Jump to ratings and reviews
Rate this book

Yıkarak Yapmak: Anarşist Bir Mimarlık Kuramı İçin Altlık

Rate this book
“Yıkarak yapmaktan söz ediyorum, çünkü genelde ‘ilerici’, ‘öncü’, ‘avangart’ gibi sıfatlarla anılan pek çok kişi ve yönelim, eskileri gözden çıkaramayan, hatta onları çağdaş olanı gerekçelendirmek için hikmet deposu gibi kullanan argümanlar dile getirdiler. Sonuçta bunların tümü bir tür zombi üretimi. Bu kitap işte o zombileri, o yaşayan ölüleri teşhis etmeye ve tartışmaya yönelik bir çaba. “Anarşi terimini kullanıyorum, çünkü mimarlık bilgi alanında egemen iktidar yapılarını söylemleri, önyargıları, stereotipleri, inançları sorunlaştırmak istiyorum. Onların çok zayıf düşünce konstrüksiyonları oluşturduğuna inanıyorum. İktidarlarını da paradoksal olarak o zafiyetlerine borçlular. Bunlara inanılır, ikna olunur ve söylemsel ve/veya tasarımsal pratiklerde bulunmaya fütursuzca devam edilir. İman edilmekten vazgeçilseydi tüm bir düşünsel konstrüksiyonun altı oyulacak, zeminsiz kalınacaktı. “Çok daha önemli hedefim ise mimarlık söylemlerinde gizli totalitarizm. Mimarlık düşüncesinin çoğu metninde dünyanın mimarın kişisel becerisiyle cennet kılınabileceği gibi totalitaryen bir beklentiden söz edilir ve çoğu zaman bundan hiç rahatsızlık duyulmaz. Böyle bir inanç aslında, tasarlayan öznenin vehmedilmiş iktidarından çok, siyasal otoritenin denetimsiz gerçek iktidarına uzanan kanala su taşıyor. Diktatoryel iddiaların meşrulaştırılması imkânlarını ortaya koyuyor. Şöyle de diyebilirim: Mimarın tasarımsal iktidarı ile siyasal yöneticinin toplum mühendisliği yapma iktidarı arasındaki mesafe çok kısa. Her ikisi de toplumsallık üzerinde kurulması amaçlanan bir diktaya özlem duyuyor.” -Uğur Tanyeli-

376 pages, Paperback

First published April 1, 2017

19 people are currently reading
196 people want to read

About the author

Uğur Tanyeli

26 books21 followers
1952 yılında doğan Uğur Tanyeli İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde mimarlık eğitimi aldı. Doktorasını İstanbul Teknik Üniversitesi'nde veren mimar, her iki üniversitede de araştırma görevlisi olarak görev aldı. 1992 ile 1998 yılları arasında da Anadolu Üniversitesi'nde görev aldı. 1998 yılında profesör ünvanını alan Uğur Tanyeli, aynı yıldan 2011 yılına kadar Yıldız Teknik Üniversitesi'nde görev yaptı. 2011-2012 akademik yılından itibaren Mardin Artuklu Üniversitesi'nde görev alacaktır.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
30 (62%)
4 stars
16 (33%)
3 stars
2 (4%)
2 stars
0 (0%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 8 of 8 reviews
Profile Image for Elif Sena.
120 reviews9 followers
May 27, 2022
Her şeye bu kadar karşı olamazsın hocam dedim bir noktadan sonra. Bu sebeple 4 verdim. Aslında kendisi de kapakta diyor kitabın, anarşist bir mimarlık kuramı için altlık olduğunu. Ama bu karşı olma durumu bir yerden sonra yoruyor okuyucuyu. Kitap zaten ağır bir kitap.

Mimarlık konusunda Uğur Tanyeli’nin birikiminin ne kadar iyi olduğu aşikâr. Bunu kitapta da görüyoruz. Birbirinden bağımsız birçok konuyu ayrı ayrı bu kadar kısa şekilde çok iyi bir dille ve açıklayıcı olarak ele almış. Soru sormayı, irdelemeyi öğretiyor okuyucusuna. Yık diyor başta düşüncelerini, ön yargılarını! Sana denen, öğretilen her şey doğru değil, farkına var diyor. Adım adım işliyor bunu. Mimarlık düşüncesinin orta çağdan günümüze kadar nasıl değiştiğini, dönüştüğünü, geliştiğini/gerilediğini anlatıyor. Dili bir ders kitabı dili olmasa da anlattıkları bir ders kitabında olabilecek nitelikte. Örneklerle ve detaylıca inceliyor mimarlıkla ilişkili olduğunu düşündüğü her alanı.

