“Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.” -İLBER ORTAYLI-
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, evvela imparatorluğu dirilten nesil olan 1880'liler kuşağı, Balkan coğrafyası ve Mustafa Kemal'in aile kökeni ile başlıyor.
Akabinde Atatürk’ün askeri eğitimi, Manastır yılları, Milliyetçilikler Dönemi, İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid, Enver Paşa, Ziya Gökalp, Trablusgarb, Balkan Savaşları ve Sofya yıllarıyla devam ediyor.
Ordumuzun İtilaf devletleriyle sekiz cephede mücadele ettiği Birinci Dünya Savaşı, kutlu zaferlerimiz Çanakkale ve Kutü’l Amâre, Mondros, son padişah Vahideddin, bir milletin ve ülkenin ölüm fermanı olan Sevr…
Tüm detaylarıyla Milli Mücadele dönemi, 23 Nisan 1920 ve sonrasında muhalefete rağmen verilen Kurtuluş Savaşı, İnönü Muharebeleri, Lozan Konferansı, Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’e giden yol...
Saltanat ve hilafet tartışmaları, Lozan, On İki Ada, mübadele, Osmanlı'dan kalan borçlar, Musul ve yakın tarihin en önemli meselesi olan inkılablar...
Son olarak kişisel özellikleriyle, dünyada, anılarda, hafızalarda kalan izleriyle modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk...
İlber Ortaylı bu ilk biyografisinde yaşamının tüm yönleriyle büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatıyor. Türk tarihçiliğine hiç unutulmayacak ve sürekli başvurulacak bir rehber kitap daha kazandırıyor...
İlber Ortaylı (born 21 May 1947), is a leading Turkish historian, professor of history at the Galatasaray University in Istanbul and at Bilkent University in Ankara. Since 2005 he has been the head of the Topkapı Museum in Istanbul.
As the son of a Crimean Tatar family who fled Joseph Stalin's persecution and deportation, he was born in a refugee camp in Bregenz, Austria on 21 May 1947 and came to Turkey when he was 2 years old. Ortaylı attended elementary school and St. George's Austrian High School in İstanbul and then Ankara Atatürk High School. He graduated from Ankara University Mekteb-i Mülkiye (Faculty of Political Science) and completed his postgraduate studies at the University of Chicago under Professor Halil İnalcık and at the University of Vienna. He obtained his doctorate at Ankara University in the Faculty of Political Sciences. His doctoral thesis was Local Administration in the Tanzimat Period (1978). After his doctorate, he attended to the faculty at the School of Political Sciences of Ankara University. In 1979, he was appointed as associate professor. In 1982, he resigned from his position, protesting the academic policy of the government established after the 1980 Turkish coup d'état. After teaching at several universities in Turkey, Europe and Russia, in 1989 he returned to the Ankara University and became professor of history and the head of the section of administrative history.
İlber Ortaylı is widely known as a polyglot. Apart from Turkish, he also speaks German, Russian, English and French.
He has published articles on Ottoman and Russian history, particular emphasis on cities and the history of public administration, diplomatic, cultural and intellectual history. In 2001, he collected the Aydın Doğan Foundation Award. He is a member of the Foundation for International Studies, the European-Iran Examining Foundation and the Austrian-Turkish Academy of Sciences. A biographical book on İlber Ortaylı, "Zaman Kaybolmaz: İlber Ortaylı Kitabı," was published by Nilgün Uysal in 2006.
