Jump to ratings and reviews
Rate this book

Vatandaş

Rate this book
'Vatandaş' konuşuyor: 'Evet, dostum, her kötülük, her haksızlık karşısında, olanca gücümle yükselteceğim sesimi, her türlü oyunu, her türlü aldatmacayı, her türlü saptırmacayı gözler önüne sereceğim, bir kötülük karşısında başka bir kötülüğü, bir haksızlık karşısında başka bir haksızlığı seçmeden, eski müdürümün, eski nişanlımın istediği türden, soysuz uzlaşmalara girişmeden, erkekçe. Ok yaydan çıktı bir kez, savaşın ortasındayım. Sonunda kazanamasam da ne çıkar? Boyun eğmişlerden olmamak yeter. Boyun eğmeden savaşacağım böyle, böyle de öleceğim belki: Elimde kalemim, tebeşirlerim, her yandan kapalılığıyla içten, herkese açıklığıyla dost bir yerde, adsızlıklarıyla büyük askerler gibi.'

175 pages, Paperback

First published January 1, 1954

1 person is currently reading
69 people want to read

About the author

Tahsin Yücel

156 books68 followers
Tahsin Yücel (17 August 1933 – 22 January 2016) was a Turkish translator, novelist, essayist and literary critic.

Born in Elbistan, Yücel studied at the Istanbul University, graduating in French philology. After completing his postgraduate studies, in 1978 he became professor in the same university. In addition to being author of essays, novels and short stories, Yücel was mainly active as a translator of about 70 novels from French into Turkish.

(from Wikipedia)

Kunduracı olan Ahment Yücel'le Nuriye Münevver Hanım'ın oğludur. İlköğrenimini Elbistan Gazi Paşa İlkokulu'nda tamamladıktan sonra 1945'te İstanbul'a gelmiştir. Burda; 1953'te Galatasaray Lisesi'ni, 1960'da da İÜEF Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Fakülteyi bitirdikten sonra, orda kalmayı tercih etti ve 1969'da doktorluk, 1972'de doçentlik, 1978'de de profesörlük ünvanlarını aldı. 2000 yılına kadar burda kaldıktan sonra emekliliğe ayrıldı.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
41 (45%)
4 stars
38 (42%)
3 stars
10 (11%)
2 stars
1 (1%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 10 of 10 reviews
Profile Image for Mehmet B.
259 reviews19 followers
October 22, 2018
"Açın artık gözlerinizi: hepiniz sürüdensiniz, gittikçe büyüyen, gittikçe sürüleşen bir sürünün giden ya da duran, bakan ya da bakılan, susan ya da bağıran öğelerisiniz. Ama hepsi aynı kapıya çıkıyor: sürüye seslendiğinizi sanıyorsunuz, sürünün yankısı oluyorsunuz, yani yineliyorsunuz yalnızca, yinelemekle kalıyorsunuz. Her biriniz bir başka doğrultuyu gösterir görünürken, sürünün hiç yön değiştirmemesinden belli değil mi? Usunuzu başınıza devşirmediğiniz, yolunuzu değiştirmediğiniz sürece başka türlü olması da olanaksız."
Profile Image for moi, k.y.a..
2,076 reviews380 followers
July 17, 2022
Tahsin Yücel bizim bölümün babalarından, her açıdan hayran duyulası ve örnek alınası hocalarından biridir. bir de bunun üstüne edebi kalemini ekleyince daha da hayran oluyorum kendisine.
kitap ise Ahmet Hocanın ısrarla okumamı önerdiği iki kitabından biriydi.

