Eskişehir'de yaşadığım dönemde Ertuğrul Uzun'un "Yanlış Okumalar" çalışmalarına katılmayı istemiştim ama bunun için fırsat yaratamamıştım. Sonra bir imza günüde bu kitabı benim için imzalamıştı. Sağolsun. Bu vesileyle tanışmış da olduk. Pratik hukukun kuyusunda debelenen ben için zorlayıcı bir okuma olduğunu söylemeliyim. Yazının ve sözün aşağılandığı, faşizmin tarifinin yapılmasının korkulduğu bu coğrafyada ödediği onca bedelle çok onurlu bir duruşu da temsil ediyor Ertuğrul Uzun. Var olsun. Kütüphanemde sürekli olacak ve oğluma devredeceğim kitaplardan biri olacak.
"Hukuk göstergebiliminin hukuk kuramı tartışmaları içerisinde dikkate alınması gereken birinci iddiası, hukuka ilişkin bilginin, doğal hukukun önerdiği gibi, Tanrı ya da akıl kaynaklı yüksek ahlaki ilkelerden elde edilemeyeceğidir. Zira yapısalcı göstergebilim, öncelikle, dil göstergesinin toplumsallığına, ya da uzlaşımsallığına işaret etmek suretiyle, anlamı dile içkin toplumsal bir olgu olarak ele alır. Yapısalcı hukuk göstergebilimi uygulamasında ise Greimas, hukuksal anlam evreninin yaratıcısı olarak yasakoyucuyu belirlemekle, böyle bir doğal hukukçu görüşü reddeder. Mantıkçı göstergebilim, anlamı pratik etkilerin düşünülmesiyle eş tutarak her türlü metafiziksel açıklamayı reddetmiş, ahlak felsefelerinin pek çoğunda bulunan sezgiyi, bir bilgi kaynağı olarak görmemiştir.
Hukuk göstergebiliminin ikinci iddiası, hukukun, uygulamadan bağımsız bir şekilde tasavvur edilebilecek kurallar bütünü olarak görülemeyeceğidir. Bu görüş, itiraz noktaları farklı olmakla birlikte her iki hukuk göstergebiliminin de pozitivizm eleştirisi olarak kabul edilmelidir. Yapısalcı hukuk göstergebilimi örneğinde, hukuksal bildirişim süreci ikili bir göstergesel sistem olarak açıklanmış, dolayısıyla yasakoyucu yegâne kaynak olarak görülmemiş; mantıkçı hukuk göstergebiliminde ise, yorumlanmadan var olan bir hukuk kuralından söz edilemeyeceği belirtilmiştir. Yorumlama, mantıkçı göstergebilimde, bir normun yorumlanarak belli bir içeriğin sürdürülmesi anlamına gelmemektedir. Peirce’ün semiosis olarak adlandırdığı ve nasıl düşündüğümüzün yanıtı olan gösterge süreci, daima yeni bir göstergenin doğumuyla sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla yorum faaliyeti, yorumlanan göstergeyi değiştirmektedir.
Bu şekilde ele alındığında, kaçınılmaz sonuç, hukukun bir yargılama faaliyeti olarak görülmesidir ki, bu da, hukuk göstergebiliminin üçüncü temel iddiasını oluşturmaktadır. Buna göre, hukuka asıl içeriğini veren, yargılama faaliyetidir. Yargılama faaliyeti dışında hukuk hakkında yapılacak her türlü tartışma, spekülasyondan ibarettir. "