Една старица умира и завещава своите тайни на семейството си...
Родът на Хюма се е събрал край ложето и . Тя умира в съня си на деветдесет и пет години. Но оставя на децата си послание – таен дневник, заключен с белезници за ръката и , в който е разказан целият и живот. Живот, изпълнен с любов, страст и тайни, които ще разтърсят нейните наследници. Тя знае какъв шок ще им причини и е планирала всичко до най-малката подробност...
Отраснала в началото на ХХ век, Хюма още като младо момиче се влюбва до полуда и заминава с мъжа си да следва в Америка. Освен умна и напредничава, тя е изпълнена с копнеж… по съпруга си и по тайните, които очакват да бъдат разкрити.
„Тайни“ е разказ за романтиката и еротиката в една далечна епоха, за радостта и тъгата, за любовта отвъд ограничените разбирания. Роман, в който ще ти се прииска да бъдеш един от героите… а може би вече си?
Nermin Bezmen, Antalya'da doğdu. Maçka İlkokulu'nda okuduktan sonra, Atatürk Kız Lisesi'ne gitti. Son sınıfta Amerika'dan burs kazandı. Amerika dönüşü, İstanbul Üniversitesi Sultanahmet Sevk ve İdarecilik Yüksek Okulu'na gitti ve 1974 yılında mezun oldu.
Şiir, resim ve Türk süsleme sanatları ile ilgilendi. Yazarın onu aşkın kitabı vardır. Bunlardan bazıları; 'Sırça Tuzak','Zihnimin Kanatları','Turkuaz'a Dönüş','Sır','Kırk Kırık Küp've'Mengene Göçmenleri'dir. Yazar, son olarak'Bizim Gizli Bahçemizden'adlı kitabını yazdı.
Minyatür ustası, özgün baskı sanatçısı, restoratör ve yazar Nermin Bezmen, aynı zamanda atölyesinde yetişkinlere ve çocuklara 25 yıldır resim dersi vermektedir.
TRT’de canlı yayın sunuculuğu, çeşitli dergilerde köşe yazarlığı, dizi röportajlar, panel-organizasyon-yönetimi ve halkla ilişkiler ve yoga eğitmenliği de yapan Nermin Bezmen roman yazmaya 1991 yılında başladı.
Daha çok uzun süren araştırmalardan sonra yazdığı tarihi romanlarıyla tanınan Nermin Bezmen, roman ve öykülerindeki karakter analizleri, gerçekçi anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla kısa sürede kendisine azımsanmayacak bir hayran kitlesi kazandırdı ve kitapları aylarca çok-satarlar listelerinde kaldı.
Başlıca eserleri: Uyandıran Aşk (şiir, 1991), Kurt Seyt & Shura (roman, 1992. İngilizce ve Türkçe), Kurt Seyt & Murka (roman, 1993), Mengene Göçmenleri (roman, 1994), Zihnimin Kanatları (denemeler, 1995), Turkuaz’a Dönüş (derleme, roman, 1996), Bir Gece Yolculuğu (fantastik roman, 1999), Bir Duayenin Hatıratı (derleme-anı, 2002), Sır (roman, 2006), Kırk Kırık Küp (hikâye, 1999, 2006), Aurora’nın İncileri (roman, 2007), Sırça Tuzak (roman, 2007).
Doksan altıncı yaş gününde vefat eden Hüma, ölümünden hemen sonra okumaları için, çocuklarına, gelinlerine,damadına ve torunlarına bir defter bırakıyor , bu defterle, geçmişinde yaşadıklarını ve ailesinden gizlediği tüm sırları tek tek anlatıyor, defter Hüma'nın vasiyeti üzerine öldüğü gece onun odasında, cesedi başında yetişkinler tarafından nöbetleşe okunuyor ...
Hüma'nın inanılmaz bir hayatı olmuş, 1912 yılında, on altı yaşından itibaren yaşadığı aşklar, yaptığı evlilikler, ilk kocası ve onun geçmişindeki erkek sevgilileri ,evet yanlış okumadınız işin içinde biseksüelliğin de dahil olduğu, tutkulu, erotizmle yoğurulmuş, karmaşık bir ilişki yumağı var, ilk evliliğinde Hüma'ya anneannesi tarafından hediye edilen ve dramatik bir hikayesi olan "Aurora'nın incileri" aslında hikayenin baş kahramanlarından biri, ve bu incilerle bağlantısı olan, kaderin bir oyunuyla tarihin sayfalarından çıkarak, Hüma'nın hayatına dahil olan, yosun gözlü bir Mihrace, Şah Nazir Han hikayeye ayrı bir renk katıyor...