yorum yazacağım.
Profile Image for Andrey İvanoviç.
1 review
July 17, 2017
Üç bölümden oluşan eserde anlatıcı, kendisinde bulunan, birbiriyle çatışan üç karakter ile kendisini, çevresini, sanat ve edebiyat eserinin niteliği ve aydın-entelektüellerin dünyasını önümüze seriyor. Eser, toplumsal yozlaşma ve çürümeyi ele alırken eleştirisini daha çok buna karşı çıkan, yeni ve ileri olduğunu öne süren aydınlara yöneltiyor. Bahsettiği ve yazarın kendisin de bulunduğu cenahtaki popülerlik, çok satma arayışları ve bununla birlikte kendileri gibi düşünenlerle oluşturdukları platformlarda başka seslere düşüncelere izin vermemeleri, aşağı ve hor görmeleri anlatıda ki köyden gelen yoksul ve feodal kültürü halen bünyesinde barındıran "Şaban Baş"'ı çileden çıkarıyor. Tüm bu çürümüşlüğe karşı çıkan, kendinden emin ve sözünü esirgemeyip adeta patlayan "Volkan Taş" anlatıcının olmak istediği güçlü karakteri simgeliyor. Bu iki karakterin çatışması ile de hepimizin bildiği ve her gün şahit olduğu bildik "Vatandaş" karakteri çıkıyor; her şeyin farkında olan, gücünün yetmeyeceğini bildiği için boyun büken fakat yeri geldiğinde de lafını esirgemeyen, söyleyen değil de söylenen bir karakter vatandaş.
Profile Image for Dilek Öz.
179 reviews6 followers
June 22, 2016
Genelde kitapların özsözlerini pek okumam. Kitabın girişi dikkatimi çekti ve yazarın kitabı Dostoyevski'nin 'Yeraltından Notları' ile Camus'un 'Düşüş' romanlarıyla aynı kategoriye koyduğunu görünce, tam bir ön yargı ile başladım. Düşüşü okurken çok zorlanmıştım, aynı beklenti ile devam ettim.

"Vatandaş" korktuğum gibi çıkmadı, evet hafif bir Düşüş tadı var, yazım tarzı, Düşüş'le oldukça paralel nitelikte ama Düşüş kadar yorucu ve anlaşılması güç değil. Dili oldukça sade.

Karakterin yoksul bir aileden gelişi ve hayatla mücadelesi kendi anlatışıyla; onu daha çekingen, daha içine kapanık, biraz korkak olarak adlandırabileceğimiz bir karaktere dönüştürmüş. Bana göre düşüncelerinle yüzleşip kelimelere dökmekte bir cesarettir. Karakterimiz sadece düşünlerini yüz yüze paylaşmak yerine, eline kalemini alıp, büyük bir saygı ve özenle; yalnızlığını, acılarını, kızgınlıklarını,
düşüncelerini ve eleştirilerini sadece umumi tuvaletlere yazıyor, tuvaletler le paylaşıyor.

Temiz bir yüreği var, çevresinde dönen oyunları görmüyor ya da görmek istemiyor.
Aldatıldığı, ilişkisinde bir piyon olduğu bariz olmasına rağmen, göstermesi gereken tepkiyi göstermiyor, gidiyor 'soğan kokan' kadınla evleniyor. Alışılmışın dışında bir karakter. Kitabın girişinde karşılaşıp derdini dinlemeye başlıyorsunuz, o anlatıyor siz bazen şarırarak, bazen öfkelenerek bazen de gülerek dinliyorsunuz.
Profile Image for Alphan Lodi.
330 reviews1 follower
May 7, 2022
Tahsin Yücel bir başka türlü düşün adamı. Vatandaş ise onun en önemli eserlerinden biri. Kırk yılı aşkın bir yazım hikayesi var. 1954’de küçük bir öykü olarak yazılmış. 1964’de bu kez Fransızca daha derli toplu bir halde kaleme alınmış. 1975’de ise roman tadında uzun bir monologa dönüşmüş. Elimdeki 1975 baskısı. 1996 da bir takım ilaveler yapılmış ama o baskı elimde yok. Kütüphanemdeki eski kitaplar serisine devam ediyorum. İnanılmaz keyifli :)))

Tuvaletlerin duvarlarına sunturlu, cesur, eleştirel yazılar yazıp altına “Vatandaş” imzası atan pasif, çekingen Şaban Baş ile hayalinde başka bir benlik olarak kurduğu cesur, yırtıcı, bilgiç Volkan Taş. Vatandaş, Şaban Baş ve Volkan Taş arasında kalan ve sık sık kendisine “Kimsin sen ?” diye soran bir adam. Hem bir öykü, hem de insana, dünyaya yönelik bir söylem.

