“Kimin kral olduğu umurumda bile değil. Çünkü para arzını kim kontrol ediyorsa, imparatorluk da onundur.” – Nathan Rothschild
“Bu güç benim elimde olduktan sonra kanunları kimin yaptığı hiç fark etmez.” – David Rockefeller
“Ben sistemin zaaflarından hareketle para kazanıyorum.” – George Soros
NARKOZ, yaklaşık yüz elli yıldır finans elitler ile devletler arasında oynanan bir oyunun ve bunun farkına varamayan narkozlanmış beyinlerin hikâyesidir. Her türlü aracın en acımasız şekillerde kullanıldığı bu oyunun ardında tabii ki bütün oyunlarda olduğu gibi bankerlerin parmağı var. Küreselleşme en çok onların işine yaradı. Bilişim teknolojisi emirlerinde. Dünyanın her yerine borç verip onları sömürecek ve köleleştirecek güce ulaştılar. Bugün, küresel finans elitler, mükemmel bir network oluşturdular. Bu sayede son yarım asırdır, bu oyunun kazananı net olarak bankerlerdir. Daha spesifik bir ifadeyle küresel finans elitlerdir. Çünkü bunlar, ellerindeki sınırsız para imkânlarıyla her türlü projeyi gerçekleştirebilecek kabiliyettedirler.
İşte şimdi ülkemiz de bu oyun içerisinde öyle bir kavşağa ulaştı ki bu noktadan itibaren tercih edilecek yol, kaderimizi belirleyecektir. Bu oyunda önümüzdeki 3-5 yıl, ülkenin 40-50 yılını tayin edecektir.
Prof. Dr. Mete Gündoğan, 1963 Balıkesir – Dursunbey doğumludur. İlköğretim ve Lise tahsilini Ayvalık ilçesinde tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Lisans (1985) çalışmasını bitirdikten sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Yüksek Lisans çalışmasına başladı. Tez aşamasında British Council’den kazanmış olduğu bursu değerlendirmek üzere İngiltere’ye gitti. Cranfield Teknoloji Enstitüsü’nde Üretim Sistemleri Mühendisliği alanında Yüksek Lisans (1990) çalışmalarını tamamladı. Doktora’sını (1995) yine İngiltere’de, Cranfield Üniversitesi Endüstri ve Üretim Sistemleri Mühendisliği alanında yaptı. Doçentliğini 2000 yılında aldı. Balıkesir Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi (yarı zamanlı), Polis Akademisi (yarı zamanlı) ve Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde çalıştı. Ghent Üniversitesi’nde literatür çalışmaları yaptı.
Akademik çalışmalarının yanı sıra Dr.Gündoğan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma ve Geliştirme Planlaması Müdürlüğü’nde araştırma mühendisi ve bir müddet de müdür olarak görev aldı. Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) Bilim ve Teknoloji Sektörü uzmanı, Başbakanlık Başmüşavirliği ve TBMM’nde müşavir görevlerinde bulundu. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nde açılan 20nci Dönem Kamu Diplomasisi Kursunu tamamladı.
Çeşitli sanayi çalışmaları ve tecrübeleri çerçevesinde, Akıncı F-16 Uçak Fabrikası’nda (TAI) Kalite Teminat Sistemleri Başmühendisi olarak çalıştı. Avrupa Ford Motor Fabrikalarında (Köln-Almanya, Genk-Belçika, Valencia-İspanya, Bordeaux-Fransa ve Dagenham-İngiltere) “Bilgisayar Destekli Bakım Yönetim Sistemi” projesinde mühendis olarak çalıştı. Özel sektörde üst düzey yöneticilik ve danışmanlık da yapan Dr. Gündoğan, Balkanlarda ve ülkemizde özelleştirmeden alınan birçok fabrikanın devreye alınması projelerini baştan sonra gerçekleştirdi.
Evli ve dört çocuk babası olan Prof. Dr. Gündoğan İngilizce ve Fransızcanın yanısıra kısıtlı derecelerde Felemenkçe, Boşnakça ve Arapça bilmektedir.
Uluslar arası ve ulusal düzeyde birçok yayını bulunan Prof. Dr. Mete Gündoğan’ın akademik ilgi alanları: Mühendislik Ekonomisi, Sistem Analizi ve Tasarımı, Üretim Yönetimi Sistemleri, Üretim Planlama ve Kontrolü, Teknoloji Yönetimi, Kalite Teminatı, Toplam Kalite Yönetimi, Bakım / Onarım Planlaması ve Yönetimi, Maliyet Analizleri ve Muhasebesi ve Ekonomi (Mikro ve Makro)’dir.
Bir kesimin bakış açısı... Eleştirel yaklaşımı öğrenmek açısından net, ancak eleştirdiği sisteme karşı geliştirilen sistemin derinliği yok, akademik destek yok. Politik yakın geçmişi ve günümüzü etkileyen ve bundan sonra etkileyecek bazı kesimlerin bakış açısını görmek açısından yararlı ama o kadar...
Türkiye'deki bankacılık sistemini anlattığı kısım gerçekten dinlemeye değer. Merkez bankasının işlevi, bankaların olmadığı halde nasıl kredi sağladığı, yabancı sermaye ve doların etkisi. Eski milli görüş teorisyenlerinden bunu dinlemek ve bazı tarihi olayları ilk ağızdan dinlemek keyifli. Bununla birlikte kitaba bir hikaye, serüven, roman havası verilmeye çalışılması olmamış. Ve kitap gereğinden uzun: otuz sayfada yada iki saatlik bir televizyon programında anlatılacak şeyler. Son tahlilde Türkiye geçmişine ışık tutması açısından önemli.