O yıllarda patlak veren balkan harbinden de alıntılarla, İstanbul, Londra, NewYork arasında inanılmaz tarihi bir yolculuk yapıyoruz , bir kadının kendi ailesine geçmişini anlatırken, ilişkilerinde yaşadığı erotizmi tüm ayrıntılarıyla anlatması, bazı okuyucuları rahatsız edebilir, zira büyük bir cesaret, ama asıl cesaret Hüma'nın ilişkilerinde korkusuzca yaşadıkları, yalnız defterin sonunda özellikle bir kişiye notu var,yirmi beş yaşındaki küçük torunu Hüma'ya..
Ailesinde kendisine en çok benzeyen ve özel bir sevgi beslediği torununa, tarihe bir yolculuk yapmasını söylüyor, bir banka kasasında sakladığı bir başka defterin anahtarını bırakıyor, torunu Hüma babaannesinin geçmişine, onun yaşadığı şehirlerden başlayarak ikinci bir yolculuğa çıkıyor, yani ikinci kitapta çıkacak :)
Kitabın tek eksisi bazı bölümlerin fazla uzatılması, , farklı bir kurgu, farklı bir hayal dünyası sizi bekliyor, Nermin Bezmen gerçekten harika bir yazar :) Puanım 4,5 / 5
It was a very disappointing reading. The only reason I read it was because it was given to me for a review. I read it in Bulgarian but I decided to write it a review in Goodreads in English. I expected something really different than this, the annotation was quite promising. Unfortunately, it felt like an obligation to read this book, there was no sign of pleasure in it. I don't mind Turkish names, sites or something else, just this book wasn't good at all. Hüma was such a weak character which made me feel sick. She cries almost all the time. Who cries about all the past events?! This. Is. So. Stupid! If you cry for ALL past things, well, you'll die because of crying ALL THE TIME. Oh, she also cries for the imaginary bad dramatic things in her head. Moreover, she is getting used to everything like a mute point and I even compared her with a parasite because she has no opinion and agrees with everything all the time. Even "Jane Eyre" was better which I didn't like, too. As for the stylistic elements - the chapters were so long which further irritated me. There were a chapter 55 pages long! I don't think there are more than 10 chapters in this book(I haven't counted them but I don't intend to do so). I prefer short but many chapters rather than long but few. The author has very... unusual imaginary of beauty: she used an alga as an epithet for green eyes. This is disgusting, not beautiful! The story, the plot, the characters... everything was mediocre and boring. There were only a few things I liked in the book which were secondary related to the book such as the story behind the pearl necklace of Aurora and the facts about the World War I. The historical side of the book was the most interesting at all and I think I would enjoy reading my history manual more than "Sir". I do not recommend this book because there are any such things which deserve to be read or enjoyed.
Kitap Hüma'nın 96 yaşının doğum gününde ölmesi ve torun ve çocuklarına bir günlük bırakmasıyla başlıyor. Kadın ölmeden bütün herşeyi hazırlamış. Günlükte annelerini müteasıp sanan çocuklarının ağzını uçuklatacak sırlar ve ilk evliliğinin en ince detaylarına kadar şeyler yazılmıştır. Ve çocuklarına günlükte yazan herşeyi bu sevişmelerini bile anlatsa sesli bir şekilde ona okunmasını istemiştir. 1 gün boyunca kitap bitene kadar bütün aile üyeleri odada kalır ve Hüma nın yaşadıklarının her detayını öğrenirler. Günlükte Hüma 16 17 lerinde komşusunun oğluna aşık bir kızdır. Bir gün ilgisinin karşılığını bulur ve evlenirler. Hayat Hüma içinde bir hız treni gibidir. Amerikaya taşınırlar bu arada Hüma eğitiminide alıyordur. Bir korkunç olay Hüma nın hayatını dağıtıp parçalıcaktır. Kitabın sonunda ağlıcaksınız mendilinizi hazırlayın.Şiddetle okumanızı öneririm.
This book revolves around one of the most shallow and annoying characters ever written, Hüma, who looks forward to crying no matter how cheerful the situation is. Hüma dies at the age of 96 and leaves behind a notebook for her children and grandchildren to learn about her weird sex life. The relationships between the characters are so forced and pretentious that it destroys the feeling of empathy or reality within the story. I really can’t believe how many times the author managed to repeat certain words. The story lacks depth and intellectuality.
