Nedim Gürsel was born in Gaziantep, Turkey, in 1951. He published his first novellas and essays in Turkish literary magazines in the late 60s. After the coup d’état in 1971, he had to testify in court for one of his articles. This led to his decision to temporarily reside in France. He studied Comparative Literature at the Sorbonne in Paris and completed his dissertation in 1979 on Nâzim Hikmet and Louis Aragon. Gürsel then returned to Turkey, but the military putsch of 1980 sent him back into exile in France. He first wrote articles and travel reports which were published in 'Le Monde', as well as in the Turkish newspapers 'Cumhuriyet' and 'Milliyet'. Today he teaches contemporary Turkish literature at the Sorbonne and directs the Centre National de la Recherche Scientifique.
Nedim Gürsel’in başka şiir kitabı var mı, bilmiyorum. Yazarken çok derinlere dalmadan, lirik bir şekilde, bir ilişkiyi ve ayrılığını kısa şiirlerle “öykülemiş”. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirlerinden sonra tabi ki bu kısa şiirler epeyce kolay okundu benim açımdan! Kısa şiirlerin her biri üçer mısra. Aslında mısra değil de satır diyesim geliyor, çünkü şiirden çok şiirsele kaymış. Ferit Edgü’nün minimal öyküleri gibi.
Nedim Gürsel hiç okumadım. Ama kitap başında "Bu şiirleri yazdığım yıllar o ünlü şarkıdaki gibi mazide kaldı. Ama belleğimde etkisi sürüyor hala." demesi içime işledi. Her cümlesinden hoşlandım mı hayır. Kare kalem çizimleri de korkunçtu, daha kendini belli eden çizimler olabilirdi. Şahsen ben sadece meme gördüm hepsinde. O yüzden güzeldi ama akılda kalıcı gelmedi bana. Şimdiden çoğunu unutmuş gibi hissediyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.