Güray Süngü’nün öykü serüveni yeni izleklerle devam ediyor. Bu kitaptaki öykülerde gerçeküstü kurmacalar var. Mahalleden sesler var. Toplumu birkaç parçaya bölen zihin yapılarından izler var. Ayrışmanın ve birleşmenin; kutuplaşmanın ve bütünleşmenin hikayeleri var. Elbette yarılan zihinler var. Elbette kanayan yaralar var. Kanayan yaralarını güleç bir yüzle dünyadan gizleyen naif karakterler, vicdansızlar ve elbette vicdanları sızlayanlar var.
Güray Süngü, 1976, Kadırga, İstanbul doğumlu öykü ve roman yazarı. İlk eserlerini Hece Edebiyat Dergisi'nde yayınlamıştır. Sonraki yıllar Hece Öykü, Aykırı Edebiyat, Vivo Edebiyat, Kaçak Yayın, E-Edebiyat, Özgür Edebiyat, Ada ve İtibar dergilerinde de kısa öyküler yazmıştır. Öykülerinde en çok ölüm, yalnızlık ve yabancılaşma temalarını işlemektedir. Zihin bölünmeleri ile gelişen kurmaca metinleri tercih etmektedir. İlk romanı "Dördüncü Tekil Şahıs" 2006 yılında yayınlanmıştır. İkinci romanı "Pencereden" aynı yıl okuruyla buluşmuştur. Güray Süngü Düş Kesiği adlı üçüncü romanını 2010 yılında yayınlamış, Düş Kesiği "Oğuz Atay roman ödülü"nü kazanmıştır. Yazarın ilk öykü kitabı "Deli Gömleği" 2010 yılında yayınlanmıştır. Yazarın 2011 yılında yayınlanan dördüncü romanı "Kış Bahçesi" 2011 Türkiye Yazarlar Birliği roman ödülüne değer görülmüştür. Güray Süngü 2012 yılında "Hiçbir Şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi" adlı ikinci öykü kitabını yayınlamıştır.
Güray Süngü İz yayıncılığın editörü, Muhayyel dergisinin yayın yönetmeni. Kendisinin birçok öykü ve romanı var. Hatta yeni romanı yeni çıktı. Kendisi Oğuz Atay Roman ödülü almış değerli yazarlarımızdan. Vicdan sızlar bir öykü kitabı. İçerisinde 17 öykü barındırıyor. Öykülerin içeriklerini ikiye ayırabiliriz. Vicdansızlar ve Vicdan sızlar olarak. Katil ile maktul, zalim ile mazlum gibi. Coğrafyanın birçok yerinde yaşanmış farklı acılara şahitlik ediyoruz. Oğuz Atay ödülü almış biri ne tarz öykü yazacağı zihninizde az buçuk oluşmuştur. Gerçeküstücü öyküler daha çok olmak üzer büyülü gerçekçi öyküler de kitapta yer alıyor. Biçimsel olarak Post Modern edebiyatın sadık uşagı Süngü. Kelime, anlam oyunları bolca metinlerde görüyoruz. Ama şahsi fikrim bu kitabı diğerlerine nazaran bir tık aşağısında buldum. İyi ya da kötü olarak lanse edemem. Beklediğim tadı alamadım.
Öyküler güzel, kurgu güzel, özellikle verilen mesajlar bakımından çok iyi ama anlatıda garip bir şey var. Bir huzursuzluk hatta belki sevimsizlik. Yani rahatsız edici bir şey var. Bunda anlattığı konunun "rahatsız edici" olmasının da katkısı vardır diye düşünüyorum. Akıyor ama damlayarak akıyor ya da çok şiddetli aktığından etrafa zarar veriyor. Mesela Dil Yarası adlı öyküde sayfa 87, "Dimitri epeyce yaşlı bir adamdı, bunu söylemiş miydim? Aslında bu böyle söylenmez, ağır hareketlerle yürüdü, kırlaşmış saçlarına götürdü elini, bastonunu aradı, gibi şeyler söyleyerek ifade edebilirdim. Ama bazen insan anlatmak istemez. Şevki yoktur. Neden yoktur? Neden şevkini kaybetmiştir insan? Bunlar önemli sorular..."
bu kitap bitmez, yarısına gelemeden bunu fark edip okumayı bıraktım. anlatım çok rahatsız etti beni, içimi daralttı. belki konular ilgi çekici olabilirdi, başka bir şekilde ifade edilseydi. ama şu anki halleri boğucu.
Güray Süngü çok merak ettiğim yazarlardan biriydi, ama kitapta hiç hayal ettiğim şeyi bulamadım. Gerçeküstücü öyküler zorla bu tarza uygun bir şeyler yazmak için yazılmış gibiydi. Verilmeye çalışılan mesajlar aşırı gözümüze sokuluyordu. Beklentimin çok altındaydı, yazarın bir kitabını daha almam.