Baudouin est un trentenaire solitaire, enfermé dans un quotidien monotone. Son frère, Luc, est à l'inverse un esprit libre, voyageur et séducteur. Un jour, Baudouin se découvre une tumeur qui ne lui laisse que quelques mois à vivre. L’anti-héros décide alors de tout plaquer pour partir avec son frère. Un récit touchant sur les liens familiaux et sur le thème universel de la réalisation personnelle.
Fabien Toulmé (born 1980 in Orléans) is a French comic book writer and illustrator.
Originally trained as an engineer, he became known to the wider public for his autobiographical graphic novel, Ce n'est pas toi que j'attendais ("It's not you I was waiting for"), in which he describes his personal struggle with his second daughter being born with Down Syndrome.
“Você tem duas vidas. A segunda começa quando você percebe que só tem uma.”
Esta GN lembra-nos que o bom da vida é vivê-la sem medo de perdê-la, é aproveitá-la sem receio de arrependimentos, é vivenciá-la sem a preocupação de errar. Excelente leitura, recomendo!
sonunda birkaç damla gözyaşı.. inanılmaz sevdim bu grafik romanı. konusu, çizimleri o kadar güzeldi ki. kendimi sıkışmış hissettiğim bu dönemde o kadar iyi geldi kiiiii
Quando eu tava em missão em Angola, cuidei de um jovem que estava com AIDS. Souleymane, o nome dele. E tava em fase terminal. Devia ter 25 anos no máximo. Era um sujeito luminoso, tinha uma alegria de viver incrível, o que me intrigou um bocado dado o pouco tempo de vida que lhe restava e seu estado de deterioração física. Um dia perguntei a ele como fazia para ser tão alegre... E ele me disse: É que quanto mais a morte se aproxima, mais aproveito cada instante.
Mais uma excelente obra de Monsieur Toulmé! Leiam que não se vão arrepender!
Aslında klişe denebilecek bir konu karşımızda. Peki klişelerle bir sorunumuz olmalı mı? Bir şeyin, durumun klişe olması yani özgünlüğünü yitirmesi bir bakıma genelgeçerliğine, özümsendiğine işaret etmez mi? Tüm katmanlara, hemen herkese mal olmuş klişeler hakikate yakınlık arz etmez mi?
Hayaller ve hayatın gerçekleri arasında sıkışmışlık, akli ve mantıklı fakat sıkıcı tercihler yapmak, maruz kaldığımız mantıksız zaruretlerden bunalmak ama buna karşın aksiyon al(a)mamak hepimizin, bu yüzyılın asri dünyasının insanının rahatlıkla empati kuracağı durumlar. Ölümle yüzleşme, hayallerin peşinde koşma, “bucket list”ler… Buraya kadar yazdığım şeyleri pek çok kitapta okuduk, filmlerde seyrettik, yaşadık, düşündük, şahit olduk… Bu yüzden klişe buldum.
Buna rağmen çizgi romanın bir anlatım biçimi olarak emsalsiz yapısı ve bu türün başarılı bir icracısı olan Fabien Toulmé’un üslubuyla konu tüm klişe yanlarına rağmen keyifle okunabilir bir hal alıyor.
Düşündürüyor, sorgulatıyor, hüzünlendiriyor. Tabi bazı noktalar şımarıkça gelmedi değil. Sahici özgürlük sağlıksız yaşam, istediğim gibi “piiz yapmak”, sarma cigaralar ve sınırsız seks midir?
Beslendiği bu zıtlığın karşısına inşa ettiği tablo fazla karikatürize ve hayvani geldi. Ayrıca bazı noktalarda yaşanan, kurgulananların “Fransız” olmakla ilgisini de düşündürdü.
Bağdat’ta, Manila’da, Bogota’da iki kardeşin hikayesi olsaydı bu. Tüm bu başıboşlukla doktor olmak mümkün olur muydu? Fransız menşeli Médecins Sans Frontières (Sınır Tanımayan Doktorlar)I çağrıştıran bir STK’ya ulaşmak, hayatının “macera”sı olarak, başkalarının ise tercihi, macerası değil acı gerçekleri olan ülkelerine “süreli” git geller yaparak “hayatını renklendirmek” mümkün olur muydu?
