Daha iyisinin peşinden koşarken elde kalan hayata ne olur?
Burcu Arman ilk romanı Koşarken Belli Olmaz’da sevilmeden paylaşılan hayatların hikâyesini anlatıyor. Üçüncü sayfadan gerçeğe dönüşen “benim başıma gelmez”li cümlelerin bütünü var bu romanda.
Evliliğinde sorunlar yaşayan gazeteci Nisan’ın kocası ortadan kaybolur. Aynı gün komşusu Mutlu da öldürülür. Nisan, gazeteden arkadaşı Onur’la birlikte hem biten bir ilişkinin, hem de faili meçhul bir cinayetin peşine düşer.
Burcu Arman, karanlık bir hikâye anlatırken bile kaleminden ışıklar saçıyor.
1982'de İstanbul'da doğdu. Arkeoloji okudu. Aktüel ve Newsweek dergilerinde muhabirlik yaptı. Hayatının yarısını şehirden kaçma hayaliyle yaşadı. Yıldızların altında uyumayı, ruha iyi gelen şeyleri biriktirmeyi seviyor. Bir kedi ve bir köpek annesi.
Herseyden once insanin 3 yil ayni sirayi ve esasen ilk gencligini paylastigi arkadasinin kitabini okumak cok farkli bir duyguymus.. cunku okurken o yillarda tanidigi hali de karisiyor kitaba.. nitekim bir ilk roman icin cok yerli yerinde, muthis bir kurgu, sikmadan ama detaylandirilmis betimlemeler.. her detay incr ince islenmis.. kisacasi Bubum yillar bosa gecmemis, ne mutlu ki kazanimlarin bu derece zenginlestirmis seni.. tebrik ediyorum bu guzel roman icin.. kaleminin hic susmadan nice genis kitlelere yayilmasi dilegi ile..
Bir ilk kitap icin gercekten cok guzel. Ilk onu soylemek istedim. Olay orgusu, gercekten de iyi kurgulanmis. Karakterler cok ayarinda. Kitap oldukca akici. Cok keyifle ve heyecanla okudum. Kitabi okudugum sure icinde kafamda soru isaretine yol acan her konu mantikli bir sekilde sonlandi. Havada bir sey kalmadi. Kisacasi, cok sevdigim bir kitap oldu.
Bir ilk kitap olmasına rağmen son derece derdi toplu yazılmış, okurken insanı sürükleyen, ucu açık noktalar bırakmadan finale ulaştıran bir kitap olmuş "Koşarken Belli Olmaz". Gazeteci Nisan'ın ve komşusu Mutlu'nun öyküsünü siz de seveceksiniz, tavsiyemdir...
Burcu Arman'ın kaleminden bir modern polisiye. Bir ilk romana göre oldukça yetkin. Duru, doğal bir dille yazılmış; akıcı ve merak uyandırıcı. Değindiği toplumsal konulara bir-iki istisna hariç incelikle ve didaktik olmadan değiniyor. Arman'ın gelecek eserlerini merakla bekliyorum.
Kitabın dili çok güzel, önce bunu bir aradan çıkarayım. Edebi değil neredeyse şiirsel bir dille yazılmış.
Gelin görün ki, bu bir şiir kitabı değil, roman. Üstelik sözde polisiye roman olması gerekiyor, en azından kitabın en başında işlenen cinayetten bu fikre kapılıyorsunuz.
Evet, ortada öldürülen bir kadın var. Hatta sonlara doğru bir de belalısı tarafından iftiraya uğrayıp mahallelinin yüz çevirdiği bir başka kadın daha var, kitap arada sosyal sorunlara da çok güzel değiniyor yani. Ama bunu sadece aklına geldiğinde yapıyor sanki.
Gazeteci Nisan, öldürülen kadın komşusu olduğu için bir şevkle cinayeti araştırmaya ve olayı haberleştirmeye çalışıyor ama araya öyle çok şey giriyor ki... Nisan'ın boşanmanın eşiğindeki evliliği ve eski kocası, iş yerinden en yakın arkadaşı ve müdavimi oldukları barı sahibiyle sohbetleri, kendine örnek aldığı başka bir gazeteciyle konuşmaları ve hepsinden çok Nisan'ın duygusu, düşüncesi, hissiyatı...
Tüm bunların sonucunda, benim gibi öldürülen kadının başına ne geldiğini merak ediyorsanız epey bir beklemeniz gerekiyor. Ve araya sokulan alakasız muhabbetler yüzünden asıl konuda hangi gelişmelerin meydana geldiğini kendinize sürekli hatırlatmanız...