■Tanzimat'tan Sonra Mahalli İdareler (Provincial administration after Tanzimat) (1974) ■Türkiye'de Belediyeciliğin Evrimi (Evolution of manucipality in Turkey; with Ilhan Tekeli, 1978) ■Türkiye İdare Tarihi (Administrative history of Turkey) (1979) ■Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu (German influence in the Ottoman Empire) (1980) ■Gelenekten Geleceğe (From tradition to the future) (1982) ■İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (The longest century of the Empire) (1983) ■Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetim Geleneği (Local administration tradition from Tanzimat to the Republic) (1985) ■İstanbul'dan Sayfalar (Pages from Istanbul) (1986) ■Studies on Ottoman Transformation (1994) ■Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı (Kadıs as a legal and administrative figures in the Ottoman State) (1994) ■Türkiye İdare Tarihine Giriş (Introduction to the history of Turkish administration) (1996) ■Osmanlı Aile Yapısı (Family structure in the Ottoman Empire) (2000) ■Osmanlı İmparatorluğu'nda İktisadi ve Sosyal Değişim (Economic and social change in the Ottoman Empire) (2001) ■Osmanlı Barışı (Ottoman peace) (2004) ■Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek 1 and 2 (Rediscovering the Ottoman Empire) (2006) ■Kırk Ambar Sohbetleri (Kırk ambar conversations) (2006) ■Eski Dünya Seyahatnamesi (Travelogue of the old world) (2007)
Bir biyografiden beklentiniz ne bilmiyorum; ama bu kitaptan beklentiniz Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının tüm detayları ise yanlış bir beklenti içindesiniz demektir. İlber Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk'ü merkeze alarak 1800'lü yılların sonundaki Osmanlı'yı, Birinci Dünya Savaşı'nı, Milli Mücadele'yi, Cumhuriyet'in kuruluşunu ve yapılan inkılapları anlatmış. Zaman zaman Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonraki döneme de değinmiş. Ayrıca elbette sadece Osmanlı Devleti'ne ve Türkiye Cumhuriyeti'ne yer vermemiş, dünya tarihini de Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili olacak şekilde incelemiş.
Anlatım sebebiyle başlarda biraz zorlandığımı itiraf etmek zorundayım; çünkü özellikle başlarda sanki İlber Ortaylı bir programa konuk olmuş da orada söyledikleri yazıya dökülmüş gibi hissettim. Bunun haricinde benim için oldukça faydalı bir okuma oldu. Mustafa Kemal Atatürk'ü ve önemini anlamak için iyi bir kaynak.
Bir dünya liderinin inanılmaz başarısını, bu cumhuriyeti kurmak için ne fedakarlıklar yaptığını hepimiz biliyoruz. Şu anda bu dilde okuyabiliyor ve yazabiliyorsak Atatürk sayesindedir. Bu ülke için yaptıkları hiç bir zaman unutulmayacak ve yüzyıl geçse de insanlar görmediği bir insan için her 10 Kasım’da gözünden yaş dökecektir. İlber Ortaylı başlarda tv programlarında konuşuyor gibi kitabına başlasa da insanı içine alıp o tarihlere götürüyor. Kesinlikle her Atatürk sevdalısının okuması gereken kitaptır.
Kitabın sunuluşundan bir Atatürk biyografisi olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bu kitap Atatürk biyografisi değil. Daha çok Atatürk'ü merkeze alarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun neden ve nasıl çöktüğünü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunu anlatan bir kitap. İlber Ortaylı'ya saygım çok büyük, kitaplarının okunmasını çok isterim. Fakat kitapla ilgili beklentiniz bilimsel bir çalışma olmasın. Kitap daha çok Ortaylı'nın uzun bir konuşmasının metni gibi. Osmanlı'ya, Enver Paşa'ya dair fikirlerini pek çok yerde yineliyor. Günümüzde moda olan 'alternatif tarih' söylemlerine dair de pek çok cevap var. Çanakkale Savaşı, Lozan Anlaşması, 12 Adalar gibi konularda kasabalı kafasıyla konuşulmasının ne kadar tehlikeli olduğunun bir daha altını çiziyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün dehasının büyüklüğünü anlamak için okunmasında fayda olan bir kitap. Hem asker hem de devlet ve kanun adamı olarak Atatürk'ün değerini bir kez daha anlamamı sağladı.
Kitabın ilk bölümlerini okurken açıkçası çok zorlandım. Sanki İlber Ortaylı konuşuyor ve konuşmayı takip etmeye çalışıyormuşum gibi hissettim. Hatta bazı metinlerin içinde kaybolduğum bile oldu. Ama vazgeçmeyip sonuna kadar okudum.