Kötü haberle sona hazırlanırken salt haz ağırlıklı sığ yaşamı kritize etmeden duramadım.
Hayalleri ve potansiyelleri ile aralarında pasaportlar, sınırlar, ekonomik engeller ve daha niceleri olan milyonlar var. Ve fakat yine kitaptan bir alıntı ile kendi kendime itiraz etmek gerekirse “fazla akıl yürütürsen kolları sıvamak için mutlaka bir bahane buluyorsun.” Bu da doğru. Makul bir yol, itidal muhakkak bulunur. Ruhumuzun, aklımızın, bedenimizin, neslimizin mutlu olacağı bir geleceği hepimize temenni ediyorum.
Bu kafası karışık satırları da Baudouin gibi kendimi sıkışmış hissettiğim (fakat onun kadar da işe adanmış olmadığım) bir ofiste, ömür sermayemden dakikaların boşa aktığına çaresiz hissederek yazıyorum. Farazi emekliliğime 6949 gün ve bacağımda Baudouin gibi şişlikler var……..
AĞIR SPOILER!!!
Benim gibi fazla duyguya girmeden, baştan didik didik okuyanlar finaldeki plot twist’i çook erken yakalayabilirmiş aslında. Daha sayfa 6’da Luc’u zayıflamalı gördüğünde…
Bir de finaldeki mektubu ilk gördüğümde, Luc’un hasta olmadan Baudouin’a bir oyun oynadığını düşünmüştüm. Öyle olmadı. Öyle olsa affedilmezdi sanki.
"-Korkmuyorum artık... Ama bana ait olmayan bir hayat sürmek için ne kadar zaman kaybettiğimi fark ediyorum. +Sen en azından farkına varıyorsun. Bu şansa asla sahip olamayacak insanlar var. "
Kitabı bana göre en net bu cümleler anlatıyor. Böyle okuyunca ne kadar klişe gelse de kulağa, gerçekten tek bir hayatımız var ve başka insanların mutluluğunu, isteklerini kendimizinkinin önüne koyarak harcamak tam bir aptallık. Başkaları istedi diye arzuladığı alanlarda eğitim alamayan, nefret ettiği işlerde çalışan binlerce, belki milyonlarca insan var. Bazen bu basit ve bizi kendimize getirecek klişeyi fark etmek için bazı şeylerin suratımıza okkalı bir tokat gibi çarpması gerekiyor.
Bu hayatta en kıymetli şey zamanımız, bir tek onu geri alamıyoruz, kaybedince yerine koyamıyoruz.
Hayatımızı bizi mutlu eden şeylerle geçirmemiz gerektiğini hatırlatan, belki size kendi hayatınızı sorgulatacak ve memnun olmadığınız şeyleri değiştirmek için ilk adımı atmanızı sağlayacak, muhteşem bir grafik roman.
Fabien Toulme sevdiğim bir çizer. Hakim’in Yolculuğu ve Beklediğim Sen Değildin inanılmaz güzel kitaplardı. İki Yaşam bir sonraki durağım oldu. Kitapta kanser olduğunu ve sadece 2 ayı kaldığını öğrenen bir adamın son anlarında da olsa hayatı nihayet yaşamaya karar vermesini anlatıyor. Bu kararı vermesi için onu zorlayan ise hayatı kuralsız yaşayan kendisinin tam zıttı olan ağabeyi. Böylece klasik bir bucket list tarzında hikaye başlamış oluyor. Listede gerçekleştirmesi kolay maddeler var yani uçuk açık hayaller yazmıyor. Önemli olan ana karakterin istediği gibi yaşayabilmeyi, başkalarını kafaya takmayı bırakmayı ve kendi olmayı başarması. Bu sırada nasıl kendisini dört duvar arasında çalışırken bulduğunu, asıl hayallerinin ne olduğunu da daha detaylı öğreniyoruz. Okuması güzeldi ama yazarın diğer kitaplarına kıyasla daha az etkileyiciydi. Hikaye boyunca ufak detaylar bırakılmış olsa da son ana dek aslında neler olup bittiğini fark edememiştim ve o yönüyle beğenimi kazanmayı başardı. Gerçekten de günlerin geçip gittiğinin bazen farkına varamıyoruz. Ama eğer kalan günlerimizi sayarak ilerlemeye çalışıyorsak burada bir sıkıntı vardır ve hayatı bizi mutlu edecek şekilde yaşamanın vakti gelmiştir. Aslında kitabın anlatmaya çalıştığı da bu. Açık konuşmak gerekirse Beklediğim Sen Değildin veya Hakim’in Yolculuğu bende çok daha fazla izini bırakmayı başarmıştı. O yüzden eğer okuyacaksanız o kitaplara öncelik vermenizi tavsiye ederim.
