Durun Yanlış Anladınız

by Bülent Ayyıldız

Edebiyat dergilerinde yer alan öyküleriyle son dönemin en öne çıkan yazarlarından Bülent Ayyıldız, ilk kitabıyla Durun Yanlış Anladınız diye sesleniyor. Ama bu seslenişin, doğru anlaşılma kaygısından kaynaklandığı zannedilmesin. Kendine has öykü diliyle sadece muhatabına hitap eden tema ve kurgular eşliğinde okurunu arıyor yazar. Bu okuma serüvenine hazır olacak okurlar için, bu aslında bir nevi ‘bir yazarı bulma’ hikayesi de olacak. O okur ise evet diyecek muhtemelen, tam da doğru anlamışım. Güçlü bir ilk adım.

136 pages, Paperback

Published April 14, 2017

Reviews

[Emre Ergin · Rating 4 out of 5]

(biçimi öne alıp) tornavidasının şıklığıyla övünen bir tamirci olmayı bıraktığında daha bile iyi olacak.

wingardium leviyosa, tayf, emanet , güvercin eller, eğircek gibi hikâyenin öne çıktığı öykülerden daha çok keyif aldım.

[Burak · Rating 4 out of 5]

İyi bir ilk kitap. Her ne kadar kullanılan aşırı samimi dil biraz rahatsız etse de Postmodernizm'e Giriş okuru kitaba hazırlayan iyi bir başlangıç yazısı olmuş, ardından gelen Afyonu Patlamamış Kabakçı Selim de iyi bir öykü. Kitap buradan sonra biraz zayıflıyor, Yazı Üçlemesine kadar olan beş öyküyü pek beğendiğimi söyleyemem. Ancak Ayyıldız Yazı Üçlemesi ile beraber tekrar toparlıyor ve kitabın kapanışını yapan Tayf'a kadar olan öykülerin hem dilleri hem kurguları oldukça başarılı. Bana kalırsa Tayf da vasat olmasının yanı sıra kitabın genel konseptine de uygun değil. Ancak bütün olarak bakıldığında epey sevdim Durun Yanlış Anladınız'ı, Bülent Ayyıldız'dan da daha azını beklemezdim zaten.

[huzeyfe · Rating 4 out of 5]

İyi bir öykü kitabı. Yazarların ilk kitaplarını hele de öykü kitabı ise onları ayrı bir dikkatle okurum. Çünkü kalemi oturmuş bir yazarı okuma her zaman daha kolaydır. Ama ilk defa okur karşısına çıkan bir yazar her zaman için heyecan vermiştir bana. Hoş, yazar bu kitabı yazana kadar ne kadar çalışmasını çöpe attı ya da buraya koyduğu sözcüklerin ne kadar fazlasını heybesinde bıraktı kim bilir...

Kitaba gelecek olursak, açıkçası Postmodernizm'e Giriş öyküsü ile beklentim iyi yükselirken Yazı Üçlememesi'ne kadarki öyküler öyle pek içine çekmedi beni. Ama sonra yazar yeniden asıl (belki de benim görmek istediğim) kimliğine bürünüp üslubu ile dikkat çekiyor.

Yeni kitaplarını merakla bekliyoruz...

[Taha · Rating 4 out of 5]

Bir ilk kitap. Post modern öyküler sizi fantastik olaylara kapı açıyor. Metinde hayranlıkla olayların akışına bakarken öykülerin sonunda öldürücü darbeyi vuruyor yazar.

[Murat · Rating 5 out of 5]

Yazarla bir iki kez karşılaşmışlığım vardır. Yazarlık mesleğinin hep içinde olduğunu ve bu kitabı yazana kadar onlarca çöpe attığı denemeleri olduğunu söylemeliyim.Yani sırf piyasaya çıkayım diye, kitap yayımlıycak bir insan değil kesinlikle. Tırnaklarıyla yavaş yavaş yazımını bu noktaya taşıdı. Tornavidasının şıklığıyla övünmesi biraz da malesef edebiyat dünyasının böyle istiyor oluşundan,yoksa o çok iyi bir tamirci. İlerleyen çalışmlarda bam telinize sadece uslubuyla değil, ele aldığı konularla da dokunacktır.