Temel olarak Atatürk anlatılsa da, Balkan savaşlarından başlayarak, cumhuriyetin ilk yıllarına kadar olan dönemin bir analizi aslında. Hayatımızda her dönem okumamız gereken bir kitap, kesinlikle ilham verici. İmkansızlara rağmen bir başarı öyküsü. Atatürk hakkında o kadar çok kitap okumama rağmen, her kitapta yeniden hayran oluyorum. Doğru kaynaklardan tarihi okumanın, değerlendirmenin çok önemli olması nedeniyle de değerli bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir." Onu anlamak, duygularını hissetmek için de okumak, araştırmak lâzımdır. Yolundan gittiğini iddia ettiğin her yol gösterici için bu geçerlidir. Kitap biyografinin bir tık ötesinde Atatürk'ün içinde bulunduğu koşullar ve kişiler hakkında da biraz bilgi veriyor. Şekilsel olarak Atatürkçülüğü kimseye kaptırmayan ve kulaktan dolma bilgilerle Atatürk düşmanı olan arkadaşlara "Nutuk" ile birlikte almalarını tavsiye ediyorum.
"Bu toplumda Atatürk'ü zihinlerden silmeye çalışmak bir lükstür, lüzumsuz çabadır. Yanlış tanıtmaya çalışmak da, amatör tarihçilerin işi olsa bile, gülünçtür. Onun için girişilecek en önemli iş Nutuk'u, Atatürk'ün söylev ve demeçlerini derleyip okumaktır."
"Biz Türklerin genel bir zaafı coğrafyayı, harita düzeyinde dahi bilmememizdir."
"Kaldı ki bizde çoğu kişi biyografi takip etme alışkanlığına sahip değildir. Birisinden dedikoduyla bahsetmeyi tercih ederler. Aynı yöntemi gazetecilikte de hatta ansiklopedicilikte de kullanırlar."
"Atatürk milliyetçidir. Bir Türk milliyetçisidir ama bunun yanında evrensel bir adamdır. Barışçıdır mesela. Dövüşmesini bildiği gibi barışmasını da bilir. “Mecbur kalmadıkça savaş bir cinayettir” diyor. İzmir’in kurtuluşu sonrasında hükûmet konağına girerken merdivenlere serilen ve “Onlar işgal ettiklerinde Türk bayrağını yere sermişlerdi” denilerek çiğnemesi istenen Yunan bayrağını kaldırtıp, “Bayrak bir milletin namusudur, ayaklar altına alınamaz” diyecek kadar büyük bir adamdır. Bir entelektüel olduğu hakikattir. Araştırmayı sever. İyi giyinir, özen gösterir buna. Fotoğraf çektirmeyi sever. İleri görüşlüdür..."
"Çankaya sofrasında Atatürk, sık sık 1929'dan sonraki uygulamalardan rahatsız olduğunu söylemekte, hatta diktatörlükle bağlantılı ifadeler kullanıyor. "Bu vaziyetten hoşnut değilim, ben de fani bir insanım ve biz cumhuriyeti kendimiz için kurmadık. Ama görüntü bir çeşit diktatörlüktür. Yani oraya dönüşmüştür." demişliği vardır."
Önce yazardan başlayayım, daha önce hiç İlber Ortaylı kitabı okumadıysanız anlatım ve dili kullanma şekli size farklı gelecektir. Önceki eserlerinde dağınık anlatımlar yüzünden saç baş yolacak hale girdiğim olurdu, fakat bu eser gerek yapılan kategorilendirme gerekse içeriğin düzenlenmesi bağlamında bir editörel başarı diyebilirim. Bu bağlamda Kronik Kitap harika bir iş başarmış!
Kitabın adına bakarak bir Atatürk biyografisi bulacağınızı düşünüyorsanız peşinen söyleyeyim aldanırsınız. Bu kitap Atatürk'ün şahsında bir Türkiye biyografisi aslında. Hoca çoğu hususta hem nalına hem mıhına vurmayı bilmiş. Tarih yazıcılığı ve tarihe mal olmuş insanlar hakkında fikir yürütürken neye göre hareket etmemiz gerektiğinin çerçevesini çizmiş. Bu bağlamda isim vermeden eleştirdiği bir kaç isme dair yazdıklarıysa çok yerinde ve haklı sözlemler. Kitap içeriğinde verdiği bir kaç referansı ayrıca okuma ihtiyacı hissettim ve bol bol postit kullandım. İlk müsaitte notlarımı temize çekerim diye umuyorum.
