Flucht ist ein globales Phänomen. Die Welt ist in Bewegung. Menschen flüchten vor Krieg und Gewalt, vor Ungleichheit und Verfolgung, aus Angst vor dem Untergang ihrer Heimat oder aus Sorge um die Zukunft ihrer Kinder. Die neue Völkerwanderung ist dabei, die Welt, wie wir sie kennen, zu verändern. Die 60 Millionen Flüchtlinge, die das UN-Flüchtlingshilfswerk 2015 registrierte, sind dabei nur der Anfang. Wir erleben nicht die so oft beschworene »Flüchtlingskrise«, sondern eine Flüchtlingsrevolution.
Die Weltreporter haben die neuen Flüchtlinge überall auf dem Globus getroffen und ihre Geschichten aufgeschrieben. Sie berichten von Hoffnung und Leid, Hilfsbereitschaft und Verunsicherung, von Ideen und Plänen für eine Zukunft, von der die ganze Welt profitieren kann: wenn sie Veränderung zulässt und Herausforderungen auf innovative Art und Weise löst.
Bu kitap, 21. Yüzyılın devrimi olarak göçü ve hayatımızdaki doğrudan/dolaylı yerini düşünebilmek için müthiş bir kaynak bence. Nedense yalnızca Ortadoğu ve Avrupa arasında, hepimizin malumu olan göç süreçleriyle ilgili olduğunu düşünerek başlamıştım, fakat mesele çok daha geniş bir perspektiften ele alınmış. Lübnan iç savaşından kaçıp Avrupa'da şansını deneyen bir kadının hikâyesi de var, Kongo'dan Güney Afrika'ya göç eden ve orada ırkçılığa uğrayan bir adamınki de, El Salvador'dan ABD'ye kaçan bir anne-oğulun hikâyesi de var, Almanya'dan memleketlerine dönen Bosnalı bir ailenin hikâyesi de. Hiçbir bilgimin olmadığı Çin iç göçü ve Tuvalu'dan Yeni Zelanda'ya yapılan iklim göçleri hakkında da epey fikir sahibi oldum. Tüm bu hikâyeler göçün "insanî" tarafını kavramamıza yardımcı olurken, aralara serpiştirilen makaleler de konunun "reel politik" kısmına işaret ediyor, bu makalelerde AB'nin süreci yönetme (?) biçimi de oldukça objektif biçimde eleştirilmiş, böylelikle salt hümanist bakarak idrak edemeyeceğimiz meseleleri de, salt realist bakarak anlamamızın mümkün olmadığı meseleleri de gözden kaçırmamış oluyoruz.