Devrimcilerin Filistin Günlüğü (1968-1975) kitabıyla, devrimci hareketin üzerine fazlaca kalem oynatılmamış, tarihsel bir kesiti aydınlatan Oktay Duman, kitabın devamı niteliğindeki bu titiz çalışmayla, yaşayanların tanıklığında bu tarihi irdelemeye devam ediyor. Kitap zengin detaylarıyla okuru renkli, canlı ve keyifli bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Yakın tarih meraklısı okur için çalışmaya oylum kazandıran çok sayıda soru sormayı sürdürüyor. Sosyalist mücadelenin yeniden yükselişe geçtiği ’74’lü yıllardan sonra Filistin hareketiyle yenilenen ilişkilerin öncesinden başlayarak, 12 Eylül darbesiyle birlikte hangi biçimlerde ve niteliklerde devam ettiğini, belgeleriyle birlikte irdeliyor. 12 Eylül darbesinden sonra devrimci hareketin arka bahçesi Ortadoğu’da, Filistin hareketiyle yaşananlar gözler önüne seriliyor. Kitapta; edinilmiş bu deneyimden kaçırılan fırsatlar, Filistin hareketinin 12 Eylül darbesinden kurtulan devrimcilere sunduğu olanakların nasıl değerlendirildiği masaya yatırılıyor. Filistin hareketi saflarında düşen devrimcilerin hikâyelerine parantezler açan çalışma, spekülasyonlar yerine, yaşayan tanıkların ışığında gerçeklerin izinde yürümeye devam ediyor. Toplamda 9 ülke, 18 kenti dolaşarak oldukça zahmetli yolculuklardan sonra ulaştığı tanıklarla, dikkat çeken bu eseriyle okurlarla yeniden buluşuyor.
“68 kuşağı bir ideal ve program doğrultusunda hareket etmişti. Oysa bizimkisi adı konulmamış bir ricattı. Kimisi Avrupa’ya sürgün olarak gitmişken, biz de Suriye’ye gitmiştik. Suriye’de boş duracağımıza sürgünde kalışımıza bir anlam kazandıralım, dedik.”(s.234)
Oktay Duman'ın çalışmasının ikinci cildi en az ilki kadar ilgi çekici. 12 Mart sonrası yeniden toparlanan Türkiye Devrimci Hareketi'nin, 12 Eylül sonrasına kadar Filistin cephesinde, Lübnan ve Suriye'deki macerası, İsrail'e karşı, diğer Filistinli örgütlere karşı, Lübnan'daki iç savaşta Hristiyanlara karşı, hatta Suriye'de Müslüman Kardeşlere karşı savaşmış kadroların ağzından aktarılıyor. Büyük kısmı, 12 Eylül sonrası sığınmak için Suriye'ye, Lübnan'a, Filistinli örgütlerin kamplarına gelen, bir kısmı Filistinliler yanında kanını döken, canını veren kadrolar... Çoğu Filistinlileri beğenmiyor, savaşı paralı askerlik gibi gördüklerini, yeteri kadar disiplinli, ilkeli, inançlı, devrimci bilinçli olmadıklarını öne sürüp eleştiriyor... Kimi hiç bir şey katmadığı düşüncesinde Filistin macerasının, kimi çok şey öğrendikleri kanaatinde...