Son olarak: Atatürk üzerinden siyaset yapmaya çalışan ya da dar bir çerçeveden ona bakanlara bu kitabı hediye etmenizi, Atatürk'ün önderliğinde bu günlere gelen ülkemizin dünü, bugünü ve yarını hakkında bu kitaptan sonra daha derin düşüneceğinizi söyleyip kaçıyorum.
Tüm detaylara itina ile girilmiş bir kitap. Atatürk’ün yaşadığı dönemin ayrıntıları ile birlikte geçtiği zorluklar ve sonrasında yaşananların hepsi anlatılmış. Biraz uzun zamanda bitirmiş olsam da kitaptan kopmadan, uzaklaşmadan güzel bir okuma yaşadığım ender kitaplardan biri oldu. İlber Ortaylı gibi büyük bir insana zaten böylesi bir eser yakışırdı. Hem tebrik hem teşekkür ediyoruz kendisine bize kazandırdıkları için.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hayatını içinde bulunduğu dönemi irdeleyerek, kapsamlı analizlerle anlatan güzel bir kitap. Ulu Önderimizin hayatını bir defa da Ortaylı’nın kaleminden izliyoruz. Bence okunması gereken bir kitap.
“Büyük adamların pek azı böyledir; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenir... Bizim özlediğimiz gibi...”
Hocamizin Engin denizlerinde yol olmak gibiydi kitap bir biyografiden çok o dönemin genel bir bakışını bize sunuyor. Sorularımıza cevap veriyor (tatmin edici mı? 🤔) . İçerik olarak doya doya Atatürk okumadım buda kitabın ismine ve biyografi türüne çok yakısık olmadı. Sonuç hocama saygım sonsuz ellerine sağlık .
Muazzamdı! Türk’lerin son Mareşali’ni o büyük dehayı bizim neslin anlaması için başvurulacak ilk kitap olacaktır. Kitabın başka bir kalemde bulamayacağımız en büyük farkı ise İlber Hoca’nın engin birikimi sayesinde Gazi’nin yaşadığı dönemin şartlarını diğer ülkelerle de kıyaslayarak gerçekten objektif halde aktarmasıydı. Ülkedeki belli güruhun yaydığı iftaraya varan yorumlara(!) yer yer cevap vermesi ise hepimizin içinin yağlarını eritecek cinsten:) Minnettarız Hocam çok teşekkürler.
Hocam anlatmış; Atatürk’ü değil, ülkenin yakın tarihini anlatmış, ince ince işlemiş kitabın içine, bugün neredeyiz, ne haldeyiz, neden böyleyiz sorularının cevaplarını. Ben sesli kitap olarak dinledim, bi de basılı kitap olarak alıp, arada açar bakarım diye düşünüyorum, çünkü resmen Türkiye Siyasi Tarihi 101 dersi.
1914 yılı ilkbaharanın bir günü, genç bir Osmanlı zabiti Sofya’nın şık kafelerinden birinde, Sobranye’deki Türk mebuslardan Zümrezâde Şakir Bey’le birlikte oturuyordu. Mekân, müzik, servis mükemmeldi. Ansızın içeri giren bir köylü şık giyimli müşterilerin arasındaki boş bir masaya yöneldi, kendine bir yer beğendi ve oturdu. Etraf bu kaba giyimli köylüye yadırgayarak baktı, garsonlar surat astılar ve köylü tarafından çağırdıklarında oralı olmadılar. Köylü ısrar edince kendisine hizmet edilmeyeceği ve buranın böyle kaba saba kılıklı birine göre yer olmadığı, salonu terk etmesi gerektiği söylendi. Köylü kızmıştı, “Bulgaristan benim ekip biçtiğimi yiyor, benim silahımla korunuyor. Parasını verdikten sonra istediğim yerde otururum ve bana hizmet edersiniz” dedi. Köylünün diretmesi sonucu isteği yerine getirildi. Genç zabit olayı dikkatle izlemişti. Arkadaşına şöyle dedi, “Şakir, günün birinde bizim köylülerimizi de böyle görmek isterim, kendilerinden emin olmalı ve haklarını istemesini bilmelidirler.” Bu genç zabit Osmanlı İmparatorluğu’nun Sofya’daki ataşemiliteri Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey’di.