[Gülhan Tuba · Rating 5 out of 5]

Kurmacanın ve üst kurmacanın tüm imkanlarıyla okuru icin atmosferler yaratan, zaman ve mekan algımızı yerle bir edip bizi dağıtan, zekası ve zıpırlığıyla sayfaları dolduran bir yazar var karşımızda. Gâhi Galata'da ehl-i keyf ve ehl-i muhabbet tekkelerde rivayetleri meşk şarabıyla akıtıyor, kâh postmodernism for dummies olup diyor ki, burada parantez hiçbir şeyi barındırmıyor ( Tütün Üçlemesi'ndeki izmarinsan'lar, yazı üçlemesindeki kebikec ve sustalılar; sonra zaman seyyahları, şamanlar ve orta dünya birbirine karışıyor. Zaman ve mekanı unutup ayaklarınızın altından çekilen dünyada sadede yazar ve oyunu ile baş başa kalıyorsunuz. Dikkatli baktıkça açılıyor  katmanlar. Vay anasını ve ne kitaptı böyle diyorsunuz sonunda. Yazar kafasını uzatıp cevap veriyor: "Durun yanlış anladınız, yaptığım en iyi iş değildi bu. Bekleyin hele." Parantez hâlâ açık çünkü hayal gücünün büyüklüğü oraya sığmıyor (

[Sibel Yılmaz · Rating 4 out of 5]

Oldukça keyifle okunan bir öykü toplamı. Özellikle tarihî kurgularıyla öne çıkan öyküler Kah Benim Adım Kırmızı'ya, kah İhsan Oktay Anar'a götürüyor ama yazar yine de kendine özgü bir üslup yaratmış. Özellikle açılış öyküsünü çok sevdim. "Bu postmodern kurgu ne ola ki" diye soranlara cevap olarak okutulabilir. Birkaç öykü diğerlerine göre daha geri planda kalıyor bana kalırsa. Bazı konuşma dili öğeleri de daha farklı kullanılabilirmiş sanki. Yani eleştirilecek kimi yerleri var ama öykücülüğümüz için güçlü bir çıkış yapmış Ayyıldız bu kitapla.

[KevseR · Rating 4 out of 5]

Bir gün yine en amaçsız dakikalarımı Instagram'da harcarken, takip ettiğim profillerin birisi bir gönderi yayınlamış. Takip ettiğim kişi bir editör. Kendisini zamanında Ali Lidar'ın bir etiketi sonrasında takibe almıştım. Hayır hiç Ali Lidar okumadım, buna rağmen neden takip ediyorum herhangi bir cevabım da yok. Bu arkadaş, editör olan, bir post atmış, İthaki yerli edebiyattan yakında bir kitap çıkacak, hem yerli hem fantastik çok heyecanlıyım gibi bir şeyler yazmıştı. O ne ola ki dedim, açtım Google'da Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil kitabını arattım, ilgimi çekince kitabı okunacaklar listeme ekledim. Sonra öğrendim ki yazarın Hepsi Hikaye adında bir Youtube kanalı varmış, burada edebiyat, yazarlık, yazma üzerine kısa videolar; edebiyat camiasından bir takım kişilerle söyleşiler yayınlıyormuş. Onu da takibe aldım, çok da memnun kaldım iyi ki keşfettim. Gerçekten okuma üzerine, yazma üzerine, kurmaca üzerine sıkmadan, bunaltmadan gayet esprili ve doyurucu sohbetler var kanalda.

İşte benim yukarıda Instagram'dan girip, Ali Lidar'a oradan yazara, edebiyata, kanala dolaştığım bu karmaşık anlatıya (haşaa) yazar postmodern demiş girmiş kitaba.

Kitabın başında önce kendisi karakter iken, o karaktere Hoca B.diye bir karakter yarattırmış (haşa hocam) bunun üzerinden de bir kurmaca nasıl oluşturulurun denklemini vermiş.(Gerçekten bir denklem de vermiş). Kuralları söylemiş;

Postmodern metinde;