“Çok yanlış şeyler öğretmişler sana: herkes kendi kapısının önünü süpürünce, kent tertemiz olur, kaldırım taşlarına yağ döksen yalanır sanıyorsun. Pisliğe de tapanlar bulunduğunu bilmiyor musun ? Sen böyle sabah akşam kapının önünü süpürürken, başkaları hem kendi kapılarının, hem de başkalarının kapılarının önüne dağ gibi çöpler yığıyorlar. Kent pis pis kokuyor. Sen herkesin seni örnek almasını umarak eşiğini süpürüp kapını, pencereni kapatıyor, dediğin oyuna dalıyorsun. Kent gittikçe daha pis kokuyor. Çık artık ortaya!!”
Profile Image for Fethi Naci.
125 reviews180 followers
Read
January 21, 2014
#63
Her sözcüğü üzerinde kılı kırk yararak çalışılmış, biçimi bakımından da, iletisi bakımından da mükemmel bir anlatı örneği, okuması da, eleştirisi de mutluluk veren bir başyapıt. Vatandaş'ın eleştirileri, hepimizi özeleştiriye çağırıyor.
Profile Image for Ulaş Gezgin.
Author 41 books13 followers
December 20, 2020
Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak


‘Vatandaş’, Tahsin Yücel’in 1975 tarihli anlatısının adı. Güzel bir buluş üzerinden açımlanan bir öyküsü var. Yapıt, bir ayakyolu (tuvalet) yazıncısının uzun tiradından oluşuyor. Bu tiradda, uysal vatandaş Şaban Baş’ın ya da öfkeli vatandaş Volkan Taş’ın ya da ayakyolu şairi Vatandaş’ın yaşantısına tanık oluyoruz. Bu üçü, aynı kişiliğin farklı yüzlerine karşılık geliyor. Vatandaş’ın yoksul evinde soluk alıp veriyoruz. İş ortamını, daha sonra ayrılacağı nişanlısını, geçkin sevgilisini, ayakyolu duvarlarına yazdığı taşlamalarla çileden çıkaracağı müdürü canlı olarak karşımızda buluyoruz.

‘Vatandaş’, çağcıl dönemlerde şiirin durumu üzerine önemli düşünceler esinliyor: Sözlü yazın geleneği gerçekten öldü mü? Yoksa, ‘Vatandaş’ta söylendiği gibi, ayakyolu duvarlarında mı yaşıyor? Ancak, ayakyolu yazınının sözlü yazın geleneğine karşılık gelmediğini hemen anlayacağız. Çünkü ayakyoluna yazılır. Adı üstünde, ‘yaz’ılı yazın geleneğindedir. Duvarların her boyanışında ya da yazılanların her karalanışında yitip giden dizeler...

Belki bellek konusunu buraya da taşımalı: Anadalga yazın, uzun süreli belleği hedeflerken; ayakyolu yazını, kısa süreli belleği mesken tutuyor. Bu da, toplumsal olana ilişkin genel belleğimizle uyum gösteren bir durum... Bir başka kitapta demiştik ki, "kısa süreli belleği bir hayli güçlü; öte yandan, uzun süreli belleği o denli güçsüz bir toplumuz ya da böyle bir toplumu oluşturan bireyleriz" Herkes birkaç dakikalığına ünlü oluyor(...)"[ Bkz. Gezgin, U. B. (2017). Anlatıda Kavuşanlar: Film, Opera ve Bale Yazıları (1999-2017).] Bu cümleden ayakyollarına dönersek, yazın tarihini unutulmuş adlar ansiklopedisi olarak okumak ve kısa süreli belleğimiziyse boşaldıkça başkalarıyla ama yeniden dolan bir hazne olarak görmek, bir hayli anlamlı oluyor. Bu durum, düşünce özgürlüğü açısından en geri ülkelerde mizahın tırmanışa geçmesiyle eklemlendiğinde, duvarlar, küçük insanların ve dilsiz bırakılmışların yayın organına dönüşüyor.