Çok duygusaldı yaa :( Hüma'nın genç yaşında başından geçenleri okuyoruz bu kitapta. Tabi ailesine bıraktığı günlüğünden.Çünkü kitap Hüma'nın ölümüyle başlıyor. Bu arada Nesim'le ilgili önyargılı davranmışım. Hakkını yemeyeyim. Aurora'nın İncileri kitabını da okurum muhakkak. Merak içindeyim:)
Yine kitaplığımda yıllardır bekleyen ama zerre kadar merak etmediğim,bir süre sonra okuma kararı alıp aşık olarak bitirdiğim bir kitap... Bu kadar seveceğimi bilsem ilk gününden başlardım bu kitaba diyerek yine bir kitabın beni yenişini izliyoruz. Bu tarz sürprizler yapan kitaplara bazen de kızıyorum,çünkü hiç sevdiremeyecekmiş gibi duruyor kendilerini fakat okumaya başladığınız anda sizi alıp götürüyor kendisiyle birlikte. İşte bu kitap da bunlardan biriydi. Nermin Bezmen, Kurt Seyit ve Shura kitabıyla hepimizin tanıdığı bir yazar olsa da bu kitabının da zamanında çok tuttuğunu duyduğuma şaşırmakla beraber kitabı bitirdikten sonra neden tuttuğunu da anladım. Kitap adından da anlaşılacağı üzere Hüma adında 95 yaşında hayata gözlerini yuman bir annenin,bir babaannenin,bir anneannenin, bir kardeşin ve her şeyden önce bir kadının, ölmeden önce tüm sevdiklerinin okuması için yazdığı bir anı defteri aslında. Hüma, soyunun en büyük atası ve çocukları,torunları,torunlarının çocukları... Hepsi derin saygı besliyor bu kadına karşı. Fakat ne yazık ki 96. doğum gününde yatağında defteriyle hayata gözlerini yummuş olarak buluyorlar yaşlı kadını. İşte bu yaşlı kadının başından geçen her şeyi demesek de bir kısmını bu kitapta okuyoruz. Hüma'nın aile hayatını, ilk aşkını, aşkı için yaptıklarını ve yapabileceklerini, ilk heyecanını, ilk sevişmesini, ilk seyahatini... Hüma ile birlikte yaşıyoruz hepsini. Yer yer kendimizden de bir parça buluyoruz Hüma'da. Onla gülüp onla hüzünlendim kaç kere. Daha merak ettiğim neleri var Hüma'nın, cennet kuşunun... Nermin Bezmen'in dilini gerçekten çok ama çok beğendim. Hayatımda okuduğum en iyi betimlemeye sahip yazarlardan biriydi kesinlikle. Anlattığı her şey gözümde tüm kalitesiyle canlandı resmen, o kadar yaşayarak anlatıyordu ki yazar; bazen kendi kendime hikayenin yaşanmış olup olmayabileceğini soruyordum. Kitap çok akıcı değil evet ama gerçekten verdiği tadı tarif edemem, sadece açıp okumanız gerekiyor. Dönemini, yüksek zümrenin hayatını, aynı zamanda ülke sorunlarını, genç bir kızın aşkını, cinselliğini çok ustaca yansıtmış yazar. Evet bunu da söylemem gerek, kitap erotik bir kitap aslında ama bu çok ön planda değil. Tam kıvamında. Kitabın yazılma amacı değil yani, bu çok net. Kitap gerçekten beni çok tatmin etti, hiç bu kadar beğeneceğimi beklemiyordum. Elimde bu kitabın ikincisi olan ve bu kitapta da çok bahsedilen Aurora'nın İncileri kitabı da var. Onu da okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Hüma bizim ana karakterimiz ve aslında biz hikayeye sondan giderek başlıyoruz. Hüma’nın ölümü ve kendi hayatının hikayesini sürprizli bir şekilde ölümünün ardından çocukları ve torunlarına bırakmasıyla başlıyor yolculuk. Hüma hayata yaşadığı zamana göre çok şanslı bir kadın olarak gelmiş, hayatını okudukça ne kadar dolu dolu, lüks ve aslında heyecanlı olduğunu öğreniyoruz. Kitap hoşuma gitti çünkü aslında Nermin Bezmen’in kendisinin karakterinin ve zevklerinin de Hüma’ya benzediğini tahmin edebiliyorum, dolayısıyla sürükleyici ve okurken insanı o eski Türkiye’ye götürüp mutlu edecek bir havası var. Nermin Bezmen ayrıca gerçekten “aşk” duygusunu yazmayı ve o toz pembeliği, yumuşaklığı hissettirmeyi biliyor. Devam hikayesi olan Aurora’nın incileri de kesinlikle okunmalı bu kitabın ardından. Sayfa sayısı ve hikaye gelişimi açısından keşke Aurora’nın incileri diye 2. kitap yazılacağına bu kitap uzun ama tek seferde bitirilen bir kurgu olsaymış, sonu eğer 2. Kitabı okunmazsa tatmin etmiyor zira.