*Karakter içinde karakter, metin içinde metin, bilmem ne içinde bilmem ne var. Postmodernistler bir şeyin içine ... bir şey koyup buna da üstkurmaca diyorlar.
*Self-reference denilen şey olmalı. Yani metin sürekli metinselliğini belli edecek.
*Sürekli bir belirsizlik, rahatsızlık durumu var.
*Zamanda kırılma olacak, geçmişte miyim, şimdiki zamanda mı gibi..
*Kelimelerle oynanabilir, kelime anlamını kaybedebilir.
*Ne kadar post olursan ol kendinden bir şey katman lazım. Bir yöresel motif örneğin..
*Metinlerarasılık...
*Yazar kitabın içinde bir var bir yok, yazar yazar mı, anlatıcı mı, kahramanın kendisi mi... (Bilge Karasu'ya Gece'den selam olsun.)
*Kendi çağından da örnekler katmalı.
*Okurla karşılıklı etkileşim kurabilmeli.(Bülent Bey bloğuna yönlendirmiş.)

Oyunun kurallarını sıraladıktan sonra öyle atıyosun tutuyorsun ama göster hele Bülent demiş ve öykülere girmiş.

Zaman kargaşası kurmuş; bir hikayeden belirsiz zamana, bir Osmanlı'da belirsiz zamana bir şimdiki zamanda anlatıcıya dönmüş. Bir Zweig'ın Satranç öyküsünü tekrar kurmuş. Yerine denk getirmiş kurmacaya Olric ve Albayım girmiş.

Yazı Üçlemesi'ndeki üç öykü muhteşemdi. "Nokta" öyküsü biraz Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı'sını da anımsattı, sanırım üstad - nokta/harf - cinayet temaları nedeniyle benzettim. "Kebikeç" en müthiş kurguydu kitaptaki, Kebikeç ve mecaz anlamdaki kitapkurdu bağlantısı çok çok güzeldi. "Bıçak Ustası Kesiği" doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım şehirde geçtiği için ayrı bir tebessüm oluşturdu okurken, zira yazar da Bursalı. :)

"Zaman Seyyahı" öyküsünde içim burkuldu, bana göre bu öykü sahile vuran Suriyeli bebek için yazılmış. Bu öykü daha önce dergilerden birinde yayınlanmış olabilir ve buradaki okurlardan birisi bunu oralarda okumuş da olabilir, fakat ben yazarla kitabını görene dek hiç karşılaşmadım.


Kitap muhtemelen daha önce dergilere yazdığı öykü seçkileri ile bitiyor. Bunlarda bir Şaman olup kopuz çalıyoruz, bir yaz tatilinin ortasında Hogwarts'a kaçmak istiyoruz.

Bir ilk kitap olarak beklentimin çok üzerindeydi. İşin içinden birisinin kaleminden postmodern öyküler okumak isterseniz, kesinlikle bu kitabı okumalısınız.

Benim de içime dert olan, Hepsi Hikaye'deki bir söyleşide mevzu bahis ettikleri, kitaba yapılan eleştiri sığ kalıyor; harikaydı, çarpıcıydı, kesinlikle tavsiye ediyorum laflarından öteye geçemiyor sözleri sebebiyle biraz uzun bir incelememsi oldu. Çok daha güzel olabilirdi bu yazı ancak bu yaz yoğunluğunda telefonda yazmaya uğraşırken bu kadar çıktı. Nihayetinde ben de kendi halinde bir okurum, edebiyat eleştirmeni olsaydım siz o zaman görürdünüz ne terimler sallardım burada. =)

Israrla tavsiye ediyorum. Okuyunuz...

[Sevda Sen · Rating 5 out of 5]

İlk kitabını en son okumam belki de öyle olması gerektiği içindir. Ve şu an okuduğuma memnunum. Çünkü zaten şimdi yayın sırasına göre yeniden okuyacağım tüm kitaplarını. Hâlâ bir favori kitabım ve öyküm var, bakalım belki ikinci kez okumada yeni favoriler de olur.
Bence bir yazarı tanımak için ilk kitap önemli, fikrî zenginliğini bence bu kitapta görebilirsiniz ve ilerisi için fikir alırsınız. Çünkü ilerledikçe kurgu dünyası daha da güzelleşiyor. Tarihi kurguları ayrı bir güzel. Hoşunuza giden bir şeyler illaki bulacaksınız. Hadi bakalım yeniden Bülent Ayyıldız keşfetmeye:)

[Cagri · Rating 5 out of 5]

Her öyküde bizi başka bir dünyaya götürdü Bülent Ayyıldız. İyi ki de götürdü.