Arxa fonda `fikrimin ince gülü` mahnısını açın posta başlayaq.
"Ben dünyaya senden üç sene erken göz açmışım ancak ilk Türk Cumhuriyet bayrağını ilk kez sen yükselttin zirveye ve bayrak inmesin diye senin elinden alıp ben Türkiye üzerinden dalgalandırmışım. İnmez demişsin bu bayrak inmeyecek!" bu cümlələri M.Ə.Rəsulzadənin `Azərbaycan Cumhuriyyəti` kitabını bitirdikdən sonra arxasına qeyd etmişdir. Hər dəfə oxuyanda üzüm gülür.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK- təbii ki, məlum olduğu üzrə bir tarixçi tərəfindən qələmə alınan kitab tarixi faktlar, dərindən siyasi və tarixi, həmçinin siyasi analizlərlə doludur. Atatürk barədə tənqidçilərə faktlarla cavab verir və tarix elminə olan biganə və qeyri-profesional yanaşmanı tənqid edir. Kitab yalnız Atatürkün idarə etdiyi Türkiyə Cumhuriyyəti haqda deyil, həmçinin Mustafanın göz açdığı və süquta yaxınlaşan Osmanlı imperiyası, Lozanna müqaviləsi, onun hərbiçi kimi müvəffəqiyyətləri, sosial və elmi həyatdakı yeniliklərindən geniş söz açılır. Kiçik bir qeyd əlavə edim, əgər Türkiyənin tarixi barədə geniş və dərin məlumata sahib deyilsizsə kitab bir qədər size yora bilər.(480 səhifə)
Qeyd: Atatürkün Fikriye xanımı sevdiyi bir çox mənbələrdə rast gəlinən mənbədir. Odur ki, `Fikrimin ince gülü` mahnısını çox sevərək dinləyirmiş.
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının çocukluğundan bu yana tüm detayıyla yazmak için 70 yaşına kadar beklediğini söyleyen İlber Ortaylı tarihte bildiğimiz doğruları veya yanlışları çok güzel bir şekilde okuyucu ile buluşturmuş.Bu sene içinde(2018) çıkan 480 sayfalık 8 ana bölümden oluşan bu kitapta Osmanlı İmparatorluğu tarihinden başlayarak ülkenin geçirdiği zorlu dönemler ,kabul edilen antlaşmalar,yapılan savaşlar Kurtuluş Savaşı, İnönü Savaşı, Büyük Taarruz,Meclisin kuruluşu,Saltanat ve en sonunda Türkiye Cumhuriyeti'ne giden zorlu yolu okuyucuyla buluşturan İlber Ortaylı, Ulu Önder Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını inceleyip öğrenmek isteyen isteyen herkese fikrimce Nutuk'tan önce kesinlikle okunması gereken , özellikle günümüzde her Türk gencinin mutlaka okuması gereken ve Cumhuriyet'in nasıl kurulduğunu anlatan , defalarca okunabilecek incelemelere dayalı şahane bir eser yapmış.
Bu kitap kesinlikle bir biyografi değil ama o şekilde tanıtılıp lanse edilen bir kitap ve ben o beklentiyle almıştım ne yazık ki bir dönem kitabı atatürkle çok alakası olan bir kitap değil tarih kitabı okumak isteyenlere tavsiyemdir.
Ne diyebilirim ki? Kitabın bitiş cümleleri insanı sarsıyor. Umutsuzluğa düştüğünüzde Kemalizme yönelin.. bizi öldükten sonra bile aydınlığa çıkarması için medet umuyoruz. Peki biz medet ummak dışında ne yapıyoruz?
