Kuyuya hapsedilmiş altmış yıllık sır yukarıya yükselmiş, o kadar sene fısıltıyla bile dillenmemenin acısını çıkarır gibi, çığlığa dönüşmüştü.
İkinci Dünya Harbi’nin sınırlarımıza dayandığı, harbe girmeden harbin yokluğunun, yoksunluğunun yaşandığı günler...
Birbirine âşık ama geçmişleri, dünya kültürleri, hikâyeleri çok farklı bir karıkoca ile onların her şeyiyle birbirine zıt iki kızı. Kızlardan biri babasının gözdesi, diğeri annesinin kanatları altında... ve bu ailenin 1940’ların Türkiyesi’nden 2000’lere saklanan sırrı...
Bu sırdan yıllar sonra, bir zamanlar babasının bir tanesi, şimdi seksen yedi yaşında olan Benan ve büyük bir yalanın gölgesinde ona küs, ölüm döşeğindeki oğlu Hazar. Benan, bunca yıllık sırrını paylaşınca oğluyla barışacak mı, yoksa gerçekler de, yalanlar gibi onları bir kez daha ayıracak mı? Her şey, Benan’ın anı defterine ve tabii ana-oğulun ne kadar ömrünün kaldığına bağlı.
Nermin Bezmen, Antalya'da doğdu. Maçka İlkokulu'nda okuduktan sonra, Atatürk Kız Lisesi'ne gitti. Son sınıfta Amerika'dan burs kazandı. Amerika dönüşü, İstanbul Üniversitesi Sultanahmet Sevk ve İdarecilik Yüksek Okulu'na gitti ve 1974 yılında mezun oldu.
Şiir, resim ve Türk süsleme sanatları ile ilgilendi. Yazarın onu aşkın kitabı vardır. Bunlardan bazıları; 'Sırça Tuzak','Zihnimin Kanatları','Turkuaz'a Dönüş','Sır','Kırk Kırık Küp've'Mengene Göçmenleri'dir. Yazar, son olarak'Bizim Gizli Bahçemizden'adlı kitabını yazdı.
Minyatür ustası, özgün baskı sanatçısı, restoratör ve yazar Nermin Bezmen, aynı zamanda atölyesinde yetişkinlere ve çocuklara 25 yıldır resim dersi vermektedir.
TRT’de canlı yayın sunuculuğu, çeşitli dergilerde köşe yazarlığı, dizi röportajlar, panel-organizasyon-yönetimi ve halkla ilişkiler ve yoga eğitmenliği de yapan Nermin Bezmen roman yazmaya 1991 yılında başladı.
Daha çok uzun süren araştırmalardan sonra yazdığı tarihi romanlarıyla tanınan Nermin Bezmen, roman ve öykülerindeki karakter analizleri, gerçekçi anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla kısa sürede kendisine azımsanmayacak bir hayran kitlesi kazandırdı ve kitapları aylarca çok-satarlar listelerinde kaldı.
Başlıca eserleri: Uyandıran Aşk (şiir, 1991), Kurt Seyt & Shura (roman, 1992. İngilizce ve Türkçe), Kurt Seyt & Murka (roman, 1993), Mengene Göçmenleri (roman, 1994), Zihnimin Kanatları (denemeler, 1995), Turkuaz’a Dönüş (derleme, roman, 1996), Bir Gece Yolculuğu (fantastik roman, 1999), Bir Duayenin Hatıratı (derleme-anı, 2002), Sır (roman, 2006), Kırk Kırık Küp (hikâye, 1999, 2006), Aurora’nın İncileri (roman, 2007), Sırça Tuzak (roman, 2007).
Kitabın ilk yarısı çok tekdüzeydi. Ancak ikinci yarısında olaylar gelişmeye başladı ve benim asıl beklediğim ikinci dünya savaşında Türkiye dönemine gelebildik. Dış baskılar, içteki yokluk ve savaş korkusu tarihlerle anlatılmış. Fakat yazarın başka bazı kitaplarını da okumuş biri olarak karakterlerinde çok keskin sınırlar olduğunu söyleyebilirim. Yani iyi karakter çok iyi kötü karakter çok kötü. Ortası yok. Bu açıdan gerçeklikten uzaklaşıyor. Diğer yandan aklını kullanamayan kadın roman kahramanları da bana hep antipatik gelmiştir gerçi ama bu kitaptaki benan karakterinin 40 lı yıllarda yaşanmasını bağlıyorum olaylar karşısındaki tepkisizliğini. Okumamakla birşey kaybetmezsiniz bence.
Kurt Seyt ve Shura, Kurt Seyt ve Murka'da olduğu gibi yine akıcı ve keyifli bir anlatım. Her ne kadar anlatılanlar insanı hüzünlendirse de anlatımın kalitesi keyif veriyor.