. Tulgar'ın kalemini artık tanıyorsunuz: Sıradan bir günü, bir çay sohbetini, bir yolculuğu, bir market alışverişini anlatarak başladığı öykülerinin içine derin sarsıntılar saklıyor hep; hepimizi, her kesimden insanı rahatsız etmeye yönelik doğal bir huzursuzluğu var. Bu kitaptaki öyküler de öyle: Günümüzün tüm bireysel, toplumsal tartışmalarını derinden ve acı bir biçimde gözden geçireceksiniz.
1959 yılında doğdu. Sankt Georg Avusturya Lisesi'ni bitirdikten sonra Viyana Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi, Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu. 1987'de Sabah Dergi Grubu'nda başladığı gazeteciliğe çeşitli gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir, yazar ve yönetici olarak devam etti.
-Henüz Zaman Var, 2013 Roman -Çocuklar ve Canavarları, 2012 Roman -Diller, Çehreler, Barış, 2010 Yazı -Birbirimize, 2009, Hikaye -Ben Onlardan Biriyim, 2007 Yazı -Volkan'ın Romanı, 2006, İlk romanı -Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar, 2005 ---Yazı -Tam Yakalandığımız Yerden, 2004, Yazı -Mahallede Herkes Kahramandır, 2004, Röportaj -Evsiz Ülke Hikayeleri, 1989, İlk öykü kitabı
Farklı farklı hikayelerden oluşan bir kitap. Hiç ama hiç sevmedim. Yazarın kalemi argo ve şiddet dolu. Bu yazardan başka kitap okumam tavrım net. Hele sapkın ve berbat bir hikaye vardı. Neden çocukları bu tür cinsel leş sapıklıklarına alet ediyorlar hâlâ anlamış değilim. Detaylara girmeyeceğim girmek istemiyorum. Mümkünse alıp okumayın okuyacak çok daha farklı kaliteli kitaplar var. Yazar sözde “toplumun sapkınlığını ve vahşiliğini” anlatmak istemiş. Bunu anlatabilecek bambaşka yollar vardı. Bu şekilde hiç hoş değil. Kitabı indirimde diye D&R dan almıştım. En çok kapağı ilgimi çekmişti. Ama buna katlanıp kitaba devam edemezdim.
Okuma aralarında bazen hikayelere de yer vermeyi seviyorum. Yani demek istediğim, hali hazırda bir kitap okurken aynı anda elime bir öykü derlemesi kitabı alıp günlere yaya yaya içlerinden birer ikişer hikayeler okumayı denemeye çalışıyorum. Ağustos ayında bana bu manada eşlik eden Trajik Nüans kitabı, Ahmet Tulgar'dan okuduğum ilk kitap. Bu kitaptan önce ne kitabın adını biliyordum ne de yazarı daha önce duymuştum. Arka kapak yazısı ilgimi çekince, güzel yolculuklarla dolu bir çok hikaye okuyacağımı düşünerek bu kitabı aldım. Kitap, birbirinden bağımsız 19 hikayeden oluşuyor. Bu hikayelerin hepsi kendine has konulara sahip fakat hepsinin ortak noktası, aslında hayatımızın arka planında neler olup bittiğiyle alakalı. Dünyada her gün iyi veya kötü bir şeyler oluyor fakat hayat akıp gidiyor bir şekilde. Bazen bazı olaylar ön planda olmayabiliyor ama asıl dikkat edilmesi gerekenler de onlar oluyor. İşte, bu hikayelerin bir çoğunda bunu gördüm. 19 tane farklı hayattan farklı hikayelerden, farklı arka planlardan geçtim bu hikayeleri okurken. Kiminde üzüldüm, kiminde şaşırdım, kiminde içim gıcıklandı, kiminde ürperdim, kiminde ise pek de etkilenmedim. Sıradan hayat hikayelerinde aniden olan şeyler veya karakterlerin hisleri ve duygularını okudum çoğu kez bu hikayelerde. Var olan 19 hikayenin 4-5 tanesini gerçekten çok beğendim. Geri kalanların büyük çoğunu ise güzel buldum ve bir kaç hikayeyi de beğenmedim. Hikayeler genel olarak çok kısaydı. Öyle ki en uzun hikaye bile on sayfayı geçmiyor neredeyse. Toplumsal,sosyal ve siyasi bir çok noktada karakterlerin etkilendiği güzel hikayeler de vardı. Yazarın dili ve anlatımı akıcı ve hoştu. Hikayeler ise bazı noktalarda rahatsız edebilecek şeyler barındırdığı için yaş olarak biraz sınır koyabileceğimiz bir durumdaydı. Bazı hikayeler gerçekten bende güzel izler bıraktı diye düşünüyorum. Beni yazmaya teşvik edenler oldu, bazılarından da hiç etkilenmedim. Genel anlamda ortalama bir hikaye kitabıydı bu konuda benim için. Yazarın yazdığı konuları beğendim açıkçası, toplumda yanlış anlaşılan veya sesini duyuramayan bazı kesimlerle ilgili durumlara hikayelerinde yer vermesi, yazarın entelektüel kişiliğini gösterdi bana. Ağustos ayıma eşlik eden bu hikaye kitabı güzel hikayeler de barındırıyor bence, kötüleri de var, ortalama hikayeleri de. Farklı farklı şeyler okumak isteyenlere önerebilirim.
mostly i didnt have a idea of what im reading. some of them wasnt making any sense. i didnt understand because it wasnt making sense not because they were so deep and literary intensive. most of them wasnt interesting. i only remember 3 or 4 of them. i mean its easy to read but you wont remember or you wont care what just happend. if you want something like that thats a no