3,5* é divertido é emotivo, da pra escorrer algumas lágrimas mas não é aquela obra redondinha. Um dramazinho que tenta ser real mas se prende forte no ficcional e fica com cara de roteiro Hollywoodiano. Todos os personagens são meio babacas e talvez seja isso mesmo, todo mundo é meio babaca na vida.
Açık söylemek gerekirse kitabın ilk başlarında aşırı klişe bir hikaye okuduğumu düşündüm ve epeyce keyfim kaçtı. Bir ailenin iki zıt çocuğu. Biri asi biri teslimkar. En az 178 farklı versiyonunu izlemiş olduğunuz şekilde bu hikayede de asi olan genç, teslimkar kardeşe "hadi oğlum, yaparsın oğlum, beyaz yakalı köle olma oğlum" formatında gazı verdikçe veriyor. Ofis hayatını reddedip "hippi" olma klişesi nasıl bir şeyse asla modası geçmiyor. İşten ayrıldığı için "ay sonu ev kredisini nasıl öderim, evim elden gidecek." diye evhamlanan, anksiyete musluğuna Onur Akın misali ağzını dayayıp oluk oluk gam kasavet içen adam, şak diye ülke değiştirip restoran açabiliyor. Ya biz bu coğrafyada dünyanın gam yükünü sırtlamışız ya da bu avrupalılar bu hikayelerle bizi dolandırıyor.
Neyse, hikaye klişenin dibini ekmekle sıyırsa da klasik Fabien Thoulme anlatısı ile kendini okutuyor. Hikayenin ikinci yarısından sonra ise bir plot twistle sonlanıyor ve ciğerimizin ucunda bir ateş yakıyor. Yapımcı ol, ver bu kitabı Çağan Irmak'a film yapsın. Gidelim geniş geniş sinemada salya sümük ağlayalım. Soundtrack olarak da Duman'dan "Hayatı Yaşa" şarkısını koyarsak milleti ağlata ağlata kendimize ev alırız.
Ha diyeceksin ki 5 puan vermişsin kitaba ama yerden yere çaldın. Bu nasıl iş? Çünkü kitap klişe bir melodramı dört dörtlük şekilde işliyor. Üstüne Fabien Thoulme abinin çizgi naifliği ve sadeliği de eklenince... Daha ne olsun?
Eu tive um sério problema com essa história. Porque ela tenta muito sensível e de certa forma é, mas a personalidade dos dois personagens muitas vezes era meio idiota e nociva para as pessoas ao redor deles, principalmente com as mulheres.
As histórias que estabelecem relações entre irmãos sempre me encantam, isso porque eu tenho uma relação bem próxima com o meu irmão. Em Duas Vidas, temos dois irmãos bastante diferentes nos modos de encarar a vida, um deles leva ela a sério demais e o outro, tenta encarar tudo com leveza. Mas a descoberta de um tumor vai fazer com que os irmãos se aproximem e passem a encarar a vida de outro jeito. Fabien Toulmé já havia me arrebatado com seu primeiro quadrinho, Não era você quem eu esperava, sobre síndrome de Down, dessa vez ele conseguiu me emocionar de novo nessa fábula sobre a necessidade de vivermos a vida que temos e que podemos conquistar. No final dessa sensacional graphic novel, temos uma reviravolta radical, que a torna ainda mais encantadora. Isso que dizer que Fabien Toulmé é sinônimo de histórias revigorantes, emocionantes e que ressaltam nossa esperança na humanidade. Próximo estágio é ler A Odisseia de Hakin, também do mesmo autor e também lançado no Brasil pela Nemo.
