Kirilma Noktasi'nda Yigit Bener, 17 Agustos Korfez depremini Ogretim gorevlisi Selin, bu depremde yikilan yasamlari, ama ayni zamanda yurt icinden ve disindan gelen o olaganustu insani dayanismayi ele alan bir roman yazmaya karar verir. Uc farkli yoldan ilerleyen kurgu, hem Selin'in bu yazi surecinde yasadigi duygusal depremi, hem enkazin altinda coken duzeni ve o duzenin dislisi olarak gordugu dusunce kaliplarini sorguladigi romanini, hem de yazdiklarini paylastigi Amerika'daki arkadasi Levent'in roman hakkindaki elestirel yorumlarini aktariyor. "O geceyi yasadik. Olanlar o denli agirdi ki, zihinlerimiz bas edemedi, bircok duyguyu kaydedemeden bilincaltina yolladi. Kimimiz suclular bulduk soylenecek, kimimiz elimizden geldigince yardima kostuk, kimimiz korkular icinde kasildik kaldik, kimimiz de toptan reddetti depremi, yok saydi. (...) Bu kitap, 7.4 siddetinde, kirk bes saniye suren, resmî kayitlara gore yirmi bin kisinin oldugu bir depremden; duzenin dar kaliplarinda her s
Yiğit Bener (d.1958, Brüksel), Türk yazar ve çevirmen.
Yiğit Bener, 1958 yılında Brüksel'de doğdu. Yazar Erhan Bener'in oğlu, Vüs'at O. Bener'in yeğenidir. Evli ve bir kızı var. İstanbul'da yaşıyor.
İlk ve ortaöğrenimini Paris ve Ankara'da tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra son sınıf öğrencisiyken eğitimini yarım bıraktı, on yıl boyunca Brüksel ve Paris'te yaşadı. Çocuk bakıcılığı, dergi yöneticiliği, göçmen sorunları danışmanlığı, çevirmenlik gibi işlerde çalıştı. Halen yazarlığın yanı sıra profesyonel konferans tercümanı olarak çalışıyor. Meslek örgütleri TKTD ve AIIC'de yöneticilik yaptı. Bilkent Üniversitesi'nde Konferans Tercümanlığı Yüksek Lisans programında öğretim görevlisi.
İlk öyküsü (Yabancı) 1991'de Çağdaş Türk Dili dergisinde yayınlandı. Louis Ferdinand Céline'in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı romanının çevirisiyle 2002 Dünya Çeviri Ödülünü aldı. 2012'de romanı Heyulanın Dönüşü ile Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazandı. Öykü kitabı Öteki Kabuslar, 2010 yılında Célin Vuraler tarafından Autres cauchemars adıyla Fransızcaya çevrildi. Sanal edebiyat dergisi İktidarsız'ın kurucularından ve yazarlarındandır.
Daha önce hiç duymadığım bir yazar, hiç duymadığım bir kitap. Sadece yerli yazarlardan farklı bir şeyler okumak için aldım bu kitabı. Beklediğimin çok üzerindeydi okuduklarım.
Olaylar; politik/apolitik yorumlar; yazar, okur ve eleştirmen bakış açıları; edebiyat sektörünün (?) durumu; ülke; insanlar; gençler; yaşlılar; ilişkiler; arkadaşlıklar... Okumaktan keyif aldım. Bitirmek istedim ama bu kitabı tekrar okuyacağıma emin olarak bitirmek istedim.
Bir erkeğin kadın baş karakteri ve bir kadının erkek baş karakterini kullanmasını ve bunu güzel bir şekilde başarmasını çok seviyorum.
Levent'in maillerini çok üzerime alındım. Keşke Levent gibi arkadaşım olsaydı dedim hatta.
1 puan kırma sebebim de kitabın takibinin biraz zor olmasıydı. Aynı anda hem bir roman, hem bir eleştiri, hem günümüz hem de geçmişten bahseden bir kitap. Takip etmek zor ama insan alışıyor.
Sonuna kadar ilgiyle okudum. Doyurdu beni. Bayıldım yani. Kitap üç başlık halinde ilerliyor: -Akademisyen Selin'in şuan ki hayatına dair anlattıkları, -Selin'in yazdığı kitap metni(kitap içinde kitap okumak çok zevkli) -Bir de Selin'in Amerika'daki arkadaşı Leventin Selin ile olan mailleşmesi. Kitapta Marmara depremi ana konu. O esnada olan insancıl ilişkilerin yüksekliği, bürokrasiye takılma gibi bir çok konuya değinmiş yazar. Ümit var yazar, en güzeli de bu. Kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar diliyorum.
Bu kitapta hoşuma giden ve bence en dikkat çekici olan şey; yazarın kurguladığı farklı gidiş yollarının yine aynı yazar eliyle aynı metin içerisinde eleştirilip sorgulanması, bunun yanında eleştirinin kendisinin de eleştirilme yoluna gidilmesi. Kurgu içinde kurgu denebilir.
Toplumsal arazlara dikkat çekilen kısımları pankart sözlerden ibaret bulsam da; öykünün yer yer felsefeye, insan davranışına yönelen bölümleri albenisini arttırıyor.
Arka kapak'ta yer alan ifadenin aksine; kitabın deprem hadisesi üzerine kurulduğu, temele bunu aldığı görüşüne katılmadım. Bir "öncelikler sıralaması" yapılacak olursa bu kitabın asıl "derdinin" agresif bir tutumla insanı ve toplumu "deşmek" olduğunu söyleyebilirim.