Jump to ratings and reviews
Rate this book

The Return of Work in Critical Theory: Self, Society, Politics

Rate this book
From John Maynard Keynes’s prediction of a fifteen-hour workweek to present-day speculation about automation, we have not stopped forecasting the end of work. Critical theory and political philosophy have turned their attention away from the workplace to focus on other realms of domination and emancipation. But far from coming to an end, work continues to occupy a central place in our lives. This is not only because of the amount of time people spend on the job. Many of our deepest hopes and fears are bound up in our labor—what jobs we perform, how we relate to others, how we might flourish.The Return of Work in Critical Theory presents a bold new account of the human significance of work and the human costs of contemporary forms of work organization. A collaboration among experts in philosophy, social theory, and clinical psychology, it brings together empirical research with incisive analysis of the political stakes of contemporary work. The Return of Work in Critical Theory begins by looking in detail at the ways in which work today fails to meet our expectations. It then sketches a phenomenological description of work and examines the normative premises that underlie the experience of work. Finally, it puts forward a novel conception of work that can renew critical theory’s engagement with work and point toward possibilities for transformation. Inspired by Max Horkheimer’s vision of critical theory as empirically informed reflection on the sources of social suffering with emancipatory intent, The Return of Work in Critical Theory is a lucid diagnosis of the malaise and pathologies of contemporary work that proposes powerful remedies.

236 pages, Kindle Edition

Published June 19, 2018

3 people are currently reading
24 people want to read

About the author

Christophe Dejours

49 books4 followers

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
0 (0%)
4 stars
2 (66%)
3 stars
1 (33%)
2 stars
0 (0%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 of 1 review
Profile Image for Ebru.
97 reviews19 followers
November 8, 2020
Performans sistemleri mesela toplam kalite yönetimi bir imkansızı hedefler. Çünkü gerçek hayatta sorunlar işe içkindir. İşin yönetmeliğe bağlı olmayan kısmı vardır. Eğer işyerinde güven ilişkisi varsa bu kısım kolektif bir şekilde halledilir ve bu işçinin akıl sağlığı için de iyidir. Eğer yoksa, emekçi işi tamamlamak için kısa yol bulmak, çeşitli numaralar çevirmek zorunda kalıyorsa bunları gizli tutmak zorunda kalır.

Performans işi değil sonucunu ölçer. Canlı emek, işin kılavuza dökülemeyecek bir kısmının olması ve öngörülemezliği işi yönetmek için öznelliğin dahiliyetini gerektirir. Sisteme uymak isteyen çalışanlar greçeği gizlemek ve yalan söylemek, kuralları ihlal etmek durumundadır. Bu ise etik acıya yol açar ve psikolojik bir hasar yaratır.

Çalışma acısı (suffering) çoğunlukla tanımlı işe bakıldığında görülmeyen ama yaptığın işin tanınmamasından, fark edilmemesinden kaynaklanır. Tanınma talebi müşteri ya da hasta gibi hizmet verilen kişiye yönelik de olabilir. Bu müşterinin memnun olması şeklinde olabilir.

Dejeours sıklıkla Axel Honneth’e referans veriyor. Honneth sınıf çatışmasının esasında bir tanınma mücadelesi olduğunu söyler. Fırat Mollaer’in bir makalesinden öğrendiğim kadarıyla Honneth ile Nancy Fraser bu konuda tarıtışırlar. Fraser eşitliğin tanınmayı getireceğini söyler. Honeth ise tanınmanın bir varyantı olarak ekonomik eşitlikten bahseder.

Yazarlara göre iş yeri demokrasisi genel demokrasiye katkıda bulunacaktır. Seçim, politik mobilizasyon vs de demokrasiyi güçlendiren araçlar olabilir ama gündelik, hergün gerçekleşen iş bir öğrenme sürecidir. Genel adil toplum soyutlamalarından yola çıkarak değil gündelik deneyimlerden yola çıkarak konuşmalarının nedeni bu. Şirketi bir devlet anolojisiyle düşünüp temsil mekanizmalarını yeterli görebilirdik ama bu yeterli değil diyorlar. Bu mekanizmalar olsa bile baskı devam edebilir. İş bir öğrenme süreci ve bu süreçte iyiyi, direnmeyi, dayanışmayı olduğu kadar kötüyü de öğrenebiliriz. Bunu hayatın diğer alanlarına taşıyarak genel demokrasiye de katkıda bulunuruz ya da demokrasiye zarar veren bir etki yaratırız. Kapitalizmin yapısal eşitsizliğinde bunu yapmak zor olabilir ama direnmeyi de gönüllü köleliği de işte öğreniriz. İşin bir deneysellik içeren sosyal yönü üzerinde mücadele genel demokrasiyi geliştirecektir.

Fransız çalışma sosyoloji çok gelişmiş. Çok köklü ve konu üzerine çok çalışma var. Dejeours ve diğer yazarlar eleştirel teori alanında insanlar. Çalışma - sağlık konusunu somut vakalar üzerinden çalışıyorlar. Sınıf mücadelesinin bir tanınma mücadelesi olduğu argümanına pek ikna olamasam da mikro-makro çatışmasına da çok inanmadığım için mikro mücadelenin daha doğrusu gündelik üzerindeki mücadelenin güçlü direniş için tohum ekeceğine eminim. İşçi direnişlerinin etnografilerine baktığımızda bunu görebiliyoruz. Mesela bir öncü sendikalaşma mücadelesinin başında işçi güven ilişkisini gün be gün kuruyor.
Displaying 1 of 1 review

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.