Kitabın daha başında “Mimarlık her şeydir; her şey olabilir ama asla masum değildir. (sf. 18)” diyerek olaya başlıyor. Eleştireceğim, kafa karıştıracağım bilin diyor. Masum diye düşündüğünüz ve/veya yücelttiğiniz şeyleri sorgulatacağım size diyor. İyi de yapıyor aslında. Hiç bu açıdan bakmadım dediğim noktalar çoktu. Çok az da olsa bu kadarı da zorlama dediğim şeyler de oldu.

Mimarlık, mesajı tekil olan ama anlamı çoğul olan bir şeydir. Her zaman böyle olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Bir yapının kişilere hissettirdikleri, yaşattıkları vb. çok değişkendir. Mesaj, yapılar veya mimarlık ürünü diyebileceğimiz her şey yerinde olduğu sürece yeniden ve yeniden verilmeye devam eder. Her kişi ile yeniden şekillenir.

Kitapta dikkatimi çeken bölümlerden biri de geçmişe yönelik eleştirilerdi. Kitabın birçok yerinde geçmişe öykündüğümüzden, onu kutsallaştırdığımızdan bahsediyor. Ve aslında kutsallaştırdığımız yerlerin/kişilerin aslında düşlediğimiz gibi olmadıklarını gösteriyor. Aslında yapılmaya çalışılan geçmişte de böyleydi. Günümüzde de böyle. Toplumu mimarlık aracılığıyla disipline etmeye çalışmak. Bunun son zamanlarda daha çok farkına varıyordum. Kitapta da okuyunca bir daha fark ettim. Mimarlığa olması gerekenin çok üstünde bir kutsallık ve değer atfediliyor. Bu başta yönetimler tarafından yapılıyor.

En çok dikkatimi çeken konu yerötesilik konusuydu. Yerötesiliğe evrilen bir olgu mimarlık. Geçmişle bugün arasındaki en temel değişim bu. Yere ait olması gerektiği savunulan mimarlık ürünleri, yapılar başta olmak üzere, artık yerötesi. Üstelik bu durumu sorgulayan çok da kimse yok.

Tam bu noktada modernizme geliniyor. Metropolleşen dünyada mimarlığı sorgulamak gerekiyor. Roller üzerine yeniden düşünmek gerekiyor. Star mimarlarımız neden starlar? Olmalılar mı? Bu rolleri onlara kimler veriyor? Ve en önemlisi bu rolün sonuçları bizlere nasıl yansıyor?

Konutlar yine burada üstünde durulması gereken mimari mekanlar. İnsanların ömürlerinin hemen hemen çoğunu geçirdikleri mekanlardır konutlar. En çok konuşulması gerekenken en az konuşulandır. Sanayi devrimi sonrası bir süre baya gündemdeymiş. Lisansta konut üretimi ve yapım yönetim ekonomisi dersimizde bahsedilmişti. Kitapta bu konuda da bir bölüm var. Ama belli bir seviyeye gelinince konu kapanmış ve şu an hala kapalı. Kimsenin bu konuda bir fikir üretme ve savunma adımı yok. Hükümetlerin tekelinde olan bir konuya evirilmiş konut. Konuttan konuşmak (kitapta bu başlık altında ele alınmış) gerekiyor.

Mimari mekanlar kişilerin hayatını şekillendiren en temel ögelerdir. Bunu fark ettiğimden beri mimarlık mesleğine çok daha farklı bakıyorum. Sorgulamalarımı buna göre yapıyorum. Kitapta da bu konuya değinilmiş. Buna ne kadar hakkı var mimarın? Belli ideolojileri bizlere yapılar aracılığıyla dikte etmeye çalışan yönetimlerle dolu dünya. Her yerde aynı üstelik doğu da batı da…

Gerilimli bir ilişki mimarlık ve insan/doğa arasındaki. Doğal olanın yerine yapayı sunulmalı. Ama doğalla da ilişkili olmalı. Bu döngü hep böyle devam edecek gibi duruyor. Bir şeyleri eleştireceğiz ama çözüm bulamayacağız. Bu arada konuya kendimi de dahil ettiğimi belirtmek isterim. Sorularım devam ediyor. Sorgulamalarım da… Ama mimarlık anlamında kendimce bir şeyler yapmaya da devam ediyorum. İnandığım doğru cevapları bulabilirim belki bir gün.

