"Bende anlayamadığın nedir biliyor musun?""Neymiş?""Nazım'ın dediği gibi: 'Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum. Kendi şarkımı.' Ama yapamam biliyorum, çünkü o şarkı içimde kuruyup kaldı. Beni öldüren bu işte.""Şarkılar bitmez, yeni şarkılar filizlenip doğar her zaman..."Bu roman, Deniz ile Cihan'ın hüzünlü şarkısını anlatıyor. 70'li yılların sonunda Ankara'da, üniversitede tanışan Deniz ile Cihan'ı ortak tutkuları olan müzik bir araya getirir. Deniz, Ankaralı bir ailenin isyankar kızı, Cihan taşradan gelmiş bir genç adamdır. 12 Eylül öncesinin en karanlık günlerinde yolları kesişen bu iki genç arasındaki ilişki birini tutkulu bir aşka götürürken, diğeri devrimci düşlerinin rüzgarına kapılır. Yaşanmamış bir aşkın izdüşümü, aradan otuz yıl geçtikten sonra farklı bir boyutta, ama aynı tutkuyla iki insana yansır: Biri artık orta yaşını sürmekte olan Cihan, diğeriyse ona hem yabancı hem de son derece tanıdık olan bir kadındır.İnci Ara, arka planında değişen bir ülke, insanlar, gençlik ve siyaset olan, bambaşka bir aşkın izini sürüyor. Umudun, arzunun, hüznün, şarkılarla canlanan iklimini bir kez daha, derinlik ve ustalıkla anlatıyor.İnci Aral, Şarkını Söylediğin Zaman'la Türk romanını zirveye taşıyor. Okuyanın aklından yıllarca çıkmayacak bir ezgi dinletiyor.
1944 yılında Denizli'de doğdu. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitirdi.
Altı öykü kitabı, altı romanı yayımlanmıştır. Yazar, 1992 yılında Ölü Erkek Kuşlar adlı romanı ile Yunus Nadi Ödülü'nü kazandı, 2002 yılında yayınlanan romanı Mor ile de Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı.
1994'te yayımladığı Yeni Yalan Zamanlar, 2002'de yayımlanan Mor ve 2007'de yayımlanan Safran Sarı romanını Yeni Yalan Zamanlar başlıklı bir üçleme haline getirdi.
Roman ■Ölü Erkek Kuşlar (1992) – Yunus Nadi Ödülü ■Yeni Yalan Zamanlar (1994) ■Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm (1997) ■İçimden Kuşlar Göçüyor (1998) ■Mor (2002) – Orhan Kemal Roman Armağanı ■Taş ve Ten (2005) ■Safran Sarı (2007) ■Sadakat (2010) ■Şarkını Söylediğin Zaman (2011)
Ankara, betimlemeler ve anlatım güzel. Siyah defter kısmı etkileyici. Öte yandan romandaki tek bir karaktere bile ısınamadım. Cihan'ın (ve yazarın) gençlik hareketine bakış açısı beni mutsuz etti, Deniz hiç de çekici değildi, Ayşe ruhsuzdu. Üçlü arasındaki bağı dikkatli bir okuyucu hemen çözebilir. En kötü kısım diyalogları; yapay, tutuk, bazen gereksiz. Hele Dönüş bölümündeki diyaloglar yüzünden neredeyse okumayı bırakacaktım. Yine de devam ettiğime memnunum.
Aşka inancımın kalmadığı bu zamanlarda, gerçekten çok etkilendim.. Hatta yeniden inanabilirim bile aşka.. Öyle ki, kitabın son sayfalarında o kadar derinden sarsıldım ve öyle çok ağladım ki... sürükleyici, etkileyici bir kitap..
Cihan, Deniz ve kizi Ayse ask ucgeni, Kerime Nadir'in Hickirik kitabini animsatti bana. Kirmizi Kitap kismini begendim. Bence 80'li yillari en guzel bu kisim anlatmis (ama yine de yeterli bir anlatim oldugunu dusunmedim).
"Pencerede durup el salladım Cihan'a bu gece. Birkaç dakika öyle durduk, sonra perdeyi çektim. Öyle baktım ona, gülümseyerek. Güvendeyim, buradayım, seni seviyorum. Ama güvende değilsindir. Değilsindir çünkü insanı kendinden koruyacak hiçbir şey yoktur... perdeyi çekersin."