This is one of the most beautiful stories I've ever read in my life and exactly what I needed at this moment of mine. Can't put in words the feelings I felt or even the thoughts I thought. Wonderful, inspiring, happy and sad at the same time. As a matter of fact, I was sobbing by the end of it. I will never forget Luc nor Baudouin.
J'adore le dessin, la mise en page et la mise en couleur... Mais suis-je la seule à voir tous les tropes misogynes et néocolonialistes? Le "message" de l'histoire est aussi très usé, non?
İki yaşamımız vardır ve ikincisi sadece tek yaşamımız olduğunu fark ettiğimizde başlar. - Konfüçyüs
*** SPOILER ALARMI ***
Her zamanki gibi harika bir Fabien Toulme eseri. Benim için gerçekten en başarılı hikayeci, en başarılı çizer. Yine çok tatlı ve yürek burkan bir hikaye.
Tek üzen konunun klişeliği oldu. Önce acaba Luc hayatını yaşasın diye doktor arkadaşı vasıtasıyla bir şaka yaptırtmış olabilir mi diye düşündüm. Sonra dedim ki saçmalama herhangi bir doktorun etik kaygılarla böyle bir şaka yapabileceğini düşünmüyorum. Bu ne kadar arkadaş ricası bile olsa olacak iş değil. Poor Luc.
Açıkçası durumu 6. sayfada farketmemiştim daha sonra anladım. Luc'un muhteşem çizilmiş zayıflaması da meraklara noktayı koydu.
Hakim'in Yolculuğu ve Beklediğim Sen Değildin daha güzeldi ancak bu da gayet ortalamanın üzerinde.
“Você tem duas vidas. A segunda começa quando percebe que só tem uma”, Confúcio
Uma HQ francesa bem surpreendente. É a história de dois irmãos. O mais velho é Luc, um médico que trabalha em missões humanitárias na África. O mais novo é Badouin, um advogado preso em um emprego infeliz em Paris. O mais jovem muda o rumo da sua vida infeliz e miserável quando descobre que tem um câncer terminal. Larga o emprego e vai com o irmão para a África. O título é retirado de uma frase de Confúcio: “Você tem duas vidas. A segunda começa quando percebe que só tem uma”. Não dá para dizer muito mais por que depois que chegam na África começa uma jornada – para usar um clichê – que transforma a vida de ambos. Sensível, emocionante, delicado, triste até. Mas, ao mesmo tempo, com muitas reflexões bacanas a respeito da vida e do significado que nós damos, ou não, a ela. Recomendado.
Difícil arrumar adjetivos para este livro porque sempre vão faltar mais para descrever a beleza dessa história. Terminei por lê-lo com lágrimas nos olhos. Dois irmãos partem para uma viagem que será transformadora na vida deles. Muitas emoções serão despertadas e a grande lição é individual e extremamente significativa. A pergunta que fica é: “Por que não li este livro antes?”. Tudo tem uma grande razão.
Çizimler gayet güzeldi. Okuması da keyifliydi 1 günde bitti. "Hayallerinin peşinden git ve mutlu ol" temalı bir hikaye fakat konunun işlenişini biraz sığ ve fazla romantik buldum. Duygusal bir sonu var. Yine de keyifli bir okuma oldu.
Excellente bd, qui m’a beaucoup ému! Deux frères, Luc et Beaudoin, vivent des vies aux antipodes. Quand Beaudoin apprend qu’il a un cancer foudroyant, son frère Luc fait tout pour qu’il change de vie, réalise ses rêves. Parce que la deuxième vie commence quand on sait que la première va finir, il y a urgence de vivre. Bd sur le sens de la vie, l’amour fraternel, le courage de tout quitter pour (re)commencer.