Buraya kadar bahsettiğim konuların yanında yeni, yenilik, taklit, oryantalizm, oksidentalizm, yer, kutsallık, kamusallık ve tasarım gibi konularda da fikirler üretmiş Tanyeli kitabında. Ama başta dediğim gibi birçok konuya çok eleştirel yaklaştığından bir yerden sonra yoruyor bu durum okuyucuyu.

“Bu kitap, mimarlığın fosilleşmiş ve çatışmasız biçimlerde düşünülmesinin bir zorunluluk olmadığı fikriyle yazıldı.” diyor kitapta. Tam da bu sebepten bu kadar sorguluyor ve sorgulatıyor. Yıkarak yap diyor!
Profile Image for Aykabo.
30 reviews2 followers
March 17, 2018
Tanyeli kitabın başlangıcından itibaren konumunu netleştirerek zırhını sağlam kuşandığı için eleştiri oklarının isabet etmesi biraz zor. İçindekiler bölümündeki "önsöz yerine", "giriş yerine" ve "sonuç yerine" başlıkları bahsettiği anarşizmin şemasını vermeye başlıyor aslında. Tanyeli sistematik bir açıklama yapmayacağını, ortaya kapsamlı bir kuram koymayacağını, zaten sorunun da başından beri böylesine 'otoriter', kapsayıcı ve evrensel olma iddiasındaki söylemler oluşturulması olduğunu baştan belirtiyor. Dolayısıyla herhangi bir tutarsızlıktan ya da sistematik hatadan bahsetmenin önü kesilmiş oluyor. "Anarşizm" kavramını duyup heyecanlananlar için de en baştan bunun politik anarşizmle bir ilişkisi olmadığının altını çiziyor. Bozulması istenilen düzen, mimarlık teorisinin ve tarihinin söylemlerinin oluşturduğu düzen. Kitap bu düzenin kurucu efsanelerinden ve onları sürdüren kelepçelerden bahsederken bütün bir mimarlık yazımını tarıyor aslında. Dolayısıyla kitabın genel bir mimarlık teorisi ve tarihinin eleştirisini -Türkiye üzerinden de geçerek- yaptığını iddia edebiliriz. Bununla birlikte temel bazı problemler var. İlk olarak Tanyeli'nin alanında sahip olduğu mutlak otorite bahsettiği anarşist tavırla taban tabana zıt bir güncel durumu ortaya çıkarıyor. Tanyeli var olan efsaneleri, anlamsız kalıpları, saçma tekrarları, baskıcı mekanizmaları eleştirdikçe eleştirinin önünü tıkıyor. Bunun sebebi bana kalırsa sahip olduğu sinik/kinik üslup ve ideolojiler üstü ve dışında durduğunu iddia ettikçe politikleşen ve ideolojik ağırlığını hissettiren liberal düşünce altyapısı. Tanyeli özgürlükten bahsederken kamusal alanın özel alan üzerinde, toplumun birey üzerinde, devletin vatandaş üzerinde kurduğu baskıdan bahsediyor. Türkiye koşullarında tabi ki önemli ve anlaşılabilir bir hassasiyet noktası bu. Kimlik dayatılmasına karşı "liberal" bir duruş. Ancak küresel iktidarların madunlar/mağdurlar üzerindeki sistematik yıkıcı etkilerine karşı tersi yönde gerçekleşecek bir kolektif birliktelik ya da dayanışma amaçlı oluşturulan bir kimlik ise 'baskıcı' olarak kodlanıyor. Örneğin sürekli bir baskı altında yaşamaya çalışan direngen mahallelerden "sefalet mahallesi" olarak bahsetmesi konuyu biyopolitik bir bakış açısıyla devletin vatandaşlarına götürmesi gereken hizmet çerçevesine sıkıştırmaktadır. Oradan ise oldukça hastalıklı sayılabilecek ya da öyle anlaşılma tehlikesi olan bir noktaya geliyoruz: kolektif olandan bireysel olana inildiğinde, sefalet bireysel bir talepmiş gibi kabul edilirse, ancak o zaman devletin bu özgürlüğe karışmama hakkı doğmaktadır. Benzer bir durum Türkiye'de sürekli yıkıma uğratılan "kamu yararı" kavramının sorguya açılmasında da görülmektedir. Herşeyi tartışmaya açalım, bütün kavramları Kartezyen bir şekilde çürük kısım kalmayıncaya kadar ayıklayalım ve sonra "yeni" bir şey kuralım fikri asil bir fikir. Ancak bu anarşist pratiği içinde gerçekleştirecek bir savunma hattımız olmazsa, içinde yıkım/yapım faaliyetine gireceğimiz güvenli bir alanımız olmazsa herşeyi kaybedebiliriz.