Deniz'in hikayesi bu. Cihan'ın gözünden yazıldığında da, Ayşe tarafından hatırlandığında da, kendi yazılarından onu okuduğumuzda da Deniz'in hayatı.
İnci Aral'ın olmayan bir aşkı oldurmaya çalışmadığı bir evrende kitaba puanım: 4/5
Ankaralı değilim, Ankara'yı sevmem hiç. Bir gecede akıp giden bir dönem kurgusuydu, tadı damağımda kaldı. Edebi niteliği tartışmaya açıktır elbette ama nedense ülkemizde seksen öncesinin gençlik hareketini içeren kurguların yeri benim için hep başka oldu. Olmaya da devam edecek sanırım.
Uzun zamandır böyle derinlikli,duygu yüklü insanı sarsan bir aşk öyküsü okumamıştım.Büyük bir hüzün ve aynı anda sevinçle kucaklıyor okurun hislerini. 70 lerin sonu 80 lerin başı darbe zamanları Cihan ve Deniz ile tesadüflerin öyküye Kattığı Ayşe'nin dokunaklı hikayesi.
Bir yıldız kesilen ağaçlar için. Diğer yıldız ise Deniz’in yaşadıkları ve o kısmın anlatımı için. Yalvarırım böyle “aşk” hikayeleri yazmayın. Açıkçası midem bulandı. Özellikle son kısımda “Büyümeni bekliyordum.” satırları...
İnci Aral'ın dili sanki karakterleri ve düşüncelerini yaşıyormuşsunuz, onların arada kaldığı sorularla beraber siz de arada kalıyormuşsunuz gibi bir gerçekliğe sahip. Sevginin Eşsiz Kışı2nı okuduğumda da buna benzer duygular yaşamıştım ancak bu kitabın bıraktığı çok daha fazla. Yalnızca birbirinde çok fazla etkisi olan insanları ve bu etkilerin onları hayatları boyunca nasıl lanetlediğini okumuyorsunuz aynı zamanda ülkenin en karanlık zamanlarından birinde en küçük ikili bir ilişkinin dahi bundan ne derece etkilendiğini fark ediyorsunuz. Deniz'i de Cihan'ı da Ayşe'yi de farklı farklı boyutlarda anlayabiliyor ve hiçbirini tam anlamıyla suçlayamıyorsunuz. Güzelliği burada bana kalırsa. Kesinlikle öneririm.
Kitabı okurken sanki bi an önce yazılması gereken bir kitapmış izlenimine kapıldım. Yazarın acelesi varmış sanırım yoksa diyaloglar, anlatımlar bu kadar özensiz olmazdı heralde. Maalesef çok standart bir roman olmuş.
"Ben yaşamıma karışmış tüm erkekleri, hepsini sevdim. Sevgiler yordu beni. Bir yaz yağmurunun altında gökyüzüyle yıkanan ağaçları sevdim. Kelebek kanatlarındaki benekleri. Güne açılan pencereleri. Bütün hayvanları ve en çok kedileri."
"İnsan ne kadar gayret ederse etsin bal kovanından en büyük payı ayılar alıyor, gücü yetmeyenlerin ise eli boş kalıyordu."
İlk kez okudum İnci Aral'ı. Beklediğimden daha güzeldi ama buruktu.
Kitabın dili basit, bu basitlik kimi zaman bayalığa kaçıyor maalesef. Kitabın ilk 20 sayfasını okuduktan sonra acemi bir yazar tarafından yazılmış gibi bir his uyandırıyor. Sonradan açıldığını düşünüyorum kitabın. Kitabın konusu ise beni okumaktan çok zevk aldığım meseleler. O yüzden ister istemez düşündüğümden de daha yüksek bir puan verdim.
Yaşanmışlıkların travması devam ederken, öneri üzerine gelen bir kitap beni ancak bu kadar etkileyebilirdi. Son sayfalarına göz yaşlarımı akıttığım bir başka kitap oldun.
Eğer okuma niyetiniz varsa, kitabın arka kapağını okumadan okumaya başlayın. Spoiler içeriyor.
Kitabın ilk sayfalarında sıkılıp bırakmak istesemde devam eden sayfaları soluksuz okudum. 82 darbesi öncesi ve sonrası zamanındaki 2 gencin düşüncesi ve aşkı yansıtılmaya çalışılmış.