A kiss can be an expression of parental affection or the focus of an erotic experience, a defensive social maneuver or an admission of vulnerability. In legend, a kiss can turn an ugly witch into a great beauty; in Hollywood, a kiss can transform a great beauty into a legend. Few gestures bring so much pleasure or play such an important role in our lives, as Adrianne Blue demonstrates in this funny, sexy, and eye-opening book. She explores every dimension of kissing, from the purely physical to the artfully abstract. Physiologically, it takes only two muscles to purse the lips, but a passionate kiss can involve all thirty-four facial muscles, and the rest of the body as well. Psychologically, kissing develops an infant's need to suckle, and it picks up a great deal of symbolic emotional baggage throughout our lives. Socially, it all depends on context: in Provence, three kisses are expected as a friendly greeting; in Japan, even a single peck can be a grave affront. One of Edison's first films was devoted to the kiss, and Blue offers her candidates for the silver screen's hottest kisses, reflecting along the way on the changing ideals of the sexy mouth, from Garbo's delicate thin line to Julia Roberts's fulsome fleshiness. She describes the kiss in other visual arts as well, such as the famous sculptures of Rodin and Brancusi, and she gathers a richly varied collection of poems, from those by Catullus ("the Elvis of ancient Rome") to the Song of Songs, assembled here for lovers to share as they explore the many dimensions of kissing.
Çok fazla farkındalık kazandırmakla beraber tarihsel anlatımdan çok sıkıldığım yerler oldu ve pek tabii ki bol bol atladım. Ama genel olarak çok iyiydi. Uzun analiz yazamıyorum şimdi:D
Öpüşme eylemi esnasında insanların eşitler arası bir iletişim kurduğu ve hem kadının hem erkeğin aynı aygıtı kullandığı farkındalığı okumaya değerdi. Bir insanın bir insana bağlanma eğilimi anlamına gelen “monotropi” ve tutkulu öpüşmelerin monotropik olduğu gerçeği, bu kitapta okumaktan en zevk aldığım kısımdı. Öpüşmek ve kendimizi iyi hissetmek arasındaki bağ ve bunun, bir bebeğin sadece süt için değil aynı zamanda iyi hissetmek için anne memesini emmesi gerekmesiyle olan bağlantısı da altını çizdiğim yerlerdendi.
Bu kısımlar dışında genel olarak kitapta bir bütüncüllük sezemedim ve azımsanamayacak miktarda akıştan kopmalar yaşadım. Kitap öpüşme eylemini çeşitli yönlerle ele alıyor evet, fakat bunları bir çatı altında, bir tez kapsamında değerlendirmek mümkün değil. Bu da okuma deneyimini zorlaştırıyor. Yine de çevirmen İrem Sağlamer’i tebrik etmek gerekir, akıcı bir dilin mevcudiyeti bariz ve bütünselliği hissedemesem de bu, kitabı okumamı kolaylaştırdı.
Yazarın gazeteci ve muhabir olmasının getirdiği dil kullanımından dolayı -derin bir psikanaliz kitabı beklediğim için de olabilir- çok sevemedim. Öpüşmenin insan doğasında anne memesi imgesine dair ilk bölümde değiniler yapıyor. Anneye olan bağlılık ve ona duyulan sevginin seneler sonra sevdiğimiz insanları dudaktan öpmemizle aynı güce sahip olduğundan bahsediyor. Bu kısımlar keyifliydi. Sonrasında öpüşürken ki enerji geçişlerinin ve bunların filmlerde kullanımlarına değiniyor. Öpüşmenin cinselliğe çağrısı, kadınların cazibe unsuru olarak dudaklarını kullanması, dudaklarda yer alan kasların etkileri üzerine... Sinemanın ilk dönemlerimde uzun öpüşmeye getirilen yasaklar dolayısıyla yönetmenlerin bunu oyuna çevirmesi araya kelime, bakış getirerek öpüşme sahnelerinin üzerinde oynanmasına dair ince anektodlar çok güzeldi. Bunun dışında vampir ısırığının, şeytan öpücüğünün derin anlamlarının öpüşmeye yüklediğimiz namahrem algıları yıkmak üzerinden geliştiğini, Fransa'da "la baise a l'hotel de ville" adlı bir fotoğrafın viral olma serüvenini; birçok roman yazarı ve şairin öpüşmeyi günahla ve ölümle içselleştiren Shakespeare'in anlatımlarını buluyoruz kitapta...
Doğduğumuz ilk andan itibaren öpüşmenin önemi, anlamı, hissettirdikleri gibi bir çok farklı şekilde yapılmış araştırmalar, farklı eserlerden örnekler içeren bir kitap. Okurken yoğun bir araştırma içinde yazıldığını anlıyorsunuz o kadar çok örnek ve alıntılar var ki büyük bir emek ister böyle bir kitabı yazmak. Bilgilendirmenin ardından edebi örnekler okumak ve bu kadar çok kaynaktan alıntılanan örnekleri okumaktan keyif aldım. Kitap da adı gibi öpüşmeyle başlayıp öpüşmeyle bitiyor ve her aşamasını gelişimini öğrenmiş ve bazı konularda şaşırmış olarak tamamlıyorsunuz. Genel olarak akıcıydı. Bir de yeni bir çeviri değil zaten kitap da epey eski bir kitap olduğundan bazı bölümlerde bilmediğiniz kelimelerle karşılaşmanız mümkün.
I didn't learn much. This seemed to be a catalogue of kissing in culture, but it didn't really distinguish it from sexual activity in general too much, and had a psychoanalytic bent. Enjoyable to read, but why?