İlber Ortaylı’yı sıkıca takip eden birisi olarak maalesef kitaptan beklediğimi bulamadım. Çünkü bu kitapta İlber ortaylı ile muhtemelen bir gazetecinin röportajı, yani soru cevabı ile yazılmış. Bu yaşı ve meşguliyeti itibariyle İlber hoca için rahat ve kolaydır ki zaten büyük ihtimalle de bu sebeple bu yöntem seçilmiştir. Ancak bu yöntem sebebiyle de kitap çok sık tekrara düşüyor, konuların derinine inmiyor ve bir akış içinde ilerlemek yerine, oldukça dağınık bir şekilde, “bir oraya bir buraya” atlıyor. Tanımlar yapılmıyor, saptamaların altı doldurulmuyor.
Ömrü maceralarla, mücadele ve savaşlarla dolu önderimiz Atatürk’ün adını taşıyan kitap Atatürk’ü ve onun yaşadıklarından çok 1. Dünya savaşı öncesi, sırası ve sonrası olaylarını anlatıyor. Bu esnada Atatürk’ten e onun etrafındaki kişi ve olaylardan da bahsediyor. Ancak bunlar da kitabın %50’sinden az bir kısmını oluşturuyor. Bazı okurların yorumlarını inceledim, romantik bir şekilde “işte kitabın olayı da bu, Atatürk’ü merkez alıp dönemi anlatıyor” diye düşünmüşler. Ancak ben buna katılmıyorum. Kitabın adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bu bir biyografidir. Siz eğer diyelim ki Elvis Presley hakkında bir kitap alıp da kitapta dönemden sürekli ve Elvis’tense azınlıkta bahsedildiğini gördünüz mü... Belli ki yayın evi tarafından daha iyi satış yapsın diye kullanılmış bir hamle...
Tahminen soruları soran arkadaşın bilgisizliği sonucu İlber hoca akıp gitti. Arkadaş bir iki tartışılan konu ile bunu toparlamaya çalıştı (ki bu iyi, en azından bolca tartışılan konularda onun yorumunu okuduk). Ancak tarihle çok ilgisi olmayan birisi için kitap okuması ve anlaması zor, iyi bilen kişiler için ise “iyi de niye” soruları bırakıyor çünkü bir olay için “o dönemde çok zordu” derseniz bunun sebebini de açıklamanız gerekir. Kitabın ilk ve son kısımlarını okuyun, sonra da kalan kısmı okuyun, üslup farkını görürsünüz, çünkü daha güzel bir dille daha etkili bir anlatım söz konusu. İnanıyorum ki o kısımları İlber hoca oturup kendi yazmış.
Şimdiye kadar okuduğum en iyi İlber Ortaylı kitabı diyeceğim, sadece dört kitabını okuduğum ortaya çıkacak :) Atatürk, hayatı ve kurtuluş savaşımız ile ilgili de okuduğum en iyi kitaplardan biri. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, yaşadığı dönemi, Balkan Savaşlarından günümüze ve Cumhuriyeti anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap.
Bu kitap çeşitli güncel tartışmalara verdiği cevaplarla yüreğinizin yağını eriten, zaman zaman gözleriniz dolarak okuduğunuz, içinde bazı konuların altını kalın çizmeye çalışmaktan olduğunu düşündüğüm tekrarlar olsa da kesinlikle okuyucuyu sıkmayan bir kitap. İçindeki fotoğraflar da çok güzeldi (bir iki fotoğrafta altında yazan kişilerde kayma vs olmuş, sanırım kesildiği için).
Kendi adıma kitabın zamanlaması bana çok doğru geldi. Okumaktan büyük keyif aldım. Sonu konusunda biraz içim buruk kaldıysa da, kitabın sonunun henüz yazılmadığını düşünüyorum.
