Hüseyin Rahmi romanlarının temel mesele ve konularından birisi olan kadınlar ve evlilik, dolayısıyla İstanbul'un sosyal hayatı, bu kez metafizik bir cinayet vasıtasıyla karşımıza çıkıyor. Naşit Nefi Efendi ile evlenmeye mecbur bırakılan Fikriye Hanım, Rumelihisarı'ndaki bir yalıda oldukça tuhaf, garip ve bulmacalı bir cinayetler dizisinin ortasında kalır. Bir ''cadı'', bu evliliği ve hayatı zehir etmeye yeter...
Cadı romanından sonra devrin kültür hayatında, bu romanın kalitesi ve Hüseyin Rahmi romancılığı üzerinden bir tartışma başlar. ''Sanat için sanat'' ile ''toplum/avam için sanat'' ekseninde yürütülen bu tartışma Cadı Çarpıyor adı altında Hüseyin Rahmi tarafından kitaplaştırılmıştır. Cadı Çarpıyor, 1. Dünya Savaşı öncesi edebiyat tartışmalarını izlemek için önemli bir kaynak...
Hüseyin Rahmi Gürpınar was a Turkish writer and politician.
Gürpınar was the son of a family close to the Ottoman court, born in Istanbul. Having lost his mother at an early age, he was sent to Crete where his father was an Ottoman civil servant, however he was soon sent back to Istanbul, where he was brought up by his aunts and grandmothers in Istanbul.
Gürpınar started writing fiction at an early age. He became a civil servant, then a writer and journalist. He later served as a member of parliament in the early years of the Turkish Republic between 1935 and 1943.
ilk hüseyin rahmi gürpınar kitabımı okurken inanılmaz keyif aldım. olaylara rasyonel açıklamalar getirmeye çalışan karakterlerle "ispritizm"cilerin tartıştığı yerler harikaydı. kitap boyunca bu çatışma çok içine çekti beni, normalde asla inanmayacağım şeylere kitabın evreninde inanırken buldum kendimi. cadı çarpıyor kısmının sonunda yazarın halk için edebiyatı savunduğu yerler de muhteşemdi. daha fazla hüseyin rahmi gürpınar okumak için heyecanlıyım, sadece bu kitabıyla bile çok sevdiğim bir yazar oldu.
Kitabımız, bazen yorucu ve uzun diyalogları, detaylı betimlemeleri nedeniyle zaman zaman sıkıcı gelmedi diyemem. Ancak şunu belirtmem lazım, kitap bende genel olarak hoş bir izlenim bıraktı.
Hüseyin Rahmi Gürpınar tarzını sevdiğim bir yazar. Kendisi toplumsal önyargı ve cehaleti eleştireyim derken, hurafe ve batıl inançların peşine düşerken yer yer inanca da dokunuyor gibi geldi bana ve haliyle bu kısımla hem can sıktı hem de yordu.
Gürpınar, cadı kavramı üzerinden halkın dini yanlış anlayıp batıl inançlarla karıştırmasını hedef almış ve bu durum, toplumun yozlaşmış yanlarını ortaya koymuş bence.
Toplumu mizahi bir dille eleştirirken inançla hurafeyi net bir biçimde ayırmamış, bu da benim hoşuma gitmeyen yönü oldu kitabın. Yoksa Gürpınar’ın akılcı ve sorgulayıcı bakış açısını yansıtan tarzı, toplumu ilerici bir anlayışa davet etmek isteyen güçlü bir ses olarak görüyorum.
İşte bu detaylar, onun eleştirel dilini yer yer zorlayıcı kılsa da topluma dair keskin gözlemleri ve ironik anlatımı ile güzel bir tat bırakıyor, bu eserinde de olduğu gibi.
O kadar fazla Gürpınar kitabı okudum ki artık aradki benzerlikleri çok net bir biçimde görebiliyorum. Yazarın bu kitabı kendi babası annesinin ölümünden sonra evlendiği için yazdığını düşünüyorum. Kitapta her zamnki gibi başlangıçta doğa üstü olarak görünen olaylar mantıklı bir sona bağlanıyor. Ama aralar yine fazlasıyla didaktik yerlerle dolu.
2022 yılında kitapla aramın yeniden bağlanmasını sağlayan kitap diyebilirim.ölüm,cadı,mezarlık,korku,hurafelere inanmak,dedikodu,felsefe,kıskançlık...ilgimi çeken konulardı.yazarın okuduğum ilk kitabı.keşke daha önce okusaydım dediğim kitap
Sadeleştirilmemiş tam metniyle gerçekten yazarın hakkını vermiş. Cadı çarpıyor diye sonunda olan eleştiri bölümünde Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın anlaşılmayan bir cümlesi yoktur diyor. Zaman değişmiş
okuduğum en garip ve en komik hikayelerdendi. yazarın kalemini çok sevdim. ve sonu gerçek çok iyiydi. tek eksi yani on sayfa boyunca bilimsel verilerle anlatmasıydı. 4.5/5