Çok özür dileyerek boşu boşuna okuduğum bir kitap. Başladığım kitabı bitirme huyum yüzünden ve kitap çok uzun olduğu için ve de bir türlü bitiremediğim için çok fazla vakit harcadım. Torun torba ailedeki herkesin vefat eden büyüklerinin seks hayatını bu kadar bilmesi onlara ne kazandıracak? Bir de kitabın devamı varmış, torunu Hüma'nın da giderayak yuvasını bozdu resmen. Onun bir maceraya atılmasını sağladı, kendisine en çok benzeyen oymuş. Ölen büyükannesinin geçmişini araştıracakmış. Neden peki? Kiminle ne aşklar yaşadı, ne maceralar atlattı bunları öğrenmek için mi? Peki o kadının kendi evinde, kendi düzeninde kocasıyla senin kadar sergüzeşt olmasa bile huzurlu olabileceği ihtimali? Herkes maceradan maceraya, aşktan aşka koşmak zorunda mı? Bu da bir istismar türü değil midir? Ayrıca sürekli üstünü başını incisini evini kendini övmesi beni çok sıktı. Bir tek o dadıya üzüldüm, ömrünü bu kızın peşinde heba etti, kendi hayatını yaşamadı. Kız evlendi , bu da peşinden oradan oraya.
This entire review has been hidden because of spoilers.
96 yaşında vefat eden köklü bir ailenin ferdi olan kadın sır dolu bir anı defteri bırakmıştır. Tüm aile toplanıp defteri okuyorlar. Kadının 1900'lerin başında yaşadığı sıradışı olayları anlatıyor. Anıları aşk, sevgi, erotizm, romantizm, gizem, tutku, ihanet ve üçüncü kişi içeriyor. Aurora adında bir de incinin gizemli öyküsü var. Kitap zevkle okunuyor. Okurken kahramanların duygularını hissedebiliyorsun.
Hayat başkalarını değil kendini tanıyarak geçen süredir.
Aslında aşk ve cinselliğin bu kadar yoğun işlendiği kitaplar ilgimi çekmiyor ancak bu kitap bir şekilde sürükledi beni ve bitirdim. Hüma' nın her detayıyla anlattığı hayatı ve incilerin hikayesi çok hoş, dili çok rahat ve hızlı okunabiliyor. Benim sevdiklerimin aksine; gayet tahmin edilebilir, çok ilginç olmayan bir hikaye ama bitirdiğimde gayet hoşuma gittiğini hissettim. Kitabı okuduktan sonra devamı olan "Aurora' nın İncileri" kitabında neler olacağını düşünmeye başlamıştım bile...
Ne üzücü ki cinselliği tabu olarak yaşaması gerektiği, seksin ayıp olduğu ve kadınlara sadece soy devam ettirmek için gerekli olduğu ve zevk alınmasının sadece erkeklere ait oldugu öğretilmiş bir milletin kadınlarıyız.
Ben de dedim ilk kocayı neden bu kadar uzun anlattı, diğer ikisine arada olanlara ne olacak, meğer yokmuş devamı, bakın ben ne fındıklar kırdım üzülerinden sayfalarca kıyafet ve takı bilgileri okuduğumuz azıcık sığ bir kitap.
Gerçekten çok güzel bir kitap çok tatlı bir kalem. Bu kitabın kesinlikle hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum. Öyle merak ettirdi ki kendini okurken ben çok keyif aldım
Tavsiye üzerine alıp 1 tam günde bitirdiğim kitap. Huma'nin yaşanmışlıkları, kırgınlıklarını yansıtışı, aşkını sahiplenisi ve enerjisi kitaba baglanma sebeplerimdi. Mutlaka okunmalı, Huma'nun durusunda ders alacak cok detay var.