Kitabın arka kapağında “İlber Ortaylı bu ilk biyografisinde yaşamının tüm yönleriyle büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor.” yazılı; ancak ben bunun tam olarak doğru olmadığı kanısındayım. Kitap Atatürk’ün yaşamının tüm yönlerini, etraflı ve ayrıntılı olarak ele almıyor. Arka kapağa bakmazsanız aslında böyle bir hedefi de olmadığı anlaşılıyor. Atatürk’ün yaşadığı dönem ve sonrasına ve hatta günümüze kadar uzanan bir zamanda Türkiye ve Avrupa coğrafyasına ilişkin olarak Atatürk’ün hayatı ekseninde bir tarihçinin yorumları ve aktardığı bilgilerden oluşan uzun bir konuşma havasında denilebilir. Birçok yerde keşke burada bir dipnot olsaydı, kaynak verilseydi veya keşke şu husus bu kadar üstü kapalı geçilmeseydi diye düşündüğüm oldu.
Mutlaka her Türk vatandaşın, özellikle yeni nesil çocuklarımızın okuması gereken, Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemini anlatan bir eser. • Osmanlı’nın çöküş döneminden itibaren imparatorluğun durumunu, yöneticilerini ve halkı en yalın diliyle aktarmış İlber Ortaylı. • Atatürk ve silah arkadaşları Rauf Orbay, Kazım Karabekir ve daha birçok önde gelen kahramanlarımızı, bir kez daha hayran kalarak, özlemle okudum. Objektif ve tüm doğruları yansıttığı için, tüm emekleri ve böyle değerli bir eser ortaya çıkardığı için İlber Ortaylı’ya teşekkür ederim. Kütüphanemin en değerli köşesinde olacak. Lütfen okuyun, okutun...
Tam Ataturku anlatmaya baslayacak dikkat dagiliyor Almanya Rusya Avusturya ya gidiyor kafasi... Ilber Ortayli nin esas uzmanlik alani onlar zaten ama kitabin adini Ataturk koyma o zaman. Satsin diye bu yola basvurulmus olabilir. Bir de konusurken de boyle Ilber Ortayli, daginik konudan konuya atliyor. Kitabi da konusur gibi yazmis. Daginik parcali kopuk. Ataturkle ilgili yeni birsey anlatmiyor kitap. Maalesef...
İlber Hoca'nın popüler kitapları genelde Teke Tek'te söylediklerini almışlar da kitap yapmışlar havasındadır. Fakat bu kitap olumlu anlamda ayrışan, iyi bir tarih kitabı olmuş.
Aslında Atatürk'ün hayatının değil de Atatürk'ün yaşadığı dönemin güzel bir özeti var kitapta. Atatürk'e yeni başlayanlar için güzel bir giriş olabilir :)
Osmanlının son dönemlerine de farklı bakış kazandıran, Atatürk ve yaptığı devrimlerin anlatıldığı, zaman zaman tekrarları fazla olsa da, güzel bir derleme kitap olmuş
İlber Ortaylı'nın nehir söyleşi formunda Atatürk'ün yaşadığı dönemle ilgili aktardığı tarihi bilgiler topluluğu. Bir ses kaydından yazıya aktarıldığı çok belli; çok fazla konu dışına çıkılıyor.
Bu kitaba başlarken 450 sayfa olduğunu görünce sıkılacağımı düşünerek başladım. Çünkü Atatürk hakkında defalarca dinlediğim aynı hikayeleri anlatacağını bekliyordum. Fakat Prof. Dr. Ortaylı beni tam ters köşeye yatırdı, 100 sayfalık hikayeyi 450 sayfada anlatacağını sanarken, 1000 sayfalık kitabı 450 sayfaya sığdırmış, bu yüzden kitap yavaş bir tempoyla 20 sayfa geçirdikten sonra sonuna kadar yetişemeyeceğiniz bir maceraya dönüşüyor, Atatürk ise neredeyse kitabın %30'unda var.
Öncelikle ben bu kitabı "Balkan Savaşlarından Modern Cumhuriyete Türk Devleti" olarak adlandırıyorum. Ortaylı Balkan Savaşlarından başlayarak önce bir Osmanlı Devleti incelemesini yapıyor, ondan sonra 1. Dünya savaşına girip, savaşı Türk tarafının referans noktası değil uzaktan gözlemleyerek incelemeye başlıyor, savaşın başlama sebeplerinden, diğer devletlerin konumlarına kadar, detaylı fakat çok hızlı bir biçimde küçük başlıklar halinde her konuyu inceliyor. Atatürk zaten o dönemdeki her büyük olayda bir aktör ve zamanı gelince Ortaylı sahneye ona bırakıyor ve onun hakkındaki kısımları okuyoruz.