Bütün bu eleştirilere rağmen kitabın en önemli özelliği imkanlar ve umutlar sunarak sonlanması. Mimarlık özgürce bir yaşam projesinin dışında kalan anlamsız bir inşaat faaliyeti olarak kabul edilmiyor (dolayısıyla mekansal determinizm kabul ediliyor) ve içinde sıkışıp kaldığımız üretememe problemine çözüm olarak bir çıkış yolu öneriliyor:

"Mimarlıktan insan hakları ve özgürlükler bağlamında konuşmak mümkün. Ancak bildik gevelemeleri yinelemekten vazgeçilirse."

"Bugünü anlamak, bugün için geçerli yeni yollar, rotalar çizmek, düne ilişkin anlatıları tahrip etmeksizin başarılamaz."
Profile Image for Kadir Yavuz.
5 reviews
July 22, 2021
Bir tür İncil.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Jean Ranson.
15 reviews
June 7, 2025
Kitabın ismi ve alt başlığı sadece mimarlara ve mimarlıkla ilgilenenlere hitap ettiğini düşündürüyor ancak aslında bir düşünce tarihi eleştirisi bu eser.

Tanyeli kitabında egemen iktidar yapılarını sorunsallaştırıyor ve bizleri statükonun korunmasına sebep olan "ikna olmaya ve iman etmeye" karşı uyanık tutarak düşünsel konstrüksiyonun temelsizliğini gösteriyor. Bunu mimarın kişisel becerisinin dünyayı cennet kılıcağı inancı ile siyasal yöneticinin toplum mühendisliği yapması ilişkisi üzerinden tartışıyor. Üstelik kitabın dili de çok akıcı; bir iş için ODTÜ'de vakit geçirmem gerektiğinde kütüphanede bulup iki gün içinde bitirmiştim.

Sorgulamak, eleştiri, özgün ve bağımsız düşünebilmek, paradigma ve modernite kavramları ile her karşılaştığımda aklıma gelen ve bana bu kadar fazla yeni düşünme yolları açabilen yegane kitap. Bir de Zygmunt Bauman'ın "Akışkan Modernite" kitabı beni bu kadar çok etkilemişti. Okumaları için herkese faydalı olacak tek bir kitap seçme hakkım olsa bu eseri seçerdim.
Profile Image for Oguz Coskun.
34 reviews
December 23, 2021
Uğur Hocamız, değerli bilgi birikiminden damıtarak, tüm tarihsel süreçte ama özellikle 18. yüzyıl sonrasından başlayarak; mimarlıkta bugüne nasıl ve hangi koşullarda geldiğimizi çok güzel derlemekle kalmayıp, olası gelecek fikirlerinin nasıl mümkün olabileceğine kapılar aralamış. Mimarlık eğitimi ve pratiği hakkındaki tüm fikirleri yeniden sorgulatan ve daha anlamlı bir seviyeye taşımaya çok büyük faydası olan bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Ayrıca belirli konularda araştırma, detaylı inceleme eğiliminde olanlar için birçok değerli kaynak da barındırıyor. Hocamıza kolay kolay rafa kaldırılamayacak bu emek ve çabası için minnettarım.
Profile Image for Sümeyye  Yıldız.
181 reviews12 followers
Read
June 27, 2021
Yıkarak Yapmak kitabıyla karşılasmak ,mimarlığın, "özgürleşme potansiyelleri" ve "kamusal alanla ilgili mücadele" detayları ile bir mimarlık kuramı/eleştirisi olmaktan çok düşüncenin yeni imkanları ve potansiyellerini barındıran bir yıkma girişimiydi. Başlangıçtan sonuna doğru kimi zaman ağır yıkımlarla kimi zaman da benzer düşüncelerle karşılaşmak ve bunu uzun süren bir okuma deneyimiyle yapmak bu kitabı ayrıca özel kılıyor. Mimarlık üzerine biriken düşüncelerimin çelişkiye düştüğü ve yeniden yeniden kurulduğu bölümler kitabın kendi var olma amacını destekliyor.
Profile Image for ilomilo.
8 reviews
November 1, 2024
Sadece uzmanlık alanı mimarlık olanlar değil herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Uğur Tanyeli için mimarlık sadece kendi başına bir kuram olmaktan öte kültür tarihi, felsefe, edebiyat gibi bir çok farklı konu başlığı altında harmanlanan geniş kapsamlı bir eksendir.
Displaying 1 - 8 of 8 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.