Ayakyolu, insanın -yoğuşmuş ilişkiler yumağında- toplumun normları içinde rahatlayabileceği bir yer. Çağcıl zamanlardaki bir tür tapınak... Kimileri, en parlak fikirleri ayakyolunda bulduklarını iddia ediyor. Asyalılar, böyle rahat rahat uzanıp düşünebilecekleri yerlere, ‘aşram’ adını vermişlerdi. Aşramlar, Amerika’da bir dönem insancıl yansıbilimin güç kazanmasıyla Amerika’da da kurulmaya başlanmıştı.

Ayakyolu yazını, belki de son bulacak bir gün -insanların cinselliklerini ve düşüncelerini özgürce sergileyebilecekleri bir düzende... Belki bu özgürleştirici düzen, insanın ayakyolundaki tekilliğine de son verecek -Efes kalıntılarında rastlanan yanyana onaltı klozet örneğinde olduğu gibi... O zaman, ayakyolu yazınıyla anadalga yazın birbirine geçişecek.

Ama duralım bir dakika: Böyle bir düzende, neden yazına ihtiyaç olsun... Özelde yazın ve genelde sanat, tek tek bireylerin ya da toplulukların yoksunluklarının bir dışavurumu ve ürünü değil miydi?.. O zaman ne ayakyolu ne yazın kalacak...
Profile Image for G. İlke.
1,282 reviews
May 21, 2021
Edebi gücünü anonimlikten, eleştiri gücünü vatandaşlıktan alan bir adamdır kahramanımız. Hem Şaban Baş, hem Volkan Taş'tır o. Hepsini eritir içinde, Vatandaş olur. İçinde tutamadıklarını tuvalet kapılarının arkasına yazar, ki fikirlerin rahmidir orası bilirsiniz. Tebeşiri ve kalemiyle sesini duyurur, akıllara karpuz kabukları düşürür, eğlendirir, sinirlendirir. Kimi zaman aynı tuvalete ikinci kez düşer yolu ve bazen ödül de alır buralarda, kendi yazısının altına iliştirilmiş bir "Bravo" ile. Çok sıradan bir adamdır Vatandaş ama her sıradan adamda olduğu gibi çok farklı bir yerden bakar dünyaya. Sesini duyurmaktan bunca korkan bir adamın, içindeki diğer adamlarla birleşip gümbür gümbür bağırmayı öğrenmesi ilham vericiydi. Tavsiye ederim. =)
Profile Image for İlker Şaguj.
135 reviews10 followers
June 21, 2019
Yazarın Bıyık Söylencesi ile birlikte en önemli kitaplarından biri, anonim bir duvar yazarının ağzından güzel bir anlatı.
Profile Image for manolya.
46 reviews5 followers
April 4, 2013
Ne o,çok mu şaştın dostum?Epeydir hiç sözünü etmeyişime bakarak onu çoktan unuttuğumu sanıyordun,değil mi?Belki doğru,belki yanlış ama ‘’evet,unuttum’’desem ne yazar ki?Ölmüş aşkların çok kötü bir yanı vardır,bilmez misin?Cesetleri gömülmez!Yurtsuz tinler gibi dolaşırlar durmadan,ikide bir,hem de en beklenmedik zamanlarda,bir yerlerden çıkıp gelirler.Gelince de feleğini şaşırtırlar adamın.Benim için de öyle oldu:birdenbire çıkageldi.Hem de öyle bir geldi ki,cesedini kendisi sandım.
Displaying 1 - 10 of 10 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.