Aynı bu döngü içerisinde kitap milli mücadele dönemine geçiyor ondan sonra da Cumhuriyet ve yapılan atılımları anlatarak devam ediyor. Kitap Atatürk'ün yediği yemeklerden, De Gaulle'ün 2. dünya savaşı politikasına kadar geniş bir yelpazeyi içerdiği için inanılmaz hızlı şekilde ilerliyor ve siz daha ne olduğunu farketmeden bitiyor.
Kitap yer yer önceki sayfalarda bahsettiği konulara hiç bahsetmemiş gibi geçiyor, veya başlığı Atatürk olup tamamen WW2 Avrupasını anlatan küçük kısımları var ve bu bir parça parça bilgilerin toplandığı bir söyleşi havası veriyor fakat genel olarak hiç kopukluk sezilmiyor ve okuması çok akışkan, zaman sıralaması çok keyifli bir kitap olmuş.
Onun dışında İlber Ortaylı Osmanlı'nın her zaman bir Türk İmparatorluğu olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin de bunun devamı olduğunu her fırsatta belirtmiş, Türkiyeli gibi bir kavramın mantıksızlığından ve modern dünyanın ve geçen yılların bazı çekirdek şeyleri değiştiremeyeceğinden bahsetmiş, kitapta hafif bir milliyetçilik doğal olarak mevcut. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de yeni Cumhuriyetin kurulmasındaki liderliğini ve kararını eksiksiz bir biçimde vermiş kitap.
20. yy daki liderler ve kapasiteleri belli, etki kapasiteleri büyük fakat o yetkinin verileceği adamlar değiller, Atatürk bunun aksine açık ara bir dahiydi. Bir Türk olarak Atatürk'ü övmek kolay bir şey, o yüzden millet kimliğimi bırakıp değerlendirmeye çalıştığım bir insan oldu Atatürk her zaman, fakat bazı gerçekler ortada. İnsanın kendinden başka kimse tarafından motive olmaması gerektiğine inanırım, fakat rasyonel birisi bir örnek alıyorsa Atatürk'ü kendisine örnek alabilir, karşılaştığı zorlukları nasıl çözdüğünü görebilir.
Türkiyede kitap okuma miktarının maalesef çok düşük olduğunu biliyorum, ama herkesin iki kere olmasa bile bir kere okuyup rafında tutması gereken bir kitap olmuş, İlber Ortaylı'yı bu kitap için tebrik ediyorum.
Birbirinden önemli bilgi ve saptamalarla bezeli, bitmesin istediğim kitaplardan biri...
"Büyük adamların pek azı böyledirler; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenirler. Bizim özlediğimiz gibi..."
"Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderler her memlekette çıkmazlar. Dolayısıyla Türkiye'ninki de az olacaktır. Nitekim Türklerin büyük mareşalleri, büyük devlet adamları her asırda vardı. Fakat Atatürk dünya tarihinin de nadiren gördüğü bütünleyici bir yönetici, bir dehadır. Bugün halen özlemle anılıyorsa ve gönülden seviliyorsa bu, beyhude değildir..."
İlber Ortaylı kitabında bu gerçeği ve onun sebeplerini son derece yalın ve açık bir dille; ama bir o kadar da etkileyici ve düşündürücü biçimde anlatıyor. Ufkun sınırlarını ışıl ışıl aydınlatarak genişletecek bir eser arıyorsanız hiç vakit kaybetmeden başlayın sayfaların arasında kaybolmaya...
Bir onceki okudugum Yilmaz Ozdilin kitabina gore kaynaklara referans verilen cok daha bilimsel yazilmis okumasi yine keyifli bir kitap olmus. Ama ismi yaniltici. Yilmaz Ozdil en azindan direkt Ataturk uzerineydi bu kitap en fazla %20 Ataturk uzerine maalesef.