Azar azar azalan zaman. Adına yaşlılık dedikleri yavaşlık… Aksayan, sakatlayan, eğri büğrü bir hal. Yere doğru, öne doğru, gittikçe toprağa doğru kapanan, büyüdükçe küçülmeyi, buruşmayı, titremeyi, üşümeyi, elde tutamamayı, önündekini görememeyi, unutmayı, unutturmayı sinsice belleten beden…
Sana ne oldu, sana ne oldu, hadi çık sokağa aldırma diyordun ne oldu diye durmadan başına kakan, yıldıran...
Şimdi kimim ben diye soran, susan, susan, sustuğuna suçlanan aynalar…
Usul usul çoğalan hüzün. Hayriye’yi arayan Rüya. Yüzleşmeler, eksik kalan mevsimler, pencere önündeki koltuk, yangınlar, çaresiz kaynaşmalar… Kısacık aşkları şehrin.
Figen Şakacı, Bitirgen’le başlayan Pala Hayriye ile süren üçlemesini Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı? ile tamamlıyor. Bir ömrü anlatıyor, bir kadının varlığını, yokluğunu, izlerini, cümlelerini, gürültüsünü… Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı? Aşkların, yenilgilerin, solgunluğun, neşeli ve dirençli kahkahanın romanı…
1971 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. 1989 yılında gazeteciliğe başladı, çeşitli gazete ve dergilerde muhabirlik, köşe yazarlığı yaptı. Televizyona dizi senaryoları yazdı. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Her Doğum Bir Mucizedir ve Mizah Zekânın Zekâtıdır adlı iki nehir söyleşi kitabı yayımlandı. Üçleme olarak tasarladığı roman serisinin ilk kitabı Bitirgen 2011’de (ilk baskısı Everest Yayınları’ndan), ikincisi Pala Hayriye 2013’te yayımlandı (İletişim Yayınları). Aynı kitaptaki “Pişti” hikâyesinden uyarladığı “Topuklu Terlik Süt Yapar” tiyatro oyunu, Aysa Prodüksiyon tarafından 2017’de sahnelendi.
İlk iki kitap bitmeden tadı çıkmaz, çıkamaz... Rüyanın kendisiyle hesaplaşırken Hayriye Hanım'ı aramasını seversiniz... Hele de yaş alma hallerini o kadar güzel anlatmış ki...
Üç kitaptır aynı şey diyorum, bu değersizlik hissi bazen bir yaşama hatta birden fazla yaşama mal oluyor. Üzücü. Rüya karakteri çok çok sıkıcı, gerçekten okurken çok zorlandım ve tahammül etmekte de zorlandım. Neden böyle bir karakteri dahil etmiş ki hem de kitabın ortasına, her yerden rüya çıkıyor. Sıkıcıydı açıkçası. Rüya kısımlarını atsak kitap daha da keyifli olacaktı.
Serinin en sevdiğim kitabı bu oldu. Bu sefer yaşlanmış bir Hayriye anlatılıyor, sevdiklerinin, tanıdıklarının, komşularının dilinden. En yakın arkadaşı Rüya hem Hayriye hanımı hem de kendini arıyor kitap boyunca. Tam beklediğim gibi, Hayriye hanıma ne olduğu bizim hayal gücümüze bırakılmış. İlk defa okudum Figen Şakacı'nın yazdıklarını dilini çok sevdim, özellikle de benzetmelerini.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Dostluk bağının nasıl kardeşliğe evrildiğini, bütünün iki ayrı parçası olduklarını sıcacık bir dille anlatmış yazar. Okurken Hayriye Hanım oldum; Rüya'nın, Hayriye Hanım'ı ararken kendisinden kaçışını, giyindiği maskeleri birer birer soyunuşunu, karşısına oturup izledim âdeta.