95 yaşındaki bir kadının çocuklarına ve torunlarına bıraktığı yaşam hikayesini anlatıyor kitap. Daha önce ilk okuduğumda çok iyi bulduğum bu kitabı şimdi tekrar elime aldığımda aynı hazzı maalesef bulamadım. Belki artık aşk ve romantizmin kitaplarda fazla abartıldığını düşünmemden olsa gerek belki de edebi zevklerim zamanla, özelikle tarihi kurgu için, biraz daha incelmiş olsa gerek, kitabın anlatımını biraz uçarı ve gerçeklikten uzak buldum. 1900'lerin başlarında yazarın anlattığı Türk aile yapısı ile gerçek olan arasındaki uçurum beni her sayfada bir miktar daha uzaklaştırdı hikayeden. Anlatılan aile, yaşanan ev sanki bir elit Avrupa ailesi günümüze gelmiş de geri gitmiş ve kimliklerini değiştirerek hikayede yer almışlar. Eğer maksat zaten bu şekilde bir akış elde etmekse, yazarın bunu daha detaylı kişilik tahlili veya önsöz veya yan karakterlere verilecek daha büyük roller ile pekiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elle tutulur bir örnek vermek gerekirse 1913 yılında İstanbul'da yaşayan elit kesime dahil diyebileceğiniz 14 yaşında bir genç kız, yaşadığı cinselliği, o zaman tüm dünyada hala sıkıca tutulduğu bilinen daha muhafazakar toplum kurallarından korkmadan, özellikle ailelerin çoğu kızlarını evlendirme planı yaparken bu konuda hiçbir endişe dahi duymadan anlatabiliyorsa, yazarın okuyucuyu burada belki aileyi anlatarak belki de sonradan bu kız çocuğundan alınacak bir haberi hikayeye dahil ederek katmanlandırması gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak bana göre sadece öylesine zaman geçsin diye okunabilir ancak edebi anlamda tatmin edecek bir yapıt olduğunu düşünmüyorum.
Но аз бързах да изживея онова, което ме очакваше. Бях готова да тръгна на път в нов живот... с мечтите, сценариите и театралните си игри, можеща да се приспособя към всякакви условия... Без да знам какви реплики, актьори и сцени ми е подготвил великият майстор, наречен съдба, в различните кътчета на света...
Ти си другата половина на душата ми, дошла някъде отдалеч.
Човек трябваше да преживее любов, да прави любов. Любов, в името на която, като баба ù, да отхвърли всички табута...
Като цяло книгата и начина на изразяване на авторката ми харесаха ,някои неща ми беше трудно да ги прочета , а още по трудно да повярвам и осмисля ,но най - важното е че събудиха някакви емоции в мен .Образа на Хюма ми дойде доста егоистичен въпреки желанието й да помогне ,прекалено мелодраматичен и някак си нереалвн ,но тя цялата книга някакси преплитайки всичките тези дати ,имена и събития , не можа да ме убеди че това може да бъде реална история .
Öncelikle Nermin Bezmen'in okuduğum ilk ve muhtemelen son olmayacak kitabı oldu. Yazarın kalemine hayran kaldığımı söylemeliyim. Şu ana kadar Türk aşk romanları arasında "Sır"dan daha iyisini okumadım. Romantizm ve tutkuyu bir kitaptan bekliyorsanız, Sır doğru seçim. Klasik Türk aşk romanlarından atmosfer ve anlatış bakımından çok farklı. Bunun bir sebebi de Nermin Bezmen'in aşkı yazarken, hissettiğini de kelimelerinde belli etmesi. Aşkı anlatmak için cesaret gerekir. Sır bu yönden çok cesur bir anlatıma sahip. Özellikle cinsellikle ilgili tabularınızı aşkla yıkıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Kitap Hüma'nın 96. yaş gününde bütün evlatlarının toplandığı partisinde ölmesiyle başlıyor.
okuduğum gereksiz kitaplardan biri daha. Olayları fazla ütopik bulan bir tek ben miyim? Evet, konu güzel düşünmüştü ama yaşananların bırakın 1918 dünyasında, bugünkü dünyada bile yaşanması o kadar nadir ki. Fantastikliğe kaçacak kadar ütopik bir roman buldum karşımda. Abartıldığı kadar mükemmel değildi